Bahçeli, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, 23 Nisan 1920 Cuma günü Ulus'taki tek katlı taş binada milli iradenin tecellisiyle beraber Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığını belirtti.
Kur'an-ı Kerim tilavetleriyle, kesilen kurbanlarla, dudaklardan dökülen aminlerle, yüreklerden kopan dileklerle ilk Meclis'in tarih sahnesindeki yerini muazzam bir inançla aldığını ifade eden Bahçeli, Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mart 1920'de yayımladığı genelge kapsamında seçimlerin yapıldığını, seçilen mebusların Ankara'da toplandığını anımsattı.
Türk milletinin, makus talihini yenmek, tarihsel rotasını yenilemek amacıyla bizzat devreye girdiğine işaret eden Bahçeli, o tarihte toplumun her kesiminden, ortak paydaları vatanseverlik olan mebusların, istiklal sevdasıyla bir araya geldiğini hatırlattı.
Bahçeli, dünya üzerinde, zillet ve zulmete, işgal ve ihanete Meclisi'nin etrafında kenetlenip savaş açan ikinci bir milletin o güne kadar ne duyulduğunu ne de görüldüğünü belirterek, "İlk Meclis, imkansızlığa karşı imanın adı, yıkıma karşı yükselişin ahlakı, zalimlere karşı milletin aklı haline gelerek; ordular kurup ordular yönetmiş, zaferden zafere koşarak vatanın harem-i ismetinden düşmanı söküp atmıştır." ifadesini kullandı.
Devlet Bahçeli, Meclis'in açılışının Türk milletinin tam bir mutabakatla milli kimlik, milli onur ve milli hedefte buluşmasının kaynağı, yıllardır süren kayıpların çöküntüsünü atarak güç ve moral depolamasının kararı, teslimiyet ve tavizlere son vererek derlenip toparlanmasının kararlılığı, silahla verilen bir mücadelede bile demokratik, hukuki ve toplumsal uzlaşmayla sağlanan milli meşruiyetin kalpgahı olduğunu vurguladı.
"Atatürk ile Cumhurbaşkanımıza kaba ifadeler kullanan bölücü alçaklar bu milletin evladı olamaz"
Bahçeli, 23 Nisan 1920 tarihinin 3 yıl sonra varlığını ve bağımsızlığını bütün dünyaya ilan edecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi ve hukuki altyapısının hazırlandığı bir dönemin başlangıcı olduğunu anımsattı ve mesajına şöyle devam etti:
"Bu yönüyle ilk Meclis Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu iradesidir. Gerek Büyük Millet Meclisi'nin açılış şartları, gerekse müteakiben yaşanan hadiselerin tamamı; mukadderatımıza ve mukaddesatımıza el ve dil uzatmaya yeltenen, gücümüzü sınamaya kalkışan müstevlileri, hatta onların işbirlikçilerini nasıl bir akıbetin beklediğini göstermesi bakımından tarihi bir ibret ve ihtar levhasıdır. Yedi düvelin başımıza üşüştüğü karanlık yıllarda Türk milleti varoluş haklarından, istiklal şerefinden, irade haysiyetinden asla ödün vermemiş, gazilik ve şehadet pahasına husumet cephesine meydan okumuştur. İlk Meclis işte bu meydan okuyuşun cesaret, celadet, fazilet, hamiyet, feragat ve dirayet mefkuresi olarak teçhiz ve teşkil edilmiş halidir.
31 Mart seçimlerinden kısa süre sonra, DEM'lenmiş bazı belediye başkanlıklarında sahnelenen azgın tahrikler, Türkiye Cumhuriyeti'nin hükmü şahsiyetine yönelik hakaretamiz muamele ve haince tacizler geçmişten ders almayan muhasım tortularının dış bağlantılı sipariş eylemleridir. Vatanımızın bir bölümünde İstiklal Marşı'nın söylenmesine direnen, Türk bayrağının asılmasını ve şehitlerimize saygı duruşunu reddeden, aziz Atatürk ile Cumhurbaşkanımıza kaba ve yaralayıcı ifadeler kullanan bölücü alçaklar bu milletin evladı, Türkiye Cumhuriyeti'nin de mensubu olamazlar."
Bahçeli, ülkeyi fiilen işgal altında gösterme provalarını hazmetmenin mümkün olmadığını belirterek, "Türk milletini 'yerel halk' ifadesiyle değersizleştirmeye hizmet eden müfsit zihniyetin, son günlerde maruz kaldığımız skandalların asal sorumlusu olduğunu hiç kimse inkar edemeyecektir. Küresel emperyalizmin tasallut ve telkini altında iç huzur ortamını zedelemek suretiyle faal halde bulunan terör sevicilere boyun eğmek, serpilen hıyaneti özgürlük ve demokrasi çerçevesinde normalleştirip yumuşatmak, bilinmelidir ki milli felakete çanak tutmak, devlete ve millete kastetmektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Hukukun amir hükümleri işletilerek hesaba çekilmelidir"
"Ay yıldızlı al bayrak bağımsızlığımızın simgesi, İstiklal Marşı hürriyet namusumuzun, birlik ve beraberlik hissiyatımızın manzum seslenişidir" ifadesini kullanan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bunlara kim karşı geliyorsa, bunlarla kimlerin sorunu varsa, mutlak surette hukukun amir hükümleri işletilerek hesaba çekilmelidir. Gelişmeler karşısında aziz milletimiz infial halindedir. Türk bayrağını kabullenemeyen şerefsizlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından derhal çıkarılması, mallarına-mülklerine el konulması, bunun yanında DEM Parti hakkında kapatma davasının açılarak bölücü milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, müfettiş görevlendirilmesiyle oyalanmaktan ve zamana oynamaktan vazgeçilmesi tarihe, ecdada, vatana ve millete namus borcudur.
Türkiye Cumhuriyeti'ni sömürge ülkesi veya çadır devleti görenlerin taşıdıkları sorumluluk ne olursa olsun bedel ödemeleri hayat memat konusudur. Sandık sonuçlarını, bekamızın ve bağımsızlığımızın önüne, hatta üstüne çıkarmaya gayret eden terör maşalarının ateşle oynadıklarını ikazla bildirmek tarihi bir vazifemizdir. Bu nedenle, Millet Meclisimizin açılması ile başlayan sürecin manasını ayrıntıları ile bilmenin, devlet ve millet hayatımızda yeniden karşımıza çıkan tehditlerin doğru anlaşılmasında mühim bir tesiri olacağına inanıyorum."
Bahçeli, Türkiye'yi Mondros ve Sevr şartlarına tekrar sürüklemeye çalışan terör piyonlarının, bu hesap hatasının sonuçlarına en ağır şekilde katlanmak durumunda olduğunu vurgulayarak, "En müşkül anlarda bile Türk milletine gücü yetmeyenlerin, bugün yeni metotlarla şanslarını bir kez daha denemeye kalkışmaları beyhude bir çabadır. Tarihin acı ve tatlı hatıralarla kapanmış sayfalarını, son bulmayan intikam duygularıyla, asla hak etmediğimiz insanlık dışı iftiralarla yeniden açılmasına heveslenmek, dikkat etmemiz gereken bir tehlike olarak karşımızdadır." görüşünü paylaştı.
Türkiye'nin yükselişinin tıpkı 23 Nisan 1920'de tecelli eden şuurda anlamını bulduğu gibi ayrışmayı değil birleşmeyi, dağılmayı değil buluşmayı, parçalanmayı değil kucaklaşmayı, farklılaşmayı değil bütünleşmeyi hedefleyen kolektif anlayışla mümkün olacağına dikkati çeken Bahçeli, dün olduğu gibi bugün de kardeşliğe musallat olan gelişmeler karşısında en önemli direnç gücünün milli birlik ve dayanışma ruhu olduğunu ifade etti.
"İstiklal Marşımıza ve Türk bayrağına düşmanlık besleyen hiçbir işgal artığının Gazi Meclis'te yeri olamaz"
Meclis'i, varlığı ve devleti gazi olan bir milletin, teröre ve hıyanete bulaşmış, dış düşmanlarla el ele vermiş siyasi bölücülere göz yummasının düşünülemeyeceğini belirten Bahçeli, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve millet ise Türk'tür. Hiçbir bölücü odağın, terörizme yardım ve yataklık yapan hiçbir menfur oluşumun, Mehmetlerimize kurşun sıkan hiçbir hain örgüt uzantısının, İstiklal Marşımıza ve Türk bayrağına düşmanlık besleyen hiçbir işgal artığının Gazi Meclis'te yeri olamaz, demokrasi adına söyleyecek tek bir sözleri dahi bulunamaz. Dün en buhranlı anlarda, en ağır şartlarda bile demokrasinin erdeminden ayrılmayan Gazi Meclis'te her fikre cevaz vardır ama ihanete, bölücülüğe, bölünmeye icazet yoktur, izin yoktur, fırsat yoktur, katiyen de olamayacaktır. Bu tarihi ve milli kararlılığa herkesin riayeti samimi dileğimdir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyet'ten 3 yıl önce açılan TBMM, nasıl ki yeni Türk devletinin doğuşunu müjdelemişse, pırıl pırıl çocukların da ülkenin onurlu ve yüksek geleceğini müjdelediğini kaydeden Bahçeli, milletin, bağrından yetişen yeni nesillerle varlığını sürdüreceğini, devletin genç kuşaklarla geleceğe umutla bakmaya devam edeceğini dile getirdi.
Bu vesileyle dünyadaki bütün çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladığını ifade eden Bahçeli, yüzyıllarca hüküm sürülen coğrafyalarda varlığını feda ederek huzur içinde yatan meçhul kahramanların muhterem hatıralarını minnetle yad ettiklerini bildirdi.
Bahçeli, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde hayat ve vücut bulmayı sağlayan kahraman şehitleri, kutlu Meclis'i emanet eden büyük Atatürk'ü, ilk Meclis'in muhterem üyelerini, ebediyete irtihal etmiş tüm milletvekillerini rahmetle ve hürmetle andı.