MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuşuyor. https://t.co/BWBTq4FRgj
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) October 13, 2020
Teröristlerin üstlendiği orman yangını: Bunlar iblisin çocukları, ifritin çaşıtları, ihanetin çakallarıdır
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Hatay ve Kahramanmaraş’ta insanları evsiz bırakan, tarım arazilerini çöle çeviren, ağaçları yakıp yıkan, bitkileri, hayvanları katleden yangının son zamanların en trajik olayları arasında yer aldığını ifade etti.
Devamında Osmaniye ve Trabzon’da da orman yangınlarının görülmesinin büyük bir kayıp ve üzüntüye yol açtığını belirten Bahçeli, yangınların nasıl çıktığıyla ilgili araştırma ve incelemelerin doğal mecrasında devam ettiğini söyledi.
"Ağacımıza, doğamıza, insanımıza kim ya da kimler sabotaj yapmışsa bulunup en ağır şekilde cezalandırılmaları ertelenemez bir hedeftir." diyen Bahçeli, "Bilindiği üzere, bölücü terör örgütü 2019 yılında 'ateşin çocukları insiyatifi'nin kurulduğunu, bu hain grubun çakmak ve kibritle mücadele edeceğini duyurmuştu. Bu teröristler Hatay’daki sözde kutsal ateşi de selamlamışlar ve yangınların sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Ateşin böyle nesebi gayri sahih çocukları var mı bilemeyiz. Fakat bildiğimiz bir şey varsa o da şudur: Bunlar iblisin çocukları, ifritin çaşıtları, ihanetin çakallarıdır. Kimin çocukları oldukları esasen meçhul olan bu şerefsizlerin kısa sürede yakalanıp yaktıkları kadar yakılmaları, dahası yaptıkları her türlü kötülük ve menfur eylemlerden dolayı hesaba çekilmeleri en acil hukuk ihtiyacıdır." değerlendirmesini yaptı.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"Dün emzikli bebeklerimize kurşun sıktılar, bugün ormanları yakıp canlıları ateşte kavurdular. Dün sözde öz yönetim ilanlarıyla vatanımızın bir bölümünü işgale kalktılar, bugün ağaçlarımıza, kuşlarımıza, yeşil bitki örtümüze nefret saçtılar. Dün masum insanlarımızı, Mehmetlerimizi, polislerimizi, korucularımızı katlettiler, bugün de aynı yerdeler. Hazin gelişmeler karşısında aydın müsveddelerinin tepkilerini duyanınız oldu mu? Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin haktan ve hakikatten yana tavrını göreniniz oldu mu? Savaşa hayır bildirileri hazırlayıp çözülmeye, çürümeye ve çöküşe boyun eğmemizi isteyen aklı ve kalbi esirleşmiş iş birlikçi güruhun itirazına tesadüf edeniniz oldu mu? Peki, terörist Demirtaş’ın hakkındaki iddiaları göğsüne asacağı şeref madalyası gibi gören CHP Genel Başkanı’ndan ses çıktı mı? Bırakınız büyüğünü, en küçük bir sitem işitildi mi? Kılıçdaroğlu, şereften ne anlıyor, şeref deyince aklına ve hatırına ne geliyor? Hayata ve doğaya kast eden hainlerin elebaşı Demirtaş’la ilgili nazlı nazlı kahvaltı rezervasyonu yapanlar, evlerinin kapılarını açmak için hazır kıta bekleyenler, sorarım sizlere, nasılsınız, iyi misiniz?
Terör seviciler, terörist hayranları, eğip bükmeden, istismar ve inkara yeltenmeden şu soruma da cevap vermelidirler: Geçtiğimiz hafta, Ağrı Doğubayazıt’ta şehit düşen ve gelecek ay evlenecek olan Çorum İskilipli Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Emre Dokumacı’nın muhterem annesine, babasına, hatta al bayrağa sarılı tabutuna kapanıp ağlayan nişanlısı Hatice Karagöz evladımıza ne diyecekler? Ne anlatacaklar? Onların gözlerinin içine hangi cesaretle bakabilecekler? Teröriste terörist diyemeyen bize göre teröristtir. Hainlere arka çıkan, kol kanat geren, bununla yetinmeyip siyasi iş birliğe heves eden kim varsa dökülen kanda, yanan ormanda, yıkılan umutlarda payları ve parmak izleri olan namertlerdir."
Bahçeli, bütün imkanlar seferber edilerek facianın yaralarının sarılacağına, zarar ve ziyanların gecikmeye mahal bırakmadan telafi edileceğine inandığını belirterek, "Unutmayınız, tüm ağaçlarımızı yaksalar da fidan dikecek toprağımız vardır; topraklarımız susuz kalsa da hamd olsun sulayacak kanımız vardır." dedi.
"Terazi var tartı var, her şeyin bir vakti var"
Devlet Bahçeli, konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, kendisine yönelik "erken seçim çağrısı yapma" önerisini anımsattı.
"CHP Genel Başkanı’nın seçim isteği de sipariştir, aynı zamanda hezeyandır." diyen Bahçeli, "kaçış sendromu" yaşayan Kılıçdaroğlu'nun düne kadar "erken seçime karşı olduğunu" söylediğine işaret etti.
"Sayın Kılıçdaroğlu ülkemi ve milletimi canımdan aziz biliyor, her şeyden çok seviyorum. Bunu senin teyit ve tayin etmen ne haddindir ne hakkındır. Ancak senden ve zihniyetinden hiç mi hiç hazmetmiyorum." ifadelerini kullanan Bahçeli, "Seçime gidip ne yapacaksın, nereye ulaşacaksın, sana kimler ne söyledi? Neyi vaat ettiler? Ankara’dan bir Bişkek mi çıkarmayı düşünüyorsun? Buna mı hazırlanıyorsun? Osman Kavala’ya duyduğun sempatinin altında yatan asıl neden Sorosçuların desteğini mi almak?" sorularını yöneltti.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz erken seçim talebini söyleyenden daha çok söyletenleri yani sahibinin sesini ve kimliğini merak ediyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, sen ki, KKTC’deki Kapalı Maraş bölgesine bile yabancısın, sanki ilk kez duymuş gibisin, sana bakıp bakıp üzülüyorum, hep çalışmadığın yerlerden sorularla karşılaşıyorsun. Kılıçdaroğlu’na diyorum ki seçimi falan boşver, altının para ettiği bir dönemdeyiz, söz gümüşse sukut altındır, sükut et de biraz kazan. Terazi var tartı var, her şeyin bir vakti var, beklemesini bil. Sakın ha tedbiri elden bırakma, davetsiz gelen döşeksiz oturur. Kulağına küpe olsun, elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez. Hele biraz sabret; gurkun cücüğü güzün sayılır. Bu işlere kafa yorma, seçim meçim derdine düşme; işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol. Göz var izan vardır, bizim görüşümüz açıktır, değişmemiştir. MHP, genel seçimlerin zamanında yapılmasından, sandığın 2023 yılının Haziran ayında kurulmasından yanadır. Bu tutarlılığımızı ve kararlılığımızı muhafaza edeceğiz. Erken seçim tartışması boşuna emek ve nefes israfıdır."
Türkiye'nin 2023 hedeflerine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarını inşa ederek, yapısal reformları hayata geçirerek ulaşacağını dile getiren Bahçeli, anket aldatmalarını milletin iradesinin yıkıp geçeceğini kaydetti.
Bahçeli, "Cumhur İttifakı; inanmış gönüllerin mecmuuyla, yüksek ülkülerin muazzam heyecanıyla, millete adanmış milli ve yerli duruşun manevi hikmetiyle yoluna ve yolculuğuna sonuna kadar devam edecektir.
Kim aday olursa olsun, hangi partiler zilletin çatısı altına sığınırsa sığınsın, parlamenter sisteme dönmenin hesabını hangi siyasi defolar yaparsa yapsın, nafiledir, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaşayacak, geleceğin rotası Cumhur İttifakı’nın fedakarlıklarıyla çizilecektir. MHP, sözünün eridir. 2023’de Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır, Türk milleti Cumhur İttifakı’yla kutlu yarınlara yürüyecektir. Hiç kimse ülkemizin hızını kesemeyecek, ekonomide yıkım ve kriz çığırtkanlığı yapanlara, yalan ve umutsuzluk aşılayanlara aziz millet varlığı icazet vermeyecektir. Türkiye salgını da bertaraf edecek, etrafındaki çemberi de yaracaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Neyin ateşkesi, neyin görüşmesi, konu vatan konusudur"
Bahçeli, geçen haftaki toplantıda, "Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının, ateşkes, diyalog, müzakere, diplomasi gibi kandırmacalar yoluyla çözüm teklifleri, şu aşamada tuzaktır, tertiptir, yenilgiye onaydır." dediğini hatırlattı.
İki ülke arasında ateşkes çağrıları, diyalog arayışları, masa kurma önerileri, yanlı ve tarafgir arabulucuların baskılarının, Dağlık Karabağ davasını karalamaktan ve kilitlemekten başka manaya gelmediğini vurgulayan Bahçeli, "Neyin ateşkesi, neyin görüşmesi, konu vatan konusudur, konu bağımsızlık onurudur." ifadesini kullandı.
Bahçeli, terörist devlet Ermenistan'ın, Dağlık Karabağ’dan çekilmeden, işgal ettiği toprakları hak sahibi Azerbaycan’a teslim etmeden silahları indirmenin, ateşi dindirmenin, masalarda çözüm aramanın, cinayetlerin, rezaletlerin ve zulmetin meşrulaşması anlamına geleceğini söyledi.
Cephede başarı sağlanmadan, işgal altındaki Türk toprakları özgürleşmeden "ateşkes olsun" demenin, hiçbir şart altında geçerli olamayacağını, Türklüğün vicdanında kabul görmeyeceğini vurgulayan Bahçeli, "Ermenilerin diplomasiyle, diyalogla, görüşme ve temas trafiğiyle Dağlık Karabağ’ın bütününden çekilmeleri, sadece boş bir hayaldir. O halde, zor oyunu bozacak, güç kullanarak vatan toprakları alınacaktır." diye konuştu.
"Ateşkes kararı üzerinde mutabakat, bir tavizdir"
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, çatışma alanının Ermenistan sınırları içinde olmadığını itiraf etmesinin, "bir nevi işgalin reddi" olduğunu belirten Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elbette Azerbaycan’ın 'evet' diyeceği siyasi ve stratejik adımlar desteklenmelidir. Buna diyeceğim bir şey yoktur. Ancak Moskova’da kurulan masada çözümsüzlük hali somutlaşmıştır. Ateşkes kararı üzerinde mutabakat, bize göre bir tavizdir. Nitekim pamuk ipliğine bağlı ateşkesi ihlal eden beklendiği gibi Ermenistan olmuştur. Katille pazarlık kurşun, bomba, kalleşlik olarak fatura edilmiştir. Çare yoktur, çözüm kalmamıştır, Dağlık Karabağ masada değil, sahada terör devleti Ermenistan’ın kafasına vura vura alınmalıdır. Dağlık Karabağ kahramanlık ve silah zoruyla Azerbaycan’a geçmelidir. Ateşkes ve diplomatik görüşmeler bundan sonra ele alınmalıdır."
Bahçeli, bugün Bakü ve Gence’yi bile tehdit noktasına gelen Ermenistan'ın, bu çatışma sürecinden güçlenerek çıkması halinde, geleceğin Azerbaycan Türklüğü için çok ağır sonuçlara yol açacağını kaydetti.
Ermenistan'ın, işgal ettiği her yerden önşartsız çekilmesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, "Bakü’yü hedef yapanlar, Erivan’ın da bir gece ansızın bedel ödeyeceğini ne akıllarından ne de kabus dolu anılarından çıkarmamaları hayatları ve güvenlikleri açısından en makul davranıştır. Bizden söylemesi; Türk milleti bilendir, beklenendir, özlenendir, sevilendir, adaletin nişanesidir, dahası zulmün yuvasını dağıtacak devasa kuvvettir." dedi.
"CHP kim, Doğu Türkistan’ı savunmak kim?"
Yaşanılan süreçte Doğu Türkistan meselesinin tekrar gündeme getirilmesinin tesadüf olmadığını söyleyen Bahçeli, "Uygur Türklüğü'nün sorunu kuşkusuz sorunumuzdur. Hak gaspları, hukuk ihlalleri, insani trajediler hiçbir zaman onaylamayacağımız zorbalıklardır. Fakat MHP, karanlık mahfillerde hazırlanıp servis edilen kirli senaryoların zehirli akıntısına kapılmayacak, hiçbir telkine alet olmayacaktır." ifadelerini kullandı.
"CHP bize Uygur Türklüğü konusunda parmak sallayamaz, istikamet çizemez, dikte edemez, tavsiye ve tembihte bulunamaz." diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Onlar Moskova yolu gözlerken, biz esir Türklerin davasıyla nefes alıyorduk, Turan ülküsüyle, Türklüğün muzaffer günlerine ulaşma heyecanıyla fikir ve siyaset mücadelesi veriyorduk. Çizgimizde kırıklık yoktur, halen bu azimdeyiz, bu ahlaktayız, bu düşünce namusuna sahibiz. CHP kim, Doğu Türkistan’ı savunmak kimdir? Hele bir de Serok Ahmet var ki gürültü patırdı çıkarmakta üstüne yoktur. Kalkmış bize soru sormuş: Doğu Türkistan’da yapılan zulme niye sessiz kalıyormuşuz? Hızını alamamış olacak ki Doğu Türkistan’ı kaça sattığımızı da sorularının arasına iliştirmiş. Be hey Serok, söylesem anlamazsın, göstersem algılayamazsın, sussam gönül razı değil, yine de şunu bilmelisin ki satmak senin işindir, pazarlamak seninle anılan bir meslektir. Sen Doğu Türkistan’ın haritada yerini bilmiyorken Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in kalbi bu sevdayla çarpıyordu. Sen git Kobanici yoldaşlarınla kucaklaş, ecdadımızın geride kalan türbelerini boşaltmak için sözler ver, gücün yeterse kamyonlara yükleyip kaçabildiğin kadar kaç, belki kurtulur, belki yakayı kurtarırsın. Aklının ermediği konularda yorum yapma, masken düşer; çamurlu yollarda yürüme, üstün başın batar. Ne tuhaf bir haldir ki zilletin ortakları hiç bilmedikleri, uğruna hiç mücadele etmedikleri Doğu Türkistan meselesini gündeme taşıyorlar, istismarla oyalanıyorlar. Çünkü bunların kulaklarına fısıldayan, önlerine talimatname koyan dış mihraklar görev başındadır."
KKTC'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri
Bahçeli, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki haklı mücadelesinden ödün vermeden sağlam duruşunu koruduğunu dile getirerek, Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi'nin tekrar mavi sulara açılmasının bu dirayetin, cesaretin, iradenin ezcümle bir neticesi olduğunu söyledi.
KKTC’de geçen pazar günü gerçekleşen Cumhurbaşkanı seçiminde hiçbir adayın ilk turda yeterli oyu alamadığını, bütün gözlerin bu hafta sonunda yapılacak ikinci tura çevrildiğini anımsatan Bahçeli, "Kıbrıs milli bir davadır. Kıbrıs Türklüğü’nün kararlarına bağlıyız ve saygılıyız. Düşüncemiz ve inancımız odur ki toprak vererek çözüm arayanların KKTC’nin geleceğinde olmaması, Kıbrıs Türklüğü’nü temsil makamına oturmaması tarihi bir görev ve sorumluluktur." dedi.
Adil, kalıcı ve kapsayıcı bir barışın önüne Rumların set çektiğini belirten Bahçeli, "KKTC Cumhurbaşkanı seçimini müteakiben kurulacak müzakere masasına, Rumlar iyi niyetle ve ön yargısız gelirlerse ne ala, var olan sorunlar hakkaniyetle çözülebilecektir. Aksi halde müzakere sayfası kapanmalı, masa dağılmalı, herkes ocağında sağ olmalıdır. Federasyon modeli üzerinde yürüyen görüşmelerin sonuç vermediği ortadadır. Eşit ve egemen iki devlet seçeneği yegane çözüm olarak önümüzdedir." diye konuştu.
Kıbrıs Türklüğünün milli ve tarihi çıkarları hilafına her ilişki, her irtibat, her anlaşma ve uzlaşmanın kesinlikle yok hükmünde olduğunun altını çizen Bahçeli, "Vatan toprağı vererek çözüm arayan değil, Rumlara şirinlik yaparak ayakta kalmaya çalışan değil, vatana sahip çıkan, Rum oyunlarına aldanmayan ahlaklı ve milli bir cumhurbaşkanı vazgeçilmez bir mecburiyettir, bizim de başımızın tacıdır. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır, çileler, sıkıntılar, işkenceler, kanlı Noeller, ıstıraplı yıllar, şehitler unutulmamıştır, Kıbrıs Türklüğü geleceğini kendi iradesiyle tayin etmeli, geçmiş acılar tekrar yaşanmamalıdır." değerlendirmesini yaptı.