Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, AA Editör Masası'nda soruları yanıtladı.
Bayraktar, doğal gaz ve elektriğin vatandaşın en temel ihtiyaçları olduğunu belirterek, "Doğal gazı bütün Türkiye'ye, hane halkına götürme hedefimiz var. Şu anda 81 ilimizde doğal gaz var. Bu artık bir zaruret. Evde, işte ve sanayide kullandığımız önemli bir yakıt. Bunu büyük oranda ithal ediyoruz." diye konuştu.
Karadeniz'de doğal gaz keşfine kadar doğal gazın neredeyse tamamının ithal edildiğini anımsatan Bayraktar, fiyatların uluslararası gelişmelerden fazlasıyla etkilendiğini ve kırılgan olduğunu vurguladı.
Bayraktar, salgın döneminden bu yana doğal gaz ve elektrikte hane halkı ve ticarethanelerin devlet tarafından desteklediğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Elektrik ve doğal gazda Hazine üzerinden çok ciddi desteğimiz var. 1000 liralık gaz ve elektrik faturasının yüzde 60'ı halen devletimiz tarafından karşılanıyor. Bütçe imkanları mertebesinde bu desteklere devam edeceğiz. Vatandaşımızın dünyada gelişen, artan fiyatlara karşı korumaya devam edeceğiz. Bunu yaparken destek mekanizmasını daha etkin kullanmamız gerekiyor. OVP içinde de desteklerin etkinleştirilmesi başlığı altında var. Her birimizin evinde kullandığımız elektrik ve gazda bu destek var. Gelir grubu yüksek, gerçek maliyete katlanabilecek tüketicilere maliyetine göre, maliyet esaslı yansıtmak daha doğru diye düşünüyoruz. Gerçekten ihtiyaç sahibi, daha dar gelirli vatandaşlarımızı, emeklilerimizi bu destekten istifade ettirip bunu karşılayabilecek ve evi çok daha büyük olan, çok fazla elektrik kullanan, elektrikli aracı olan, tüketimi belli oranın üzerinde olan vatandaşların bu desteklerden faydalanmak yerine gerçek maliyetleri karşıladığı bir modeli düşünüyoruz. Bütçe imkanları nispetinde bu destekler devam edecek. Enerji fiyatlarında oluşabilecek değişikliklerin enflasyona etkisini göz ardı etmeden Merkez Bankası ve Hazine ve Maliye Bakanlığımızla eşgüdümle süreci yürüyoruz."
OVP kapsamında öncelikli unsurlardan birinin cari açık ve enflasyonla mücadele olduğunu belirten Bakan Bayraktar, "Bunları düşürmekle alakalı çok önemli hedeflerimiz var. Enerji ithalatını düşürecek, cari açık ve enerji maliyetlerini düşürerek enflasyon üstündeki baskıları azaltmakla alakalı bu programda doğrudan yer alıyoruz." dedi.
Bayraktar, Türkiye'nin enerji ithalat faturasını düşürme hedefi kapsamında kendi kaynaklarını artırmaya yönelik faaliyetler yürüttüğünü anımsatarak, Karadeniz'de Sakarya Gaz Sahası'nda arama çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.
Sakarya Gaz Sahası'nda 2,6 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını karşılayacak 6 milyon metreküpün üzerinde üretim seviyesine ulaşıldığını aktaran Bayraktar, Sakarya Gaz Sahası dışında da günlük yaklaşık 1,5 milyon metreküplük üretim olduğunu dile getirdi.
Bayraktar, Türkiye'de 20 milyon hane olduğunu, Karadeniz'deki üretim sayesinde hane halkının yüzde 12-13'lük kısmının ihtiyacının yerel üretimle karşılandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Hedefimiz ilk fazdaki 10 milyon metreküp hedefine ulaşmak. Eylül sonunda 7 milyon metreküpün üzerine çıkacağız ama ilk hedefimiz olan 10 milyon metreküpe de 2025'in ilk çeyreğinde ulaşmış olacağız. Bununla beraber yaklaşık 4 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını artık kendi gazımızdan karşılamış hale geleceğiz. İkinci faz ve üçüncü faz çalışmalarımız devam ediyor. Dolayısıyla bu üretimi de hızlı bir şekilde arttırmamız lazım."
Sakarya Gaz Sahası'nda kullanılacak doğal gaz platformunun Singapur'da modernizasyon çalışmalarının tamamlandığını ifade eden Bayraktar, "Yeni yüzer doğal gaz platformu 26-27 Eylül gibi Türkiye'ye gelecek. Şu an Akdeniz'de seyir halinde. Onunla biz üretimi iki katına çıkarmayı hedefliyoruz." ifadesini kullandı.
Bayraktar, yerli tersanelerde geminin aktivasyon işlemlerinin yürütüleceğini, devreye alındığında platformun üretim üssü haline geleceğini ve 20 yıl sahada kalacağını anlatarak, "Çanakkale'deki bir limanda bazı işlemler yapılacak, birkaç ay orada kalacak. Ondan sonra da Filyos'a gelip son hazırlıklarını yapacak. 2026'nın ortasında bu üretim üssündeki platformu Sakarya Gaz Sahası'na gönderip üretime başlayacağız." diye konuştu.
Söz konusu çalışmalar kapsamında 2025'in ilk çeyreğinde günlük 10 milyon metreküp üretime ulaşılacağına işaret eden Bayraktar, "Bu, 4 milyon hane demek. Bu üretim üssünü kurduğumuz zaman bir 10 milyon daha buradan gelecek. Dolayısıyla biz 2026'nın ortasında günlük 20 milyon metreküp üretime çıkacağız. Dolayısıyla 8 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını kendi gazımızla Sakarya'dan karşılamış olacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Bayraktar, Rusya'nın Ukrayna üzerinden Avrupa'ya gönderdiği doğal gaza ilişkin kontratın yakın dönemde biteceğini anımsatarak, Rusya'nın gaz tedarikinde 3 temel rotanın olduğunu dile getirdi.
Kuzey Akım'ın Almanya'ya ve Almanya üzerinden Avrupa'ya doğal gaz ilettiğini anlatan Bayraktar, Kuzey Akım Boru Hattı'nın meydana gelen patlama sonrası devre dışı kaldığını, Ukrayna üzerinden yürütülen tedarikin de 30 Aralık'ta sona ereceğini söyledi.
Bayraktar, 2020'de devreye alınan TürkAkım Boru Hattı üzerinden Türkiye'ye, ikinci boru hattıyla da Türkiye üzerinden Bulgaristan'a ve Avrupa'ya gaz iletildiğini belirterek, Ukrayna ile anlaşmanın sonlandırılması durumunda Avrupa'ya tek hat üzerinden gaz gönderilebileceğini ve arz güvenliği açısından ciddi sıkıntı oluşabileceğini vurguladı.
Bu durumun Avrupa'daki gaz fiyatlarını artırabileceğine değinen Bayraktar, "Biz mümkün olduğu kadar farklı kaynaklardan gazı ülkemize alarak, çeşitlendirerek, tedarik portföyümüzü genişleterek kendi arz güvenliğimizi sağlarken bir taraftan da ilave oluşabilecek kapasiteyi Avrupa'ya sevk etmeyle alakalı çalışıyoruz. Buna başladık. Birkaç ülkeye ihracat yapmaya başladık. Türkiye'den doğal gaz satıyoruz. Onun dışında Macaristan, Romanya, Bulgaristan'a gaz tedariki sağlıyoruz."
Bayraktar, Somali'de denizlerdeki 3 sahada Türkiye Petrolleri'nin ruhsatı olduğuna dikkati çekerek, sahaların her birinin 5 bin kilometrekare olduğunu kaydetti.
Somali'de toplamda 15 bin kilometrekarelik deniz yetki alanında arama ruhsatı olduğunun altını çizen Bayraktar, "Bu kapsamda da aramanın en önemli adımlarından biri sismik faaliyet. Dolayısıyla biz bunun için Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimizi inşallah bu ay sonunda veya ekim ayının başında Somali'ye gönderiyoruz. Netleşmiş tarihler var ama deniz durumuna göre Deniz Kuvvetlerimizle beraber gemimiz oraya gidecek ve bugüne kadar orada hiç yapılmamış 3 boyutlu sismik çalışmayı yapacak." diye konuştu.
Bayraktar, Somali'de petrol emareli blokların ağırlıklı olduğu bilgisini paylaşarak, "Elbette ki sismik çalışmalar bitmeden, analiz yapılıp sondaj yapılmadan bir keşiften bahsetmek söz konusu olmaz. Şu andaki ilk verilerle Somali offshore'unda petrol emareli bir arama faaliyetine başlıyoruz. Ekim içinde, ekim bitmeden Oruç Reis oraya varır ve bu çalışmalara o bölgede başlar. Birkaç ay sonra oradan daha net 'burada şu sondajı yapmamız lazım şu derinlikte' değerlendirmesiyle sonraki aşamaya geçebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Somali'deki olası keşif durumunda bölgedeki petrolün Somali devletiyle "üretim paylaşım anlaşması" kapsamında paylaşılacağını ifade eden Bayraktar, "Onların alması gereken devlet haklarını verdikten sonra yeter ki petrolünüz olsun dünyanın her yerinde satabilirsiniz. Ülkemizdeki rafinerilere getirebiliriz. Dolayısıyla hızlıca ticarileşmesi ve ekonomiye kazandırılması mümkün olacaktır. Libya'nın da bize offshore'unda sismiklerimizle çalışmamız noktasında bir önerisi, teklifi var. Doğrusu biz de buna sıcak bakıyoruz. " dedi.
Bayraktar, Türkiye'nin yeni doğal gaz üretim gemisine de değinerek, bu geminin keşif ve sondaj değil üretimle alakalı olduğunu belirtti.
Söz konusu geminin 20 yıl boyunca Sakarya Gaz Sahası'nda sabit bir noktada durarak üretim yapacağını aktaran Bayraktar, "Bütün bu coğrafyalardaki faaliyetler için elbette ki ilave gemilere ihtiyaç olabilir. Çünkü dediğim gibi şu andaki 4 gemimiz Karadeniz'de çok ciddi şekilde üretimi artırmakla ilgili çalışıyor. Bunları belli bir planlama dahilinde yani Oruç Reis'in mesela Karadeniz'deki görevi bitti, oradaki çalışması bitti, şimdi Oruç Reis'i Somali'ye gönderiyoruz. Benzer şekilde Barbaros Hayreddin veya diğer gemilerimizin de böyle farklı dönemlerde görevlendirmelerini yapabiliriz. Yani mümkün olan en uygun şekilde, en optimum şekilde bu gemilerimizi kullanacağız." diye konuştu.
Bakan Bayraktar, Türkiye'nin Shell ile imzaladığı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) anlaşmasına ilişkin şunları kaydetti:
"Aslında bu da temelde enerjideki dışa bağımlılığı, cari açığı düşürmekle alakalı ortaya koyduğumuz bir stratejinin yansıması. O stratejide şu vardı: Bizim tedarik kaynaklarımızı, arz kaynaklarımızı mutlaka çeşitlendirmemiz lazım. Doğal gaz açısından bölgemiz çok zengin. Dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerine sahip komşularımız var. Rusya, İran , Azerbaycan var ve bizim petrol boru hatlarımız var. Bu ülkelerden gaz tedarik ediyoruz ama mutlaka Türkiye'nin artan gaz talebini karşılamak için bunu çeşitlendirmemiz lazım. Onun için adeta bir seferberlik gibi biz Türkiye olarak son 7-8 yılda biliyorsunuz gazlaştırma kapasitemizi çok ciddi bir şekilde artırdık. Yani ne yaptık? Aliağa'da, Dörtyol'da, Saros'ta 3 FSRU gemisiyle ve mevcut karadaki gazlaştırma tesislerimizin de kapasitesini artırmak suretiyle bir dönem sadece 30 milyon, 37 milyon metreküp günlük gazlaştırma yaparken yani sıvılaştırılmış gemilerle LNG'yi alıp onu gaza çevirebilecek kapasiteye sahipken, şu anda bu 160 milyon metreküpe çıktı. Bu şu demek; Türkiye, ihtiyacı olan gazın en az yarısını rahatlıkla sıvı olarak, gemilerle LNG olarak alabilir. Bu çok büyük bir çeşitlendirme ve bir yenilik. Dolayısıyla Shell anlaşması bu anlamda önemli."
Türkiye'nin sadece İran, Azerbaycan ve Rusya'dan değil 10'un üzerinde ülkeden doğal gaz aldığını dile getiren Bayraktar, Mısır, Nijerya, Katar ve ABD gibi birçok ülkeden doğal gaz alındığını belirtti.
Bayraktar, Türkiye'nin doğal gaz depolama kapasitesinin halihazırda 5,8 milyar metreküp olduğunu kaydederek, 2028'de ülke ihtiyacının en az yüzde 20'sine denk gelen 12 milyar metreküplük depolama kapasitesinin hedeflendiğini aktardı.
Türkiye'nin fazla doğal gazı ihracatla alakalı alternatiflere de sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Hem Bulgaristan hem Yunanistan üzerinden çok yakın bir zamanda Meclis'imizde bir değişiklikle Türkiye'nin gazı tekrar sıvılaştırarak satabileceği bir düzenlemeyi de yaptık. Bunun da önü kanun ile açılmış durumda. Dolayısıyla özellikle bizim bu Bulgaristan hattı üzerinden Avrupa'ya şimdilik 3,5 milyar metreküp ama yapılacak çalışmalarla yaklaşık 7,5 milyar metreküplük bir ihracat yapma kapasitemiz söz konusu olacak." dedi.
Bayraktar, Türkiye'nin Shell ile yaptığı anlaşma kapsamında ihtiyacı olmaması durumunda söz konusu LNG kargosunu başka ülkelere ihraç edebileceğini sözlerine ekledi.
Türkiye'nin enerji diplomasisi trafiğini de anımsatan Bayraktar, Irak ile bu konuda büyük potansiyel olduğuna dikkati çekti.
Bayraktar, şu anda Irak'la 3 sahada ortaklık olduğunu belirterek, söz konusu ülke için bunun "çok küçük" olduğunu ifade etti.
Irak'ın günde yaklaşık 3 milyon varilin üzerinde petrol ihraç ettiğini anlatan Bayraktar, şöyle devam etti:
"Bunun içinde 15 bin varil çok küçük. Türkiye'nin buradan daha büyük pay alması lazım. Dolayısıyla petrol ve doğal gaz sahalarında daha etkin, daha yoğun ve daha aktif bir Türkiye olmamız gerekiyor. Onun ötesinde petrol ticaretinde ve taşınmasında Türkiye daha büyük bir role sahip olabilir. Zira bizim Silopi'den Ceyhan'a kadar, yani eski Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattının Türkiye kısmı 650 kilometrelik iki boru hattı ve yaklaşık kapasitesi günlük 1,4 milyon varil. Onun için biz Irak'ta muhataplarımıza, özellikle Cumhurbaşkanımızın son ziyaretinden sonra diyoruz ki 'Oradaki bu Kalkınma Yolu'nu (Development Road) mutlaka enerji yoluna çevirelim. Bunun yanına, yani bir demir yolu ve otoyolun yanına bir petrol yolu, petrol boru hattı, bir doğal gaz boru hattı, elektrik iletim hatları ile bunu destekleyelim.' O zaman gerçekten Kalkınma Yolu haline gelir. Sadece petrol için şu örneği vereyim: Petrolün rakamları biraz geri gelmekle birlikte100 dolar olduğu bir senaryoyu düşünün, günlük 1,4-1,5 milyon varil, yıllık yaklaşık 50 milyar dolarlık bir petrol ticaret hacmine tekabül eder. Bu çok önemli bir şey. Irak için çok avantajlı olur çünkü Irak aslında petrolünün neredeyse tamamını Basra üzerinden dünya küresel piyasalarına gönderiyor. Bunun yarısını çeşitlendirerek Ceyhan'a, Ceyhan üzerinden Akdeniz çanağına, farklı coğrafyalara götürme imkanı, alternatifini aslında üretmiş olabilir böyle bir bakış açısı. Bunun önünde hiçbir teknik engel yok, bana göre ticari engel yok. Dolayısıyla burada da ciddi bir siyasi irade ortaya konması lazım."
Bakan Bayraktar, Türkiye'nin Irak'la elektrik ihracat kapasitesinin 300 megavat olduğunu ve bunun artabileceğini söyledi.
Irak'la tahkim sürecinin hala sürdüğüne işaret eden Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
"Irak'ta Bağdat'la Erbil arasındaki sıkıntı hala devam ediyor. Zira neredeyse bir yıla yaklaştık. Abu Dabi'de bir uluslararası konferansta 'Petrol boru hattı artık operasyonel olmaya hazır, çalışabiliriz. Petrol boru hattından petrolü sevk edebiliriz.' dedik. Bunu dedik ama işte 2 Ekim'e geliyoruz. Henüz bir varil bile petrol akışı söz konusu değil bu hatta. Türkiye olarak biz burada katkı yapmaya hazır olduğumuzu her daim ifade ediyoruz. Orada da yine bir siyasi karar üretmesi gerekiyor tarafların. Biz onlara yardımcı olmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Irak'tan bu Kalkınma Yolu kapsamında oluşabilecek bu yeni petrol boru hattından gelecek petrolün bir kısmı Ceyhan'da rafineri, petrokimya yatırımına, dolayısıyla çok daha büyük bir değer zinciri oluşturabilecek bir şeye dönüşebilir. O zaman işte gerçekten bir Kalkınma Yolu'na dönüşecek bir proje haline gelir diye düşünüyorum."
Bakan Bayraktar, Siemens şirketinin Akkuyu NGS için gerekli parçaları geciktirmesinin projeyi aksattığını, bunun bir karşılığı olması gerektiğini belirtti.
Bayraktar, madenlerin çıkarılması ve işlenmesine yönelik teknoloji için Çin dahil farklı ülkelerle görüşmeler yapılacağını bildirdi.