Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve TİSK Mikrocerrahi Vakfının sponsorluğunda çevrim içi düzenlenen 35. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası programına katıldı.
İş kazaları ve meslek hastalıkları konusu küresel bir sorun olduğunu belirten Bilgin, kaza ve hastalıkların her yıl milyonlarca çalışanın hayatına mal olduğunu ve yaşam standartlarını menfi yönde etkilediğini söyledi.
İş kazası ve meslek hastalığı yaşanmadan ortak akılla hareket edilerek toplumun her katmanında iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulmasının temel hedefleri olduğunu vurgulayan Bilgin şöyle konuştu:
"Bu hedefe ulaşmak, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları oluşturmak, çalışma hayatındaki tüm aktörlerin bilimsel disiplinle iş birliği içerisinde olmaları ile mümkün. Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yapılan ilk düzenlemeye bakıldığında 19. yüzyılın ikinci yarısında madencilik sektörüne yönelik yapıldığını biliyoruz. Daha sonra 1936'da yayımlanan İş Kanunu içerisinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili temel hükümlere yer verilmiştir. Bu tarihten sonra iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili düzenlemeler yayımlanan iş kanunları içerisinde yer almıştır. En nihayetinde kamu-özel sektör ayrımı gözetilmeksizin tüm çalışanlarımızı kapsayan, çalışanların görüşlerinin alınması ve eğitimi gibi iş sağlığı ve güvenliğindeki yeni yaklaşımların tüm unsurlarını barındıran 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 2012'de yürürlüğe girmiştir."
65 bin 186 işveren/işveren vekili e-sertifika sahibi oldu
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun yayımlanmasından bugüne kadar iş yeri sayısının yüzde 17, çalışan sayısının yüzde 43 artmasına rağmen 100 bin işçide ölümlü iş kazası oranın yüzde 41,3 azaldığına dikkati çeken Bilgin, "Ölümlü iş kazası oranımızdaki bu düşüşte, Kanunumuzun yayımlanmasının yanı sıra iş kazası ve meslek hastalıklarının sıkça yaşandığı özellikle inşaat, maden ve tarım sektörlerinde yürütmüş olduğumuz hizmetler, çalışma hayatında yer alan aktörlerle yaptığımız iş birlikleri ve 84 milyon vatandaşımız için güvenlik kültürünün yaygınlaşması amacıyla yapılan tüm faaliyetler etkili olmuştur" dedi.
İş sağlığı ve güvenliği hizmetini sürekli alan bir iş yeri ile bu hizmetten yoksun üretimini sürdüren iş yeri kıyaslandığında ölümlü kaza oranı arasında 1,7 kat fark olduğunu belirten Bilgin şunları kaydetti:
"Bu bağlamda 2012'de itibaren yapılan yasal düzenlemeler ile iş yerlerinin iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi görevlendirme yükümlülüğü işverenler nezdinde kolaylaştırılmış ve iş sağlığı güvenliği hizmetlerine erişim çok daha mümkün kılınmıştır. Destek ve teşviklerimize yer verecek olursak, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan ve 10'dan az çalışanı olan mikro işletmelerimize iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde kullanılmak üzere devlet desteği sağlıyoruz. Ayrıca iş yerlerinde üç yıl içinde ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmezse, çalışanların işsizlik sigortası işveren payı bir sonraki takvim yılından geçerli olmak üzere ve üç yıl süreyle yüzde 1 olarak alınmaktadır. Bu destek ve teşviklerden işverenlerimizin istifade etmesi yaşanması muhtemel kazaların ve hastalıkların azalmasına da katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda bu iş yerlerinin bağlı olduğu odalar ve sendikalardan, işverenlerimizin bu desteği alabilmeleri için rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinde bulunmalarını beklediğimizi ifade etmek istiyorum."
Bakan Bilgin, 50'den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıftaki küçük işletme sahiplerinin veya vekillerinin alacakları eğitimle İSG sertifikasına sahip olabileceğine dikkati çekerek, "Düzenlemeyle kendi iş yerlerinin iş güvenliği çalışmalarını kendilerinin yürütmesinin önünü açtık. Bu düzenleme sayesinde bugün 65 bin 186 işveren/işveren vekilimiz e-sertifika sahibi konumundadır" bilgisini verdi.
Toplumun her katmanına ulaşacak çalışmalara ağırlık verildi
Toplumda iş sağlığı ve güvenliği kültürün yaygınlaştırılması için bu yıl "Türkiye'nin İş Sağlığı ve Güvenliği Ödülleri"ni düzenleyeceklerini belirten Bilgin şunları söyledi:
"Teşvik, destek ve güçlü bir yasal zeminin yanında, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün içselleştirilmesi ve bu alanda kalıcı iyileşme sağlanması için toplumun her katmanına ulaşacak çalışmalara ağırlık verilmiştir. Geleneksel hale getireceğimiz 'Türkiye’nin İş Sağlığı ve Güvenliği Ödülleri' ile yediden yetmişe, tüm eğitim ve öğretim seviyelerinde ve çalışma hayatının tüm taraflarında bu kültürün geliştirilmesi amacıyla yarışmalar gerçekleştireceğiz. Bunun yanında, iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konusunda iletişimin güçlü hale getirilmesi amacıyla 'Güçlü İletişim Güvenli İşyeri' temalı iyi uygulama yarışması için iş yerlerimizden 100'e yakın başvuru aldık. Başvuru süreci sonrasında titizlikle değerlendirmelerimizi yaptık."
Bilgin, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre yaklaşık 1,5 yıllık sürede COVID-19 nedeniyle dünyada 3 milyondan fazla kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak şunları kaydetti:
"Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre ise yılda 2 milyon 780 binden fazla kişi iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölmekte. Bu demektir ki dünyada küresel salgının neden olduğu ölümler kadar her yıl iş kazası ve meslek hastalıkları yüzünden insanların hayatları son bulmaktadır. Bu yüzden, insan hayatı için bu denli önemli olan iş sağlığı ve güvenliği konusunu ülkemiz gündeminde tutmak ve iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltmak için kamu, özel sektör ayrımı yapılmaksızın tüm tarafların topyekûn mücadele etmesi bizim için önemlidir."
İSG konusunda sıfır tolerans ilkesiyle hareket edilecek
Türkiye'de COVID-19'un görüldüğü günden itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarının aldığı tedbirlere ilaveten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da önlem destek paketleri açıkladığını belirten Bilgin şöyle devam etti:
"Bu süreçte çalışma hayatının da en az şekilde etkilenmesine yönelik tüm birimlerimizle yoğun bir şekilde çalışmaya başladık. Bakanlığımızca, işverenlerimizi ve çalışanlarımızı COVID-19 hastalığından korumak üzere ilk etapta iş yerlerinde alınması gereken önlemleri duyurduk. Ayrıca, sahada hizmet sunan 47 binin üzerinde İSG profesyonelimize yol gösterici kılavuzlar hazırlayarak kendilerini seferber ettik. Bu noktada özellikle bu küresel salgın döneminde İSG profesyonellerinin gösterdikleri üstün çaba nedeniyle kendilerine teşekkür etmek isterim. Oluşturduğumuz bilim kurulu marifetiyle iş yerlerimizde salgınla mücadelede iş sağlığı ve güvenliği yönünden dikkat edilmesi gereken hususları içeren sektörel kılavuzlar yayımladık. Ayrıca, öncelikli olarak COVID-19'un yayılım riski yüksek olan ve etkileşimin fazla olduğu çeşitli çalışma alanlarına yönelik rehberler, kontrol listeleri ve videolar hazırlayarak tüm tarafların istifadesine sunduk. Sosyal devlet ilkemizden taviz vermeyerek ilerleyen dönemde işverenlerimiz, çalışanlarımız ve kendilerine rehberlik eden sahadaki İSG profesyonellerimiz ile Bakanlığımızca iş sağlığı güvenliği konusunda sıfır tolerans ilkesiyle hareket ederek daha sağlıklı ve güvenli bir gelecek inşa edeceğimize inanıyorum ve bu bağlamda İş Sağlığı ve Güvenliği Haftamızı kutluyorum."