Bakan Bozdağ, AK Parti İstanbul İl Başkanlığınca başlatılan "Yüz Yüze 100 Gün" projesi kapsamında, Bayrampaşa'daki Tuna Sosyal Tesisleri'nde partisinin üç kademe ilçe yönetimi ve mahalle başkanlarıyla bir araya geldi.
Bozdağ, her şeyin daha iyi olması ve ülkenin her alanda değişmesi, kalkınması, gelişmesi, refahın adil dağılımı ve yatırımların da bölgeler arası dengesizliği ortadan kaldıracak adaletli taksiminin son derece önemli olduğunu söyledi. Bu anlayışla bölgecilik, din milliyetçiliği ve ırkçılık yapmadıklarını belirten Bozdağ, milletin bütün renklerini, bütün inançlarını kucaklayan, baş tacı eden bir siyaset anlayışıyla yol aldıklarını vurguladı.
"Kazmayı her yerde eş zamanlı vurduk"
Milletle yol yürüdüklerine değinen Bozdağ, "Ve siz inandınız 2001'de AK Parti'yi iktidara getirdiniz. Dikkat ederseniz AK Parti'nin iktidara gelişiyle çok şey Türkiye'de değişti. Bölünmüş yol sadece Türkiye'nin bir ilinde, bir bölgesinde değil, bütün bölgelerinde, bütün illerinde eş zamanlı hayata geçti. Kazmayı her yerde eş zamanlı vurduk" diye konuştu.
Türkiye'nin dört bir yanında konutları eş zamanlı inşa ettiklerini anlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Her yere, her ile üniversiteler kurarak Türkiye'nin bütün illerinde ilimde, irfanda ve bilimsel çalışmalarda rekabeti açtık. İllerimizi bilim yuvası, bilim merkezleri haline dönüştürdük. 81 ili üniversitelerle donatan bir anlayışı hayata geçirdik. Doğal gaz bu ülkenin birkaç tane ilinde varken Türkiye'nin bütün illerini ve neredeyse şu an itibarıyla bütün ilçelerini doğal gazla buluşturan, bu medeniyet nimetini bütün insanlarımızın evine ulaştıran bir anlayışı hayata geçirdik. Bir yandan yap-işlet-devlet modeliyle devletin cebinden kuruş para çıkmadan milyonlarca dolarlık yatırımları hayata geçirdik. Bazıları bunu istismar etmeye devam ediyor. Yani düşünün siz, bir şehir hastanesi yapıyorsunuz.
Bütçenizden para çıkmıyor, 20-25 yıl orayı inşa eden işletiyor. Siz ona belli bir şey ödüyorsunuz, 20 sene sonra da burası tamamen sizin oluyor. Bir zihniyete bakarsanız birileri himaye ediliyor ama siz bütçenizden para çıkmadan milyarlarca dolarlık yatırımları ne yapıyorsunuz, hayata geçiriyorsunuz. Bütçe imkanlarıyla bunları yapmaya kalksanız yıllar sürer. Ama dikkat edin biz Türkiye'nin dört bir yanını bu nevi yatırımlarla kaynak yaratarak milletin bütçesinden kaynak aktarmadan bunları hayata geçirmeyi başardık."
"Rant yok, millete hizmet aktarılıyor"
1915 Çanakkale Köprüsü, İstanbul Havalimanı gibi pek çok yerin bu şekilde inşa edildiğine dikkati çeken Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi birileri kalkmış, 'Buradan birilerine rant aktarılıyor.' Rant yok. Millete hizmet yapılıyor, hizmet. Millete şehir hastaneleri kazandırılıyor. Hızlı trenler kazandırılıyor. Köprüler, tüneller kazandırılıyor. Dünyanın en büyük havaalanları kazandırılıyor. Türkiye'nin ekonomisine güç katılıyor, imkanları daha iyi hale getiriliyor. Türkiye'nin dört bir yanında her alanı ayağa kaldırdık Allah'ın izniyle. Barajlardan tutun da sulamanın kapalı devre sisteme dönüştürülmesine kadar nice projeyi hayata geçirdik. O yüzden Türkiye'yi durdurmak istiyorlar. Tayyip Bey'le Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğindeki AK kadrolar, 'Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' dedi ve enkaz olan Türkiye'nin dört bir yanını şantiyeye çevirdi. Bunun en büyük şahidi İstanbul'dur, İstanbullulardır. Bu her şeye hayır diyen, temel atmama törenleri yapmayı hizmet zanneden ilkel anlayışın sahiplerine kalksaydı İstanbul'da Marmaray olur muydu?"
"Bu ilkel zihniyetin dediklerine uysaydık, İstanbul'da trafik ne olurdu?"
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP'nin "hayır" dediklerini yapmamış olsalardı, İstanbul'da Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, AKM, Taksim Camisi, Büyük Çamlıca Camisi, 1915 Çanakkale Köprüsü ve İstanbul Havalimanı'nın yapılmamış olacağını söyleyerek, "Şimdi orada 'Rant elde edecekler' dediği İstanbul Atatürk Havalimanı Türkiye'nin en büyük millet bahçesine, İstanbul için vatandaşımıza hizmet eden bir mekana dönüşmesi mümkün olur muydu? Olmazdı. Bu ilkel zihniyetin dediklerine biz uysaydık İstanbul'dan bunları çekip alın. Trafik ne olurdu? İstihdam ne olurdu?" ifadelerini kullandı.
Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'a belediye başkanı olmadan önce 1989'da yapılan bir seçime işaret etti. İstanbulluların İnönü'ye inandığını, belediyeyi emanet ettiğini ancak kentin susuz kaldığını, sokaklarının çöplerden geçilemez olduğunu, her tarafı adeta pislik götüren, dünyanın en güzel kentini dünyanın en çirkin kentine dönüştüren görüntülerle İstanbul'un donatıldığını anlattı. Bozdağ, şöyle devam etti:
"Buradan soruyorum ve de takip ediyorum. 3 yıl doldu, 4. yıla giriyor. İstanbul Belediyesinin İstanbul'a kazandırdığı bir tane bana fidan söyleyin. Bizim belediyelerimizin koyduklarının yanına koyduğu bir tane eser söyleyin. İstanbullunun hayatını rahatlatan, kolaylaştıran, işlerini düzene koyan bir hizmet söyleyin. Yok. Bunlar laf ebeliği yapıyor. Lafla milletin rahat edeceğine inanan kör bir zihniyeti temsil ediyorlar. İstanbul'da, bakıyorsunuz hidrolik elektronik merdivenler çalışmıyor. Bakıyorsunuz otobüsler çalışmıyor. Bakıyorsunuz her tarafı pislik götüren yerler çıkıyor. Müsilaj oluyor. Orayı belediye temizlemekten aciz kalıyor."
Temel atmama yarışları yapılan belediyede, israfı önleyeceklerini söyleyip üç kat araç alındığını, bir kişiyi çıkarmayacağız diyerek 13 binden fazla kişinin işten çıkarılıp kendi taraftarlarını yerlerine koyduklarını söyleyen Bozdağ, "Bunlar İstanbulluya söz vermediler mi Genel Başkan düzeyinde. Vallahi de çıkarmayacağız, demediler mi? Peki, niye çıkardılar? Seçimi kazanana kadar bunların bütün sözleri. Seçim kazandıktan sonra oy alıp ben bunlarla daha iyi iş göreceğim deyip de randevu alıp gidemeyen nice isim biliyorum ben. Seçimden önce epey bir aleyhte çalıştılar ama şimdi kapıdan içeri giremiyorlar. O kapıdan kimlerin gireceği belli. Muhafazakar insanların oyu lazım onlara. Yoksa onların, onlara ikram edecek doğru dürüst bir çayı hiçbir zaman olmadı, olmayacak da. Onun için bizim 20 yılda kazandırdıklarımızı bunlar berhava eden bir zihniyeti temsil ediyorlar." değerlendirmesini yaptı.
"2002'de Türkiye'nin ihracatı 35 milyar dolar, şu anda 255 milyar doları geçti"
Bozdağ, Türkiye'nin değiştiğini ve değişmeye devam edeceğini belirterek eğitime yönelik yaptıkları çalışmaları, öğrenci sayısındaki artışı, yeni açılan üniversiteleri ve yurtları anlattı.
Yüzde 20 olan savunma sanayisindeki yerlilik oranını yüzde 80'e taşıyan, kendi İHA'sını, SİHA'sını, gemisini üreten ve ihracatı şu anda savunma sanayisinde 3 milyar doları aşan bir Türkiye olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Niye Tayyip Erdoğan'ı istemiyor bu Batı? Şimdiden 3 milyar dolar ihracattan biz Amerika ve Avrupa'nın kazancına el koymuş durumdayız. 2002'de Türkiye'nin ihracatı 35 milyar dolar, şu anda 255 milyar doları geçti. Bu ne demek? Türkiye ihracat pazarından 35 milyar pay alırken, şimdi artı 220 milyar dolar daha fazla pay alıyor. İsterler mi böyle Tayyip Erdoğan'ı. Adamların cebine gidecek paraları Türkiye'ye getiriyor. İstihdam oluyor, üretim oluyor ve ihracat oluyor. Döviz ülkeye geliyor ve Türkiye büyüyor.
Böyle birini isterler mi? 35 milyar dolarlık ihracat Türkiye'nin neyine yetmez? Ama bambaşka bir yerden bakılıyor. 2023 seçimi sadece Tayyip Erdoğan'ı hedefe alan bir seçim değil, Tayyip Bey'in kazandırdıklarıyla güçlenen, istikrarlı ve güçlü iktidara sahip Türkiye'yi hedef alan bir seçimdir. Hedef esasında Türkiye'dir. Türkiye'yi durdurmaktır. Ama Türkiye'nin bugünkü kaptanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu kaptanı gemiden indirmedikçe Türkiye'yi de durduramayacaklarını çok iyi biliyorlar. Onun için yedi cepheden değil, yedi düvelden hareketle büyük bir seçim kampanyasıyla Türkiye karşı karşıyadır."
"Yapılmak istenen bu siyasi istikrarı, iyi yönetim ve güven ortamını yok etmek"
Türkiye'nin, kendi dönemlerinde, bugüne kadar elde ettiği kazanımların pek çok sebebi bulunduğundan bahseden Bozdağ, bu kazanımların ana nedenlerinin başında Türkiye'nin siyasi istikrarının, güçlü iktidarının, bu iktidarın ortaya koyduğu iyi yönetimin ve bunun doğurduğu güven ortamının geldiğini ifade etti.
İstikrarın sandıkta kurulduğunu, AK Parti'ye başka partilere ihtiyaç duymayacağı çoğunluğun sandıkta verildiğini, güçlü bir iktidar getirildiğini, kendilerinin de Türkiye'ye kazandırmaya devam ettiklerini anlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Ama şimdi baktılar ki Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle beraber daha güçlü bir istikrar düzenine kavuştu. Çünkü artık yüzde 50+1'i olmayanlar, iktidar olamayacaklar. Artık vekil transferiyle yahut da koalisyon ortaklarının 'Ben usandım, vazgeçtim. Ben iktidardan çekiliyorum.' demesiyle düşen iktidarlar dönemi, sürekli koalisyon ortaklarının tehdidi altında olan iktidarlar dönemi tarihe karıştı. Neden? Çünkü iktidara sandıkta İstanbul'u getiriyor, iktidarı sandıkta İstanbullu değiştiriyor, Ankara'daki vesayet ve güç odakları oturup parayla, tehditle, şantajla uluslararası destekle kimin başbakan, kimin bakan olacağına karar veremiyor. Türkiye'yi büyük bir değişim sürecine bu açıdan soktuk. Şimdi, yapılmak istenen bu siyasi istikrarı, güçlü iktidarı, bunun doğurduğu iyi yönetim ve güven ortamını yok etmek."
"Bunlar oturup karar çıkarana kadar atı alan Üsküdar'ı geçer"
Şu anda Türkiye'nin etrafında istikrarı, huzuru bozulmadık ülke kalmadığına işaret eden Bozdağ, Türkiye'nin istikrarını Gezi'yle, Cumhuriyet mitingleriyle, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle, 2018'den sonraki ekonomik saldırılarla, terörle, Hendek terörüyle bozamadıklarını ifade etti.
Bakan Bekir Bozdağ, 6'lı masaya ilişkin, "Türkiye'nin bu 6'lı masa dedikleri masaya bakın. Ben bu masaya bakınca emin olun 2002 öncesi her sorun oldukça, ihtilaf oldukça, bunları parlamentoda çözemedikçe, bir masanın etrafında toplanan liderler, koalisyon ortaklarının toplantılarına benzetiyorum. Toplanıyorlar, dertleri var. Derdini de çözemiyorlar. Bir araya geliyorlar, konuşamıyorlar. Herkesin birbirinin sözünde gözü kulağı var, 'Acaba ben buradan nasıl öne çıkarım, nasıl hesap ettiğim şey tutar?'" değerlendirmesini yaptı.
Hepsinin bir araya gelerek koalisyon dönemlerinin fotoğrafını verdiklerini söyleyen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Daha Türkiye'de bu masayı temsilen kim cumhurbaşkanı adayı olacak, bunun ismi ne olacak konusunu konuşmaya dahi cesaret edemeyenlerin Türkiye için hangi cesur adımı atacaklarını düşünüyorsunuz? Bunlar daha kimi aday çıkaracaklarını masada konuşmaktan korkuyorlar. Masa çatlar, masa dağılır, o yüzden şimdi vakti değil diye konuşmayı erteleyip de erteliyorlar. Allah muhafaza millet bunlara bir iktidar imkanı verse, Türkiye'nin dışarı asker göndermesi icap etse, biri gönderelim, biri göndermeyelim, biri öyle yapalım, biri böyle yapalım... Bunlar oturup karar çıkarana kadar atı alan Üsküdar'ı geçer."