Bakan Bozdağ, bir otelde düzenlenen Yargı Teşkilatı Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yargı görevi yapanların yargıya güven ve yargıdan memnuniyeti artırma konusunda en önemli sorumluluğu üstlendiklerini, bu toplantıdaki istişareler ve değerlendirmeler sonrası ortaya çıkacak sonucu bizzat takip edeceklerini belirtti.
Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin değerlendirmelerde bulunan ve Rusya'nın saldırgan tutumunu kınayan Bozdağ, savaşın acilen sonlandırılmasının, ateşkesin ilan edilmesinin ve diplomasi yönüyle sorunların çözümüne fırsat verilmesinin en büyük dilekleri olduğunu ifade etti.
Ukrayna'daki durumun sadece Ukrayna'yı değil, dünyayı etkilediğine işaret eden Bozdağ, şöyle konuştu:
"Uluslararası toplumun yaşanan bu ölümleri, acıları, yıkımları, dramı, vahşeti sadece seyretmesi insan olarak hepimizi derinden üzmektedir. Uluslararası toplum maalesef uluslararası hukuka hem uygun davranmamış hem de bu süreçte doğru bir sınav vermemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ateşkesin sağlanması, savaşın bitmesi, sorunların diplomasi yoluyla çözümlenmesi ve insani yardım konularında üzerine düşenleri bugüne kadar tarafsız bir biçimde yerine getirdi, bundan sonra da yerine getirmeye devam edecektir."
"Adaletin gecikmesini önlemek için ciddi tedbirler alacağız"
Adalet ve adil yargılanma hakkının, her insanın temel hakkı olduğunu vurgulayan ve adaleti ayakta tutan, hakkı tespit ve teslim eden yargı mensuplarına şükranlarını sunan Bozdağ, milyonlarca dava ve soruşturmaya bakan hakim ve savcıların büyük bir özveri ve gayretle çalıştıklarını aktardı.
Kararların vaktinde verilmesi, adaletin zamanında tecelli etmesi ve isabetli olmasının yargıya, karar verene ve hukuk devletine güveni artırdığına işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti:
"Geciken adaletin adalet olmadığını hepimiz biliyoruz. Hedef sürelerin ilan edilmesinden sonra da yargılamaların uzun sürdüğünü maalesef müşahede ediyoruz. Yargılamaları hızlandırmak ve zamanında adaletin tecellisine katkı vermek bizim öncelikli vazifelerimiz arasındadır. Bu açıdan üzerimize düşen ne varsa biz kurul ve bakanlık olarak yapmaya hazır olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Hedef sürelerin ortaya konulmasından sonra uygulamada ortaya çıkan sorunları bir bir ele alıyor ve bunların üzerinde duruyor, yeni dönemde adaletin vaktinde tecelli etmesini temin etmek, gecikmesini önlemek için ciddi tedbirler alacağımızı buradan bir kez daha kamuoyuna ilan etmek isterim."
"İnsanların güvenerek kapısına gideceği kişiler savcılarımız, hakimlerimiz olmalı"
Hazreti Ömer'in, Vali Ebu Musa El Eş'ari'ye yazdığı bir mektupta, "Zayıflar adaletten ümitsizliğe düşmesin, kuvvetliler de senden taraftarlık ummasın." dediğini aktaran Bozdağ, şöyle konuştu:
"Hakimler görevlerini yaptığı yerlerde, savcılarımızın bulunduğu yerlerde eğer zayıflar adaletten ümitsizliğe düşer de kuvvetliler de hakimler ve savcılardan taraftarlık ummaya başlarsa işte o zaman adalete de yargıya da hakime, savcıya da güven büyük zede almış olur." dedi. Buna kimsenin izin ve fırsat vermemesini isteyen Bozdağ, "Bağımsızlığımıza ve tarafsızlığımıza gölge düşüren her türlü eylem ve davranışlardan uzak durmak elbette insanımızın adalete ve yargıya ve hukuk devletine olan güvenini ve verilen kararlardan memnuniyetini büyük oranda arttıracaktır. Bizim adalet yargı ve verdiğimiz kararlar konusundaki hassasiyetimiz milletimizin devletimize olan güvenini de artıracaktır."
Vatandaşların, "Hakimler var, savcılar var başım derde girerse, sıkıntıya düşersem onların kapısını çalarım" diyebilme öz güvenine sahip olması gerektiğine dikkati çekti.
Bozdağ, "Hakime, savcıya gitmekten insanlar çekinmeye başlarsa o zaman bir sıkıntı var demektir. İnsanların güvenerek, korkmadan kapısına gideceği kişiler savcılarımız, hakimlerimiz olmalı" ifadesini kullandı.
"Lekelenmeme hakkı başarıyla uygulanıyor"
Bakan Bekir Bozdağ, çok sayıda ihbar ve şikayetin yargıya intikal ettiğini, adalet terazisinin bunları doğru tartarak, hakikat ile yalanı, iftirayla gerçeği birbirinden ayırabilme maharetini adil bir şekilde ortaya koyması gerektiğini vurguladı.
Bozdağ, "lekelenmeme hakkı" ile ilgili düzenlemenin yüzde 85 oranında başarıyla uygulandığını gördüklerini ifade ederek, vatandaşların, iftiralar ve yalanlar karşısında yargı yoluyla kirletilmesinin önüne geçmenin öncelikle cumhuriyet savcılarının, kolluk kuvvetlerinin ve hakimlerin görevi olduğunu dile getirdi.
Bu süreçleri dikkatle takip etmek ve bu konuda cesur kararlar almanın insanları her türlü kir ve lekeden korumak bakımından önemli olduğuna inandığını vurgulayan Bekir Bozdağ, "Ben bir dilekçe vereyim de savcı ona şunu yapsın, bunu yapsın." diyen insanların önünü yargının kapatması gerektiğine dikkati çekti.
Bekir Bozdağ, "Cumhuriyet savcılarımız lekelenmeme hakkı konusunda büyük bir başarılı uygulama ortaya koymuşlardır. İnşallah bundan sonraki süreçte de bu başarılı uygulamaları daha da artırmak savcılarımızın elbette ana görevlerinin başında gelmektedir" diye konuştu.
Suçların işlenmesini önlemek için cezaların caydırıcılığının önemini vurgulayan Bozdağ, devletin bütün kurumlarının bu konuda seferberlik anlayışıyla aileden başlayarak çalışması gerektiğine işaret etti.
Ancak tek başına cezaları artırmanın, infazı daha etkili hale getirmenin, caydırıcı fonksiyon ortaya koysa bile suçların işlenmesini tek başına engelleyemediğini söyleyen Bakan Bozdağ, "O nedenle de suçların işlenmesini önleme bakımından önleyici hukuku Türkiye'nin daha aktif bir şekilde devreye koyması, insanları, suça bulaşmadan hem suç mağduru olmaktan hem de suç faili olmaktan koruması, hukuk devletinin en önemli vazifelerinden biridir." dedi.
"Bu kararları televizyonda dinleyince kahroldum"
Uygulamalarda iç acıtan pek çok hadiseye şahit olduklarını dile getiren Bozdağ, şunları söyledi:
"Tokat'ta 23 yerinden bıçaklanan bir kadını bıçaklayan faille ilgili adli kontrol kararı verilebildi. Aksaray'da kendinden geçmiş, döne döne, küçücük bir yavrumuzu dövene mahkeme iyi hal indirimi uygulama kararı verebildi. Ben bu kararları televizyonda dinleyince kahroldum. Kanuna baktım 'acaba bu kanun ne diyor' diye. Mahkeme, hakim eleştirisi yapmak istemiyorum ama bir hakikati de burada bizim tespit etmemiz lazım. 23 bıçak yiyen bir kadını bıçaklayan faili bizim kanunumuz adli kontrolle serbest bırakmaya izin vermez ama 'takdir hakkım var' diye kanunu amacı dışında değerlendirdiğimizde farklı sonuçlar elbette ortaya çıkabilir. Ama hakimlerin ve savcıların takdir hakları anayasa, kanun ve hukukla bağlıdır. Bu bağlılık dışında takdir hakkını hiçbirimizin kullanmaya hakkı yoktur."
"Ucu açık indirim nedenlerini de tamamen ortadan kaldırıyoruz"
Takdir hakkının anayasa ve yasalarla sınırlı ve bağlı olduğunu, bu nedenle yeni düzenlemeler hayata geçirmeye karar verdiklerini aktaran Bakan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Acaba bu iyi hal indirimi konusunda ortaya çıkan aksaklıklar yasadan mı kaynaklanıyor tek başına uygulamadan da mı kaynaklanıyor? Gördük ki esasında yasa uygulamaya bu konuda büyük imkanlar veriyor. Takdir hakkı doğru uygulandığı takdirde bir sorun gözükmüyor ama maalesef kanunun yazılış şeklinde de bazı sorunlar olduğunu hep beraber gördük. O yüzden yeni düzenlemeyle kamuoyunda, halk arasında iyi hal indirimi olarak bilinen takdiri indirim nedenlerini somutlaştırıyor, sınırlandırıyor ve ucu açık indirim nedeni uygulamasına son veriyoruz. Yargılama öncesi, duruşma öncesi ve duruşma sırasında ki davranışların somut pişmanlığı gösteren davranışlar olması kuralını yasaya getirip koyuyoruz.
İkinci olarak sırf duruşmada hakimi, mahkemeyi etkilemek maksadıyla yapılan rol kesmelere, oynanan tiyatroya son veriyoruz. Kravat taktı, boyun büktü, el bağladı gerekçeleriyle veya mahkemeye sunulan bu rol ve algı nedeniyle indirim yapılmayacağına dair yasaya açık ve net yasak koyuyoruz.
Üçüncü olarak 'gibi hususlar' ibaresi, fıkranın sonunda geçiyor, 'bu gibi hususlar' ibaresinin içinde ne var bilen yok. Sınırsız ve sonsuz şey bunun içerisine girebilir. O nedenle bu ucu açık indirim nedenlerini de tamamen ortadan kaldırıyoruz. Bundan sonraki süreçlerde iyi hal indirimi somut pişmanlık gösteren davranışlarla ilgili olacak, ucu açık nedenlerle olmayacak ve bunu indirimi yapan hakim bunun gerekçesini de açık açık detaylıca karara yazacak. Kanundaki kavramları tekrar etmek gerekçe yazmak değildir. Maalesef pek çok gerekçe kanundaki kavramları tekrar ediyor, okuyanları tatmin etmiyor. Halbuki gerekçenin 'efradını cami, ağyarını mani' bir biçimde yazılmış olması pek çok eleştiriyi elbette ortadan kaldıracaktır."
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, atılan adımın hayırlı olmasını temenni ederek, "Bu adım vesilesiyle de iyi hal uygulamaları daha somut nedenlere ve daha somut gerekçelere bağlanmış oldu. Bu sadece kadınlarla ilgili de değil, bütün yargılanan vatandaşlarımızla ilgili uygulanacak bir durum olduğu için herkesi kapsayan ve herkese uygulanacak bir yeni düzenleme ve uygulamadır" dedi.