Bakan Çavuşoğlu, Bakanlık üst yönetiminin ve yurt içi temsilcilerinin katılımıyla başkentte düzenlenen Dışişleri Bakanlığı İç Değerlendirme Toplantısı'nın ardından AA ve TRT muhabirlerinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bakanlığın her yıl düzenlediği Büyükelçiler Konferansı'nda yurt dışında görevli büyükelçilerin bir araya gelerek dış politika çalışmalarını değerlendirdiğini hatırlatan Çavuşoğlu, bakan yardımcıları, genel müdürler, akademi ve stratejik araştırmalar merkezi dahil tüm kurumların, ilki geçen yıl düzenlenen "İç Değerlendirme Toplantısı" ile bu yıl da Kızılcahamam'da bir araya geldiğini söyledi.
İki günlük kamp boyunca geçen yılın genel değerlendirmesinin yanı sıra gelecek dönem atılabilecek adımlara ilişkin görüş alışverişinin yapıldığını anlatan Çavuşoğlu, Bakanlığın "Yeniden Asya" ve "Dijital Diplomasi" girişimlerinde gelinen noktanın ele alındığını da vurguladı.
Emekli büyükelçilerin Kanal İstanbul açıklaması "siyasi bir deklarasyondur"
Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığında görev yapmış 126 büyükelçinin Kanal İstanbul Projesi ile Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılacağı yönünde yaptıkları duyuruya ilişkin bir soruya, "Önce bu arkadaşlarımızın tam bilgi sahibi olmadan gereksiz bir açıklama yaptığını düşünmüştüm. Fakat daha sonra biraz detayına girince esasen bilgi sahibi olduklarını fakat siyasi amaçla bir açıklama yaptıklarını görüyoruz." yanıtını verdi.
Bu belgeye imza atan bazı hukukçu emekli büyükelçilerin, Dışişleri Bakanlığında Kanal İstanbul'a ilişkin düzenlenen bazı toplantılara da katıldığını ve burada da projenin Montrö Sözleşmesi'ne etkisini tartışmadan "Kanal İstanbul açılmasın" diye siyasi görüş bildirdiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Bu açıklama da siyasi bir deklarasyondur. Çünkü Montrö'nün ortadan kaldırılmasıyla ilgili Türkiye'de bir tartışma yok." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, Montrö'nün iptali için bir kanal açmaya da gerek olmadığını vurgulayarak "Bizim Montrö'nün iptali diye bir derdimiz yok. Böyle bir tartışma da Türkiye'de siyasetin içinde yok." diye konuştu.
Kanal İstanbul'un Montrö'yü etkileyip etkilemediğinin ya da sözleşmedeki kısıtlamaların Kanal İstanbul için geçerli olup olmadığının asıl tartışma konusu olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Örneğin askeri gemiler, savaş gemileri. Montrö'ye baktığınız zaman savaş gemilerinin Karadeniz'deki kalış süresi ve oradaki tonaj limiti var. Dolayısıyla nereden geçtiği çok önemli değil. İster Kanal İstanbul'dan geçer, ister Çanakkale'den geçer, ister şu andaki Boğaz'dan geçer. Dolayısıyla Montrö'ye baktığımız zaman gemilerin orada kalma süresi ve tonaj sınırlaması esastır. Kanal İstanbul, inşallah iç sularımızı bağlayan bir kanal olacaktır. O nedenle de örneğin buradan geçecek gemilerden tabii ki ücret alabiliriz. Boğaz'dan Montrö'ye göre almıyoruz, servis ücreti alabiliyoruz."
Çavuşoğlu, daha önceki kazalardan sonra Boğaz'dan LPG yüklü gemiler gibi, teknik sebeplerden dolayı geçemeyen gemiler olduğunu hatırlatarak "Başka sebeplerden dolayı da Boğaz'dan geçmemesi gereken gemileri de buraya yönlendirmek durumunda olabiliriz. Ama buradan geçerken de tabii ki ücretini ödeyecekler." dedi.
Emekli büyükelçilerin yaptığı açıklamaya ilişkin Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Tüm bu gerçekler ortadayken, yani Montrö'nün ortadan kalkması hiç tartışılmazken, Montrö'ye etkisi var mı yok mu görüşleri farklı olabilir ama bunlar net esasen, bu açıklama tamamen siyasi saikle hazırlanmış bir açıklamadır. Yazık olmuştur. Biz her zaman emekli büyükelçilerden de faydalanmaya çalışıyoruz, hukuki görüşlerini alıyoruz, değişik yerlerde de görevlendiriyoruz. Bazen eski, üst düzey görev yapan müsteşar, bakan yardımcısı ve diğer arkadaşlarımızla da Büyükelçiler Konferansı'nda bir araya geliyoruz. Bu açıklama, Bakanlığımızın imajı bakımından da hiç olumlu bir açıklama olmamıştır. Tamamen siyasi amaçla yapılmış bir açıklamadır, hukuki bir açıklama da değildir."
"Arap Ligi'nin açıklamasındaki bütünlüğü İİT'de de görmek istiyoruz"
Çavuşoğlu, Filistin konusunun ele alınacağı, yarın Cidde'de katılacağı İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları düzeyinde Açık Katılımlı Acil İcra Komitesi Toplantısı'na ilişkin bir soruyu, "Öncelikle Arap Ligi'nin açıklamasını, aldığı kararı doğru buluyoruz ve destekliyoruz. Bu sözde barış planının kabul edilmesi mümkün değildir. Bu, olsa olsa gasp planı olur." diye yanıtladı.
Türkiye'nin konuya ilişkin başından bu yana net duruş sergilediğini söyleyen Çavuşoğlu, "Bazı ülkelerin doğrusu, bu planla ilgili açıklamalarından dolayı tereddüt duymuştuk, üzülmüştük. Ama Arap Ligi'nin açıklamasında bir bütünlük var. Aynı bütünlüğü İİT'de de görmek istiyoruz." dedi.
"Tek başımıza da kalsak Kudüs'ü savunacağız"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin tek başına da kalsa Kudüs davasını savunacağını ve Filistinli kardeşlerini hiçbir zaman yalnız bırakmayacağını vurguladı.
Cidde'deki toplantıda Türkiye'nin bu tutumunu sürdüreceğini, kendisinin de toplantı kapsamında Filistin, Malezya, Kuveyt dışişleri bakanları dahil bazı mevkidaşlarıyla görüşeceğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"İyi bir metin çıkmasını sağlayacağız. Ama metin çıkarmak yetmez. Bundan sonraki süreçte de bu birlik ve beraberliği koruyarak bu kabul edilemez plana karşı durmamız gerekiyor. BM parametrelerinde kalıcı bir barış için de çabalarımızı yoğunlaştırmamız lazım. BM'nin de bu anlamda açıklamasını son derece olumlu buluyoruz. ABD'nin açıklamasına katılmaması ve kendi planını ön plana çıkarması önemli, olması gereken de bu. Bundan sonra pasif değil, daha aktif olmamız lazım hep beraber. Birlik, beraberliği bozacak ülkelere de izin vermememiz lazım. Cidde'den net bir karar çıkartacağız."
"Vatandaşlarımızı dört noktada buluşturup havaalanına getirdik"
Yeni tip koronavirüs (2019-nVoC) salgınının yaşandığı Çin'in Vuhan kentindeki Türk vatandaşlarının yanı sıra Azerbaycan, Gürcistan ve Arnavutluk vatandaşlarının da Türkiye'ye getirilme sürecini anlatan Çavuşoğlu, ülkedeki Türk vatandaşlarının tespit edildiğini, daha sonra Sağlık Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı ile tahliye sürecinin planlandığını belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi Abdulkadir Emin Önen'in de Büyükelçilik ekibi ile e-posta üzerinden iletişim grupları oluşturarak oradaki vatandaşlarla diyaloğu hiç kesmediğini söyleyerek şöyle devam etti:
"Vatandaşlarımızın havaalanına gelmesi konusunda da ne gerekiyorsa onu yaptılar. Dört buluşma noktası tespit edip vatandaşlarımızı oralarda buluşturup havaalanına getirdiler. Bazı vatandaşlarımız havaalanına 200-300 kilometre uzaktaydı, onlara bizzat araç göndererek, hatta arkadaşlarımız kendi ceplerinden ödedikleri parayla araçlar tutarak, tabii biz onları arkadaşlarımıza vereceğiz, araçlar tutarak vatandaşlarımızı evinden aldılar."
"Yardım göndermemiz Çin'de büyük memnuniyet yarattı"
Uçakta Çince bilen bir personelin de görevlendirildiğini, Büyükelçiliğin ise Türkçe bilen bir Çinli ile anlaştığını anlatan Çavuşoğlu, diğer ülkelerin, kendi vatandaşlarının da Türkiye'ye getirilmesinden memnuniyet duyduğunu da belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin Çin'e gönderdiği tıbbi malzemenin Çin'de büyük yankı uyandırdığını ifade ederek "Bir Japonya göndermiş, bir de Türkiye. Sosyal medyadaki yorumları gördük. Çoğu Çince ama İngilizce olanları da var. 'Bir tek Türkiye ile Japonya bize yardım etti, zor günde dostluklarını bize gösterdiler.' diye. TİKA'ya da buradan özellikle çok teşekkür ediyoruz." diye konuştu.
Devletin tüm kurumlarının birlikte hareket ettiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Son iki gün, arkadaşlarımız hiç ama hiç uyumadı. Hele son 36, 40 saat filan hiç uyumadan bu süreci Sağlık Bakanlığımızla birlikte yürüttüler." dedi.
Türkiye'ye getirilenlerin bu konu için özel olarak tahsis edilen kapalı bir hastanede 15 gün karantinada kalacağını söyleyen Çavuşoğlu, "Daha sonra o ülkelerin vatandaşlarını da ülkelerine göndermek için gerekeni yapacağız." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Rusya'nın Mtsensk kentindeki metal fabrikasında meydana gelen patlamada vefat eden iki Türk vatandaşının cenazelerinin gelmesi konusunda gerekli çalışmaların yapıldığını söyleyerek "Yaralı vatandaşlarımızın üçünü ve Türkiye'deki ailelerini de aradık. Eğer doktorlar izin verirse yine Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Sağlık Bakanlığımız uçakları gönderip onları da aldıracağız." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, geçen yıl hastalanan, kaza geçiren ya da başına kötü bir durum gelen yaklaşık 80 Türk vatandaşının yurt dışına uçak gönderilerek Türkiye'ye getirildiğini sözlerine ekledi.