Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, video konferans ile bağlandığı Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi'nde Doğu Akdeniz'deki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye AB ilişkilerinin kusursuz bir dönemde olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, "Bu durum bizin samimi biçimde diyalog kurmamıza engel olmamalı" diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin yapıcı biçimde gerilimin düşürülmesine hazır olduğunu, ilişkilerin işbirliği, ortak çıkarlar ve diyalogla ilerleyebileceğini anlattı.
#SONDAKİKA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) September 10, 2020
[Doğu Akdeniz'de Gerginlik] Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu:
Macron'un açıklamalarını kabul etmiyoruz, Fransa'dan özür bekliyoruz.https://t.co/vYKF3sKp3b pic.twitter.com/XsWdTZwVz7
Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasının iki boyutu olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Birinci boyut, Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanlarının sınırlandırması ile ilgilidir. Uluslararası hukuka göre sahildar devletler deniz sınırları konusunda bir anlaşmaya varmak üzere müzakere etmelidir. Bu eşitlik ilkesine uygun olmalıdır. Türkiye, başta Yunanistan olmak üzere Doğu Akdeniz'deki tüm kıyı devletleri ile müzakere etmeye her zaman hazır olmuştur. Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasının ikinci boyutu, Kıbrıslı Türkler'in haklarının korunmasıyla ilgilidir. Kıbrıs Türkleri adanın ve açık deniz kaynaklarının ortak sahipleridir ve Rumlarla eşit hakları bulunur. Bu, aynı zamanda onlarca yıllık Birleşmiş Milletler (BM) sürecinin kabul ettiği yerleşik bir ilkedir. Doğu Akdeniz’deki mevcut gerginlik, Yunanistan ve Rumlar'ın Türkiye ve Kıbrıs Türkleri'nin haklarını ihlal eden tek taraflı eylemlerinden kaynaklanıyor."
Çavuşoğlu, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkleri'nin haklarını ihlal eden Rumlar'ın 2003 yılında Mısır ve 2007 yılında Lübnan ile deniz alanları konusunda anlaştığını anımsattı. Rumlar'ın 2007'de uluslararası firmalara bu bölgelerde sismik araştırma yaptırdığını vurgulayan Çavuşoğlu, 2010 yılında da İsrail'le benzer biçimde anlaşarak 2011 yılında sondajlara başladığını söyledi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) 2004 yılında AB'ye üye olmasının yanlış olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Yunanistan ve Rumlar maksimalist iddialarını dayatmak için devamlı AB'yi kötüye kullandılar ve Türkiye ile AB arasındaki stratejik bağları zehirlediler" diye konuştu.
"En uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye"
Çavuşoğlu, "Yunanistan ve Rumlar, Mısır, Lübnan, İsrail, Fransa ve hatta Akdeniz dışından Birleşik Arap Emirlikleri gibi farklı çok uluslu formatlarla Türkiye'yi ve Kıbrıs Türkleri'ni izole eden ittifaklar kurmaya çalışıyor. Doğu Akdeniz'in en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'yi bölgenin dışında tutmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Yunanistan'la çeşitli karmaşık konuları görüşmeye hazır olduğunu belirten Çavuşoğlu, Yunan hükümetinin ise Türkiye ile samimi diyalog ve müzakereye açık olmadığına dikkati çekti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin iyi niyetli olarak Almanya'nın arabuluculuğunda diplomasiye şans verdiğini, Yunanistan'ın ise Mısır'la anlaşma imzalayarak bu süreci baltaladığını dile getirdi.
Türkiye'nin, Almanya'nın ve Avrupa Birliği'nin arabuluculuk çabalarını desteklemeyi sürdürdüğünü ancak Yunanistan'ın bunlara yanaşmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, Yunanlılar'ın NATO Genel Sekreteri'nin de gerilimi azaltma girişimine olumsuz yaklaştığını ifade etti.
Ön koşulsuz diyalog
Çavuşoğlu, "Herhangi bir ön koşul olmaksızın diyaloğa hazırız. Yunanistan ön koşullarda ısrar ederse biz de öyle yaparız." dedi.
Türkiye'nin pozisyonun uluslararası hukuka uygun olduğunu ve mahkemelerin çeşitli kararlarına dayandığını vurgulayan Çavuşoğlu, söz konusu adalara münhasır ekonomik bölge veya kıta sahanlığı verilmemesi gerektiğini anlattı.
Çavuşoğlu, Yunan maksimalist iddialarının Türkiye'ye 2 kilometre, Yunanistan'a 580 kilometre uzaklıktaki 10 kilometrekarelik Meis Adası'na 40 bin kilometrekare münhasır ekonomik bölge verilmesi yönünde olduğuna işaret etti.
AB'nin İspanya, Ukrayna, Slovenya ve Hırvatistan gibi ülkelerin deniz yetki uzlaşmazlıklarında tarafsız kaldığına da dikkati çeken Çavuşoğlu, "Burada AB tek tarafın iddialarını savunan bir uluslararası mahkeme gibi davranıyor. Avrupa Adalet Divanı bile deniz sınırları anlaşmazlıkları hakkında yetkisi olmadığına karar vermişken AB maalesef sorunun bir tarafı oldu. Bu nedenle, AB'nin Doğu Akdeniz'deki pozisyonu haksızdır ve uluslararası hukuka uygun değildir" diye konuştu.
"Türkiye Doğu Akdeniz'de gerginlik istemiyor"
Daha sonra milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Çavuşoğlu, bir milletvekilinin AB bayrağı ile Türk bayrağını yan yana gösteren logoyu görmek istemediğini söylemesi üzerine, bunun, AB Bakanlığının uzun yıllar logosu olarak kullanıldığını söyledi.
Çavuşoğlu, "Türkiye ile iş birliğinden bahsediyorsunuz ama bu 2008'den beri kullandığımız bu logoyu görmeye bile katlanamıyorsunuz. Bu, yeni bir logo değil. Bu, iş birliğinin simgesidir" ifadelerini kullandı.
Kıbrıs Rum kesiminin AB üyeliğine ilişkin Çavuşoğlu, bunun uluslararası hukuka ve birçok anlaşmaya aykırı olduğunu vurguladı. Çavuşoğlu, AB'nin de bunu kabul ettiğini ancak siyasi bir karar verildiğini kabul ettiğini belirterek "Yunanistan veya Rum kesimi haklıysa destekleyin ama biz sizden dürüst bir yaklaşım bekliyoruz. Eğer bir sorunun parçası olursanız Türkiye ile Yunanistan arasında veya Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında nasıl ara buluculuk yapacaksınız" diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de gerginlik istemediğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Türkiye'nin Oruç Reis gemisinin etrafındaki savaş gemileri, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kesin emir almıştır. İlk ateş eden olmayacaklardır ama bu gemiyi koruma görevleri vardır. Yunan gemileri Oruç Reis'i taciz ederse görevleri bunu durdurmaktır. Yunanistan bu tür girişimlerden kaçınmalıdır."
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının hakça paylaşılmasını talep ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Biz bunu denedik ama işe yaramadı. Türkiye tüm girişimlerden dışlandı. Türkiye'nin hakları dışlandı. Şimdi tek taraflı adım dışında benim başka şansım yok. Yine de şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi Akdeniz'e tüm kıyısı olan ülkelerle hakça paylaşım için oturup konuşmaya hazırız." diye konuştu.
Çavuşoğlu, AP milletvekillerinden birinin adaların münhasır ekonomik bölge oluşturabileceği yönündeki sözleri üzerine, Türkiye'nin bu konudaki tezlerini destekleyen çok sayıda uluslararası hukuk kararı olduğunu söyledi. Çavuşoğlu, örnek olarak 1985'teki Libya-Malta, 1977'deki Fransa-İngiltere, 2009'daki Ukrayna-Romanya, 2012'deki Nikaragua-Kolombiya arasındaki uluslararası hukuk kararlarını gösterdi. Türkiye'nin uluslararası mahkemeye karşı olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Aslında önce Yunanistan ile bu konuyu mahkemeye götürmek için anlaşma yapmamız lazım. Bu nedenle Yunanistan'a istikşafi görüşmeleri başlatmayı öneriyoruz. Bu görüşmeler iki ülke arasındaki tüm anlaşmazlıkları içeren görüşmelerdir ama önceki Çipras hükümeti de bu hükümet de bu görüşmeleri yeniden başlatmayı kabul etmedi. Biz Yunanistan'a ön koşulsuz masaya oturmayı öneriyoruz. Yunanistan ön koşullar için ısrar ederse benim de ön koşullarım olur." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni neden imzalamadığı sorusunu yanıtlarken bu sözleşmenin bazı ciddi eksiklikleri olduğunu, birçok ülke gibi Türkiye'nin taraf olmamasının buna saygı duymayacağı anlamına gelmediğini ifade etti.
Ege Denizi'ndeki deniz mili tartışması hatırlatılan Çavuşoğlu, denizdeki durumu Yunanistan'ın 6 mil ve 12 mil karasuyu olması halinde iki ayrı haritayla milletvekillerine izah etti. Çavuşoğlu, "Yunanistan'ın Ege'de 12 mil karasuyu olması durumunda Türkiye uluslararası sulara erişemiyor. Size soruyorum. Bunu kabul edebilecek bir ülke var mı? Yunanistan'ın gösterdiği haritalarının amacı Türkiye'yi dar bir deniz alanına hapsetmek. Bu sizin için adilse hepinizle bu konuları tartışmaya hazırım" diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin iyi niyet gösterdiğini belirterek Türkiye'nin, Almanya Başbakanı Angela Merkel temmuzda rica ettiğinde Doğu Akdeniz'deki arama çalışmalarına ara verdiğini hatırlattı. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Aynı iyi niyeti ve jestleri Yunanistan'dan göremedik. Neden hep biz göstermek zorundayız? Neden Yunanistan veya Kıbrıslı Rumlar değil? Neden Yunanistan hakça paylaşıma yanaşmıyor? Bugün bu toplantıya katılanlar neden Rumlara hakça paylaşıma neden yanaşmadıklarını niye sormuyor? Böyle bir paylaşım ortak bir mekanizmayla veya ortak girişimle, ya da AB, BM mekanizmalarıyla olabilir. Hepsi Kıbrıs Türklerinin hakları olduğunu kabul ediyor ama AB sadece Rumların haklarını koruyor. Bu adil değil."
Fransız bir milletvekiline yanıt veren Çavuşoğlu, Türkiye'nin Fransız halkıyla sorunu olmadığını, iki ülkenin müttefik olduğunu, Suriye gibi birçok konuda aynı düşündüğünü söyledi. Çavuşoğlu, (Emmanuel) Macron'un açıklamalarının Türkiye karşıtlığı içerdiğini belirterek Türkiye'nin terör örgütü PKK'ya karşı düzenlediği operasyonlardan sonra Fransa'nın tutumunun değiştiğini söyledi. Çavuşoğlu, "Fransa, Suriye'yi bölmek isteyen PKK'yı neden destekliyor" diye sordu.
Türkiye'nin İdlib'de yaptıklarıyla 3 milyon Suriyelinin AB'ye doğru gitmesini engellediğini belirten Bakan Çavuşoğlu, "Buna rağmen İdlib'de olduğumuz için bizi neden eleştiriyorsunuz" dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriyeliler için evler inşa ettiğini, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin destek sözü verdiğini ancak tutmadığını söyledi. "Bizim üzerimizde büyük yük var." diyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bütün bunlara rağmen Türkiye'yi eleştiriyorsunuz. Eğer destek vermek istemiyorsanız Avrupa'ya gitmelerine izin verin. Bunu söylediğimizde Türkiye AB'yi tehdit ediyor diyorlar. Hayır etmiyoruz. Biz gerçekleri söylüyoruz ve birbirimize karşı dürüst olmalıyız."
Libya'da Türkiye'nin darbeci Hafter yerine BM tarafından tanınan meşru hükümet ile çalıştığını kaydeden Çavuşoğlu, Türkiye'nin girişimleriyle ülkede ateşkes ilan edildiğini söyledi. Çavuşoğlu, Libya'nın mülteci sorunuyla mücadelesi için Türkiye'nin yadım ettiğini dile getirdi.
Çavuşoğlu, Ayasofya'nın ibadete açılması hakkındaki soru üzerine, buranın 1463'te cami olarak vakfedildiğini hatırlattı ve Ayasofya'nın korunmasına yönelik Türkiye'nin taahhütlerini yerine getireceğini, ibadethanenin herkesin ziyaretine açık olduğunu kaydetti.
Bir başka milletvekilinin AB'nin sınırlarının Yunanistan'dan başladığını söylemesi üzerine de Çavuşoğlu şunları söyledi:
"AB'nin sınırları Yunanistan'dan değil, güneyde Türkiye sınırlarıyla başlar. Bu nedenle İran ve başka ülkelerden gelen düzensiz göçü durduruyoruz. Açık kapı politikamız nedeniyle sıkıntı yaşıyoruz. AB ile 18 Mart bildirisine imza attık. Biz bütün yükümlülüklerimizi yerine getirdik ama bu ortak bildiriye bakarsanız AB'nin çoğu yükümlülüğünü yerine getirmediğini görürsünüz. Lütfen bu konuda da adil olun."