Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'de siyasi dönüşüme ilişkin, "Esad’la mı olur, Esad’sız mı olması gerekiyor bu konuda bazı görüş ayrılıklarımız var. Bize göre muhalefetin bundan sonra Esad’la birleşmesi mümkün değil, çünkü 500 binden fazla insanı öldüren bir rejimle birleşmek istemiyorlar" dedi.
Haber kanalı olan Rusya devlet televizyonu Rossiya-24'e röportaj veren Çavuşoğlu, Türkiye-Rusya ilişkileri, Türkiye'nin dış politikası, terörle mücadele, Suriye krizi ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çavuşoğlu, Türkiye ve Rusya'nın, Suriye'de ateşkesin bir an önce sağlanması için çaba sarf ettiğini ve bu konuda görüşmeleri sürdürdüğüne değinerek, şunları kaydetti:
"Hem ikili düzeyde bunları görüşüyoruz, hem de uluslararası Suriye destek grubu gibi ya da altılı gayriresmi format gibi toplantılarda ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması, diğer taraftan özellikle Halep ve bazı bölgelerde ılımlı muhalefetle, terörist gruplara arasında bir karışım varsa bunun da ayrıştırılması için görüşmelerimiz devam ediyor. Ama sonuçta en iyi çözüm Suriye’de siyasi çözümdür, bu konuda görüş ayrılığımız yok."
"Tabii siyasi dönüşüm Esad’la mı olur, Esad’sız mı olması gerekiyor bu konuda bazı görüş ayrılıklarımız var. Bize göre muhalefetin bundan sonra Esad’la birleşmesi mümkün değil, çünkü 500 binden fazla insanı öldüren bir rejimle birleşmek istemiyorlar" diyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Esad’la birlikte gerçek siyasi dönüşüm olacağına inanmadığını vurguladı.
Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz Türkiye olarak herkesin kabul edeceği -yani Esad’ın etrafında Esad’a destek veren halk dahil herkesin kabul edeceği- üçüncü kişi ya da kişiler üzerinde durmak lazım özellikle geçiş sürecinde. Yani bu Esad veya bazı konularda görüş ayrılığımız var, ama kendi aramızda oluşturduğumuz üçlü mekanizma var yani diplomatlardan, askerlerden ve istihbarattan oluşan heyetlerimiz var; bunlar da tüm Suriye’deki gerçekler dahil, Irak ya da bölgesel konuları, askeri konuları, teknik konuları görüşmeye devam ediyor, hem Türkiye’de hem Rusya’da" ifadelerini kullandı.
"Terörist gruplarla, ılımlı muhalefeti bir tutamayız onların da ayrılması gerekiyor"
El-Nusra'nın DAEŞ’le birlikte Türkiye'nin de terör listesinde yer aldığını hatırlatan Çavuşoğlu, Halep'te bazı ülkelere ya da istihbari kaynaklara göre 200, bazılarına göre 300 ama en fazla 900’e kadar El-Nusra üyesi bulunduğuna dair farklı raporlar olduğunu belirtti.
"Tabii burada muhalefetle de birçok yerde iç içeler, esasen biz de El-Nusra’nın muhalefetten tamamen ayrılmasını istiyoruz. Çünkü terörist gruplarla, ılımlı muhalefeti bir tutamayız onların da ayrılması gerekiyor, ama burada nasıl ayrılacağı konusunda bazen görüş ayrılıkları oluyor." diyen Çavuşoğlu, Halep'te önce bombalamanın durması ve ateşkes sağlanması, ardından El-Nusra'nın ılımlı muhalefetten ayrılması için makul bir süre verilmesi gerektiğini ifade etti.
"Çatışmalar devam ederken, rejimin bombalaması devam ederken bu ayrışmayı yapmak yani gerçekçi olmak lazım zor." ifadesini kullanan Çavuşoğlu, El-Nusra'nın terör örgütü olduğu için Birleşmiş Milletler temsilcilerinin ne kadar mesaj ulaştırabileceğinin bilinemeyeceğine vurgu yaparak, ancak dolaylı yönden mesaj verilebileceğini ifade etti.
Rusya ile ABD arasındaki uzlaşıya Türkiye'nin de destek verdiğini anımsatan Çavuşoğlu, "İnsani yardımlar konusunda karar aldık, Uluslararası Suriye Destek Grubu olarak da aldık, Rusya’yla ABD arasındaki uzlaşıya biz de destek verdik, ama maalesef uygulanmadı. Burada özellikle Halep’te ateşkesi sağlayabilmemiz lazım, bu konuda samimi olmamız lazım ve Halep’teki ateşkesin esasen sağlanması demek bunun tüm ülke geneline, yani Suriye geneline yayılması ve siyasi çözüm için bir ortamın oluşması demektir, umutların tekrar yeşermesi anlamına gelir. O nedenle bu Halep’te ateşkesi sağlayıp ılımlı muhalefetle El-Nusra’yı ayırmak lazım, insani yardım götürmek lazım, sonra da siyasi çözüm için müzakerelere bir an evvel başlanılması gerekiyor" dedi.
"DAEŞ neden Türkiye’yi hedef alıyor?"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin PKK, DEAŞ, DHKP-C ve Suriye’de YPG gibi terör örgütlerinin hedefinde olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"DAEŞ neden Türkiye’yi hedef alıyor? Birincisi, DAEŞ’e karşı mücadelede koalisyonun içinde Türkiye çok önemli bir rol oynuyor ve birçok ülkenin uçakları da bizim hava üssümüzde, İncirlik’te özellikle koalisyonun içindeki NATO ülkelerinin uçakları buradan DAEŞ’e karşı operasyon yürütüyorlar, biz de bu DAEŞ’e karşı mücadeleye aktif katılıyoruz. Başka bir konu, özellikle bu Gaziantep’teki terör saldırısından sonra Suriye’de bir kara operasyonu başladı, bizim sınırlarımızın DAEŞ’ten temizlenmesi gerekiyordu ve ılımlı muhalefete verdiğimiz destek sayesinde DAEŞ, Cerablus, Rai ondan sonra Dabık gibi bölgede gerçekten önemli kayıplar yaşadı, buraları terk ediyor. Biz Bab’a kadar gidip orada bu bölgeyi tamamen temizlemek istiyoruz, bu operasyonun amacı da DAEŞ’i temizlemektir dolayısıyla, DAEŞ bizi hedef alıyor."
"Yabancı terörist savaşçı sayısı çok düştü"
DEAŞ'ın Türkiye'nin aldığı tedbirler ve attığı adımlardan rahatsız olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Birincisi, DAEŞ’in esas kaynağı nedir, yabancı terörist savaşçılar. Dünyanın her yerinden, 125 ülkeden Rusya dahil yabancı terörist savaşçılar geliyor, Suriye’ye Irak’a geçip DAEŞ’e katılıyorlar. Havaalanlarında aldığımız tedbirler, yine sınır boyunda aldığımız tedbirler, ülke içinde aldığımız tedbirler sayesinde bu kaçakçılar dahil onlara yardım eden kişiler dahil yabancı terörist savaşçı sayısı çok düştü" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, DEAŞ'ın İslam’ı kullanarak ve suistimal ederek tüm dünyada kampanya yürüttüğünü ve oralardan yabancı terörist savaşçı devşirdiğini anlatarak, Türkiye'nin DEAŞ’ın ideolojisinin yok edilmesi için de mücadele ettiğine vurgu yaptı.
"Irak’tan Suriye’den DAEŞ’in tamamen temizlenmesi için biz tüm çabalara destek vermeye devam edeceğiz" diyen Çavuşoğlu, "Kendimiz de bu mücadeleyi sürdüreceğiz ki terör örgütlerinden korkaksak o zaman onlara teslim oluruz, terör örgütleriyle, teröristlerle hiç ayrım yapmaksızın mücadele etmemiz gerekiyor" dedi.
"Türkiye’nin komşu ülkelerin topraklarında gözü yok"
Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin DEAŞ'a karşı mücadelesinin uluslararası hukuka uygun olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Her şeyden önce biz şu anda DAEŞ’e karşı mücadelemizi uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı kullanarak yapıyoruz, çünkü buradan bize tehdit var. Irak’tan da PKK’dan kaynaklanan tehditler var ve yine Meclisimizde de biz bu kararı aldık, bu uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı kullanarak Meclisten de yetki aldık. Burada bir terör örgütüyle bize saldıran bir terör örgütüyle mücadele ediyoruz dolayısıyla, bu da uluslararası hukuka uygundur."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin komşu ülkelerin topraklarında gözü olmadığını ifade ederek, "Türkiye’nin özellikle Suriye, Irak gibi komşu ülkelerin ve hiçbir komşu ülkemizin topraklarında gözü yoktur. Biz başından beri Suriye’nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğünü savunuyoruz bu konuda da Rusya’yla hemfikiriz. Yani Rusya’nın Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bundan sonraki yönetimin seküler olması ve kapsayıcı herkesi kapsayan, hiç kimseyi dışlamayan bir rejimin olması konusunda Rusya’yla da hemfikiriz" dedi.
Türkiye'nin bu konuda uyarılarını ABD başta olmak üzere müttefiklerine yaptığını belirten Çavuşoğlu, "Operasyonları terör örgütleriyle değil, doğru gruplarla ve yerel güçlerle yapmak lazım ve oraları da o şehirde yaşayan insanlara teslim etmek lazım. Başka ülkelerin de tabii ki bu operasyonlar bittikten sonra Suriye topraklarında da kalmasının zaten gerekçesi de yok, anlamı da olmaz" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Uluslararası hukukta bir şey var; bir ülkeye yönelik bir tehdit geliyorsa, terör saldırısı varsa o terör örgütü de orada yaşıyorsa buna müdahale etmek ya da müdahale edenlere destek vermek en doğal hakkımızdır. Burada koalisyonun içinde Almanya var, Amerika var, diğer ülkeler var; hepsi de Suriye’de terör örgütüyle mücadele etmek için gelmiştir, o nedenle bu uluslararası hukuka aykırı değildir ve keşke Suriye’de istikrar olsa, Irak yönetilebilen bir ülke olsa da bu terör örgütlerine karşı bunlar tek başına mücadele etse, biz de tehdit altında kalmasak."
"Gaziantep’te ölen 56 vatandaşımız ne olacak İstanbul’da havaalanında ölen vatandaşlarımızı kim koruyacak?" diyen Çavuşoğlu, bu terör örgütünün Suriye'den geldiğine, Rusya ve Avrupa da dahil herkes için tehdit oluşturduğuna dikkati çekti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Bu terör örgütüne karşı nerede olursa olsun mücadele etmek bizim hukuki hakkımızdır. Ama bizim Suriye ve Irak’ın topraklarında hiçbir şekilde gözümüz yok, hiçbir zaman da olmamıştır. Biz tam tersi söylediğim gibi onların toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunuyoruz. Kesinlikle tersi düşünülemez, ama oradan kaynaklanan bir terör varsa o teröre karşı da bizim de müdahale hakkımız var" şeklinde konuştu.
"Pilotla ilgili konuda da kapsamlı soruşturmayı savcılık yürütüyor"
Çavuşoğlu, düşen Rus uçağının pilotuyla ilgili konuda soruşturmaların çok yönlü yürütüldüğünü belirterek, "Alparslan Çelik, şu anda hapiste tutuklu, esasen birçok suça karışmış ve suça karışma konusunda da, suç işleme konusunda da istekli bir kişi gibi görünüyor. Ben kendisini takip ediyorum, daha önce açıklamalarında da gördük ve düşen uçağın pilotunu kendilerinin öldürdüğünü de itiraf etti. Tabii hukukta bunun ispatlanması gerekiyor. Daha sonra bunu herhalde avukatların da yönlendirmesiyle inkar etmeye başladı. Şu anda değişik suçlardan dolayı, işlediği suçlardan dolayı tutuklu." dedi.
Ayrıca bu kişiyle ilgili Rusya’nın elinde belgeler, deliller varsa savcılığın bunları da istediğini anımsatan Çavuşoğlu, "Rusya bize verirse savcılığa ileteceğiz ki tüm belgeler ortaya çıksın ve bu konuda hukuk tabii kararını belgeler ve bilgiler doğrultusunda adaletli bir şekilde versin ki, ama şahıs zaten birçok işlediği suçtan dolayı şu anda hapiste. Pilotla ilgili konuda da kapsamlı soruşturmayı savcılık yürütüyor. Biz de savcılığın istediği belge ve bilgilerin ulaştırılması konusunda üzerimize düşeni yapıyoruz. " ifadelerini kullandı.
"Ölen pilotun eşini, kabul ederlerse ziyaret edebileceğimi de söyledim"
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Biz tabii ölen pilotun ailesine de bazı jestler de yapmak istedik. Sergey Lavrov, Rusya’nın her şeyi yaptığını dolayısıyla, herhangi bir şey yapmaya gerek olmadığını söyledi. Ben eşimle beraber pilotun eşini ziyaret edebileceğimi, tabii uygunsa, kabul ederlerse ziyaret edebileceğimi de söyledim. Eşi açısından uygunsa, ben eşimle birlikte kendisini de ziyaret etmek isterim, üzüntülerimizi bir kere daha iletmek isterim işin doğrusu."
Rusya'ya "15 Temmuz" teşekkürü
Bakan Çavuşoğlu, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından verdiği destek nedeniyle Rusya'ya teşekkür ederek, "Her şeyden önce Rusya’ya, Sayın Putin’e ve Rus halkına çok teşekkür ediyoruz, gerçekten 'Zor günlerde gerçek dostun kim olduğu belli olur' derler ve Rusya, Türkiye’nin zor gününde gerçek dost olduğunu samimi bir şekilde gösterdi" dedi.
Rusya'nın bilgi paylaşımı dahil her konuda da destek verme önerisinde de bulunduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Sayın Putin başta olmak üzere, Rus yönetimine ve Rus halkına bu dostlukları için teşekkür ediyoruz ve bizler ve Türk halkı bunu hiçbir zaman unutmayacağız, bunu özellikle vurgulamak isterim." ifadelerini kullandı.
"Darbe girişiminde bulunan kişinin, bir hainin Amerika’da, müttefik bir ülkede yaşaması bizim için kabul edilemez"
Darbe girişimden FETÖ'nün sorumlu olduğunu ve örgütün ele başının da Pensilvanya’da yaşadığını hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Amerika’da yaşıyor. Biz kendisinin Türkiye’ye iade edilmesi konusunda gerekli belgeleri, bilgileri, delilleri ABD makamlarına ulaştırdık, geçici tutuklama talebinde de bulunduk. Çünkü oradan halen Türkiye ve Türkiye dışındaki mensuplarına, bu terör örgütlerinin üyelerine mesajlar veriyor, yönlendirmeler yapıyor ve buna müsaade edilmemesi gerekiyor. Bu kişinin bize iade edilmesi, Türkiye’ye iade edilmesi çok önemli, deliller de var ortada. Zaten dünyada herkes biliyor, ama biz resmi delilleri de verdik. Şu anda halkımızın ABD’ye bakışı negatif, biz bunu da arzu etmeyiz, çünkü ABD ile NATO’da beraberiz, birçok konuda işbirliği yapıyoruz, müttefikiz. Ama Fetullah Gülen Türkiye’ye iade edilmediği sürece halkımızın bu bakışı da değişmeyecek. Arzumuz, bir an evvel bunun iade edilmesi. Ama iade edilmezse, açıkça söylüyoruz, bu bir tehdit değil, şu anda da zaten böyle bir atmosfer var, yani ilişkilerimizi çok olumsuz bir şekilde etkiler. Çünkü bize karşı bir darbe girişiminde bulunan kişinin, bir hainin, Amerika’da, müttefik bir ülkede yaşaması bizim için kabul edilemez."
İncirlik Üssü'nde alınan tedbirler
15 Temmuz darbe girişimi gecesi İncirlik Hava Üssü'ndeki bazı askerler ve generallerin de darbe girişiminin içinde olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, "Aktif bir şekilde katıldılar, oradan da uçaklar kalktı ve değişik şehirlerde, Ankara’da özellikle bombalama dahil her türlü faaliyetlere katıldılar. Dolayısıyla İncirlik Üssü'ndeki aldığımız tedbirler esasen darbeye karışan bizim Silahlı Kuvvetlerimiz içindeki kişileri tespit etmek, tutuklamak ve ayıklamaktı, bizim de tedbir almak hakkımızdı." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Amerikalıların DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonu etkilediğini söyleyerek bir an evvel üssün uçuşa açılması konusunda taleplerini ilettiklerini anımsatarak, "Ama daha sonra aldığımız tedbirleri hayata geçirdikten sonra, yani gerekli tedbirleri aldıktan sonra İncirlik’i tekrar açtık, uçuşa da başladı" dedi.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin Türkiye ve ABD ilişkilerine alternatif olarak görülmediğini ifade eden Çavuşoğlu, "Şimdi ABD bizim müttefikimiz ve birçok alanda işbirliği yapıyoruz. Ama Rusya da bizim çok iyi dostumuz, komşumuz ve ikisini birbirine alternatif görmüyoruz, tam tersi tamamlayıcı görüyoruz. Biz Batılılar gibi 'Ya o, ya bu' demiyoruz. Ukrayna’da 'Ya Rusya, ya Avrupa Birliği (AB)' denmesine de karşıyız veya başka bölgelerde. Bizim coğrafyamızda yaşayan ülkeler kendi ilişkilerinde, özellikle dış politikada dengeyi iyi sağlamalı" diye konuştu.
AB ile vize serbestisi anlaşması
Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin AB ile geri kabul, vize serbestisi ve göç olmak üzere üç anlaşma imzaladığını hatırlatarak, "Ve bu üç anlaşmanın birbiriyle ilintili olduğunu, bağlantılı olduğunu da teyit ettik. Şimdi göç anlaşması başarılı bir şekilde uygulanıyor. Geri kabul anlaşması ve vize serbestisinin uygulanması gecikti" dedi.
Türkiye'nin AB yetkililerinden cevap beklediğini aktaran Çavuşoğlu, "(AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı) Timmermans’tan cevap bekliyoruz. Somut, tarihi belli yol haritası üzerinde ya uzlaşalım ya da anlaşmaları bir kenara bırakalım diyoruz. Onlar 'Bu tehdit' diyor, tehditle ilgisi yok, anlaşmanın ta kendisidir. Şimdi Avrupa Birliği’nden son nihai cevaplarını bekliyoruz, eğer cevap da gelmezse biz göç anlaşmasını da askıya almak durumunda kalacağız" ifadelerini kullandı.
Türk Akımı projesi
Çavuşoğlu, Türkiye'nin her zaman imzaladığı anlaşmalar ve vardığı prensip anlaşmalarının gereğini yaptığına vurgu yaparak, iki ülke arasında ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Putin arasında herhangi bir güven bunalımı olmadığını dile getirdi.
Türk Akımı konusunda uçak düşürme hadisesinden önce de önemli bir mesafe kat edildiğini ifade eden Çavuşoğlu, söz konusu boru hattının öncelikle Türkiye piyasasını hedeflediğini vurguladı. Türkiye'nin, Batı Hattı yerine Türk Akımı üzerinden gaz alacağını anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye’de tabii ekonomi büyüyor, gaza yönelik talep de artıyor ve kullandığımız gazın yüzde 50’sini Rusya’dan alıyoruz. Türkiye herhangi bir petrol ya da gaz kaynağı olmamasına rağmen enerjide güvenilir bir transit ülke oldu, bir hub (merkez) oldu. O bakımdan da Türkiye bugün İsrail’in de, yine çözüm olduğu takdirde Kıbrıs’ın da, yine doğudaki ve güneydeki ülkelerin, Irak’ın da gerçekten güvendiği bir hub ve transit ülke."
Rusya'nın Avrupa’ya da gaz ihraç etmek istediğini ve eğer bu konuda bir piyasa oluşursa ve alıcı ülkeler ya da şirketler bulunursa o zaman ikinci boru hattının Türk Akımı çerçevesinde inşa edileceğini aktaran Çavuşoğlu, "O gaz Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine satılacak. Şimdi hedefimiz birinci boru hattının inşa edilmesi, bu konuda da hiçbir sıkıntımız yok, mutabakat zaptını da -Dünya Enerji Forumu Kongresi çerçevesinde Sayın Putin de gelmişti- o gün hep birlikte imzaladık, daha doğrusu enerji bakanlarımız imzaladı bizlerin huzurunda, şimdi adımlar atılıyor. Elbette birbirine güvenen iki ülke bu tür önemli projeleri de hukuki çerçeveye oturtmalı ve hukuki çerçeve bakımından da bir sıkıntı görmüyoruz" dedi.
"Umarım her alanda ilişkilerimiz eskisinden daha da iyi olur"
Bakan Çavuşoğlu, uçak krizinin ardından yaşanan 8 aylık dönemde Türkiye'nin Rusya’ya karşı herhangi bir yaptırım uygulamadığına dikkati çekerek, "Zaten uluslararası yaptırımlar Avrupa Birliği’nin ve Batı'nın yaptırımlarına da hiçbir zaman katılmadığımız gibi, bu 8 aylık dönemde bile Rusya bazı kararlar almasına rağmen, biz herhangi bir yaptırım içine girmedik ve NATO içinde Rusya’ya karşı yaptırıma katılmayan tek ülkeyiz biz" diye konuştu.
Rusya vatandaşlarının Türkiye’ye gelmekten çok mutlu olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Geçtiğimiz sene gelemedikleri için çok üzüldüler, beni de arayan çok sayıda dostumuz oldu. Ve gittikleri ülkede de Türkiye’deki otel kalitesini, Türkiye’deki iklimi, Türkiye’deki hizmet kalitesini, misafirperverliği ve dostluğu da göremediler. Şimdi bu yasak kalkar kalmaz gelmeye başladılar, ama bu sene tabii biraz geç oldu, charter uçaklarının planlaması için ve diğer adımların atılması için. Önümüzdeki sene çok daha fazla Rus turistin geleceğine inanıyoruz ve şimdiden de çok büyük bir ilgi var, bunun planlaması da yapılıyor" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Rus vatandaşlarının Türkiye'ye "pasaportsuz bir şekilde iç kimlikle de gelebilmesini" arzu ettiğini dile getirerek, "Bu konuda güvenlikle ilgili tabii ki tedbirlerin de alınması gerekiyor, Rusya’nın buna yönelik bazı tereddütleri vardı uçak düşürme hadisesinden önce de. O zaman biz diğer ülkelerle uygulamalarımızı da anlattık, şimdi bu konu da gündemde" şeklinde konuştu.
Uçak düşürme hadisesinden dolayı ister istemez bir güven bunalımı olduğunu ve bunun yeniden tamir edilmesi gerektiğini belirten Çavuşoğlu, "Karşılıklı adımlarla bu güveni tesis etmemiz lazım ki iki dost halk ve birbirini seven iki halk duygu olarak da kopuk olmamalı. Ben aynı zamanda Antalya’yı temsil ediyorum, Antalya milletvekiliyim, dolayısıyla bundan çok büyük bir mutluluk duydum. Burada yaşayan Ruslar var, Türkler'le evli ya da iş kurmuş Ruslar var, onlar da gerçekten bu ilişkilerin normalleşmesinden büyük bir mutluluk duydular" diye konuştu.
Erdoğan ile Putin'in St. Petersburg’daki ilk buluşmasında, iki ülke arasındaki ilişkilerin sadece normalleştirilmesinin yeterli olmayacağı, öncesinden de daha iyi noktaya getirilmesi konusunda hemfikir oldularını anımsatan Çavuşoğlu, kendilerine düşenin de buna yönelik adımlar atmak olduğunu söyledi.