Bakan Fidan, Slovenya Dışişleri Bakanı Tanja Fajon ile Slovenya'nın başkenti Lübliyana'da düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de bir "soykırım" yaşandığını belirten Fidan, İsrail'in Gazze'deki insanları sistematik bir şekilde aç ve susuz bıraktığını ifade etti.
Fidan, İsrail'in hastaneleri, camileri, okulları ve kiliseleri bombalayarak tüm insani değerleri ayaklar altına aldığını kaydetti.
Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın tarihi statükosunu değiştirmeye yönelik provokasyonlar karşısında sessiz kalınmasının mümkün olmadığını vurgulayan Fidan, "İsrail, Gazze'de uygulanan sistematik vahşeti Batı Şeria'ya da maalesef taşımış durumda" ifadesini kullandı.
Fidan, İsrail'in savaşı farklı cephelere yayma peşinde olduğunu söyleyerek bölgedeki gerilimin had safhalarda olduğunu ifade etti.
Bakan Fidan, "Netanyahu hükümeti ateşle oynamaya devam ediyor. Koltuğunu koruma uğruna tüm bölgenin geleceğini tehlikeye atıyor. İsrail'e kayıtsız şartsız destek çıkanlar başta olmak üzere Gazze konusunda sessiz kalan herkes vebal altındadır. İsrail'in barbarlığı artık bir son bulmalı" diye konuştu.
Türkiye-Slovenya ilişkilerini daha ileriye taşımak için çalıştıklarını ve kararlı olduklarını ifade eden Bakan Fidan, "Bu kararlılığın bir göstergesi olarak az önce 2024-2026 dönemi için bir eylem planı hazırladık ve imzaladık, eylem planı ikili ilişkilerimize belirgin bir ivme kazandıracak. Bu sayede somut ve planlı adımlarla ilişkilerimizi her alanda geliştirme imkanı bulacağız" dedi.
Fidan, Türkiye-Slovenya arasındaki ikili ticaret hacminde düzenli bir artış olduğunu ve bunu memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, Türkiye-Slovenya Karma Ekonomi Komisyonu 9. dönem toplantısını da önümüzdeki dönemde Türkiye'de düzenlemek istediklerini aktardı.
İki ülke arasındaki ticari ilişkilerde bir diğer önemli başlığın ulaştırma konusu olduğuna dikkati çeken Fidan, "Slovenya nakliyecilerimize yıllık 21 bin transit geçiş belgesi sağlıyor. Ancak Avrupa'ya yönelik ihracatımızdaki artış karşısında bu rakamın yetersiz olduğunu görüyoruz. Türkiye olarak biz kara taşımacılığı transit geçiş belgelerinde tam liberalleşme sağlanmasından yanayız. Bunun tüm tarafların çıkarına olacağına da inancımız tamdır" diye konuştu.
Fidan, tam liberalleşmenin Avrupa ile Asya arasındaki ticari bağlantının güçlendirilmesine katkı sağlayacağını, bu çerçevede Kara Ulaştırması Karma Komisyonu Toplantısını ilk fırsatta Türkiye'de düzenlemek istediklerini kaydetti.
Slovenya'daki büyük projelerde Türk firmalarının yer almasından duydukları memnuniyeti ifade eden Bakan Fidan, Koper Limanı'nın yük kapasitesini ve Orta Avrupa'ya bağlantısını artıracak olan Koper-Divaca ikinci demir yolu projesi ile Karavanke Tüneli'nin bu önemli projeler arasında yer aldığını belirtti.
Fidan, ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konuları da ele aldıklarını ve Türkiye-Slovenya işbirliğinin Balkanlar'da barış ve istikrarın korunması ve sürdürülmesine ciddi katkı sağladığını belirterek, Slovenya'ya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) dönem başkanlığında başarılar diledi.
Slovenya'nın haziran ayında Filistin'i devlet olarak tanıma kararıyla ilkeli duruşunu gösterdiğini ifade eden Fidan, "Filistin'de adil ve kalıcı bir çözümü hayata geçirmek için uluslararası hukuka sahip çıkan ülkelerle ortak çabalarımızı artırabileceğimize inanıyorum" dedi.
Fidan, "Masada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla kayıt altına alınmış bir mutabakat imkanı var. İsrail'in kalıcı ateşkese onay vermesi için uluslararası toplum gerekli baskıyı kurmak zorundadır. Kalıcı barışın tek yolu ise her zaman söylediğimiz gibi 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin tesisidir. Bunu sağlamaya yönelik çabalarımız, vicdan sahibi tüm ülkelerle birlikte hız kesmeden devam edecektir" ifadelerini kullandı.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fidan, dün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısına katıldığını hatırlatarak değerlendirmelerde bulundu.
Fidan, toplantının "verimli" geçtiğini ve tartışmaların iki başlık altında toplandığını belirterek, "Bunlardan birincisi Türkiye, Avrupa Birliği kurumları arasındaki ilişkide nerede, neler yapılabilir, neler yapılmalı... Biz kendi görüşlerimizi söyledik. Üye devletlerin dışişleri bakanları da kendi pozisyonlarını aktardılar" dedi.
Toplantıda ele alınan ikinci ana başlığın da "AB-Türkiye dış politika perspektifleri" olduğunu söyleyen Fidan, söz konusu iki ana konu için yapılacak çok iş bulunduğunu dile getirdi.
Fidan, "Türkiye'nin AB üyeliği, stratejik perspektifi tam bir kararlılıkla devam etmektedir." diyerek, üyelikle ilgili AB'de oluşması gereken bir siyasi irade sorunu bulunduğunu kaydetti. Fidan, bu sorunun aşılmasının kendi iç meseleleri olduğunu söyledi.
Gümrük Birliğinin güncellenmesi, vize ile ilgili konular, Avrupa Yatırım Bankasının Türkiye'ye yönelik faaliyetleri başta olmak üzere idari, siyasi ve teknik konuların görüşüldüğünü belirten Fidan, özellikle Filistin, Rusya-Ukrayna savaşı, Kafkasya, Afrika ve Orta Doğu olmak üzere hem Avrupa'yı hem Türkiye'yi yakından ilgilendiren dış politika konularında da yoğun fikir alışverişinde bulunulduğunu aktardı.
Bakan Fidan, şunları kaydetti:
"Özellikle Filistin konusunda, savaşın bir an önce durması, insani yardımların başlaması ve İsrail'e baskı yapılması ve iki devletli çözümün hayata geçilmesi konusunda genel bir konsensüs sağlandığını görmekten gerçekten memnunuz.
Üye devletlerin çoğunluğunun Türkiye'yle daha düzenli, daha yapısal istişare mekanizmalarının hayata geçirilmesi konusunda destek verdiğini görmekten de memnuniyet duyuyoruz. Ama bildiğiniz gibi Avrupa Birliği’nde kararlar tam bir konsensüsle alınıyor ama birçok konuda azami çoğunluğun olduğu Türkiye ile ilişkilerin daha da ilerletilmesi yönünde bir iradeye ve görüşe sahip olduğunu da gördüm."
Rusya-Ukrayna savaşına değinen Fidan, "Rusya Ukrayna Savaşı maalesef Avrupa'nın göbeğinde 21. yüzyılda üç yıldır devam eden bir konvansiyonel savaş var. Bu savaşın da tabii ki nükleere dönüşme riski her an için mevcut" dedi.
Fidan, Avrupa'nın ortasında cereyan eden bir savaşta 500 binden fazla insanın hayatını kaybetmiş olması veya yaralanmış olması, milyonlarca insanın yerinden edilmiş olmasının büyük bir trajedi olduğunu vurguladı.
"Türkiye olarak biz bütün coğrafi bölgelerde yaptığımız gibi temel tercihimizi dış politika stratejimizi bir an önce çatışmanın savaşın durmasından ve yerini diyaloğa, görüşmelere bırakmasından yanayız" diyen Fidan, bunun kolay bir şey olmadığının da altını çizdi.
Gazze'de devam eden katliamın durması için uluslararası baskının artırılması gerektiğinin öncelikli bir yöntem olarak düşünüldüğünü söyleyen Fidan, İsrail'in şu ana kadar hiçbir maliyet ödemediği için yaptıklarının sadece Gazze ile sınırlı kalmayacağına işaret etti.
Fidan, "Sadece Gazze'de bir soykırım yapma ile değil, aynı zamanda şimdi Batı Şeria, daha sonra Lübnan, daha sonra adını bilemeyeceğimiz, tahmin edemeyeceğimiz, kendine düşman ilan ettiği başka ülkelere de bu savaşı taşıma lüksünü götürüyor" diye konuştu.
İsrail'in siyasi, ekonomik ve askeri maliyet ödemediğini söyleyen Fidan, "Çünkü bu maliyeti ödetecek bir uluslararası mekanizma harekete geçirilebilmiş durumda değil" dedi.
Fidan, Türkiye gibi birkaç tane ülke kendi ekonomik, ticari, siyasi tavırlarını ortaya koyduğunu ancak daha büyük bir baskı mekanizmasının üretilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Biz nasıl ki Ukrayna'nın topraklarının işgal edilmesine karşıysak, Filistin devletinin de topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesine karşıyız" ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan, diplomatik baskı mekanizmalarının tamamıyla kullanılması için uluslararası topluma çağrı yapıldığını söyledi.