Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şubesi 25. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Ankara'nın üreten, istihdam sağlayan, ihracat yapan bir kent olduğunu söyledi.
MÜSİAD'ın hayırlı işlerin öznesi durumunda olduğunu ifade eden Kirişci, MÜSİAD'ın her türlü vesayete, darbe girişimine, sivil otoriteye karşı olan her türlü anlayışa karşı dik durduğunu bildirdi.
Kirişci, salgın ve Rusya-Ukrayna savaşıyla dünyanın konuştuğu en önemli gündem maddesinin gıda olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Gıdanın elde edildiği yer tarım ürünleridir. Bu çerçevede gıda milliyetçiliği denilen bir kavram artık lügatimizde yer almaya başlamıştır. O kendine yeterli olduğunu ifade eden ülkelerin bir anda ihracat yasaklarını nasıl hayat geçirdiklerine bütün dünya şahit olmuştur. 20 yıldan beri önce mevzuat açısından bütün eksiklikleri tamamlanan tarım sektörü çok şükür bu süreci kazasız belasız geçirdi. Düşünün bu ülke bir tarım ülkesi ama bir tarım kanunu yoktu. Bu ülkede işte falanca ülkenin tohumları kullanılıyor denilirdi. Bir ıslahçı hakları, bir tohumculuk kanunu yoktu. Toprak bizim için vazgeçilmezdi. Bir toprak kanunu, toprak koruma ve arazi kullanım kanunu yoktu. Lisanslı depoculuk yoktu. Bu mevzuatlara bir de tarım sigortasını ekledik. "
Tahıl koridorundan 690 gemi geçti
Kirişci, Türkiye'nin tarım alanındaki gücü sayesinde bu krizi rahat atlattığını kaydetti. Dünyanın her ülkesinin Türkiye kadar şanslı olmadığına dikkati çeken Kirişci, "Çok şükür yine bir lider diplomasisi ile Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya-Ukrayna Savaşı'nda taraf olmak yerine, orada barıştan yana olmayı tercih eden o duruşu sayesinde, devamında bu bize İstanbul Sözleşmesi'yle bu dörtlü zirveyi beraberinde getirdi. Ve 22 Temmuz'dan itibaren, açlıkla mücadele koridoru ve her türlü emtia fiyatlarıyla ilgili bir rahatlama koridoru olarak da adlandırabileceğimiz bir koridor inşa edildi. Bu koridordan dün itibarıyla geçen toplam gemi sayısı 690 ve buradan geçen tahıl başta olmak üzere gıda ürünleri miktarı da 19,1 milyon ton."
Bu koridor açık kaldığı için gıda ürünlerinin ve gübre fiyatlarının gerilediğini ifade eden Kirişci, bu durumun üretim maliyetlerini de aşağı çektiğini anlattı.
Kirişci, Türkiye'nin su stresi altında olduğuna işaret ederek, "Sanayici kardeşlerime de sesleniyorum. Eğer kullandığınız suları dikkatli kullanır, yeniden kazanımı yoluna gidersek biz burada da yüzde 50 tasarruf sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Tasarruf edebileceğimiz her bir damla ülkemizin aydınlık geleceğine bir katkı olacaktır." dedi.
"Taban fiyat mı kaldı? Bu fiyatın adı müdahale fiyatıdır"
İstikrar, ekonomi ve iş insanlarının birbirinden ayrılmasının mümkün olmadığını vurgulayan Kirişci, şöyle devam etti:
"Önümüzde 14 Mayıs'ta, tarihi de aşağı yukarı belli olan bir seçim var. İki gün önce yayımlanan bir sözde mutabakat metni diyorum. Metinden başka her şeye benzer. Ben şu haykırışı yapmak istiyorum. Biz bu ülkede yüzde 20 olan savunma alanındaki yerlilik ve millilik oranını yüzde 80’lere çıkardık. Ama biz bu ülkede muhalefeti millileştiremedik, asla yerlileştiremedik. Ve buna da çok üzülüyoruz. Düşünün, altılı masanın o etrafında oturanlardan birisi çıkıp yaptıklarını ve bu mutabakat metninde yer alanları kimlerin tasvirine sunduklarını ve onlardan alkış aldıklarını söyleyecek kadar gayri milli olduklarını gösteriyor. Bu son derece esef verici, utanç verici bir şey. Bunu ne Yunanlı yapar ne Fransız yapar ne İtalyan ne Amerikalı yapar. Buna çok üzüldüğümüzü özellikle belirtmek istiyorum.
Bir de üzüldüğümüz başka bir şey daha var. Bu mutabakat metni içerisinde hep bir farklı bölümler var. Ama benim kendi bakanlığımla ilgili olan bölümde öyle abuk sabuk şeyler yazmışlar ki Allah'tan korkun. 2013 yılında belki AK Parti'de siyasetten ayrıldın. Ama en azından geri kalan kısmında değilse bile öncesinde yapılanları unutma. Ve bu gerçekten bir ihanet değilse başka nedir diye de kendi kendime düşünmeden edemiyorum. Şöyle bir şey söylüyor; biz ürünlerin fiyatlarını, taban fiyatlarını... Bakın bu ülke serbest piyasa ekonomisine geçmiş ve bu ülkede taban fiyattan söz ediyor. Kardeşim taban fiyat mı kaldı? Bu fiyatın adı müdahale fiyatıdır. Taban fiyat denilen şey, karma ekonomik modellerde olur. Artık Türkiye bunları terk etti. Bu birincisi. İkinci olarak da şunu söylüyor. Diyor ki; biz ürünlerin fiyatını daha önceden açıklayacağız. Peki ben size soruyorum. Ekmediğimiz veya ekip daha nasıl olacağını bilmediğimiz hangi maliyet unsurlarıyla karşılaşacağını bilmediğimiz buğdaya, arpaya, çavdara, yulafa veyahut da pamuğa, ayçiçeğine, soyaya veya ete, süte, yumurtaya nasıl fiyat vereceğiz? Bir akıl tutulması ve bu şekilde çalakalem ya bu da olsun, şu da olsun deyip üst üste alt alta yazdıkları saçma sapan bir metinle şu anda Türkiye karşı karşıya. Milletinin tasvirini, onayını veya onların bu konuya olan ilgisini ve buradan alacakları tepkiyi beklemek yerine diyor ki bu Avrupalıların alkışını aldı. Yazıklar olsun size."
Kirişci, altılı masanın bir araya geldiğini ama ekranda bir tane Türk bayrağı olmadığını değerlendirerek, "Bu ülkenin bağımsızlığını ve istiklalini, istikbalini simgeleyen bir bayrak yok. Yazıklar olsun size. Ne diyeyim?" ifadelerini kullandı.
Kirişci, şunları kaydetti:
"İşte böyle bir muhalefetin olduğu bir Türkiye'de maalesef, canla başla mücadele eden bir Cumhurbaşkanımız var. Dünya kabul ediyor artık. Dünya artık böyle bir liderin varlığını kabul ediyor. Ama bu beyefendiler kendilerince görmezden gelmeye çalışıyor. Biz şuna inanıyoruz. Biz çalışmaya devam edeceğiz aziz milletimiz bizi çok kez birinci parti yaptı. Kesintisiz bizi 21 yıldan beri iktidarda tutuyor. Gerçekten bu ülkenin bu tür eylem ve söylemlerle geçilecek zamanı yok. Bizim önümüzde bir Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcı var. 2023 Türkiye'nin Cumhuriyetimizin yüzyılını geride bıraktığı ama yeni bir yüzyıla başladığı bir yüzyıl olacak. Bu yüzyılın da ana eksenlerinden birisi tarım ve orman sektörü olacak."