Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi'ndeki Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı'nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"Bilimden vazgeçmeden yolumuza devam ettik"
Salgın hastalık ortaya çıkınca, Türkiye de kendisini, tüm dünya devletleri gibi karanlık bir tünelin içinde buldu. İlk günden beri bilimin ışığıyla o tüneli aydınlatmaya ve önümüzü görmeye çalıştık. Ülkemizin her bir ferdini arkamıza alarak, elimizde bilimin meşalesi, yolumuzu belirlemeye çalıştık. Huzurlarınızda bir kez daha Bilim Kurulumuza bu konuda teşekkür etmek isterim. Metanetle, sabırla ve gayretle bize yol gösterdiler.
Tünelin ucunda bir ışık belirince arkamızdakilerin öne doğru atıldığına, önden gidenleri ezmeye çalışmasına, izdihama sebep olabilecek hatalar yapmalarına da şahit olduk. Bu, her ne kadar işimizi zorlaştırsa da elimizdeki meşaleyi bırakmadan, bilimden vazgeçmeden yolumuza devam ettik. Bunun en büyük şahidi sizlersiniz.
"Türkiye'de ise milyon nüfus başına vefat sayımız 216'ya ulaştı"
Bu yıl, tüm dünyanın ortak bir amaç uğruna mücadele ettiği ancak henüz sonuca ulaşmadan sonlanan bir yıl olarak tarihe geçecektir. Tarih bu yılları, hastalığa adını veren 2019'dan başlayarak büyük salgın yılları olarak anacaktır.
Bugüne kadar Almanya'da her 1 milyon nüfus başına 325 kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Sürü bağışıklığını uygulamaya çalışan İsveç'te 789, en çok vaka ve vefat sayılarına ulaşan ABD'de 984, virüste mutasyon görüldüğü iddiasıyla gündeme gelen İngiltere'de 994 kişi öldü. Türkiye'de ise milyon nüfus başına vefat sayımız 216'ya ulaştı.
"Vaka artışlarını mutasyona bağlayarak açıklamaya çalışıyorlar"
Günlük vaka sayılarının dünyada, nisandaki ilk pik döneminde 80 binlerdeydi. Şu an ise neredeyse 9 kart artışla 700 binlere ulaştı. Bununla birlikte nisan ortasındaki ilk pik döneminde 8 bin 500 civarında olan günlük vefat sayılarının şu an yüzde 70 artışla 14 binlere ulaştığını üzüntüyle görüyoruz. Son günlerde İngiltere gibi ülkeler kontrolsüz vaka artışlarını virüsün mutasyonuna bağlayarak açıklamaya çalışmaktadır.
"Yaygın genel tedbirler hayata geçirildi"
Salgın, gelişmiş olduğunu iddia eden ülkeyle, geri kaldığı sanılanı eşitledi. Ülkemizde de ekim ayının ikinci yarısından itibaren hızlı bir vaka artışı baş gösterdi. Birçok ilimizde yüzde 100'leri aşan artışlar oldu. Hastanelerimiz, yoğun bakımlarımız yükü kaldırmada zorlanmaya başladı.
İl ziyaretleriyle yerinde değerlendirme, HES kodunun tüm kamu kurumlarında, ulaşımda ve konaklama tesislerinde kullanımının yaygınlaştırılması, toplu etkinliklerin ertelenmesi, düğün nişan gibi törenlere kısıtlama getirilmesi, kademeli mesai uygulaması, çeşitli iş yerlerinin çalışma saatleri ve hizmet sunum şekillerinin sınırlanması, kalabalık meydan ve sokaklar için getirilen kısıtlama ve kontroller, açıkta sigara içme yasağı, okulların tekrar uzaktan eğitime geçmesi, hafta içi geceleri ve hafta sonunda dışarıya çıkış kısıtlamaları gibi yaygın genel tedbirler hayata geçirildi.
"Ankara ve Samsun'da yüzde 55 düşüş sağlandı"
Ayrıca salgının seyrine göre illerle ilgili tek tek değerlendirme yapıldı, yerel imkanlar seferber edildi, yoğun bakım kapasitelerinin ve filyasyon ekip sayılarının hızla artırılmasının yanında motorize ekipler halinde yaygın temaslı takibinin yapıldığı bir dönem yaşadık. Valiler ve il sağlık yöneticileriyle yaptığım görüşmeleri ve illerin durumunu anlık olarak kamuoyuyla paylaşmaya gayret ettim.
Sıkı takip ve tedbirlerin uygulanması sayesinde günlük vaka sayılarında Gaziantep'te yüzde 66, Tekirdağ, Bursa ve İzmir'de yüzde 60, Ankara ve Samsun'da yüzde 55, Trabzon ve Adana'da yüzde 50, Diyarbakır ve Hatay'da yüzde 48, Kayseri ve Kocaeli'de yüzde 45, Şanlıurfa'da yüzde 40, Antalya'da yüzde 30 ve Mersin'de yüzde 30'a varan düşüşler sağlandı. İstanbul'da vaka sayısında önemli oranda düşüş kaydedilirken, bu durum poliklinik başvurularına yüzde 50, hastane yatışlarına ve yoğun bakım doluluk oranlarına yüzde 25 olarak yansıdı.
Bu tedbirlerin yoğun bir şekilde uygulanmasının temini ve iller düzeyinde bütün kamu kaynaklarının harekete geçirilmesindeki destek ve katkılarından dolayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve valilere teşekkür ediyorum. İçişleri teşkilatımız salgının yönetiminde bize en büyük desteği veren görünmez kahramanlardır.
"Virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler yine en etkili silahımız"
İngiltere’deki kontrol vaka sayısının nedeni araştırılırken, eylül ayından beri var olan mutasyon, yetkililerin dikkatini çekmiştir. Mutasyonlar konusunda düzenli incelemelerimiz hep devam etti. Müsterih olunuz, virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler yine en etkili silahımız.
İnaktif aşı, bilinen en kadim aşı yöntemdir. İnaktif aşılar, çocukluk çağı aşılamlarında yaygın olarak kullandığımız aşı türüdür. Ülkemizde devam eden aşı çalışmalarında önde devam edenlerden 3 tanesi inaktif aşılardır.
İnaktif aşının ülkemizdeki faz-3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir. Ülkede çok vaka varken çalışma daha hızlı ilerlemektedir. Vaka sayıları hızla azalınca, klinik çalışma da yavaşlamış oldu. Yeterince gönüllüye ulaştığımız anlaşıldı.
"Mutasyon eylül ayından beri mevcut"
Bugünlerde dünya virüsün mutasyonuyla ilgili tedbirlere yoğunlaştı. Biz de tedbirleri vakit geçmeden uyguladık. İngiltere mutasyonun virüsün daha hızlı yayılmasına neden olduğunu ilan etti. Bilinmelidir ki bu mutasyon eylül ayından beri mevcut. Koronavirüs zaten damlacık enfeksiyonuyla bulaşan bir hastalıktır ve yayılma hızı çok yüksektir.
Mutasyonun yayılma hızını arttırması çarpan etkisi yapabilir ancak mutasyon ve varyasyonlar düzenli olarak taranmaktadır. Ülkemizde halk sağlığı referans laboratuvarlarımız bu işi düzenli olarak yapmakta ve gelişmeleri Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) bildirmektedir. Anlaşılan o ki İngiltere'deki kontrolsüz vaka artışının nedeni araştırılırken eylülden beri var olan mutasyon, ilgililerin dikkatini çekmiştir.
"Tedbirler yine en etkili silahımız"
Türkiye, salgının ilk zamanlarından beri, gelişmeleri dikkate alarak ve hastalığı önemseyerek, tedbirleri en erken alan ülkelerin başında geldi. Bu sayede virüsün Türkiye'ye girişi 3 ay geciktirildi. Mutasyonlar konusunda da düzenli incelemelerimiz hep devam etti. Müsterih olunuz, virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler yine en etkili silahımız. DSÖ de bu durumun aşı çalışmalarını olumsuz etkilemeyeceğini açıkladı.
"İnaktif aşı, bilinen en kadim aşı yöntemdir"
Her geçen gün aşıyla ilgili yeni ve eksik ya da asılsız haberler yayılıyor. Neden inaktif aşı tercih edildiğini bir kez daha izah etmek istiyorum. İnaktif aşı, bilinen en kadim aşı yöntemdir. İnaktif aşılar, çocukluk çağı aşılamlarında yaygın olarak kullandığımız aşı türüdür.
Bu daha önce tecrübe ettiğimiz ve faydasından emin olduğumuz bir yöntemdir, temel bir kaidedir. Tecrübe edilmiş olanın tekrar tecrübe edilmesi gerekmez. Ayrıca ülkemizde devam eden aşı çalışmalarından önde giden üç tanesi inaktif aşılardır. Aşılama programının devamı açısından da bu önemli ve değerlidir. Bununla birlikte ülkemizde, adenovirüs temelli 2 aşı adayımız insan deneyleri safhasına ulaşmıştır. Benzer şekilde, virüs benzeri parçacık temelli bir aşımız da insan deneyleri safhasındadır.
"Ülkemizdeki faz 3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir"
Başından beri, Türkiye'de klinik çalışması olan, kendi insanımızda etkisi gösterilmiş bir aşıyı kullanmak istediğimizi beyan ettik. Tercih ettiğimiz aşının da klinik çalışmalarının somut neticelerini bekleyip, ona göre harekete geçmek için uğraş verdik.
İnaktif aşının, ülkemizdeki faz 3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir. Vaka sayılarının yüksek olduğu günlerde, çalışma da çok hızlı ilerlemekteydi. Zira aşılanan gönüllerin ister gerçek aşıyla ister plasebo aşıyla aşılansın hastalığa yakalanıp, yakalanmayacağı izlenmektedir.
Bu durumda ülkede çok vaka varken çalışma daha hızlı ilerlemektedir. Bu sonuçları elde etmeyi bekledik. Vaka sayıları aldığımız tedbirlerle hızla azalınca klinik çalışma da yavaşlamış oldu. Yeterince yüksek sayıda gönüllüye ulaştığımız anlaşıldı.
Aşılama programına bir an evvel başlayabilmek için Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu klinik çalışma yürüten merkezlerden çalışmaların ara sonuçlarını istedi. Acil kullanım onayına temel teşkil edecek bu veriler, Bağımsız Değerlendirme Komitesi tarafından incelenerek, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna iletildi.
"Aşının Türk insanında, etkili ve güvenilir olduğundan eminiz"
Kurum da çalışmanın ara sonuçlarını Bilim Kurulu'na sundu. Bilim Kurulumuzun değerlendirmeleriyle aşının ülkemizde kullanılması konusunda kendi insanımızda gösterdiği etkiden emin olduk. Artık aşının Türk insanında, etkili ve güvenilir olduğundan eminiz.
"Pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor"
Bu güzel haberi, yeni bir haberle daha süslemek isterim. Çin makamları da Türkiye'ye gönderilecek olan aşı dozları için onay işlemlerini tamamladılar. Üreticinin depolarında hazır olarak bizden gelecek haberleri bekleyen aşılarımız bir aksilik olmazsa pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor.
#SONDAKİKA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) December 24, 2020
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Çin makamları Türkiye'ye gönderilecek aşı dozları için onay işlemlerini tamamladı. Aşı, pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor.https://t.co/5mWkpPcynA pic.twitter.com/VuXg54XGIQ
Bir yılı çok yorucu ve yıpratıcı şekilde geçirdik. İnancımız bize her darlıktan sonra bir genişlik olduğunu söylüyor. İnanıyorum ki bugün millet olarak, bu darlık zamanından genişlik günlerine geçişimizin habercisi olacak. Milletimizin inanç ve azmi her türlü badirenin üstesinden gelecek büyüklüktedir. Bu güzel haberlerin ülkemiz için insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
"Koruyuculuğu yüzde 91,25 oranında"
Aşının koruyuculuğu yüzde 91,25 oranında, bu erken dönemde, giderek daha da artmış olacak. Çünkü biz normalde 40 enfekte olan kişi olduğunda açıklamayı düşündüğümüz bir durumdu. Şu an 29 kişi söz konusu o nedenle 40 kişinin enfekte olduğu döneme kadar bu çalışma devam ediyor olacak. Giderek bu sonucun, oranın daha da yukarı çıkacağını söyleyebiliriz.
Aşı çalışmalarına gönüllü olanların kimisine plasebo, kimisine aşı yapıldı. 29 kişide enfeksiyon görülmüş oldu. 29 kişinin 26'sı aşı yapılmayandı, 3 kişi aşı yapılandı. Bu 3 kişi de sağlık çalışanı yani riskli gruptu. Dünyada riskli grubu bu çalışmalarının içine alan diğer aşıların da olmadığını bilelim. Riskli olmasına rağmen bu 3 kişinin PCR'ı pozitif.
Ateş ve solunum problemi olmayan, akciğer tutulumu olmayan, çok hafif geçiren bir tablo olduğunu görüyoruz. Özetle o 3 kişiyi riskli olmakla birlikte aşılı olmasına rağmen çok hafif geçirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Önümüzdeki günlerde bu tabloyu daha da net söyleme imkanımız olur.
"Aşıyı çok rahatlıkla kullanabileceğimizi söylemek mümkün"
Dolayısıyla şu an güvenilir alanı yüksek, yüzde 50'nin üzerinde olduğu için aşıyı çok rahatlıkla kullanabileceğimizi söylemek mümkün. Bu, dünyaya da bu anlamda bugün açıklanan bir data, veri olacak. Çin aşısıyla ilk veri olmuş olacak, Sinovac ile ilgili söylüyorum. Muhtemelen kullanımla ilgili bundan sonra bu datanın kullanılabileceğini düşünüyoruz.
"Birinci aşamada 9 milyona yakın kişi olduğunu söyleyebilirim"
Pazartesi itibarıyla Türkiye'de aşıların olacağını söyledim. Bilim Kurulumuz bu konuyla ilgili geniş bir çalışma yaptı, bir strateji hazırlandı. Dört aşamalı bir stratejiydi bu. Bu strateji de özellikle ilk planda sağlık çalışanları olmak üzere yapılmıştı. Öncelikle de sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. Birinci aşamada 9 milyona yakın kişinin olduğunu söyleyebilirim.
Şubat sonuna kadar elimizde sözleşme gereği olmasını düşündüğümüz 50 milyon aşı olduğunu daha önce de söylemiştim. Dolayısıyla ilk planda sağlık çalışanlarından başlamak üzere mümkün mertebe daha kısa bir zaman diliminde, ocak-şubat-mart gibi en geç nisan olmak üzere yaygın ilk 2 hafta 3. aşamada olan kişileri aşılamayı hedefliyoruz.
"Günde ortalama 2 milyona kadar aşı yapma imkanımız var"
Bu aşılamayı yaparken de yine daha önce ifade ettiğim şekliyle özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerimizin çok güçlü olduğunu biliyoruz. Aile sağlığı merkezlerimiz ve hastanelerimiz kamu, üniversite hatta özel hastanelerimiz bu aşılama için kullanılmış olacak. Dolayısıyla aynı anda yaygın bir şekilde Türkiye'nin her tarafında yapabileceğiz. Günde ortalama 1,5 hatta 2 milyona kadar aşı yapma imkanımızın olduğunu söyleyebilirim.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Sağlık çalışanlarından başlayarak, ocak-şubat-mart, en geç nisan olmak üzere, ilk 2 hatta 3. aşamadaki kişileri aşılamayı hedefliyoruz. Günde ortalama 2 milyon kadar aşıyı yapma imkanımız var.https://t.co/5mWkpPcynA pic.twitter.com/SRH7znUHan
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) December 24, 2020
"Yeni bir kısıtlamayı düşünmüyoruz"
Bizim şu ana kadar yaptığımız ön inceleme ve analizlerde buna benzer bir mutasyona rastlamadığımızı ama gelecek hafta, özellikle bir tam genom analizi yaparak bununla ilgili daha net bir şey söylemek mümkün ama ön incelemelerimizde benzer bir mutasyon olmadığını fakat genel olarak dünyada mutasyonun bulaştırıcılığının artması yönünde olduğunu biliyoruz.
Bildiğiniz gibi İngiltere, Danimarka ve Güney Afrika için bir kısıtlama söz konusu oldu. Şu an yeni bir kısıtlamayı düşünmüyoruz ama ülkelerle ilgili farklı bir şey gündeme gelirse her an bu kısıtlamalar tekrar yapılabilir öneri anlamında.
BioNTech aşısı ile ilgili gelişmeler
Bununla ilgili bize başından beri söylenen 25 milyon gibi bir aşının söz konusu olabileceği, 2021 yılı için yıl sonuna kadar belki 500 veya 1 milyon gibi bir aşının da olabileceği ifade edilmişti. Fiyat boyutuyla herhangi bir sorunumuz olmadı. O konuda, olması gereken bir fiyatın olduğunu, dünya ölçeğinde daha uygun bir rakam olduğunu söyleyebilirim ama bizim esas bu dönemde yaşadığımız sorun şu oldu; bu dönemde 'aşının üretimiyle ilgili sorumluluk taşımama' durumunun sözleşmeye yazılması istendi.
Acil kullanım izni olduğu için pandemi döneminde olunduğundan, üretimle ilgili bir sorun olma durumunda sorumluluk taşımama sözleşmeye koyulmak istendi. Biz, doğrusu bundan yana olmak istemedik. Çünkü vatandaşımıza, herhangi bir sorun olursa üretici firmanın bir sorumluluk taşımadığını söylemenin doğru olmadığını düşündük.
"30 milyona kadar aşının sözleşmesinin detayları netleşmiş oldu"
Uğur Şahin ile görüştük. Son 2-3 gün 5-6 kez telefonda konuştuk ve bu sorunu kısmen aştık. Toplantı öncesi tekrar görüştüm. Hem Bilim Kurulumuza bu konuyu tekrar açacağımızı hem vatandaşımıza da bunu açıklayacağımızı da ifade etmiştim kendilerine. Sözleşmenin miktarıyla, üretimle ilgili bir sorun olduğunda sorumluluk taşıyabileceklerini belirten bir maddeyi koymaya karşılıklı razı olduk. Yani sözleşme miktarından daha fazla bir sorumluluk taşımama noktasında ısrarcı olduklarını, bunu aşmamızın mümkün olmadığını ifade ettiler.
Böyle olunca biz sözleşmenin miktarınca sorumluluk alınabileceğini belirterek bu aşıyı yapabileceğimizi konuşmuş olduk. Mart ayı sonuna kadar 4,5 milyon ve opsiyonel olarak 30 milyona kadar da ocak ayında, en geç şubat ayında talep olması durumunda bunun söz konusu olabileceğini görüşmüş olacağız. Dolayısıyla 4,5 milyon mart sonuna kadar, opsiyonel olarak 30 milyona kadar aşının sözleşmesinin detayları netleşmiş oldu. Bu gece veya yarın en geç imzalanmış olur. Bu aşının da bu süreçte yaygın bir şekilde imkanlar ölçüsünde kullanımını sağlamış olacağız."
"Ankara'da olur merkez"
SinoVac aşısı ilk planda 3 milyon olarak gelecek. Şubat ayı sonuna kadar toplam 50 milyon gibi bir sözleşme yapıldı. İlk partinin 3 milyon dozunun da pazartesi sabahı Türkiye'de olacağını söyleyebilirim. Pfizer-BioNTech aşısıyla ile ilgili de mart sonuna kadar 4,5 milyon doz gibi planladık. Zannediyorum ocak ayında bunun 1 veya 1,5 milyon gibi bir kısmı gelmiş olacak ama önümüzdeki haftalarda Uğur Hoca da bunu bir takvimle netleştirerek bize bildirmiş olacak. Ankara'da olur merkez.
"Hem Sinovac hem Pfizer aşısını dünyadan daha ucuza almış olacağız"
Pfizer ile ilgili aşının fiyatının, dünyada birçok ülkeye satılan fiyattan daha aşağı olduğunu söyleyebilirim. Firmanın bu anlamda açıklamasını istemediği için söylüyorum ama çok rahatlıkla dünyada satılan, bilinen fiyatlardan daha aşağı olduğunu bilelim. Benzer şekilde SinoVac aşısı için de yine firmanın bunu açıklamamamızı ama bu fiyatın Endonezya ve Brezilya'daki rakamlardan da düşük olduğunu özellikle belirtmiş olalım.
Biz hem Sinovac hem Pfizer aşısını dünyadan daha ucuza almış olacağız. Bu aşıları alırken de direkt firmaların kendileriyle görüşüyoruz.
"İzinlerin alınması bu gecikmeyi oluşturdu"
Sözleşme gereği 11 Aralık'tan sonra Türkiye'ye gelmesi yazılıydı, ayın 5'inden itibaren firmada, depolarda bu aşı hazırdı. İzinlerin alınması bu gecikmeyi oluşturdu, başka hiçbir sebep yok. Bugün de bütün izinler tamamlandı.
"Sağlık çalışanlarıyla birlikte ilk aşıyı olan kişilerden biri olacağım"
Aşı zorunlu değil.' demiştik. Bilim Kurulu olarak aşının zorunlu olarak yapılmasından yana değiliz. Biz ikna ederek bu aşının yapılması gerektiğine inanıyoruz. Vatandaşımızı yan etkileri en az olan, güvenilir ve etkinliği fazla olan aşı noktasına ikna edebilirsek ben herkesin bu aşıyı yaptıracağına inanıyorum. Kendim de sağlık çalışanlarıyla birlikte ilk aşıyı olan kişilerden biri olacağım.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Aşının zorunlu olarak yapılmasından yana değiliz. Vatandaşımızı güvenilir ve etkinliği fazla olan aşıya ikna edebilirsek, herkesin bu aşıyı yaptıracağına inanıyorum. Kendim de ilk aşıyı olan kişilerden olacağım.https://t.co/5mWkpPcynA pic.twitter.com/aa4mlewMfK
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) December 24, 2020
Özellikle misafirliğin ev içi bulaş anlamında etkili olduğu ve bunun etkinliği yüzde 85'lere kadar çıktı. O nedenle çekirdek aile dışında ev ortamında bir araya gelmemeye gayret göstermemiz son derece önemli ve virüsün bulaştırıcılığının da arttığı bu dönemde bir araya gelmeleri olabildiğince azaltmak gerekiyor. Biz, ne kadar mesafeye uygun hareket eder, bir araya gelişleri azaltır, kapalı ortamlarda bir araya gelmez, kalabalık ortamları oluşturmazsak o kadar bu virüsün bulaştırıcılığı azalmış olur.
"Rutin taramalarımızda şu an influenzayı görmüyoruz"
Halk sağlığı olarak rutin taramalarımızda şu an influenzayı görmüyoruz. Bunun sebebin de bu dönemde alınan maske, mesafe ve hijyenin tedbirlerinin katkısı çok büyük. İnfluenzanın daha çok çocukluk yaş grubunda görüldüğünü biliyoruz. Çocukluk yaş grubunda görülen influenza, şu dönemde yok. Çocuk hastaların sayısı her yıl ekimde başlar kasım, aralık ve ocakta pik yapar. Çocuk poliklinikleri çok yoğun geçer, halen çocuk polikliniklerinde hasta yoğunluğu yaşamıyoruz ve bu belki de ilk oluyor.
Son yılların, özellikle viral enfeksiyonların yoğun olduğu ekim, kasım, aralık ve ocak ayında şu an damlacık enfeksiyonu ile bulaşan enfeksiyonları azlığı, poliklinik sayılarının da çok azalmış olduğunu belki de bu anlamda ilk defa yaşamış oluyoruz. Bu, muhtemelen tedbirlerin etkisi diyebiliriz.
Grip aşısında riskli kişileri her gün giderek genişletiyoruz. Şu an 60 yaş üstünde olan herkese artık açtık. Dolayısıyla birçok vatandaşımız e-Nabız'a bakarak kendisinin bu anlamda uygun olup olmadığını çok rahatlıkla görebilir. Halen elimizde 600 bine yakın aşının olduğunu da söylemek istiyorum. Eczaneler üzerinden yapmaya devam ediyoruz ama vatandaşımız şundan emin olsun, müsterih olsun, bu yıl daha şu aya kadar, yıl bitiyor influenza yok.