Bakan Kurum, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye'de ortalama 1,5 milyon konut satışı olduğunu ifade eden Kurum, geçen yıl el değiştiren 1,5 milyon konuttan yüzde 31'inin yani 450 bininin birinci el, kalanının da ikinci el konut olduğunu söyledi.
Kurum, bu satışlar incelendiğinde her yıl düzenli olarak arz talep dengesine göre yüklenici firmaların konut yaptıklarını dile getirerek, arz talep konusunda herhangi bir sıkıntı olmadığını kaydetti.
Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında son 20 yılda TOKİ olarak 1 milyon 200 bin konut ürettiklerini söyleyen Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz her yıl 50-100 bin sosyal konut yaptık. 2021'deki satışlara baktığımızda yüzde 14'ünü TOKİ'nin ürettiği konutlar olarak görüyoruz. Bunu niye yapıyoruz? Alt gelir grubu, hakikaten bu noktada konut almak isteyen vatandaşlarımıza destek olabilmek için. Bu yola da çıkarken Cumhurbaşkanımız, 'Evsiz hiçbir vatandaşım kalmasın.' anlayışıyla bu projeyi başlattılar. TOKi ile yakın zamanda, Cumhurbaşkanımız milletimizle paylaşacaklar, yine bir sosyal konut hamlesini 81 ilimizde yapacağız. Bu yıl içerisinde açıklayacağız. Geçen sene 100, ondan önceki sene 50 bin sosyal konut yaptık. Bir de kentsel dönüşüm konutları yapıyoruz. Kentsel dönüşümde deprem riskini bertaraf edecek adımları atmaya çalışıyoruz."
Fikirtepe'deki kentsel dönüşüm projesinin son durumunun sorulması üzerine Bakan Kurum, kentsel dönüşüm sorunlarını bertaraf edebilme adına çalışarak 2020 yılında sürece dahil olduklarını, vatandaşlara 2023'te konut teslimlerini yapacaklarını bildirdi.
"Yabancıya satış, konut fiyatını artıran bir durum değil"
Kurum, Türkiye'de yabancıya konut satışına ilişkin, "Yılda yaklaşık 40-45-50 bin arası yabancıya konut satışı var. Geçtiğimiz yıl 59 bin yabancıya konut satışı söz konusu. Bu oran 1,5 milyonluk bir satışta yüzde 3 demek. İstanbul özelinde baktığınızda yüzde 3'e, 5'e denk gelir. Yabancıya satış, konut fiyatını artıran bir durum değil. İnsanlarla iyi olmak, güven aşılamak, 'Güvenli limanda gelin oturun.' demek kadar insani bir tavır yoktur herhalde. Globalleşen bir dünyadan bahsediyoruz. Bizim vatandaşlarımız yurt dışından ev alıyor mu? Alıyorlar." ifadelerini kullandı.
TOKİ projelerinden dar ve orta gelirli vatandaşların rahatlıkla ev alıp alamadıklarının sorulmasına karşılık Kurum, en son yaptıkları 100 bin sosyal konutta 3 artı 1'lerin 250 bin TL, 2 artı 1'lerin 200 bin TL olduğunu söyledi.
''Deprem bizim yadsınamaz gerçeğimiz''
Depremin Türkiye'nin yadsınamaz gerçeği olduğuna, nüfusun yüzde 70'inin deprem bölgelerinde yaşadığına dikkati çeken Kurum, ''Biz bu dönüşümü vatandaşlarımızla birlikte yapmak zorundayız. Bu konuda 81 ile 400 kere ziyaret yaptım, Dönüştürelim hep birlikte. Vatandaşımızı bu süreçte çaresiz bırakmayacağız. Taşınma, kira yardımı vereceğiz. 2012'den bu yana 20 milyar lira taşınma, kira ve kamulaştırma yardımı verdik." dedi.
Kurum, İstanbul'da bulunan 5,8 milyon konuttan 1,5 milyonunun riskli olduğunu, 300 bininin ise acilen dönüştürülmesi gerektiğini vurgulayarak, İstanbul'un 39 ilçesinde örnek kentsel dönüşüm konutları yaptıklarını kaydetti.
"Türkiye genelindeki yapıların yüzde 65'ini güvenli hale getirdik"
Bakan Kurum, Türkiye'de şimdiye kadar 3 milyon konutu dönüştürdüklerini, 140 bin konutun dönüşüm projesinin de devam ettiğini aktararak, "Türkiye genelindeki yapıların yüzde 65'ini güvenli hale getirdik. Hedefimiz, 2035 yılına geldiğimizde Türkiye'de kentsel dönüşüme girmemiş hiçbir alan kalmasın istiyoruz." diye konuştu.
Kanal İstanbul'un çevresel açıdan herhangi bir zararı olup olmadığına ilişkin projeyi gözden geçirip geçirmediği sorulan Kurum, Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) ile çevre, deprem, tsunami, ekolojik yapıyı araştırdıklarını, bu kapsamda hazırlanan rapor olduğunu belirtti.
Raporu 200 bilim insanının hazırladığına işaret eden Kurum, ayrıca Kanal İstanbul'un Terkos'a herhangi bir etkisi olmadığını, Sazlıdere'nin yüzde 60'ı proje içerisinde kalsa da oranın İstanbul'un su ihtiyacının sadece yüzde 3'ünü karşıladığını, buna karşılık da Melen Projesi ile daha fazla su ikamesi yapılacağını anlattı.
Bakan Kurum, bazı tatil bölgelerinde kaçak yapıların inşa edildiğini ancak denetimler sonucu bu yapıların yıkıldığını dile getirerek, kaçak yapılarla mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.
Atatürk Havalimanı'nda Türkiye'nin en büyük millet bahçesinin yapılacağını kaydeden Kurum, bir kültür merkezi, sosyal yaşam merkezi olacak projeye mayısta başlayacaklarını, ilk etabın 2023'te biteceğini duyurdu.
Türkiye'de şu an 443 millet bahçesi projesi olduğu ve 143'ünü tamamladıkları bilgisini veren Kurum, kalanları da 2023'e yetiştireceklerini söyledi.
"Marmara'mız eskisinden daha temiz hale gelecek"
Marmara Denizi'nde müsilajın olup olmadığının sorulması üzerine de Kurum, şu an müsilaj olmadığını, ancak tedbirleri alıp müsilaja yönelik denetimleri sürdürdüklerini, orta ve uzun vadede adım atacaklarını aktardı.
Kurum, müsilajın temizlenmesine yönelik yaptıkları çalışmaları şöyle anlattı:
"Geçen yıl Marmara Denizi'nde müsilajla karşı karşıya kaldık. Bu çerçevede valilerimiz, bilim insanlarımız, STK'larla katılımcı bir süreç yürüttük. 11 bin metreküp müsilajı denizin yüzeyinden toplayıp bertarafa gönderdik. 22 maddelik Marmara Denizi'ni Koruma Eylem Planı'nı ortaya koyduk. Müsilajın 3 nedeni var; iklim değişikliği, Marmara Denizi'nde oluşan kirlilik ile durağanlık ve denizin ısınması. Marmara'da ne kadar kirlilik yükü varsa fabrikalar, oradaki atölyeler, ne kadar kirletici yük varsa tespitlerini yaptık ve yönetmeliklerimizi değiştirdik. 'Bin metreküp ve üzerindeki tüm tesisleri anlık izleyeceğiz.' dedik ve izleme cihazları taktık.
Sürekli ekiplerimiz sahada bu denetimleri yapıyorlar. Bütün arıtma tesislerini inceledik. Marmara'nın geneline baktığımızda yüzde 50'si ileri biyolojik arıtma, diğer yüzde 50'si ise ön arıtma yapıyor. Ancak bu ön arıtmaların teknolojilerini geliştirmek zorundayız. Kısa vadede adımlarımızı attık, müsilajı temizledik ve Marmara'da herhangi bir müsilaj tehlikesi yok ancak bu müsilaj çıkmayacak anlamına da gelmiyor. Orta ve uzun vadede atacağımız adımlar var.
Arıtma tesislerinin kalitesini iyileştirmek zorundayız. 3 yıl içerisinde ilgili belediyelerimiz o tesisleri yapacaklar. Artık Marmara'mız eskisinden daha temiz hale gelecek. Denizin dibinde görmediğimiz canlıları görmeye başlayacağız."
''Avrupa'dan çöp satın alındığı'' iddialarıyla ilgili de Kurum, çevre kanununa göre ithalatı yapılan atıklar olduğunu, bunun geri dönüşüm sektöründe kullanılarak bahçe sulama borusu yapıldığını ya da tekstil ürünlerinde kullanılıp geri dönüştürüldüğünü söyledi.
Kağıt toplayıcılarıyla bir araya gelerek iftar yaptıklarını hatırlatan Kurum, kağıt toplayıcılarına statü verileceğini, kıyafet desteğinde bulunulacağını sözlerine ekledi.