Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Kur Korumalı Mevduat uygulamasının yükünün Merkez Bankasına aktarıldığı eleştirileri üzerine Şimşek, bu uygulamanın, 2021 yılında kurda oluşan baskıya çözüm olarak ortaya konulduğunu söyledi.
Şimşek, bu konunun aslında Merkez Bankasının kur yönetimiyle ilgili olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"Kur rejimini hükümet belirler, sabit mi, dalgalı mı, başka türlü mü olacak diye. O belirlendikten sonra bunun uygulanmasından sorumlu kurum Merkez Bankasıdır. Kur rejiminin uygulanmasından kaynaklı kar ya da zararın Merkez Bankasının bilançosunda olması lazım, normali bu. Fakat bu düzenleme yapılırken, Türk lirasından kur korumalıya geçiş Hazine ve Maliye Bakanlığının sorumluluğuna verilmiş. Burada Merkez Bankasının hiçbir şekilde Hazineyi finanse etme gibi bir durumu yok. Tam tersine kur korumalıdan dolayı vazgeçtiğimiz vergilerden dolayı kur rejiminin uygulanmasında Bakanlık olarak Merkez Bankasına destek olmuşuz, dolayısıyla o anlamdaki kaygılar yerinde kaygılar değildir."
Şimşek, Merkez Bankasının zararını kendi düzenlemeleri çerçevesinde karşılayacağını ifade etti.
Kurumlar vergisi uygulamasının şirketleri koruduğu eleştirileri üzerine ise Şimşek, bu vergideki indirimlerin hemen hemen tamamının yatırımı teşvik ve istihdam amaçlı olduğunu kaydetti.
Şimşek, kurumlar vergisi oranını finans kuruluşları ve bankalar için yüzde 30'a çıkardıklarını anımsatarak, "Ama imalat sanayi ve ihracatçı için daha düşük kurumlar vergisi uygulamasına geçtik. Dolayısıyla iddia edildiği gibi sermaye için ayrıcalık tanıdığımıza ilişkin argümanların geçerli olmadığı ortaya çıkıyor." ifadesini kullandı.
"Vergiler nereye harcandıysa, deprem vergileri de oraya harcandı"
Şimşek, kendisine 10 yıl önce deprem vergileri sorulduğunda verdiği yanıtta bir hususun cımbızla ön plana çıkarıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O zaman, 'Deprem vergisi diye bir vergi yok. Çünkü bütün vergiler bir havuza toplanıyor, o havuzdan çiftçiye, eğitime, sağlığa, duble yollara ayrılıyor.' diye sıraladım. Tüm kamu harcamalarını sıraladım. 'Eğer deprem fonu kurulsaydı, o zaman ayrı bir hesapta izlenirdi. Deprem nedeniyle getirilmiş vergiler var ama o vergiler genel bütçe havuzuna girdiği için harcamalar nereye yapıldıysa bütün harcamalar oraya yapıldı.' dedim. Ona rağmen akılda deprem vergileri şuraya harcandı, buraya harcandı... Vergiler nereye harcanıyorsa, o vergiler de oraya harcandı."
Kur Korumalı Mevduat uygulamasından çıkışın başladığına işaret eden Şimşek, "Merkez Bankamız, birtakım düzenlemelerle Kur Korumalıdan çıkış sürecini başlattı. Kur Korumalıdaki mevduat da son aylarda ciddi şekilde azaldı." dedi.
"Hiçbir yerden hiçbir talebimiz yok"
Mehmet Şimşek, yurt dışı ziyaretlerinin çok gündem olduğunu da dile getirerek, "Şunu net şekilde söyleyeyim, hiçbir yurt dışı ziyaretimde hiçbir kimseden para talebinde bulunmadık." diye konuştu.
Son yaptığı ziyaretlere ilişkin bilgi veren Şimşek, Suudi Arabistan'da dünyanın önde gelen şirketlerinin, üst düzey yöneticilerinin yer aldığı "Future Investment Initiative" isimli konferansa katılarak Türkiye'nin tezlerini ve programını anlattığını söyledi. Şimşek, "Tabii ki görüşmeler yaptık ama hiç kimseden herhangi bir talebimiz olmadı, program dışında herhangi bir şey pazarlamadık." ifadesini kullandı.
Şimşek, bu ziyaret öncesi Katar'a gittiğini ve Türk Büyükelçiliğinin Cumhuriyet'in 100. yılını kutlamak amacıyla 300 yatırımcının katılımıyla düzenlediği yatırım konferansına katıldığını söyleyerek, şunları kaydetti:
"Ben zaten bölgeye gidiyordum, gitmişken oraya uğradım. Basına açık sunum yaptım. Onun dışında bir şey yok. Bir ülkeye gidince nezaketen o ülkenin maliye bakanıyla da bir araya geliyorsunuz. Ben de öyle yaptım. Ondan önce Paris'e gitmişim. Fransa'nın TÜSİAD'ı gibi olan MEDEF'e, büyük şirketlere sunum yaptım, Türkiye'yi anlattık, programı anlattık. Alman-Fransız İşadamları Zirvesi vardı, beni ana konuşmacı olarak davet ettiler, gittim bir konuşma yaptım. Ondan önce Fas'taydım, IMF-Dünya Bankası toplantıları vardı. Ondan önce İngiltere'deydim. Orada bütün yatırımcılarla, reel sektörü temsil eden şirketlerle, finans sektörüyle görüştük. Biz bir program uyguluyoruz. Bu programın çerçevesini tabii ki iletişim boyutuyla anlatmamız lazım. Dolayısıyla kapı kapı dolaşıp hiçbir yerden hiçbir talebimiz yok, tamamen ülkemizde şu anda uygulanan programı anlatmak amaçlıdır."
Tasarruf konusunun önemini vurgulayan Şimşek, "Kamu harcamalarını yaparken verimlilik ve etkinliği birincil amaç olarak zaten ortaya koymuş durumdayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2021 yılında tasarruf genelgesi vardı, gelir gelmez bunu tekrar hatırlattım. Kurumlara da ilave çağrıda bulunduk." diye konuştu.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Dünya Bankasının 35 milyar dolara çıkardığı Türkiye'ye yönelik kaynağın kullanımının gelecek 3 yıl içerisinde olacağını söyledi.
Bütçede yer alan "Hane halkı ve işletmelere yapılan diğer transferler" kaleminden yılın 9 ayında 40,6 milyar lira harcama yapıldığını, bu harcamanın 37,5 milyar lirasının Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) tarafından yapıldığını bildiren Şimşek, bunun da 6 Şubat depremlerinden etkilenen illerde yaşayan ailelere ayni ve nakdi yardım yapılabilmesi, deprem zararlarının giderilmesi, ihtiyaçların karşılanabilmesi amacıyla yapıldığını aktardı.
"Kur Korumalı Mevduatta 15,1 milyar dolarlık azalış var"
Şimşek, sorular üzerine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından doğal gaz tüketimine ilişkin sistem kullanım bedelleri için 2,6 milyar lira harcama yapıldığını ifade etti.
2023'te yapılan beyanlara göre kurumlar vergisinin efektif vergi oranının yüzde 11,1 olduğunu kaydeden Şimşek, gelir unsurlarına göre değişmekle birlikte beyana dayanan gelir vergisinin de yüzde 22 olduğunu belirtti.
Gelecek yıl sermaye transferleri için 721 milyar liralık ödenek öngörüldüğünü, bu tutarın 653 milyar lirasının deprem nedeniyle öngörülen harcama kaynaklı olduğunu anlatan Şimşek, mayıs sonunda 125,3 milyar dolar olan Kur Korumalı Mevduat tutarının 20 Ekim itibariyle 110,2 milyar dolara gerilediğini kaydetti. Şimşek, burada 15,1 milyar dolarlık azalış olduğuna işaret ederek, bugünkü mevduat faizleri dikkate alındığında ilave yük olma ihtimalinin zayıfladığını söyledi.
Gelir dağılımı ve iş gücünün milli gelirden aldığı pay gibi sorunların merkezinde yüksek enflasyonun olduğunu belirten Şimşek, bu nedenle enflasyonu tekrar tek haneye düşürmek için ekonomi programını güçlü şekilde uygulamaya koyduklarını vurguladı.
Mehmet Şimşek, uyguladıkları programın sonuç alacağını ifade ederek, "Çünkü para politikasında ciddi bir sıkılaşma var. Özellikle enflasyonun kontrol altına alınmasında bütün dünyada olduğu gibi para politikasındaki sıkılaşma etkili olacak. Para politikası gecikmeli olarak çalışıyor. Bugün aldığınız tedbirlerin aktarım mekanizması 18 aylık bir sürece bağlı. Bunu ben söylemiyorum, bütün dünya uygulamaları böyle." değerlendirmesinde bulundu.
Aylık bazda enflasyonun çok hızlı ve kalıcı şekilde düşeceğini vurgulayan Şimşek, haziran sonrası liradaki değer kaybının etkisi nedeniyle enflasyonun yıllık bazda düşmesinin zaman alacağını belirtti. Şimşek, bütçeyi düzeltmek için getirdikleri bazı vergi artışları ile deprem konutlarına ilişkin ihtiyaç duyulan mal ve hizmetlerdeki fiyat artışlarının etkisinin bir yıl boyunca kalacağını aktardı.
"Sarmaldan çıkmamız lazım"
Şimşek, bir televizyon programındaki sözlerine de açıklık getirerek, "Ben hiçbir zaman 'enflasyonun sorumlusu ücretlerdir' demedim. 'Biz çalışanlarımızı, emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz.' dedim. Sonrasında dedim ki: 'Kalıcı refah artışı için enflasyonun düşürülmesi lazım, bu sarmaldan çıkmamız lazım.' Kastettiğim şey tabii ki ücret-enflasyon sarmalı. Tabii ki biz iş gücünün milli gelirden aldığı payın yükselmesini arzularız." dedi.
2000'li yılların başında iş gücünün milli gelirdeki payının yüzde 28 olduğunu dile getiren Şimşek, "2016'da zirveye çıkıyor. Yüzde 36,3'e çıkıyor. AK Parti hükümetleri iktidarda. 2022'de yüzde 26,3 olmuş. 2023'ün ikinci çeyreğinde mevsimsel düzeltilmiş yüzde 31,9. Fiyat istikrarı, kalıcı şekilde çalışanlarımızın refahını arttırmanın tek formülüdür ve bu programın ana hedefi kalıcı fiyat istikrarıdır." ifadelerini kullandı.