İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığında (AFAD) düzenlenen Afet ve Acil Durum Kurulu 2020 Yılı 1. Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kurulun ülkeye, millete, afet anında ve sonrasında yapılacaklara katkı sağlamasını diledi.
Toplantının 23 Ekim 2011'de meydana gelen Van depreminin 9'uncu yılında yapıldığına işaret eden Soylu, "Toplantımızı bugüne denk getirerek hem bir farkındalık oluşturmak hem kaybettiğimiz canları yad etmek, insanlarımızı anmak hem de kendimize ve toplumumuza bir mesaj vermek istedik. Bu vesileyle hem Van depreminde hem de ülkemizde bugüne kadar meydana gelen tüm afetlerde hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum." diye konuştu.
Soylu, kurulun adının önceden "Afet ve Acil Durum Danışma Kurulu" olduğunu ve 13 Temmuz'da toplandığını hatırlatarak, şu bilgileri verdi:
"Burada uzman ve akademisyen ağırlıklı bir yapı söz konusuydu ancak bu kurulun etkinliğini artırmak, danışma ve politika önerisi yapmanın ötesinde uygulama elini de güçlendirmek maksadıyla, Cumhurbaşkanımızın yönlendirme ve talimatlarıyla danışma kurulu feshedilmiş, onun yerine bakan yardımcılarımızla takviye edilerek 'Afet ve Acil Durum Kurulu' adıyla yeni bir kurul oluşturulmuştur."
Önceki kurulun teknik ve bilimsel yapısının bozulmamasına dikkat edildiğini vurgulayan Soylu, bu kapsamda, uzmanlar ve akademisyenlerin kurulda yer almaya devam ettiğini dile getirdi.
Soylu, afet konusunda milat kabul ettikleri 17 Ağustos 1999 depreminden bugüne kadar Türkiye'nin gerek afet müdahale kapasitesi gerekse afetin bütüncül yönetimi konusunda büyük mesafe katettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bugünün Türkiyesi, afet yönetimini, afet öncesi, afet anı müdahale ve afet sonrası iyileştirme olarak ele alabilen, AFAD çatısı altında, müdahale ve teknik kapasitesini dünya standartlarına çıkarmış, Avrupa'nın en büyük ikinci deprem gözlem ağına sahip olmuş, ülkenin her yerinde lojistik depoları, müdahale ekipleri olan, afet yönetimiyle ilgili dijital altyapı sistemlerine sahip, hızlı müdahale imkan ve pratiğini elde etmiş, müdahale planlarına, strateji belgelerine sahip, risk azaltma plan ve çalışmalarını sürdüren, sadece ülke içinde değil, sınırlarımızın dışında da pek çok trajediye el uzatabilen bir noktaya evrilmiştir."
Afet konusunda tehdit ve güvenlik arasındaki makasın her geçen gün biraz daha kapatıldığını söyleyen Soylu, "Bunlardan birisi afetlere hazırlık durumudur. Bu amaçla geçtiğimiz yılın 6'ncı ayıyla bu yılın 6'ncı ayı arasını afetlere hazırlık yılı ilan etmiştik. Bu hazırlık hem toplumsal afet refleksi oluşturmayı kapsıyor hem de afet öncesinde yıkılmayan şehirler ve binalar üretmeyi, bunu bir zihniyet olarak yerleştirmeyi kapsıyor." dedi.
Soylu, Şili'nin, 1960'ta yaşanan 9,5 şiddetindeki depremden sonra büyük bir dönüşümü başardığına ve adeta depremden yıkılmayan bir ülke inşa ettiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"2010 yılında Şili ve Haiti'de depremler oldu. Şili'deki 8,8, Haiti'deki 7,4 şiddetindeydi ve Şili depremi, Haiti depreminden 15 kat daha büyüktü. Buna rağmen Şili'de can kaybı 800, Haiti'de ise 240 bin olarak gerçekleşti. Dolayısıyla tüm bu çalışmaların gelip yaslandığı noktalardan birisi, insanlarımızın afet davranışı yani afet refleksimiz, ikincisi de sağlam binalar, mekanlar inşa etmek, sağlam olmayanları da dönüştürebilmektir."
"400'ün üzerinde toplantı yapıldı"
Elazığ depreminde yıkılan veya ağır hasar gören binaların yüzde 60'ı ile 2011'deki Van depreminde ağır hasar gören binaların yüzde 61'inin 1990-2000 yıllarında yapılanlar olduğunu kaydeden Soylu, binaların yaşının yanı sıra mühendislik kalitesinin de risk oluşturabildiğine işaret etti.
Soylu, Türkiye Afet Müdahale Planı çerçevesinde çalışma grupları oluşturulduğunu ve toplantılar düzenlendiğini söyleyerek, şunları kaydetti:
"İstanbul'daki koordinasyon toplantılarına seri olarak bizzat katılıyorum. 400'ün üzerinde toplantı yapıldı, 26 çalışma grubunda. Ana toplantıların hepsine arkadaşlarımızla birlikte iştirak ettim. İki muradımız vardı. Birincisi çalışma gruplarının çalışmalarını yerinde dinlemek ve tespit etmek, ikincisi İstanbul ölçeğinde aldığımız tedbirlerin diğer illere yönelik uygulama pratiğini geliştirebilmek. Hem İstanbul pratiğini geliştiriyoruz hem de bunları diğer vilayetlere örnekleyerek yolumuza devam ediyoruz."
Bu toplantıların kurumların iletişimi ve koordinasyonu noktasında büyük faydalarını gördüklerini dile getiren Soylu, "Elazığ Malatya depreminde, Bingöl Karlıova depreminde, Giresun sel afetinde hep beraber bunların faydalarını gördük. Oluşturduğumuz masaların birbiriyle konuşması, eksiklerin anında giderilmesi, devletin her afette acil ve doğru müdahale kabiliyetini hep beraber yaşadık, milletimiz de bunu gördü" ifadelerini kullandı.
Soylu, afet yönetimi, koordinasyon ve iletişim konusunda hiç kimseye kapılarının kapalı olmadığını vurgulayarak, "Dolayısıyla bu toplantıların, gerek İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz koordinasyon toplantılarının gerek Türkiye çapında Türkiye Afet Müdahale Planı çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz toplantıların gerekse burada gerçekleştirmekte olduğumuz ve gelecekte yapacağımız Afet ve Acil Durum Kurulu toplantımızın ana çıktılarından birisi kurumlar arası iletişim ve koordinasyonu üst düzeyde tesis etmek, afet refleksini bireyler seviyesinde oluşturacağımız gibi kurumlar seviyesinde de oluşturmak olmalıdır" dedi.
Afetlere hazırlık noktasında bina dönüşümleri sağlıklı yapıldığında, yıkım ve bunun getirdiği can kayıplarının en aza indirileceğine işaret eden Soylu, yaşanan yıkım sonrasındaki durumu yönetmenin de önemini vurguladı.
"Her evin girişine toplanma alanını belirten bilgi afişleri asılacak"
Soylu, hem bireysel hem de kurumsal refleks noktasında afet anından itibaren ilk 6 saat iyi yönetildiğinde, oluşabilecek can kaybının en alt seviyede tutulabileceğini belirterek, deprem sonrasındaki 6 saatte yapılması gerekenlere ilişkin İstanbul'a yönelik 20 dakikalık video hazırlandığını bildirdi.
Afet sonrasındaki 6 saatte yapılması gerekenlere ilişkin vatandaşlara tavsiyelerde bulunan Soylu, şöyle konuştu:
"Vatandaşlarımız, depremle, afetle karşı karşıya kaldıkları zaman arabalarına binip uzaklaşmayacaklar, gidecekleri yer toplanma alanlarıdır. İstanbul'da bunun çok güzel bir örneğini hazırlıyoruz. Yarın buna ait İstanbul'da yeniden bir toplantı gerçekleştireceğiz. Her evin girişine toplanma alanının neresi olduğunu belirten bilgi afişleri asılacak. Mümkün olduğunca her vatandaşımıza ulaşabildiğimiz kadarıyla, cep telefonuyla bu bilgiler iletilecek. Yaptığımız eğitim çalışmalarında muhtarlarımız, belediyelerimiz, kaymakamlıklarımızla birlikte bu yönlendirmeler tesis edilecek."
"2021 yılını Türkiye'de afet eğitim yılı olarak ilan edeceğiz"
Soylu, afet sonrasındaki ve toplanma alanlarındaki ihtiyaçlara yönelik altyapının en üst seviyede hazırlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla bizim afet yönetim modelimiz, yaptığımız çalışmalar, Türkiye Afet Müdahale Planı, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı gibi planların her biri farklı alanlara farklı seviyelerde çözüm üretmeyi ve sonuç almayı hedeflemektedir. Afet riski azaltma planlarımız şu anda 6 ilimizde devam ediyor. Kahramanmaraş ilimizle başlamış ve hazırlamıştık. 81 ile yönelik hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. 2021'in aralık sonunda 81 ilimizde il afet risk azaltma planlarımızın tamamı oluşmuş olacak. Bu da afetlere hazırlık açısından en önemli dayanağımız teşkil edecek. Ayrıca 2021 yılını Türkiye'de afet eğitim yılı olarak ilan edeceğiz. Kamu görevlileri, muhtarlar, okullar, öğretmenler, afet eğitim çantaları, afet çantaları, eğiticilerin eğitimleri, sivil toplum örgütleri 2021 yılında ülkemizin önemli noktasına ulaşma konusundaki gayretimizi hep birlikte ortaya koyacağız. Buna yönelik çalışmalarımızı hızlandıracağız."
"3 Kasım'da İstanbul'da toplanma alanlarına ilişkin tahliye plan tatbikatımız var"
Afete hazırlık konusunda tatbikatların devam ettiğini, ülke genelinde 18 bin 642 acil durum toplanma alanının olduğunu belirten Soylu, "3 Kasım Salı günü İstanbul'da toplanma alanlarına ilişkin bir tahliye plan tatbikatımız var. Bunu Kağıthane ilçesinde yapacağız." bilgisini verdi.
Soylu, çalışma grubu toplantıları ve tatbikatları yaparken mevcut stratejik planların elde edilen bilgiler doğrultusunda güncellenmesi gerekliliğinin ortaya çıktığına dikkati çekerek, bu kapsamda toplantıda Türkiye Afet Müdahale Planı'nın güncellemesiyle ilgili çalışmaların da ele alınacağını söyledi.
Her afet olayından sonra afet bölgelerinde akademik olan veya olmayan bazı kişi ve kurumlarca çeşitli söylemler ve veriler paylaşıldığına işaret eden Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunların bazıları maalesef temelsiz iddialarla kamuoyunda infial oluştururken gerçekten faydalı olabilecek bilgiler de bunların arasında uçup gidiyor. Bu noktada afet bölgelerinde çalışmak isteyen herkesin AFAD koordinasyonunda bu çalışmaları gerçekleştirmesi, çalışma yapmak isteyenlere AFAD'ın maddi ve manevi destek sağlaması ve bunun da Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamına alınması konusunu gündemimize aldık. Buna ait bir taslak hazırlandı ve en kısa sürede kurumlarımızın görüşüne sunacağız. Aynı şekilde Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planımız var. Bildiğiniz gibi 2011'de yürürlüğe girmişti. Onun da gerek güncellenmesi gerekse uygulanabilirliğinin hangi ölçüde olduğu, gelinen aşamalarının irdelenmesi ve değerlendirilmesi, bu çalışmalarımızın ana konusu olacaktır."
Toplantıya İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, ilgili Bakanlık, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerle akademisyenler katıldı.