Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin 8. yılı öncesinde yaptığı değerlendirmede, darbe girişimi sırasında 253 kişinin şehit, 2 bin 190 kişinin de gazi olduğunu belirtti.
Tunç, o karanlık gecede büyük kahramanlık mücadelesi veren aziz millete şükranlarını sunduğunu bildirdi.
Tunç, "15 Temmuz gecesi Türk milleti, dünyaya bir insan hakları mücadelesinin nasıl yapıldığını, milli iradeye nasıl sahip çıkıldığını, demokrasiye nasıl sahip çıkıldığını iyi bir başarıyla gösterdi." değerlendirmesinde bulundu.
Türk demokrasi tarihini "darbeler tarihi" olarak niteleyen Tunç, 27 Mayıs 1960 darbesi ile 10 yıl süren başarılı bir iktidarın devrildiğini söyleyerek, "Maalesef milletimiz o dönemin imkanlarıyla o darbeye karşı mücadele edememişti. Darbeciler başarılı olmuştu. Bakanlar, Menderes'le birlikte idama mahkum edilmişti." diye konuştu.
12 Mart 1971 "muhtırası" ile demokrasiye bir darbe daha vurulduğunu, 12 Eylül 1980 darbesiyle de milletin karanlık günler yaşadığını anlatan Tunç, 1990'larda da faili meçhul cinayetlerin, istikrarsızlığın olduğu karanlık dönemlerin ardından 28 Şubat postmodern darbesiyle seçilmiş hükümetin istifa ettirildiğini anımsattı.
Vesayetçi anlayışın direnişinin 2000'li yıllarda da AK Parti iktidarına karşı sürdüğünü dile getiren Tunç, "İlk dönemin sonunda e-muhtıra ile karşı karşıya kaldık. 367 krizi, Mecliste Cumhurbaşkanını seçtirmeme gibi antidemokratik birtakım girişimlerde bulunuldu ve e-muhtıraya karşı da bu ülkenin seçilmiş iktidarı cevabını verdi. Sonrasında Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleşti ve 2008'de yine bir kapatma davasıyla karşı karşıya kalındı." ifadelerini kullandı.
Tunç, devam eden süreçte MİT krizi ve Kobani olayları yaşandığını, Kızılay, Merasim Sokak, Suruç ve Ankara Tren Garı önündeki terör saldırılarıyla çok sayıda vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Söz konusu süreçte PKK terörünün azdırılmaya, Türkiye'nin kaos ortamına sürüklenmeye çalışıldığını ifade eden Tunç, 2013'teki Gezi olaylarına ilişkin, "Bir sokak darbesiyle hükümeti devirebileceklerini düşündüler. Orada da başarılı olamadılar. Yine kirli eller durmadı. Demokrasi düşmanları durmadı. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesiyle masa başında bu işleri bitirebileceklerini düşündüler. Yine de başarılı olamadılar." diye konuştu.
Çeşitli girişimlerle başarılı olamayanların son çare olarak darbe yolunu seçtiğini aktaran Tunç, "Son çare olarak 15 Temmuz gecesi tankları, milletin silahlarını millete doğrultmaya kalkıştılar." dedi.
Darbe girişimi gecesi milli iradenin kalbi TBMM'nin bombalandığına işaret eden Tunç, iktidarın ve muhalefetin ise canları pahasına milli iradeye sahip çıkma başarısı gösterdiğini ifade etti.
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın milleti darbeye karşı meydanlara davet ettiğini anımsatan Tunç, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ile muhalefet partisi liderlerinin de darbeye karşı mücadele edilmesi yönünde açıklamalar yaptığını anlattı.
Bakan Tunç, "Milletimiz meydanlara indi, kahramanca mücadelesini yaptı ve o karanlık geceyi aydınlatmayı başardı. Bütün dünyaya bir demokrasi mücadelesinin, insan hakları mücadelesinin nasıl verilmesi gerektiğinin en güzel örneğini o gece vermiş oldu." tespitinde bulundu.
Bakan Tunç, darbe girişiminin bastırılmasının ardından "devletin kılcal damarlarına sızan" örgüt mensuplarının ayıklanması ve teröristlerin yargılanması sürecinin başladığını ifade etti.
Darbe girişimi sonrası 20 Temmuz 2016'da olağanüstü hal ilan edildiğini aktaran Tunç, "Olağanüstü hal ilan edilirken şöyle geriye dönüp baktığımız zaman 15 Temmuz hain darbe kalkışmasını sulandırmaya yönelik birtakım beyanatlar, maalesef bir kısım siyasilerimizden duyduk ve hala da duymaya devam ediyoruz." diye konuştu.
Olağanüstü hal ilanının "darbecilerin hukuk içerisinde yargılanmasını ve devlet kurumlarından ayıklanmasını sağlamaya yönelik Anayasa'nın 121. maddesinden kaynaklanan yetkiyle" yapıldığını dile getiren Tunç, olağanüstü hal kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin TBMM'de kanunlaştırılarak, Anayasa Mahkemesi denetimine sunulduğunu dile getirdi.
Hukuka ve demokrasiye saygılı bir süreç işletilmeye çalışıldığını söyleyen Tunç, 120 bin kişinin kamudan ihraç edildiğini, kurulan Olağanüstü Hal Komisyonu'na yapılan başvurular sonucu da yaklaşık 20 bin kişinin görevine döndüğünü bildirdi.
FETÖ ile mücadele konusunda Adalet Bakanlığı ve yargı teşkilatının da aldığı kararlar bulunduğuna işaret eden Tunç, şöyle konuştu:
"O dönemde görev yapan 16 bin 176 hakim savcımız vardı. Bunun 4 bin 6'sının FETÖ irtibat ve iltisakı olduğu gerekçesiyle yargıdan ihraçları gerçekleşmiş oldu ve yargıda da büyük bir arınma sürecini o dönemde yaşadık. Aslında 17-25 Aralık emniyet ve yargı darbe girişiminden sonra bu ayıklanma süreci devam etmiştir. Sonrasında 15 Temmuz sonrasında da yine bu süreçteki kararlılığımız sürdü. 15 Temmuz gecesinde yargının kahramanlığını unutamayız. 15 Temmuz gecesi cumhuriyet savcılarımız hemen adliyelere koştular, soruşturmaları başlattılar. 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında bulunan FETÖ teröristleri hakkında gözaltı kararları verdiler, yakalamalar gerçekleştirildi. Darbeye katılanlar hakkında hızlı bir şekilde yargılama süreçleri başladı."
Tunç, 15 Temmuz'un ardından hakkında FETÖ nedeniyle işlem yapılan kişi sayısının 705 bin 172 olduğunu, 125 bin 456 kişi hakkında mahkumiyet, yaklaşık 357 bin kişi hakkında takipsizlik, 104 bin kişi hakkında beraat, 28 bin kişi hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 4 bin 463 kişi hakkında da diğer kararların verildiğini bildirdi.
FETÖ nedeniyle soruşturması devam eden 61 bin 796, ilk derece yargılaması devam eden de 23 bin 52 kişi bulunduğunu aktaran Tunç, "O gece silah çeken, halkın üzerine tankları süren, helikopter kullanan, bomba atan ve fiilen orada milletine karşı koyan darbeci teröristlerle ilgili mahkumiyet kararı 4 bin 891. Bunun 1634’ü ağırlaştırılmış müebbet, 1366'sı müebbet hapis cezası, 1891'i de süreli hapis cezaları. 2 bin 870 kişi hakkında fiili darbe davalarında beraat kararı verilmiş." bilgisini paylaştı.
"Darbe davalarında haksız yere ceza alanlar oldu" şeklinde eleştiriler bulunduğuna dikkati çeken Tunç, "Baktığınız zaman 2 bin 870 kişiye beraat verilmiş. Bunların çoğu da erlerden oluşuyor. Burada yargı, kılı kırk yararak bir karara ulaşıyor." dedi.
Cezaevlerinde 13 bin 251 FETÖ hükümlü ve tutuklusu bulunduğunu belirten Tunç, "Bunun 870'i tutuklu, 10 bin 365'i hükümlü, 2 bin 9'u da hükümözlü olarak cezaevlerinde. Hem fiili darbe davalarından dolayı hem de FETÖ terör örgütü üyesi irtibat ve iltisaklısı olarak hüküm giymiş kişiler var." ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, cezaevlerinde 13 bin 251 FETÖ hükümlü ve tutuklusu bulunduğu
Bakan Tunç, darbe girişimi öncesi ve sonrası yurt dışına kaçan FETÖ mensupları olduğuna işaret ederek, bakanlığının ve yargının bu konuda da çalışmalar yaptığını bildirdi.
İadesi istenen FETÖ'cüler hakkında bilgi veren Tunç, şunları kaydetti:
"FETÖ elebaşı maalesef ABD'de misafir edilmeye devam ediliyor. 27 suçtan 7 iade talebimiz oldu. Maalesef ABD Adalet Bakanlığında bekletilen bir süreç, 8 yıldan bu yana iadesi konusunda herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Yine 115 ayrı ülkeye bizim FETÖ irtibat ve iltisaklarıyla ilgili, hakkında soruşturma ve kovuşturma devam edenlerle ilgili iade taleplerimiz oldu. Maalesef üzülerek söylüyorum özellikle demokrasiye, insan haklarına saygılı olduklarını söyleyen ABD, Avrupa devletleri, Almanya başta olmak üzere; iade taleplerimize bugüne kadar duyarsız kaldılar, cevap vermediler. Teröristleri kendi ülkelerinde muhafaza etmeye devam ettiler. Bunu da üzülerek söylüyoruz."
Bakan Tunç, Türkiye'nin 181 adli yardımlaşma talebinin sadece 28'inin kabul edildiğini, şüphelilerin bulunduğu ülkede ifadesinin alınarak, gönderildiğini anlattı.
"Dünya ülkelerinin, Türkiye'nin demokrasi mücadelesinde yanında yer almaması, çok düşündürücü." ifadelerini kullanan Tunç, şöyle devam etti:
"Özellikle müttefik bildiğimiz, herhangi bir saldırıda yanımızda olması gereken ülkelerin, maalesef FETÖ söz konusu olduğunda nasıl bir çifte standart içerisinde olduklarını gördük. Türkiye ne zaman gelişmeye, ilerlemeye, kalkınmaya ve her alanda söz sahibi olmaya başlasa maalesef yabancı eller Türkiye'deki kirli ellerin maşalarını kullanarak Türkiye'nin bu kutlu yürüyüşünü hep durdurmaya çalıştılar."
Önceki darbelerdeki gibi darbecilerin yanında saf tutan, onlara brifing veren, onları değil, darbe mağdurlarını yargılayan yargı yerine, darbecileri yargılayan, mağdurlarının, milletin hakkını hukukunu savunan bir yargı bulunduğunun 15 Temmuz'da görüldüğünü ifade eden Tunç, "O gece kahramanlık mücadelesi veren yargı mensuplarımızı buradan bir kez daha kutluyoruz." dedi.
Gelecekte ve bugün görev alan yargı mensuplarının "teyakkuzda olmaya devam edeceklerini" belirten Tunç, "Bundan sonra bu ülkede bir daha darbe kalkışması olmasın, demokrasiye bir müdahale olmasın diye hem yargımız hem de yasamamız gerekli tedbirleri almaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç, demokrasiye müdahaleler yaşanmaması için yapısal reformların hayata geçirildiğini kaydetti.
Bununla birlikte Türkiye'nin halen darbeciler tarafından yazdırılan anayasayla yönetildiğini dile getiren Tunç, şunları söyledi:
"Darbecilerin yazdığı, bugüne kadar 184 değişiklik gören, artık yamalı bohçaya dönen bir anayasayla değil, daha demokratik, sivil halkın temsilcileri tarafından TBMM'de yazılmış, kabul edilmiş ve halkın oylarıyla onay bulmuş yeni bir anayasaya inşallah ülkemiz kavuşur."