Anayasa Mahkemesi ve İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında Göç ve İnsan Hakları Uluslararası İstişare Konferansı" Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirildi.
İçişleri Bakanı Yerlikaya, konferansta yaptığı konuşmada, göçün tarihin en kadim sosyolojik meselelerinden biri olduğunu ve hukuki açıdan da önemli bir olgu olduğunu söyledi.
Türkiye'nin göç yönetimini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Anayasa'nın 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde, milli menfaatler temelinde, medeniyet değerleri ve insan haklarına uygun olarak yürüttüğünü aktaran Yerlikaya, "Ülkemiz bugün, tarihsel birikimine uygun bir göç yönetimini başarıyla uygulamaktadır. Türkiye, kanunlarımıza uygun olarak ülkemize gelen, bilim, sanayi ve ekonomi gibi alanlarda ülkemize katma değer sağlayacak olan yabancıların, işlemlerini kolaylaştıran, teşvik eden bir düzenli göç politikasına sahiptir" ifadelerini kullandı.
Diğer taraftan Türkiye'nin, savaş ve çatışmalardan kaçan, yardıma ve desteğe ihtiyacı olan mazlumlara da şefkat elini uzattığını belirten Yerlikaya, "Göçü, insan hayatını önceleyen, ancak kamu düzeni ve kamu güvenliğimizden asla taviz vermeyen bir anlayışla yönetiyoruz" diye konuştu.
Yerlikaya, "Uluslararası temel tüm insan hakları sözleşmelerine taraf olan ülkemiz, 4 Ekim 2024 tarihi itibarıyla, 1 milyon 45 bin 722 ikamet izni sahibi yabancının yanı sıra, 3 milyon 89 bin 904 geçici koruma altında bulunan Suriyeliyi ve 213 bin 169 uluslararası koruma sahibi yabancıyı misafir etmektedir" dedi.
Türkiye'nin insan hakları hukuku alanındaki uluslararası temel belgeleri ve göç müktesebatını erken dönemlerde kabul ettiğini ve iç hukukunun bir parçası haline getirdiğini belirten Yerlikaya, 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü başta olmak üzere, uluslararası mülteci hukukuna taraf olduğunu kaydetti.
Yerlikaya, "Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Mülteci Hakları kapsamında üstlendiği yükümlülüklerle, göçmenlerin ve uluslararası koruma altındaki yabancıların temel haklarının korunmasını güvence altına almıştır. Uluslararası insan hakları hukukuna uygun politikalarımız, göçmenlerin ve uluslararası koruma altındaki yabancıların sadece fiziksel güvenliğini sağlamakla kalmamış, aynı zamanda onların eğitim ve sağlık gibi temel haklara erişimlerini mümkün kılmıştır" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Yerlikaya, 2013 yılında kabul edilen 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun, Türkiye'nin göç yönetiminde önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Göç yönetimimize köklü değişiklikler getiren bu kanun, Türk Yabancılar Hukuku'nda ve göç politikalarının inşasında yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bugün uzman bir kuruluş olarak görevlerini yerine getiren Göç İdaresi Başkanlığımızın kuruluşu bu kapsamda gerçekleşmiştir. Kanunun hazırlanması sürecinde, ülkemizin tarihi ve kültürel mirasıyla birlikte, evrensel insan hakları ve insanlığın ortak değerleri dikkate alınmıştır. Kanun, göçmenlerin her insan gibi doğuştan getirdiği temel hak ve özgürlüklerini güvenceye alırken aynı zamanda kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak için etkin önlemler getirmiştir."
6458 sayılı kanunun, geçici koruma, uluslararası koruma ve ikamet izni gibi düzenlemeleri, göçmenlerin hukuki statülerini net bir biçimde tanımladığını ve bu kişilerin haklarını koruma altına aldığını vurgulayan Yerlikaya, "Kanunla getirilen düzenlemeler ve özellikle koruma mekanizması, uluslararası hukukun temel ilkelerine, Avrupa Konseyi ilkelerine ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uygunluğuyla, güçlü bir dayanağa sahiptir. Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olan ülkemizin göç yönetiminde benimsediği politikalar, Avrupa Konseyi'nin 3 temel dayanak olarak ifade ettiği insan haklarına, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne dayanmaktadır" ifadelerini kullandı.
Bakan Yerlikaya, 6458 sayılı kanunun getirdiği en kritik düzenlemelerden birinin, tüm kanunun uygulanmasına temel teşkil eden 4. maddede yer aldığını belirterek, "Bu maddeye göre hiç kimse işkenceye, insanlık dışı, onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz. Irkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez. AİHM içtihatlarından olan 'otomatik durdurucu' etki de kanunlarımızın temel yeniliklerinden birini oluşturmaktadır" şeklinde konuştu.
Düzensiz göçle mücadelenin tüm dünyada başlıca sorunlar arasında yer aldığını belirten Yerlikaya, şöyle konuştu:
"Göç yönetiminin tüm alanlarında olduğu gibi, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığıyla mücadele ve sınır dışı süreçlerinin tamamında, hukuk, insan hakları ve medeniyet değerlerimizi referans almaktayız. Ülkemiz, insan haklarına saygı temelinde yürütülen bir sınır dışı mekanizmasına sahiptir. Geri gönderme merkezlerinin tamamı başkanlığımızca, 'kötü muameleye sıfır tolerans' prensibiyle işletilmektedir. Geri gönderme merkezleri, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve iç hukukumuzda yer alan kurumlar tarafından haberli ve habersiz denetlenmektedir."
Yerlikaya, Mobil Göç Noktası araçlarının da düzensiz göçle mücadele kapsamında, medeniyet değerleri, insan hakları ve hukuk temelinde yürüttükleri çabalarının bir sonucu olarak uygulamaya geçirildiğini söyledi.
İstanbul'da 5 yıla yakın valilik görevinde bulunduğunu anımsatan Yerlikaya, düzensiz göçle mücadele için hizmete aldıkları 270 Mobil Göç Noktası aracıyla 1 milyon 678 bin kimlik kontrolü yaptıklarını ve 142 bin düzensiz göçmeni tespit ederek geri gönderme merkezlerine gönderdiklerini kaydetti.
İnsan hakları ile ilgili yaklaşımlarını ve faaliyetlerini en iyi anlatan uygulamalarından birinin de YİMER 157 Çağrı Merkezi olduğunu kaydeden Yerlikaya, "Göç İdaresi Başkanlığımız bünyesinde kurulan, acil yardım ve ihbar hattı olan YİMER 157 Çağrı Merkezi, şimdiye kadar 20 milyondan fazla çağrı almıştır. 5 dilde, 7-24 hizmet veren YİMER, yabancılardan gelen her türlü bilgi talebini ve yardım ihbarını titizlikle değerlendirmekte, olaylara hızlı müdahalede bulunmamızı sağlamaktadır. YİMER 157, kolluk kuvvetleri koordinasyonuyla 15 binden fazla kişinin hayatını kurtarmıştır" dedi.
Bakan Yerlikaya, konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Konferansta, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Farhad Abdullayev, Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı Prof. Dr. Saadet Yüksel ve AİHM hakimlerinin yanı sıra Azerbaycan, Romanya ve Moldova Anayasa Mahkemesi üyeleri ile yargı mensupları da yer aldı.