Bakan İbrahim Yumaklı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nde gerçekleştirilen Ulusal Su Kurulu'nun ikinci toplantısına katılarak konuşma yaptı.
Küresel iklim değişikliğinin en çok su kaynaklarını tehdit ettiğine dikkat çeken Yumaklı, sahip olunan kaynakları doğa dostu teknolojiler geliştirerek doğru yönetmenin zorunluluk olduğunu söyledi.
Yumaklı, Dünya Kaynakları Enstitüsünün 2023 yılı değerlendirmelerine göre ülkenin en fazla su kıtlığı riski taşıyan 25 ülke arasında sayıldığını bildirdi.
"Suda sıfır kayıp" ilkesiyle yola çıktıklarını belirten Yumaklı, su kaynaklarını ulusal bilinçle korumak ve yönetmek üzere başlattıkları "Su Verimliliği Seferberliği"ni emin adımlarla sürdürdüklerini ifade etti.
Yumaklı, yürütülen çalışmalarla suyu merkeze alan tarımsal üretim planlamasıyla gıda arz güvencesini garanti altına almayı hedeflediklerini aktararak, "Bitkisel üretim odağında planlı üretim uygulamalarını eylül ayından itibaren yürürlüğe koymuş olacağız. Bakanlık olarak, tarımda israfı ve kayıpları önleyerek tarımsal verimliliği artıracak sulama otomasyonu yatırımlarını ülke geneline yaymak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Altyapısı uygun bölgelerde, yapay zeka destekli sulama otomasyonu çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Ülke olarak su kaynaklarımızın akılcı ve bütüncül bir yaklaşımla yönetilmesi amacıyla, havza ölçekli yönetim yaklaşımını benimsiyoruz. Toplantıda Sakarya Havzası Nehir Havza Yönetim Planı ile Marmara Havzası Taşkın Yönetim Planı'nın onaylanmasını ele alıyoruz. TATUS'u taşkın riski yüksek havzalarda kurmaya devam ediyoruz, sistemin iyileştirilmesi ve 2028 yılında ülkemizin tamamında kurulması için çalışmalarımız sürüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı hazırladıklarını aktaran Yumaklı, 2030 ve 2050 yıllarına yönelik sektörel ve bireysel su verimliliği hedeflerini belirlediklerini söyledi.
Yumaklı, temel verimlilik uygulamalarına yönelik eylem planlarını oluşturduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu kapsamda kişi başı 150 litre olan ortalama günlük su tüketimimizi 2030'a kadar 120 litreye, 2050'ye kadar ise 100 litrenin altına düşürmeyi hedefliyoruz. İçme suyu sistemlerinde ortalama yüzde 32 olan su kaybını, 2030'da yüzde 25'e ve 2050'de ise yüzde 10'a düşürmeyi amaçlıyoruz. Mevcutta yüzde 50 civarında olan tarımsal sulama randımanının, 2030'da yüzde 60, 2050'de yüzde 65'e yükseltilmesini hedefliyoruz.
Endüstriyel üretimde 2030'a kadar yüzde 30, 2050'ye kadar ise yüzde 50 su kazanımı hedefliyoruz. Bu amaçlar doğrultusunda, paydaşlarımızın işbirliğiyle uygulamaya geçirilen eylem planlarımızdaki gerçekleşmeleri titizlikle takip ediyoruz."
Hazırlanan Su ve Taşkın kanunları taslaklarının yasalaşmasıyla, su kaynaklarının bütüncül bir yaklaşımla yönetilmesi için önemli mesafe almış olacaklarına işaret eden Yumaklı, bu düzenlemelerle, sürdürülebilir su politikasının temel prensipleri için yeni bir çerçeve çizileceğini ve kurumlar arasındaki yetki çakışmalarının ortadan kaldırılacağını ifade etti.
Yumaklı, taşkın ve kuraklık risklerinin yönetiminin, afete dönüşmeden önce gerçekleştirilmesini amaçladıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Su, bütün sektörleri ilgilendiren bir konudur. Bu sebeple, ülkemizde ve Avrupa Birliği üyeleri de dahil olmak üzere birçok ülkede su yönetimi karar mekanizmaları üst düzeyli kurullar marifetiyle yürütülmektedir. Bu anlayışın ülkemizde vücut bulmuş hali, Ulusal Su Kuruludur. Kurul marifetiyle, su yönetimi stratejilerimizi sürekli güncelleyeceğiz ve geliştireceğiz.
Kurulumuz, su kaynaklarımızın daha akılcı, etkin ve sürdürülebilir şekilde değerlendirilmesi için en yetkin karar alma yapısına haizdir. Bugün burada, bunun bilinciyle, su yönetimi konusunda attığımız adımları değerlendirirken, gelecekte atılacak adımları da tartışacak ve yeni kararlar alacağız."