Gaziemir ve Buca ilçeleri arasında etkili olan yangın dolayısıyla İzmir'e gelen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, yangın yönetim merkezinde çalışmalar hakkında Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’den bilgi alarak helikopterle yanan alanları inceledi.
Bakan Yumaklı'nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Hayatını kaybeden işletme şefimizi rahmetle anarak başlamak istiyorum. Şahin Dönertaş kardeşim 41 yaşında bu vatan için, yeşil vatan için hayatını hiçe sayan kahramanlardan sadece bir tanesi. Ailesine, bütün sevenlerine ve Orman Genel Müdürlüğü teşkilatımıza ve bakanlığımıza başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar dün 9 adet yangın vardı bizim üst risk grubunda diye tanımladığımız. Ancak 34'ü orman yangını 14'ü de orman dışı yangın olmak üzere bütün yurt çapında 48 adet yangınla mücadele etti arkadaşlarımız. Orman dışında başlayan yangınların da ormana sirayet etmesiyle birlikte. Edirne, Bursa, Balıkesir, Manisa, Uşak, Kütahya, İzmir Foça, İzmir Bergama ve en sonunda dün akşam yerleşim merkezlerine yakın seyretmesi hasebiyle de İzmir Buca yangınları bizim arkadaşlarımızın hakikaten canını hiçe sayarak söndürmek için mücadele ettikleri yangınlar oldu. An itibarıyla bu yangınların tamamının kontrol altına alındığını duyurmak istiyorum.
Birkaç da bilgi vermek isterim. Buca yangınıyla alakalı, ilk tespit 13.25'te oldu dün. 13.35'te de ilk müdahale gerçekleşti. 7 uçağımız, 19 helikopterimiz, 50 arazöz, yaklaşık 10'a yakın iş makinası, 360'a yakın arkadaşımızla buna müdahale etmeye başladık. Diğer tüm kurum ve kuruluşlar da buradan hepsine tek tek teşekkür ediyorum. Onların da verdiği destekle birlikte, vatandaşlarımızın da desteğiyle birlikte, bugün itibarıyla bu yangınların kontrol altına alındığını belirtmek istiyorum.
Çok sıcaklıkların üst üste seyrettiği İzmir'de, bunun örneğini verecek olursak, 40 derecelere ulaşan sıcaklıklar, artık ardı ardına günleri takip eder hale gelmiş durumda. Bugünden itibaren, özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında da çok yoğun bir şekilde alarmdayız. Buralarda da sıcaklıklar çok ciddi bir şekilde yüksek, nem oranları düşük. Rüzgar hakikaten çok büyük problem. Burada da dün yaşanan konu da buydu zaten. Yani kararsız bir rüzgar, tek tarafa değil, birden farklı yönlere alevi ve ateşi götürdüğü için, arkadaşlarımız gerçekten çok zorlandılar. Alevlerin arasında kalan arkadaşlarımız oldu. Ama çok şükür, herhangi bir problem yaşamadık.
Bütün bu yangınlarda halihazırda, bu Buca yangını için söyleyeyim, bize rapor edilmiş herhangi bir kayıp ya da bir mal ziyanı bildirilmedi. Elbette bütün bunları söylerken, bu ekosistemde yaşayan ve bizimle bu dünyayı paylaşan canlıları da unutmamak gerekir ve maalesef bu tür olaylardan en çok etkilenenler de onlar oluyor.
Bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Ben buradan bütün vatandaşlarımıza özellikle istirham ediyorum. Neden olduğunu anlamadığımız, yüzde 100 yalan olan haberleri, gece yarısından sonra dolaşıma soktular. Birçok insan, bu yalanlarla beraber, sanki bu yardım ihtiyacı varmış gibi, doğal olarak ben hepsine teşekkür ediyorum. Ancak buradaki çalışmaları aksatırcasına, insanlar o yalanlarla, kendilerine söylenen işte yanık kremi gerekiyor, ayran gerekiyor, şu gerekiyor, bu gerekiyor, bu yalanlarla arabalarını atlayıp buraya gelenler gelen insanlar oldu. O yüzden istirhamımız şu, bizler zaten düzenli olarak açıklama yapıyoruz. Gerek bu şekilde gerekse sosyal medya hesaplarımızdan ve diğer resmi hesaplarımızdan. Lütfen bu yalanlara kanmasınlar.
Ben çok özür dileyerek, bu ahlaksızlığı hiçbir yere sığdıramıyorum. Neye hizmet ettiğini, herkesin kendi vicdanına bıraktım. Bu dezenformasyonu da kınıyorum. Artık söyleyecek başka söz de gelmiyor aklıma açıkçası.
Bugünden itibaren 15 Eylül'e kadar bütün teşkilatlarımız alarm halinde. Ancak hep şunu söylüyoruz: Vatandaşlarımız olmadan biz bu mücadeleden galip çıkamayız. O da nedir? Mümkün olduğu kadar, yangın başlatma ihtimali olan ne varsa, hangi faaliyet, hangi eylem varsa, lütfen bunlardan uzak duralım. "Bir şey olmaz" demeyelim, oluyor. Şimdi soruluyor, sizin yangınla ilgili stratejiniz ne? Yangınla ilgili stratejimiz, 24 saat insansız hava araçlarıyla, Otağ aracımızla, bütün Türkiye'yi gözlemlemek, tespit ettiklerimize en kısa zamanda müdahale etmek, bütün konuşlandırmalar, bütün risk analizleri yapılmış durumda. Yani bizim tek istediğimiz şu, hep söylüyoruz: Yangınla mücadele etmek elbette bir performans gerektirir.
Görüyorsunuz, farklı ülkelerde haftalarca, aylarca hala yangınları süren ülkeler var. Çok şükür biz böyle bir ülke değiliz. Hatta yardım isteyenlere de mümkün olduğu kadar elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz. Ancak, asıl başarının, yangının çıkmaması olduğunu ve bu başarının sadece bir bakanlığın, bir Orman Genel Müdürlüğü teşkilatının değil, bütün ülkeye ait olduğunu tekraren belirtmek istiyorum. İstirham ediyorum, "Bir şey olmaz" demeyelim. Yangınların yüzde 90 oranında insan unsurundan kaynaklandığını söylüyoruz. Bu kimi zaman o "Bir şey olmaz" denilen hususlardan, kimi zaman ihmâlden, kimi zaman farklı gerekçelerle çıkıyor.
Elimizdeki bir materyalin atılmasından, yüzlerce dönüm alanın etkilenmesi, ağaçlarından tutun da orada yaşayan bütün canlılara kadar zarar görmesine sebep oluyor. O yüzden, bütün vatandaşlarımıza 15 Eylül'e kadar, birbirlerimizi de kontrol ederek, sorun olabilecek olanları da en yakın kamu kurumlarına, bizim kendi bakanlığımızla ilgili iletişim vasıtalarıyla olabilir. Emniyet birimlerine, kolluk güçlerine bildirsinler. Biz zaten oradayız, görevimiz bu. Hızlıca müdahale edelim ama olmaması için de birbirimizi lütfen ikaz edelim.
Ben bu duyarlılığı gösteren bütün vatandaşlarıma canı gönülden çok teşekkür ediyorum. İzmir'e ve biraz önce saymış olduğum illere tekraren geçmiş olsun diliyorum ve hayatını kaybeden genç kardeşim için tekrar rahmet ve başsağlığı diliyorum.