Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gazetecilerin sorularını cevaplıyor. https://t.co/9VSWndm7y9
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) September 5, 2019
Yeni eğitim öğretim yılının 9 Eylül Pazartesi günü başlayacağını, bugün uyum eğitiminin başladığı hatırlatan Selçuk, velilerin gündemindeki "kayıt parası" konusuna ilişkin sıkıntıların aşılmasına yönelik "okul gelişim bütçesi" uygulamasının ne aşamada olduğu yönündeki soru üzerine, temelde anayasal olarak zorunlu eğitim bulunduğunu, dolayısıyla devletin burada söz konusu olan bütçeyi gerekli yerlerde kullanması ve değerlendirmesinin bekleneceğini ifade etti.
"Yasal olarak bu mümkün değil"
"Bizim velilerimize vermek istediğimiz mesaj, 'böyle bir sorun yoktur' değil, böyle bir sorun var, okullarımızda yaşıyoruz" diyen Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kayıt parasıyla ilgili şöyle bir ilişki kurulmamasını çok önemsiyoruz, 'eğer bağış yapmazsanız kaydınız olmaz'. Zaten e-okul'a o çocuğun kaydı otomatik olarak yapılmış, bitmiş vaziyette. Yani velinin gidip de sıfırdan kayıt yaptırması söz konusu değil. Zaten o çocuk, o okula kayıtlı, e-okul'da bu var. Ama bazen bazı okullarımızda okul aile birlikleri ve okul yönetimleri okuldaki eğitimin kalitesinin yükselmesi için ekstra kurslar, dersler veya okulun fiziksel imkanlarını iyileştirme ve bahçesine yönelik bazı tasarımlar yapma ve benzeri iyileştirme çalışmaları için bağış talebinde bulunuyorlar.
Bazı velilerimiz imkanları dahilinde buna sıcak da bakıyorlar ama bazı velilerimiz de 'Bunu ben vermek istemiyorum' diyor. Böyle bir durumda bizim okul yöneticilerimizin 'Ben vermek istemiyorum' denildiğinde 'O zaman sizin kaydınızı yapmıyoruz' deme durumu söz konusu değil. Çünkü yasal olarak bu mümkün değil."
Bu tür durumlarda en çok dikkat edilen konulardan birine işaret eden Selçuk, "özel sınıf" adı altında yapılan bazı çalışmalar olduğunu anımsattı.
Bunun bazı velilerin ve öğrencilerin ayrı bir sınıfta bulunmasıyla ilgili bir durum olduğunu anlatan Selçuk, "Bunun mevzuata aykırılığı çok ortada, sosyolojik olarak da doğru değil ve okul içi çatışmalara, çalışma barışına olumsuz etki edebilecek bir durum bu" diye konuştu.
"Okul profili değerlendirme çalışmasını başlattık"
Okul gelişim bütçesiyle ilgili de konuşan Ziya Selçuk, şunları söyledi:
"Biz her bir okulumuzun hangi imkanlara sahip olup olmadığını, belli parametreler üzerinden okul profili değerlendirme çalışmasını pilot olarak bazı illerimizde başlattık. Bunun sonucunda da her bir okulun, okuldaki fiziksel imkanlar, sosyal imkanlar, ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen oranı ve benzeri bir çok konuda o okulun imkanlarına bakıp bu imkanlara göre öğrenci başına o okula katkı sağlama matrisi oluşturduk.
Bu matris ekonomik imkanlarımız el verdikçe hemen bu öğretim yılından itibaren hayata geçirilmesi için gündemde ama önümüzdeki yıl, yani bir sonraki öğretim yılı için tüm Türkiye'de gerçekleştirme hedefimiz var."
Bununla ilgili soruşturmaların tamamlandığını, gereken cezalandırmaların ve görevden almaların sürdüğünü belirten Selçuk, "Sadece özel sınıflar var, bunun dışında bağış yok, şeklinde açıklama yapmak doğru olmaz. Genel olarak bazı okullarımızda bazı müdürlerimizin ya da okul aile birliklerinin daha doğrusu, 'Bizim okulumuzun imkanlarının iyileştirilmesi için katkıya ihtiyacımız var, kayıt yaparken bu desteğinizi bekliyoruz.' şeklindeki iletişimleri söz konusu" dedi.
"Çözümü için ne gerekiyorsa yaparız"
Selçuk, "Ancak zorunluluk yok değil mi?" sorusuna "Elbette" karşılığını verdi.
"Bakanlık buna engel de olmamalı." denilmesi üzerine de Selçuk, "Bu zaten okul aile birliği yönetmeliği gereği. Diyelim ki bir velimiz, 'Ben kesinlikle, hiçbir şekilde bağışta bulunmak istemiyorum ama çocuğumun bu okulda kayıtlı olduğunu biliyorum ve burada devam etmesini istiyorum.' dediğinde tek bir velimiz bile eğer okula kayıt yaptıramıyorsa en başta bizim sorunumuzdur ve bunun çözümü için ne gerekiyorsa yaparız" ifadelerini kullandı.
Bu sorunla karşılaşan velilerin nereye başvurabileceği sorusuna Milli Eğitim Bakanı Selçuk, şu yanıtı verdi:
"İlçe milli eğitim müdürlükleri, il milli eğitim müdürlükleri, bu konularla ilgili zaten masalar oluşturulmuş durumda ve o masalara gelen ya da bizim bu tür bir hazırlığımız var, bakanlığa dijital kanallarla gelen her türlü geri bildirimi okul okul takip ediyoruz. Her ile, her ilçeye de 'şu okulda bu var, bu okulda bu var, bunun doğruluğunun araştırılması' şeklinde bir iletişimimiz oluyor."
Ara tatiller konusuna değinen Bakan Selçuk, şunları kaydetti:
"Bu, kalıcı bir sistemdir. Yazın okullar tatil olduğunda veliler çalışırken çocuk nasıl boşta kalıyorsa dönem içinde de aynı. Veli için 180 iş günü değişmedikçe büyük bir değişim yok. Diyoruz ki çocuklarımız bu tatilde şunları şunları yapabilir. Çocuklarımızın akademik gelişimlerinin yanı sıra sosyal, duygusal gelişimlerinin de desteklenmesi için bu tatili fırsat bilmek istiyoruz."
"Eğitim öğretimin yeni sistemde de yine 180 gün olacak"
"İlk kez bu yıl kasım ve nisanda iki ara tatil uygulanacak. Çocuklar ara tatillerde evde olacağı için çalışan ve izin alma imkanı olmayan veliler sıkıntı yaşayacaklarını dile getiriyor. Bu konuda bir formül üzerinde çalışıyor musunuz? Ara tatillerde öğretmenlere ve öğrencilere yönelik ne tür faaliyetler olacak?" sorusu üzerine Selçuk, Türkiye'de okulların açık bulunduğu 180 iş günü olduğunu hatırlattı.
Okullardaki eğitim öğretimin yeni sistemde de yine 180 gün olacağını aktaran Selçuk, yaz aylarına girişte yaşanan rehavet, okulların eğitim öğretim süreçleri sonucunda ortaya çıkan yorgunluk ve benzeri birçok faktörün kendilerini bu ara döneme yönelttiğini dile getirdi.
Öğretmenlerin eğitiminin verimliliği konusunda yapılan akademik çalışmaları anımsatan Bakan Selçuk, öğretmenlerin, yıl içerisinde öğrencilerin olmadığı dönemlerde aldıkları eğitimin verimliliğinin daha yüksek olduğuna dikkati çekti.
Selçuk, birçok dünya ülkesinde bu ara tatillerin olduğunu ifade ederek, Türkiye'de tarım toplumu olmanın getirdiği "yaz tatilini uzun tutma" alışkanlığının bulunduğunu söyledi.
"Altyapı projelerini sürdürüyoruz"
Türkiye'de köylerde yaşayan insanlarla ilgili bir sosyolojik değişimin olduğunu, bunun akademik takvim değişikliğini getirdiğini vurgulayan Selçuk, şöyle konuştu:
"Veli için 180 iş günü değişmedikçe büyük bir değişim yok. Çünkü o tarihte çocuklarımız bir takım gençlik kamplarımızda, bazı akredite sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili çalışmalarda, okullarımızın içerisindeki bazı kulüp çalışmalarında, bazı akademik destek çalışmalarında... Bununla ilgili 30'un üzerinde iş ve işlem basamağımız var.
Diyoruz ki çocuklarımız bu tatilde şunları şunları yapabilir. Çocuklarımızın akademik gelişimlerinin yanı sıra sosyal, duygusal gelişimlerinin de desteklenmesi için bu tatili fırsat bilmek istiyoruz. Bunun için de hazırlıklarımız sürüyor. Gençlik ve Spor Bakanlığımızla ve diğer bazı bakanlıklarımızla bu çalışmalarımızı ne şekilde yapacağımıza dair bir takım altyapı projelerini sürdürüyoruz."
"Çocuk okuldan kopuyor"
Yaz aylarındaki tatil dönemi ne kadar uzunsa, "yaz unutması" denilen şeyin de o kadar attığına işaret eden Bakan Selçuk, "Çocuk okuldan kopuyor. Öğrendikleri belli aralıklarla tekrar edilmezse hafıza eşiklerinde bir sorun oluşuyor. Yani hafızanın belirli şeyleri, belirli tekrarlarla sürekli gündemde tutması gerekiyor. Yaz aylarındaki 3 ay tatil 1,5 ay olsa bazı ülkelerde olduğu gibi çocukların unutma oranları düşüyor" dedi.
Ziya Selçuk, çocukların ara ara dinlenerek akademik işlere tekrar yoğunlaşmalarının bir motivasyon yükselmesine yol açacağını vurgulayarak, bu durumun öğretmenler için çok daha önemli olduğunun altını çizdi.
Öğretmenlerin de bu aralarda kendi gelişimleriyle ilgili destek almasının önemli olduğuna dikkati çeken Selçuk, "Bizim o haftalarda öğretmenimizle beraber olmak, çalışmak ve onların kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak için bir fırsata ihtiyacımız var. Bu birer hafta zaten öğretmenlerin okul açılmadan önce ya da okul kapandıktan sonra okulunda bulundukları haftalardır. Biz, onları daha verimli kılmakla ilgili çalışma yapıyoruz" diye konuştu.
"Bir takvim ortaya koyduk"
"Bu ara tatil kalıcı bir sistem mi?" sorusuna Selçuk, "Elbette bu, kalıcı bir sistemdir. İnsanların çalışma saatleri ve yıllık tatil süreleri belli. Yazın okullar tatil olduğunda veliler çalışırken çocuk nasıl boşta kalıyorsa dönem içinde de aynı ama sosyolojik olarak bunun tedbiri alınacak" yanıtını verdi.
Bakan olduğundan bu yana "altyapısı kurulmadan hiçbir çalışmaya geçmeyeceğiz" dediğini hatırlatan Selçuk, sürekli bir değişimin olmayacağını taahhüt etmek için bir takvim ortaya koyduklarını kaydetti.
Selçuk, ara tatilin "ileri" denilen ülkelerde de yapıldığını anımsatarak, "Bizim şu anda 180 günle ilgili değişiklik yapma planımız yok ama bu tatillerin verimsizliği konusunda özellikle meslektaşlarım çok farkındalar" dedi.
Bakan Selçuk lise ve ilköğretim tasarımı konusunda, şöyle konuştu:
"Bunun sınavlarla bir ilgisi yok. Sınav değiştiğinde eğitim sistemi düzelir ya da düzelmez gibi bir sebep-sonuç ilişkisini kabullenmiyoruz. Şu anda böyle bir ihtiyaç yok."
"Öğrenme farklılıklarını azaltma hedefimiz var"
Selçuk, "Okullar arasında öğrenme farklılıkları yüzde 40'a yakın. Bu yüzde 10'un altında olmalı. İmkan, öğrenme farklılıklarını azaltma hedefimiz var" dedi.
"Sınıfta kalmaya ilişkin tüm düzenlemeler hazır"
Bakan Selçuk, ortaöğretimde sınıf geçme yönetmeliğindeki sınıfta kalmaya ilişkin tüm düzenlemelerin hazırlandığını, 2020-2021 yılından itibaren uygulayacaklarını ifade etti.
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, şöyle konuştu:
"4+4+4 başladığı yıl ilkokula başlayan çocuklar, 2020-2021 eğitim yılında lise bire başlayacak. Bizim çağ nüfusumuz normalde 1 milyon 200 bin civarındayken o sene 1 milyon 800 bin küsur olacak. Önümüzdeki yıl bizim fiziksel altyapıyı kurmamız, öğretmen ihtiyaçlarımızı sağlamamız, dersliklerin, laboratuvarların düzenlemesini yapmamız gerekecek."
Kaynak: AA