Hiçbir kadının temel hak ve hürriyetleri kullanması ile kamu veya özel kesimin sunduğu mal ve hizmetlerden yararlanmasının, başının açık ya da örtülü olması şartına bağlanamayacağını; evlilik birliğinin yalnızca kadın ve erkeğin evlenmesiyle oluşturulabileceğini öngören Anayasa değişikliği teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Teklif, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Fatih Mehmet Şeker'in de aralarında bulunduğu 336 milletvekilinin imzasını taşıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Anayasa'nın 24. maddesine, başörtüsüne anayasal güvence getiren hükümler ekleniyor.
Buna göre, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamayacak.
Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacak, bu nedenle kınanamayacak, suçlanamayacak ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacak.
Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini, hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilecek.
Evlilik birliği şartı
Anayasa'nın 41'inci maddesinin, "Ailenin korunması ve çocuk hakları" şeklindeki birinci kenar başlığı, "Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları" olarak değiştiriliyor.
Ailenin toplumun temeli olduğunu düzenleyen maddeye, evlilik birliği şartı da ekleniyor.
Değişiklik teklifinin gerekçesinde, "Yalnızca kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyetten bireylerin birbiriyle evlenerek evlilik birliğini oluşturabileceği açıkça düzenlenmekle, bunun dışındaki hiçbir birlikteliğin evlilik birliği olarak kabul edilmeyeceği ve evlilik birliğinin eşler arasında yani kadın ve erkek arasında eşitliğe dayandığı kabul edilmiş olmaktadır. Böylece aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit ve saldırılar ile sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması amaçlanmaktadır." denildi.
Teklifin gerekçesi
Teklifin genel gerekçesinde, herkesin kanun önünde eşit olduğu; devlet organları ve idare makamlarının, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etme zorunluluğu bulunduğu belirtildi.
Gerekçede, devletin, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasının önündeki engelleri, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, kişinin maddi, manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamakla yükümlü olduğuna işaret edildi. Temel hak ve hürriyetlerin en önemlilerinden birinin din, vicdan hürriyeti olduğu vurgulandı.
Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının, kadınların başlarını örtme veya açma yönündeki tercihlerini de içerdiğine yer verilen gerekçede, "Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti, kadınların bu noktadaki tercihlerini korumakla mükelleftir. Devlet ayrıca pozitif yükümlülüğünün bir gereği olarak, kadınların temel hak ve hürriyetlerini, söz konusu tercihlerine uygun olarak kullanmalarının ve kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmalarının önündeki engelleri kaldıracak, hukuk dışı ve ayrımcı uygulamalara maruz kalmalarını önleyecek tedbirleri alacaktır." denildi.
Türkiye'de başörtüsü yasağı ve bundan kaynaklanan herhangi bir hak mahrumiyeti bulunmadığına işaret edilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Ülkemizin başı örtülü ve başı açık kadınları her türlü temel hak ve hürriyetini kullanabilmekte, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanabilmektedir. Ancak dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların; yasal ve idari düzenlemeler veya fiili uygulamalarla, insan onuruyla bağdaşmayan, Anayasa'ya aykırı, ayrımcı ve çağ dışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları amacıyla anayasal güvence getirilmektedir."
Ailenin, Türk toplumunun temeli olduğuna işaret edilerek, toplumun ve Türk Devleti'nin ancak güçlü aileyle, güçlü kılınabileceği belirtilen gerekçede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Aile kurumunun taşıdığı gerçek değer üzerinden korunması, milletimizin varlığının teminat altına alınması, ailenin ilk nüvesini teşkil eden evlilik birliğinin kadın ve erkekten oluşmasını zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda Anayasa'nın 41'inci maddesinde yapılan düzenlemeyle, evlilik birliğinin erkek ve kadının evlenmesiyle kurulacağı açıkça belirtilerek evlilik birliğine ilişkin bu temel kaide ve esasın kanunla değiştirilmesinin önüne geçilmektedir. Bu suretle her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı ailenin korunması için ilave Anayasal güvence sağlanmakta ve ailenin, toplumu ve milleti temelden ifsat edecek anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır."
Zengin: Biz teklifimizde başörtülü kadınların da özgürlüğünü savunuyoruz başı açık kadınların da
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Meclis'te beraberindeki AK Parti ve MHP'nin çoğu kadın milletvekiliyle düzenlediği basın toplantısında, Anayasa değişikliği teklifinin detaylarını açıkladı.
Başörtüsü yasaklarının sistematik olarak Türkiye'de kadınlara yönelik bir soykırım olduğunu ifade eden Zengin, "Toplumsal hayattan, çalışma hayatı ve eğitim hayatından yok edilmek istendik." dedi.
Başörtüsü yasaklarının 1960'tan itibaren başladığını ve kuşaklar boyunca devam ettiğini anlatan Zengin, bu tür yasaklarla mağdur edilen kadınların sorunları ile kendi yaşamında karşılaştığı zorlukları dile getirdi. Zengin, "Benim de annem başörtülü değil. Başörtülü olmayan anneler kendi kızları için bu mücadeleyi öğrendiler. Benim annem, benim için mücadele etti." diye konuştu.
Mücadeleye başladığında başörtülü bir kadın olmadığını söyleyen Zengin, Türkiye'nin bugüne gelmesinde, başörtülü olmadan bu mücadelenin içinde yer alan insanların desteği bulunduğunu anlattı.
Başörtüsü sorununun ülkenin yüzde 90'ını ilgilendirdiğini dile getiren Zengin, başörtüsüne "bez parçası" diyenlerin, bu problemi hiç anlamadıklarını, bu konunun ülkede aslında toplum için nasıl bir travma olduğunu anlayamadığını belirtti. Zengin, "Bu anayasa teklifi Meclis'ten geçse de hepimiz bunları konuşmaya, anlatmaya devam edeceğiz." dedi.
Kendilerine yöneltilen "Hadi bırakın, geçelim artık. Bu konuda yasaklar bitti, helalleşelim olsun bitsin." söylemini eleştiren Zengin, "Çok alaycı buluyorum. Bizi yaralayıcı buluyorum. Sussalar, hiç konuşmasalar, öyle zannediyorum bizim açımızdan çok daha değerli olacak bir tavır içerisinde olacaklar. Tüm bu söylemler meseleye yaklaşım bu konunun hiç anlaşılmadığını gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Siyasi gelecekleri için bir kanun teklifi verme ihtiyacı duydular"
AK Parti Grup Başkanvekili Zengin, başörtülü kadınların "inançları gereği değil siyaseten örtü taktıkları" söylemlerine değinerek, "Bize bunu söyleyenler kendi siyasi gelecekleri için bir kanun teklifi verme ihtiyacı duydular. Kendi siyasi ikballeri için. Öyle olsaydı biz hayatımızı harcamazdık. Binlerce, milyonlarca kadın hayatına bambaşka bir yön verdi, geleceğinden vazgeçti ve bunun geri dönüşü yok. Yaşandı, bitti. O sebeple bu konuyla ilgili galiba en çok arzu ettiğimiz şey anlaşılmak." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de başörtüsünü yasaklayan bir kanun olmadığına dikkati çeken Zengin, yasakların bulunduğu dönemde bir avukat olarak başörtüsüyle duruşmada bulunamazken, sanık veya bir vatandaş olarak aynı alanda yer alabildiğini anlattı.
Türkiye'de bu yasakların hiçbir kanuni altyapıya dayanmadan fiilen uygulandığını kaydeden Zengin, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın bu konuyu çözmeye yönelik adımlar attığını ancak bunların Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiğini hatırlattı.
28 Şubat'ta başörtüsü yasakları nedeniyle sorunların tepe noktasına ulaştığını dile getiren Zengin, kadınların çektiği bu ızdırabın, AK Parti'nin kurulmasında önemli rolü olduğunu kaydetti. Zengin, "AK Parti, inşasında kadınların çok büyük rolü olan bir partidir. Bunlar yaşanmışlıklardan doğdu. Eğer AK Parti tezlerini anlatacak olursak, en büyük tez budur. Mesela bana sorulduğunda yıllar evvel 'Niçin siyaset yapmak istersiniz?' başörtüsü yasaklarının kalkması için, vekil olayım diye değil." şeklinde konuştu.
AK Parti ve MHP'nin, seçim kazanmak için bir araya gelen iki parti olmadığını, fikri anlamda temel konularda birliktelikleri bulunduğunu vurgulayan Zengin, AK Parti ve MHP'nin, 2008'de başörtüsüne yönelik bir anayasa değişikliği yaptığını ancak bu kararın, CHP tarafından iptali için Anayasa Mahkemesine götürüldüğünü ve AK Parti'ye kapatma davası açıldığını söyledi.
"Bize verilen bir sufle ile yapmıyoruz"
"Başbakan eşi olarak Emine Erdoğan'ın, askeri hastanede hasta ziyaretine giremediğini" hatırlatan Zengin, 28 Şubat döneminde bir sürü kadının eğitimlerini yurt dışında sürdürmek durumunda kaldığını anlattı. Zengin, "Bu konu, yaşadığımız bir gerçek yani bize verilen bir sufle ile siyaseten bir nasihat ile bunu yapmıyoruz. Bu bizim hayatımız; hayatımızın en temel gerçeği." dedi.
Sivil siyasetin alanının güçlenmesi, vesayetin gücünü kaybetmesi, asker ve yargı bürokrasisinin gücünü kaybetmesiyle Türkiye'de 2013'ten itibaren fiilen bu yasakların kendiliğinden hafiflediğini ifade eden Zengin, aslında başörtüsü özgürlüğü için herhangi bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olmadığını ancak CHP'nin bu konuda kanun teklifi vermesinin, anayasa değişikliği teklifini hazırlamalarında etkili olduğunu belirtti.
Zengin, CHP'nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yürürlüğe girmesinin ardından yüzde 50+1 oy alma zarureti olmaması durumunda başörtüsü konusunda kanun teklifi sunmayacağını söyleyerek, "Artık yalnızca kendi mahallelerinde siyaset yapmak yeterli gelmiyor. Tek mahalleden alacağınız oyla cumhurbaşkanı olamıyorsunuz. Bu yüzden mecburen başka insanlarla bir masada oturmak, başka insanları dinlemek ve başka insanlar için çözüm üretmeniz gerekiyor. Bizim hayatımız olan konuda tereciye tere satıyorlar." diye konuştu.
"Başörtüsü meselesinin, AK Parti'nin siyasi olarak varlığını teşkil eden en önemli unsur" olduğunu dile getiren Zengin, "Konuya yaklaşımımız CHP gibi siyasi bir perspektiften olamaz. Biz bu meseleye 'Siyaseten ne ekeceğiz, ne biçeceğiz, ne kazanacağız?' diye bakmıyoruz. Başörtüsü milletin değerlerinin remzi. Siyasi yaklaşımımız, milletin değerleri haline getirmek, bunları buluşturmak. Bu yüzden 20 yıldır iktidarız. Bunun başka cevabı yok. Bu konu bizim için yerli ya da yabancı siyasi danışmanların bize sufle verdiği bir mesele değil." değerlendirmesinde bulundu.
"CHP'nin teklifine 'hayır' diyoruz"
Başı açık ya da başı kapalı olmanın, Anayasa'nın üstünde doğal bir hak olduğunu belirten Zengin, şöyle devam etti:
"Kanunla teminat altına alınan kanunla değişir. Bir kanun teklifi verdiğinizde aslında Anayasa üstü, tabii hakkın bulunduğu yeri aşağıya indiriyorsunuz. Kanunla verilip alınabilen bir hak durumuna getiriyorsunuz ve bu indirgeme nedeniyle bir yasaklamanın önünü açıyorsunuz, hukuken altyapısını oluşturuyorsunuz. Kanunla verdiğimizi kanunla alıyorsunuz ama anayasa ile verdiğiniz bir şeyi kanunla alamazsınız. CHP'nin kanun teklifine siyaseten değil esası, meseleye yaklaşımı ve hukuk mantığı açısından 'hayır' diyoruz, içeriğine ise toptan 'hayır' diyoruz çünkü içeriği yasaklayıcı anlayışın imgelerini, ifadelerini barındırıyor.
Bu Anayasa değişikliğiyle gerçek niyetin ortaya çıkması için onlara bir imkan veriyoruz. Bir niyetleri varsa işte kalıcı, olabilecek en üst noktada bir teminat için bugün buradayız. Bir Anayasa değişikliği teklifi veriyoruz. AK Parti Grubu, MHP Grubu, BBP ve imza veren Bağımsız İstanbul Milletvekili Fatih Mehmet Şeker adına, 'Gelin, bu Anayasa değişikliğine destek verin.' diyorum. Bu, 400 milletvekilini geçerek referanduma gitme ihtiyacı da olmadan TBMM'de çözülmeli. TBMM'ye yakışan budur. Bu, Meclisin onurudur, siyaset yapan insanların da onurudur. Hem siyasi partilere hem de bütün milletvekillerine arkadaşlarım adına çağrım; bu Anayasa değişikliğinin Türkiye için gerçek manada ne anlama geldiğini anlamak, idrak etmek, bizim hissiyatını anlamak ve buna destek vermek konusunda da her manada bizim yanımızda olduklarını bilmek istiyoruz."
"Başı açık kadınların da özgürlüğü savunuyoruz"
Özlem Zengin, başörtülü kadınlarla ilgili yapılanların geriye dönüşü olmaksızın ortadan kalkması için bu Anayasa değişikliği teklifinin önemli olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Teklifimiz, yalnızca başörtülü kadınları değil, başörtülü ya da başı açık olmayı, temel hak ve hürriyetlerden yararlanma konusunda bir engelleyici sebep olmaktan çıkarıyor. Yani biz teklifimizde başörtülü kadınların da özgürlüğünü savunuyoruz başı açık kadınların da. Hepsinin özgürlüğü için bu anayasa teklifini veriyoruz. Ayrıca çok yararlandığımız bütün o konuları başlık başlık sayıyoruz. Çalışma hayatı, eğitim hayatı, bunların hepsini sayarak ifade ediyoruz. Daha geniş manada da 'Bir kadın mesleğini icra ederken dini inancına, kıyafetlerine uygun olarak bir mesleki kıyafet tanımı yapılabilir.' diye de altını çiziyoruz. Bu nedenle bu anayasa değişikliği Türkiye'nin belki son 50 yılında yaptığı en önemli anayasa değişikliği.
Bir diğer düzenleme de aile müessesesine dair. Aile, dünyada her geçen gün kıymeti daha da artan bir böyle müessese. Aile, Anayasamızda aile toplumun temeli olarak görülmüş ve anayasal olarak koruma altına alınmış bir müessese. Kanunlarımızda çok sarih ifade edilmesine rağmen Anayasa'ya tek bir cümleyle 'evlilik birliğinin bir kadın ve bir erkek arasında olan hukuki bir müessese olduğu' ifadesini koyuyoruz. TBMM'de bu ifadeye karşı çıkacak bir milletvekilinin olacağını da doğrusu düşünmüyorum."
"Başörtülüler içinde ruh yokmuş gibi anlatılıyor"
Anayasa değişikliği teklifinde emeği geçen ve bu konuda destek verenlere teşekkür ederken gözyaşlarını tutamayan Zengin, "Dua ederek ve duamız hayata geçsin diye siyaseten mücadele ederek bugüne gelinmesinde emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum, iyi ki varlar." dedi.
Vicdanı olan herkesin kanaatiyle bu noktaya gelindiğini anlatan Zengin, "Bu onurlu tavrın, TBMM'de her bir milletvekilinin bunu kendi vicdanına, aklına sorarak bu kararı vermesinin, onlara oy veren insanlara en yakışan tavır olacağına inanıyorum." ifadesini kullandı.
Başörtüsü meselesinin, hiç hak etmediği kadar siyasi boyutuyla konuşulduğunu söyleyen Zengin, "Başörtülüler bir bütün, sanki içinde insan, ruh yokmuş gibi anlatılıyor. Her birimizin başka hikayesi, yolculuğu var. Hepimiz ayrı bireyleriz. Bu yasaklar bitti, bu anayasa değişikliği de inanıyorum Meclisten geçecek ama biz bunu anlatmaya devam edeceğiz. Bu, bizim hikayemiz." diye konuştu.
TBMM Anayasa Komisyonunda havale edilecek kanun teklifinin görüşme takvime ilişkin Zengin, "Ocak ayının sonunda görüşülüp şubatta herhalde Meclise gelecektir diye tahmin ediyoruz, kati bir tarih vermek doğru değil." dedi.
Bu arada Zengin, 6 yaşında çocuğun cinsel istismara uğradığı iddiasına ilişkin Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerle beraber araştırma komisyonu kurmaya karar verdiklerini bildirdi.