Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Adalet ve Medeniyet Derneği bünyesinde çalışmalarını sürdüren Teknikhane tarafından düzenlenen, "Mühendislik Buluşması" etkinliğinde konuştu.
Osmanlı sultanlarının batı ülkeleri ile olan farkı kapatmak için reform hareketlerine girdiğini hatırlatan Işık, 2. Abdülhamit'in "Türkiye kendi otomobilini üretsin" diye talimat verdiğini belirtti.
"O dönem yerli otomobil olayı çözülmüş olsaydı düşünün bugün Türkiye nerede olurdu? O dönem hiç Japon markası yoktu." diyen Işık, "1924'te Türkiye'de Vecihi Hürkuş ilk tayyareyi üretiyor. 1935 yılında Emrullah Ali Yıldız kendi gücüyle kalkan bir planör imal ediyor. Merhum Nuri Demirağ ise 1936'da devletin posta şirketindeki bir memur iken uçak atölyesi kuruyor ve ilk uçağı üretiyor. Dünyaca ünlü uçak şirketlerinden biri 1916'da diğeri 1967'de kuruluyor. Demirağ'ın o hamlesi akamete uğratılmasaydı, devlet tam destek verseydi bugün Türkiye'nin dünyadaki yeri ne olurdu? Acaba Türkiye, birkaç ülkeyle birlikte dünyanın en iyi, kaliteli uçaklarını yapan bir şirketi olmaz mıydı?" değerlendirmesinde bulundu.
Yerli otomobil konusu
2011 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bir babayiğit arıyorum" sözleriyle yerli otomobil konusunu Türkiye'nin gündemine getirdiğini anımsatan Işık, şöyle konuştu:
"Gelecek elektrikli otomobilde. Bizim otomobilimiz elektrikli olmalı. Elektrikli otomobil ile ilgili çalışmayı başlattık. Alt yapı belli bir süre içerisinde hazırlanamayacağı için menzili uzatılmış elektrikli otomobil modelini benimsedik. Yaptığımız hesaplamalarda bin kilometrelik mesafeyi maksimum 20 litrelik benzinle alıyorsunuz. Yakıt tasarrufu iyi olan araçtan çok daha ekonomik."
Başbakan Yardımcısı Işık, "Şimdi biliyorsunuz 5'li bir konsorsiyum oluştu. Elektrikli araç olacağını açıkladılar. Benim önerim, menzili artırılmış elektrikli araç olması. Çünkü alt yapısının Anadolu'nun en ücra köşesine kadar yaygınlaşması ve Türkiye'nin hedef pazarında alt yapının hazır hale gelmesi epey zaman alır. Menzili artırılmış elektrikli araç çok kolay ticarileşecek bir model olur. 1961'de ne söyledilerse, ne engel çıkardılarsa aynısını bugün de karşımıza çıkartıyorlar." ifadelerini kullandı.
Pardus milli işletim sistemi devreye girince maliyet açısından büyük bir avantaj oluştuğunun altını çizen Işık, "Bu milli işletim sistemi ile milyonlarca dolar lisans ücreti vermekten kurtuluyorsunuz. Fatih projesine bir işletim sistemi teklif veriyor ve her bir sistem için 60 dolar istiyor. Pardus devreye girince bu rakam 5 dolara, sonra 1 dolara, sonra da bedava. Pardus'ta kendi işletim sistemimiz yerli ve milli olduğu için pek çok bilgisayar korsanının bilmediği bir alan oluyor. Kendinizi çok daha güvenli hale getiriyorsunuz. Siber savunmaya harcayacağınız kaynak azalıyor. Milli Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı kullanıyor. Kamu kurumlarında da yaygınlaştı." dedi.