Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi (OCHA), Cenevre’de bulunan küresel operasyonlardan sorumlu yapılanmasını İstanbul’a taşınmaya hazırlanıyor.
OCHA'nın İstanbul'da ofis açmasına ilişkin anlaşma New York'ta imzalandı.
Türkiye'nin BM Daimi Temsilciliğinde gerçekleşen törende, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock ve Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu anlaşmaya imza attı.
"OCHA'nın İstanbul'da ''önemli bir üssü' olacak"
Lowcock, OCHA'nın yeni ofisiyle İstanbul'da ''önemli bir üssü'' olacağını ve İstanbul'un ''mükemmel bir lokasyon'' olduğunu belirterek buradan Orta Doğu ve Afrika'daki yardımlarını koordine edebileceklerini söyledi.
''Türk halkına ve Türk yetkililere minnettarım'' diyen Lowcock, OCHA'nın 50'ye yakın personelinin İstanbul'a kaydırılacağını aktardı.
'İstanbul birçok BM örgütü için bölgesel bir merkez haline geldi'
Feridun Sinirlioğlu ise Türkiye'nin BM'nin sorumlu bir üyesi olarak, örgütün dünyadaki tüm insanların yaşamlarını iyileştirmeye yönelik çabalarına aktif olarak katkıda bulunduğunu vurguladı.
Sinirlioğlu, ''Biz sadece geniş bir coğrafyada en savunmasızlara yardım eli uzatmakla kalmayıp, aynı zamanda dünyadaki mülteci nüfusunun yüzde 20'sine ev sahipliği yapıyoruz ve onların ihtiyaçlarını karşılıyoruz'' dedi.
Türkiye ve BM arasındaki gelişmiş iş birliği sonucunda İstanbul'un birçok BM örgütü için bölgesel bir merkez haline geldiğine dikkati çeken Sinirlioğlu, OCHA'nın yeni ofisinin 5 yıl önce İstanbul'da düzenlenen ilk Dünya İnsani Zirvesi ile yaratılan küresel ivmeye de hız kazandıracağını dile getirdi.
'Anlaşma, uluslararası toplumun Türkiye'ye duyduğu güvenin tezahürü'
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İstanbul’un bir Birleşmiş Milletler merkezi haline getirilmesi hedefi çerçevesinde, girişimci ve insani dış politikamızda atılmış somut bir adımdır" ifadeleri kullanıldı.
İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi'nin Suriye'deki insanlık krizi başta olmak üzere dış politikada Türkiye'nin temel ortaklarından biri olduğu vurgulandı.
Bakanlık yapılan anlaşmayı, uluslararası toplumun Türkiye'ye duyduğu güvenin tezahürü ve küresel insani konulardaki öncü konumunun teyidi olarak niteledi.