Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti İzmir İl Başkanlığınca düzenlenen Sivil Toplum Buluşması'nda yaptığı konuşmada, 2008'den beri dünyanın bir kriz yaşadığını, hala bu krizi atlamadığını belirtti.
Küresel sistemin, kapitalist ekonomik bakış açısının insanı ihmal ettiğini, insanı üretim aracı, finansman aracı olarak gördüğünü vurgulayan Yıldırım, bunu görerek 15 yıl önce "insanı yücelt ki devlet yüceltsin, insanı yaşat ki devlet yaşasın" prensibiyle yola çıktıklarını ifade etti.
Güneydoğu'da, Doğu'da sorunlar yaşandığını, herkesin "bir fırsat verelim, barışa, çözüme" dediğini ve bunun verildiğini hatırlatan Yıldırım, bunu terörü azdırmak için bir fırsata dönüştürenlerin bölgeyi ne hale getirdiğinin görüldüğüne dikkati çekti.
"Yıktılar, yaktılar, çukurlar, hendekler kazdılar, insanları acımasızca katlettiler, yetmedi evlerinden yurtlarından göç etmek zorunda bıraktılar." diyen Yıldırım, artık Türkiye partisi olduğunu söyleyen HDP'nin kendisine inananları aldattığının altını çizdi.
"Müthiş bir değişim var"
Halk oylaması kampanyası dolayısıyla bütün illere, Hakkari, Şırnak, Mardin, Siirt, Bingöl, Muş, Diyarbakır, Ağrı, Iğdır gibi bölgedeki tüm illere gittiğini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Müthiş bir değişim var. İnsanların üzerinden tehdit, korku, sindirme kalkmış. Sokaklarda bölücü terör örgütüne, elinde ay yıldızlı bayrak lanet okuyor. İşte gerçek Türkiye bu. 15 Temmuz'da İzmir nasıl sokağa döküldü, meydanları nasıl doldurduysa bayraklarıyla Hakkari de Diyarbakır da aynısını yaptı."
"Bunun cevabı pazar günü verilecek"
Halk oylamasının bir seçim olmadığını, partilerin, adayların yarışmadığını hatırlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Karar vereceğimiz şey çok açık. Türkiye bir yol ayrımında. Türkiye 15 Temmuz'da çok büyük bir darbe ile karşı karşıya geldi. O gece sabaha kadar bunun her saniyesini dolu dolu yaşamış ve mücadelesini yapmış bir kardeşiniz olarak söylüyorum. O gece Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu bizatihi gördüm. İnsanların üzerine bombalar yağdıran, gözünü kırpmadan Özel Harekat binasını bombalayan, Meclisi bombalayan, köprüde, emniyette her yerde rastgele insanları tarayan bu gözü dönmüş asker kılığına girmiş alçaklar ne yapmaya çalışıyorlardı? Yapmaya çalıştıkları şey demokrasiye son vermek, Meclisi dağıtmak, ülkeyi tekrar 30 yıl geri götürmek. Ne uğruna, kafalarını kiraya verdikleri orada oturan, Pensilvanya'da oturan adama, FETÖ. Kimin yönettiği, kime hizmet ettiği bilinmeyen bir adam.
O gün (15 Temmuz gecesi) diyorum ki arkadaş, insanların üzerine bomba yağdırıyor şu uçaklar, uçak kaldırın, bunları uzaklaştırın. Ne dese beğenirsiniz, 'Efendim yazılı emir gerekir'. 'Ben sana sabah yazılı izini gösteririm' dedim. Şimdi yazılı izin orada, bol bol hatırasını yazsın. Bu da bize bir şey gösteriyor; bu sistemin arızası var. Ben torunuma cevap veremedim. Bana diyor ki 'dede bunlar bizim askerimiz değil mi', evet. 'Niye bizim insanların üzerine bomba atıyorlar.', 11 yaşındaki çocuk söylüyor bunu. Ne diyeceksiniz söyleyin bana. Bunun cevabı pazar günü verilecek."
"Türkiye’yi kucaklayan herkes için iktidar yolu açılıyor"
"Bu yapılan düzenlemeler bütün partiler için geçerlidir, 'AK Parti’ye yarar' diye yazmıyor parantez içinde. Eminim ki çalışan, çabalayan, milletin gönlüne giren herkes için iktidar yolu açılıyor." diyen Yıldırım, "Türkiye’yi kucaklayan herkes için iktidar yolu açılıyor ama 'ben bölücüyüm, bölge partisi olacağım, ben filanca etnik grubun, filanca dini grubun iktidarı için çalışıyorum' diyene iktidarın yolu kapanıyor. Bölücülüğün, ayrımcılığın yolu kapanıyor, birliğin, beraberliğin yolu açılıyor, sistem bu. Bunun memleket için ne zararı var?" değerlendirmesinde bulundu.
"Bu millete nefret duyguları yakışmaz"
Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Verdiğiniz kararın başımız gözümüz üstünde yeri var, ister olumlu ister olumsuz. Bizden şunu beklemeyin. ‘Efendim hayır çıkarsa İzmir’den düşmanı denize döktüğümüz gibi sevineceğiz’. Bu laflar bize yakışmaz. Bunu biz söylemeyiz, söyleyeni de şiddetle kınıyoruz. Bunu söyleyenler daha da ileri gittiler. ‘Evet çıkarsa nasıl Yunan’ı denize döktük, sizi de dökeceğiz’. Biz evet çıkarsa onları da çağıracağız yanaklarından öpeceğiz. Bizim işimiz sevgi, nefret değil, bize nefret yakışmaz. İnancımıza, bu millete nefret duyguları yakışmaz."