Diyanet İşleri Başkanvekili Ekrem Keleş, Arakan Halkıyla Dayanışma Kurumu Başkanı Selimullah Abdurrahman ile Mekke'de Diyanet Hac İdare Merkezi'nde görüştü.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Keleş, "Dünyanın herhangi bir yerinde zulme uğrayan insanların derdiyle meşgul olmak, onların dertleriyle ilgilenmek her Müslüman'ın vazifesidir. Kim olursa olsun, ne olursa olsun dünyanın hiçbir yerinde zulüm kalmayıncaya kadar Müslümanların, yaşanan bu zulümlerin bertaraf edilmesi için çalışması gerekiyor." diye konuştu.
Dünyanın bir yerinde zulüm varken hiçbir Müslüman'ın "bana ne" diyemeyeceğini belirten Keleş, şöyle devam etti:
"Müslüman olsun olmasın zulme uğrayan her insanın derdi Müslüman'ın derdidir. Arakanlı kardeşlerimiz en temel haklarından mahrum bırakılmaktadırlar. Eğitim haklarından, can ve mal güvenliğinden yoksun bir durumdalar. Evleri yakılıyor, göçe zorlanıyorlar. Binlerce insan, kadın, çocuk, yaşlı demeden öldürülüyor. Böyle bir zulüm karşısında sessiz kalmak mümkün değildir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Mekke'de İslam ülkelerinin hac organizasyonu başkanlarını davet etti. 40'tan fazla ülke bu toplantıya katıldı. Haccın bir amacı da Müslümanların dünyadaki dertleriyle ilgilenmektir. Bu senenin temel konusu Arakan'daki Müslümanların problemleri oldu. 40'tan fazla İslam ülkesinin temsilcisiyle Arakan'da yaşanan zulme karşı hac organizasyon başkanları olarak ortak bir açıklama yaptık."
Abdurrahman'dan detaylı bilgi aldıklarını ve Arakan'daki diğer temsilcilerle de görüşmeleri sürdürdüklerini kaydeden Keleş, Türkiye Diyanet Vakfıyla birlikte Arakan'a gereken yardımların yapıldığını ve milletin hayır elinin buradaki mazlumlara ulaştırıldığını söyledi.
"Arakan sınırında kalanlar hapishane hayatı yaşıyor"
Selimullah Abdurrahman ise Türk halkının Arakan'da yaşanan zulme duyarsız kalmadığını, dünyadaki hiçbir mazluma sırt çevirmediğini ifade etti.
Arakan'da büyük bir zulmün sürdüğünü, Arakanlıların ise gözlerinin ve umudunun Türk halkında olduğunu belirten Abdurrahman, şöyle konuştu:
"Türkiye'ye, dünyadaki tüm mazlumlara gösterdiği ihtimamdan dolayı ve Arakan'da yaşanan zulme karşı duyarsız kalmadığı için teşekkür ediyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Arakan sorununa gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ediyoruz. Türkiye eskiden beri Arakan ile ilgilendi. İlişkilerimiz eskiden bu yana devam ediyor. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde ve farklı platformlarda Arakan sorununu istişare ettik. Yaklaşık 70 yıldır Myanmar'da, Bangladeş'in güneybatısında bulunan Arakan'ın çeşitli sorunları bulunmaktadır. Yarım asırdır askeri Burma yönetiminin Arakanlı Müslümanlara yönelik baskıları sonucunda büyük göç hareketleri yaşanmaktadır. Özellikle son 10 yılda baskıların artmasıyla bölgeden komşu ülkelere sığınan Arakanlıların sayısı 3 milyonu geçti.
Geride kalanlar, Arakan sınırında kalanlar ise hapishane hayatı yaşamaktadır. Batıya doğru hareket edilemiyor. Sadece Bangladeş'e açılan kapı var. Hicret etmek isteseler de rahatlıkla gidemiyorlar. Bu baskılar sonucunda bölgede Bangladeş'e yaşanan sürgünlerde yaklaşık 5 büyük göç hareketi yaşandı. 3 milyon insan sürgün edildi. Bangladeş'e sığınan Arakanlılar Bangladeş için de sorun teşkil etmeye başladı. Bangladeş'in de imkansızlıkları var. Burma yönetimi de bunu fırsat bilerek, insanları göçe zorlayarak çeşitli uygulamalarda bulunuyor. Bangladeş'e bu anlamda teşekkür ediyoruz. Kıt imkanlara sahip olsa da imkanlar ölçüsünde destek vermeye devam ediyor."
Arakan'da yaşananların insani boyutunun yanı sıra siyasi boyutu bulunduğuna işaret eden Abdurrahman, bu açıdan Rohingya probleminin dünyada unutulduğuna dikkati çekti.
Bu konunun, son olaylarla tekrar gündeme gelmeye başladığını belirten Abdurrahman, "Arakan Müslümanlarının problemlerinin barışçıl şekilde gündeme gelmesini istiyoruz. 2005'ten beri Türkiye ile ilişkimiz devam etmektedir. Bir heyet bölgeye gelerek sorunlarımızı dinledi. Uluslararası kamuoyunun dikkatini Arakan sorununa çekmek istiyoruz. Türkiye önderliğinde İslam dünyasının da uluslararası bir güce dönüştüğünü söyleyebiliriz. Müslüman ülkelerin önderliğinde oluşan bu birlik, uluslararası sorunlara ağırlığını koymaya ve sorunların çözümünde önemli bir rol almaya başladı." dedi.
Dünyanın çeşitli yerlerindeki birçok toplantıda, uluslararası teşkilatlar ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüşme imkanı bulduklarını kaydeden Abdurrahman, "Türk toplumunun uluslararası sorunlarda önemli roller üstlendiğini biliyoruz. Türkiye'nin Osmanlı'dan gelen böyle bir geleneği var. Mazlumların sorunlarına sahip çıktıklarını biliyoruz. Önümüzdeki dönemde bizim sorunlarımızın, Arakan sorununun çözümünde de Türk halkından beklentimiz bu yönde. Türk halkının katkılarını görmemek mümkün değil. Türk halkına tekrar teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.