Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Esed rejiminin düzenlediği kimyasal silah saldırılarına ilişkin, "Bu saldırıda hiçbir kırmızı çizgi yok. Vahşet ve insanlık dışı muameleye maruz kaldı evlatlarımız, yavrularımız, oradaki vatandaşlar. Bu saldırıyı şiddetle kınıyorum. Bu zulme sessiz kalanlar da en az Esed rejimi kadar suçludur." dedi.
Bakan Kaya, Sarıyer İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi'nde kadınlarla bir araya geldi.
Burada konuşan Bakan Kaya, Hollanda'nın kendisine yönelik skandal tavrını ve o gece yaşadıklarını anlattı.
Kaya, "Batı ve Avrupa neden 'hayır' kampanyalarını destekliyor, 'evet' kampanyalarını yasaklıyor, FETÖ mensuplarına, PKK yandaşlarına sahip çıkıyor? Bunu düşünmemiz lazım. Avrupa, Türkiye'nin büyümesinden, gelişmesinden rahatsız. Artık IMF'den gelen uzmanlar tarafından yönetilen bir Türkiye yok." diye konuştu.
Türkiye'nin koalisyonlu hükümetler döneminden çok çektiğini dile getiren Kaya, "Ben bugün 65. hükümetin bakanıyım. Ortalama bir hükümetin ömrü 15 ay ama çoğu hükümet bunu bile görememiş. Günler süren hükümetler, kurulup güvenoyu alamayan hükümetler var. Koalisyonlar döneminde ülkemiz hep bedeller ödedi. Ama buna da güçsüz parlamenter sistemle mahkum bırakıldık." ifadelerini kullandı.
Anayasa değişikliğinin önemine değinen Kaya, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle kalıcı olarak siyasi istikrarı ülkemiz yakalasın istiyoruz. Maalesef, 10 yılda bir yakaladığımız bütün kazanımları darbe süreçleriyle vesayet odakları yok etti." dedi.
- "Dünyanın artık bu zulüm karşısında sesini yükseltmesi gerekiyor"
Bakan Kaya, programın ardından Esed rejiminin kimyasal silah saldırılarına ilişkin AA muhabirine açıklama yaptı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya, şunları kaydetti:
"Kimyasal saldırı sonucu 100'den fazla çocuk ve özellikle bebekler katledildi. Bu saldırıda hiçbir kırmızı çizgi yok. Vahşet ve insanlık dışı muameleye maruz kaldı evlatlarımız, yavrularımız, oradaki vatandaşlar. Bu saldırıyı şiddetle kınıyorum. Bu zulme sessiz kalanlar da en az Esed rejimi kadar suçludur.
Dünyanın artık bu zulüm karşısında sesini yükseltmesi gerekiyor. Kırmızı çizgilerden bahsediliyor ama çizgiler aşıldığı halde hala güçlü bir ses duyamadık saldırıya karşı. İnsanlık, vicdan hepsi ayaklar altına alındı. Vahşet durumu söz konusu. Buradan tüm dünyanın sesini yükseltmesini beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Biz, Suriyeli kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Bu vahşete karşı da sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Kadınlar, çocuklar bebekler katledilirken susmadık susmayacağız. Esed rejimi de bu yaptığı zulmün hesabını bir gün elbet verecek."
"Türkiye'de demokrasinin kurumsallaşmasını sağlamak ancak güçlü bir liderle olabilir"
KADEM Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar da programda yaptığı konuşmada, 7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin yüzde 41 oy almasına rağmen tek başına hükümeti kuramadığına değinerek, "Bu ülkede hep koalisyonlar olsun, istikrar olamasın ve Türkiye ilerleyemesin diye getirilmiş bir sistem var." dedi.
Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliği sayesinde son 15 yıldır istikrarlı bir dönem yaşadığını söyleyen Bayraktar, "Tabiri caizse ekstra güçlü bir lider olduğu için bu sisteme rağmen istikrar yaşıyoruz. Bu güçlü lider bile bu sistemden dolayı çok ciddi sorunlar yaşadı. Yaşanan sorunlardan kastım, bürokratik vesayetin getirdiği engeller. Bu engeller olmasaydı şimdiye kadar Türkiye'nin demokratik, ekonomik olarak katedilen bütün ilerlemelerin kim bilir kaç katını alacaktık?" ifadelerini kullandı.
Bayraktar, Türkiye'de demokrasinin kurumsallaşmasını sağlamanın ancak güçlü bir liderle olabileceğine vurgulayarak, "Koalisyon dönemlerinde güçlü bir sosyal politika bile uygulanamazken böyle bir yönetim modeli değişikliğine hiçbir şekilde gidemezsiniz. Bu nedenle bu dönemde bu değişikliği yapmazsak Türkiye'nin önü daha yıllarca kesilmeye devam edecek." dedi.
Yıllarca halkın seçimlerde doğru tercihler yaptığını anlatan Bayraktar, "Bundan sonra yapmaması için de bir neden yok. Fakat 'Erdoğan kadar güçlü olmayacak bir lider olursa, onun kadar bürokratik vesayetle mücadele edemeyecek bir lider gelirse ne olacak?' diye düşündüğünüz zaman, tam da bunun için lazım böyle bir sistem. Yani bürokratik vesayetin dizginlendiği, halkın sesinin daha güçlü olduğu bir yönetim modeli tam da bundan sonraki liderler için lazım." diye konuştu.