Son dönemlerde Türkiye’nin bir numaralı gündemi seçimler… Bu nedenle kimi alanlarda yaşanan kritik gelişmelerin değeri belki de yeterince anlaşılmıyor. Savunma sanayii bunlardan biri. Yerli/milli savunma sanayiinin belki de en hızlı dönemine şahitlik ettiğimiz bu süreçte yaşanan kimi ilkler üzerinde daha fazla durulmayı hak ediyor.
Son örnek geçtiğimiz günlerde yaşanan SİHA’dan seyir füzesi atışı… ROKETSAN imzalı Çakır füzesi AKINCI SİHA’dan ateşlendi ve böylece Türkiye dünyada seyir füzesini insansız hava aracından ateşleyen ilk ülke oldu.
Her ne kadar bu olayda füze ve insansız hava aracına odaklanılsa da aslında arka planda kritik bir detay daha var. Çakır füzesi test atışı sırasında tamamen yerli/milli imkanlarla geliştirilen bir füze motoruyla hedefine süzüldü.
Daha net bir ifadeyle Türkiye, milli insansız hava aracından milli motorla çalışan milli bir füze ateşledi.
Peki, bu neden önemli, gelecek dönem için nasıl mesajlar taşıyor? Sürecin detaylarına yakından bakalım…
Seyir füzesi kullanımı artıyor
Öncelikle genel bir fotoğraf ortaya koyakta fayda var. Seyir füzeleri yakın bir geçmişe kadar oldukça stratejik ve gerekli olduğu haller dışında pek de kullanılmayan ürünlerdi. Pahalı ve stratejik olmaları bu noktada anahtar kelime.
Ancak zaman içerisinde gelişen teknoloji hem bazı bilgilere erişimi kolaylaştırdı hem de maliyetleri düşürdü. Bugün geldiğimiz noktada ‘düşük maliyetli, çabuk üretilebilen, kolay harcanabilir’ seyir füzesi ihtiyacı üst seviyeye çıktı ve ülkeler de buna göre pozisyon aldı.
Çakır füzesi neden önemli?
Çakır da yukarıda saydığımız özellikleri taşıyan bir seyir füzesi. Türkiye’nin elinde hali hazırda kendi imkanlarıyla ürettiği SOM ve Atmaca gibi seyir füzeleri de var. Ancak Çakır onlara göre çok daha ucuz ve sahip olduğu kimi özellikler onun pek de geride kalmayacak stratejik bir ürün olduğunu gösteriyor.
Geçtiğimiz yıl mart ayında lansmanı gerçekleşen Çakır aslında üzerine uzun uzun konuşulabilecek bir füze. Hatta bir füze ailesi… Toplamda birden fazla grupta 8 farklı füzeyi içeren 150+ kilometre menzilli Çakır füze ailesi ile birçok güvenlik biriminin ihtiyacı eşzamanlı karşılanabilecek.
Gemisavar füzesi, elektronik harp füzesi, seyir füzesi, sürü sensörlü seyir füzesi gibi gruplardan oluşan Çakır füze ailesi hem kuvvet komutanlıkları hem de Milli İstihbarat Teşkilatı için çok değerli bir kazanım.
Kağıt üzerindeki sayısal verileri bir kenara bırakıp objektifimizi harp sahasına çevirdiğimizde de Çakır’ın önemini anlayabiliyoruz. Normalde seyir füzeleri savaş uçaklarından atılıyor. Bir savaş uçağının maliyeti, pilotun can güvenliği riski, muhtemel bir pilot ya da uçak kaybında yerine yenisinin konabilmesi çok uzun süreli ve maliyetli işler.
Gelecek yıl envantere girmesi beklenen Çakır’ın insansız hava-kara-deniz platformlarından atılabileceği gerçeğinden yola çıkarsak Ankara hem yukarıda saydığımız riskleri en aza indiren hem de çevresindeki ülkelere karşı son derece caydırıcı bir mühimmata kavuşmuş oluyor.
Motor detayı gözden kaçmamalı
Sinop’ta gerçekleşen Çakır atışında dikkatlerden kaçmaması gereken asıl konulardan biri de füzenin motoru. Çakır o gün tüm bileşenleri yerli/milli imkanlarla geliştirilen füze motoruyla hedefine süzüldü. Türkiye sadece füzeyi üreten değil onun motorunu da üreten bir ülke olduğunu gösterdi.
Bu motoru başka füzelerde kullanmak da gayet mümkün. Dünyada bu tarz motorları genelde Fransa tedarik ediyor. Bu durum onları hem tekel konumuna getiriyor hem de bu kartı ambargo kozu olarak kullanmalarının önünü açıyor.
Türkiye, kendi füzesine kendi motorunu taktığında sadece ambargodan kurtulmuş olmuyor. Yüzlerce milyon dolarlık bir piyasaya yeni oyuncu olarak giriyor. Fransa’nın tekelini kırabileceğini gösteriyor.
Tüm bunların yanında savunma sanayiindeki birlikteliklerin uzun yıllar sürdüğü gerçeğini göz önünde bulundurursak belki de yeni müttefikler edinebilmenin taşlarını döşüyor.
Çakır’daki füzenin daha büyüğünün geliştirildiği ve bu motorun SOM ile Atmaca’da kullanılacağı bilgisi gelecek dönemler için Ankara’nın yol haritasını da gösteriyor.