Açık 14.8ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 05.05.2020 17:05

Çelik: Milli iradeye dönük suikast girişimidir

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, darbe çağrışımı yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan söylemlere sert tepki gösterdi. Ömer Çelik cunta çağrılarının, "Milli iradeye dönük suikast girişimi" olduğunu söyledi.

Çelik: Milli iradeye dönük suikast girişimidir
[Fotoğraf: AA]

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Bir iktidarı siyaset yaparak seçimle göndermek istemek her muhalefetin demokratik hakkıdır ama 'seçimle ya da başka yollarla gidecek' demek bunun Türkiye tarihindeki anlamı bellidir. Bu millete karşı silah çekmenin, milletin iradesine karşı suikast girişiminde bulunmanın referansıdır." dedi.

Çelik, Kovid-19 salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında video konferansla gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Toplantıda iç ve dış siyasi olayları değerlendirdiklerini söyleyen Çelik, koronavirüsle mücadele konusunda yapılan çalışmalar ve alınan tedbirlerin de incelendiğini kaydetti.

Çelik, dünyadaki koronavirüs durumunu takip ettiklerini, bunun Türkiye'ye yansımalarını değerlendirdiklerini ifade etti. 


 

Vatandaşların tedbirlere uymasıyla bir normalleşme sürecinin konuşuyor olmasının son derece önemli olduğunu belirten Çelik, "Tedbirlere ne kadar çok uyarsak normalleşme o kadar azami derecede mümkün olacak. Bütün vatandaşlarımızın sağlığını, sıhhatini gözeterek bu kolaylaştırıcı birtakım adımların atılması bizi kesinlikle rehavete sevk etmemelidir. Eğer rehavete sevk ederse onun sonrasında daha ciddi önlemler alınma durumunda kalınabilir." diye konuştu.

Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Çelik, "İnsan odaklı sağlık politikası olmayan, sadece iri devlet olan birtakım devletlere nazaran nasıl güçlü bir mücadele verdiğimizi hep beraber görmüş olduk." ifadelerini kullandı.

Çelik, son 10 gündür Türk siyasi tarihi açısından kayıtlara geçmesi gereken bir tartışmanın yaşandığını, bunun en son örneğinde, internet sitesindeki yazarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı merhum Başbakan Adnan Menderes'in akıbeti ile tehdit eden bir yazısının çıktığını ifade etti.

Bunun aylar evvel bir askeri bürokratın TBMM'ye saldırısı ile başladığını, Meclisin yasa yapma hakkını gasbeden bir yaklaşım ortaya koyduğunu dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"Maalesef bildiğimiz bir parti işte her zaman olduğu gibi vesayet süreçlerine verdiği desteği burada da gösterdi. Arkasından çok bildiğimiz bir şey vardır; Türkiye'de belli odaklar, bunlara ben 'demokrasiyi felç etme örgütü' diyorum, bunların bazıları, bazı barolarda olurlar, bazı derneklerde olurlar, bazı partilerde olurlar ama yatay kesen bir örgüttür bütün bu yapıları. Devletin bürokrasisinde olurlar, bazen 367 kararıyla önümüze çıkarlar, bazen işte 27 Nisan muhtıra teşebbüsüyle önümüze çıkarlar, çeşitli şekillerde kendilerini gösterirler. Bazen bir baro açıklamasıyla kendilerini gösterirler. Bunun en acısı Yüce Meclis çatısı altındaki bazı milletvekillerinin bu demokrasiyi felç etme örgütünün gönüllü militanları olmasıdır. Bunlar bildikleri yola başvurarak yine bir rejim tartışması açmaya çalışıyorlar. Seçilmiş Cumhurbaşkanlığı makamına, milletin oyunu beğenmeyerek milli iradeyi beğenmeyerek 'saray rejimi' demeye başladılar."

Benzer ifadelerin merhum Menderes ve merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la ilgili de söylendiğini hatırlatan Çelik, bunun aynı şey olduğunu bildirdi.

"Saray rejimi" tartışmasının yeni olmadığını, TBMM'ye girdikleri ilk dönemde milli eğitim ve dış politikayla ilgili sürekli rejim tartışması çıkarılmaya çalışıldığını hatırlatan Çelik, şunları kaydetti:

"Bir gün çok iyi hatırlıyorum, bir CHP grup başkanvekili, iktidarımızın ilk döneminde 'Bu Meclisi biz bile açık tutamayız.' gibisinden bir sözle grubumuzu tehdit ederek merhum Menderes zamanındaki bir tartışmaya gönderme yapmıştı. Yine çok iyi hatırlıyorum tarım politikasıyla ilgili bir meseleyi tartışırken bile meseleyi bir rejim tartışmasına çevirmişlerdi. Dolayısıyla bu bizim bildiğimiz ve mücadele ettiğimiz bir yöntemdir. Türkiye'deki demokrasi mücadelesinin önündeki en büyük fitnelerden, en büyük engellerden bir tanesidir. Meclis iradesine saldırarak başlayan bu süreç arkasından bazılarının antidemokratik müdahaleleri dillendirmesi ile sürdü."

CHP'de grup başkanvekilinden il başkanına kadar antidemokratik imalarda bulunanların olduğunu ifade eden Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

"Örneğin şöyle bir cümleyi Türkiye'deki siyasi tarihin idrakine sahip, Türkiye'deki yaşanmış, ödenmiş bedellerin vicdanına sahip hiç kimsenin kurmaması gerekir: 'Bu iktidar seçimle ya da başka bir şekilde gidecek.' cümlesi. Bir iktidarı siyaset yaparak seçimle göndermek istemek her muhalefetin demokratik hakkıdır ama seçimle ya da başka yollarla gidecek demek bunun Türkiye tarihindeki anlamı bellidir. Bu millete karşı silah çekmenin, milletin iradesine karşı suikast girişiminde bulunmanın referansıdır. Maalesef bugün bunun halen bu cüretle yapılıyor oluşu esasında demokrasimizi ve biricik Cumhuriyet'imizi, Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak konusunda ne kadar teyakkuzda olmamız gerektiğini bize bir kere daha söylemektedir."

"Cunta çağrılarının arkasında her zaman için Yassıada rejimi vardır"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir gazeteciye verdiği beyanatta "Darbeden bahsedilmesini doğru bulmuyorum." dediğini aktaran Çelik, şunları söyledi:

"Biz de işte bunu söylüyoruz aylardır. Çeşitli örnekler veriyoruz, sadece bu koronavirüs sonrası değil öncesinde de 'Şu milletvekiliniz, şu sözcünüz, şu mensubunuz bakın darbe çağrısı yapıyor.' ya da 'Bu son 10 gündür bunlara karşı bir şey söyleyecek misiniz?' diye, bunlara karşı herhangi bir şey söylenmiyor. Biz demokrasimiz ve cumhuriyetimiz konusundaki hassasiyetle bunları gündeme getirdiğimizde de 'Bu tartışmaları niye yapıyorsunuz, başka şeyleri mi örtbas etmek istiyorsunuz.' diyorlar. Biz asıl bu cunta çağrılarıyla Cumhuriyet'imizin ve demokrasimizin kazanımlarının örtbas edilmesine direniyoruz.

Tabii cunta çağrılarının arkasında her zaman için Yassıada rejimi vardır. Şunu unutmayın, Türk siyasi tarihinde temel konulardan bir tanesidir bu; kim rejim tartışması açıyorsa meşru siyaset alanını bir rejim tartışmasının içine çekmek istiyorsa muhakkak surette zihninin arka planında Yassıada rejimini yeniden hayata geçirme stratejisi vardır. Bu her zaman böyle olmuştur. Bunun yöntemi, bunun güzergahı, bunun yol haritası bizce malumdur, milletimizce malumdur." 


Sıradaki Haber
Bahçeli: Kim darbeyi aklından geçiriyorsa, en acıklı bedele katlanmayı göze almalı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz