TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 12. Kalkınma Planı'nı sunan Yılmaz, küresel ölçekte belirsizliklerin arttığı bir ortamda planların ileriye dönük karar alma süreçlerine yardımcı olma işlevinin daha da önemli hale geldiğini, kalkınma planlarının daha yüksek refah seviyesine ulaşılmasında topluma yol gösterdiğini, kısa vadeli yaklaşımların ötesine geçerek uzun vadeli temel amaç ve öncelikleri ortaya koyduğunu söyledi.
Türkiye’nin en yüksek insani gelişmişlik seviyesindeki ülkeler arasında sıralamasını ileri taşımaya ve üst gelir grubu ülkeler arasına girmesine yönelik hukuktan ekonomiye, eğitimden sağlığa, çevreden uluslararası işbirliklerine kadar birçok konuyu içeren kapsamlı bir politika çerçevesinin oluşturulduğunu belirten Yılmaz, Cumhuriyet'in birikimlerini temel alarak yeni yüzyılın kalkınma alt yapısını oluşturan eser ve hizmetlerin, 21 yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde birer birer hayata geçirildiğini ifade etti.
Yılmaz, 12. Kalkınma Planı'nın, Strateji ve Bütçe Başkanlığının koordinasyonunda katılımcı bir yaklaşımla kamu kesimi, özel kesim, sivil toplum temsilcileri ile akademik çevrelerin katkılarıyla hazırlandığını dile getirerek, 2053 perspektifinde dünyada gelişmiş ekonomilerin oluşturduğu güç merkezlerinin göreli ağırlığının azalmasının, uluslararası sisteme yeni oyuncuların katılımı ve stratejik ittifakların dahil olmasıyla küresel düzenin daha kapsayıcı ve çok kutuplu bir çerçeveyle yeniden şekillenmesinin beklendiğini kaydetti.
Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin gelecekteki 30 yılın fırsatlarını iyi değerlendirip risklerini azaltarak, güçlü altyapısı, zengin kaynakları, genç ve dinamik nüfusu, tarihi ve kültürel birikimi ve eşsiz jeopolitik konumuyla hızlı bir kalkınma sürecine gireceğini dile getirdi.
"İşsizlik oranını yüzde 5’in altına düşürmeyi hedefliyoruz"
Yılmaz, gelecek 30 yılda dünyayı şekillendirmesi beklenen gelişmeleri dikkate alarak ülkeyi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda, kapsamlı ve uzun vadeli bir yol haritasını, 12. Kalkınma Planı'yla TBMM'ye sunduklarını anlatarak, Türkiye Yüzyılı'nda, dünyadaki başlıca bilim, teknoloji, üretim, ticaret, kültür ve sanat merkezlerinden biri olarak insanlığa katkı sunan, milli ve manevi değerlerini koruyarak bölgesinin ve dünyanın barış, huzur ve refahı için küresel gelişmelere yön veren etkili, güçlü, müreffeh bir Türkiye'yi hedeflediklerini vurguladı.
Bu vizyona ulaşma yolunda 2053 hedeflerini belirlediklerini aktaran Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kapsamda, üst gelir grubu ülkelerinden biri olarak dünyanın 10 büyük ekonomisi ve satın alma gücü paritesine göre ilk beş ekonomisi arasında yer almayı hedefliyoruz. İmalat sanayiinin milli gelirdeki payını yüzde 30’un üzerine çıkarmayı, küresel mal ticaretinden yüzde 2’nin üzerinde pay almayı, yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayii ihracatından yüzde 17 pay almayı ve kalkınma önceliklerimize halel getirmeden net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı öngörüyoruz. İnsani Gelişme Endeksi'nde ilk 20 ülke arasına girmeyi, ailenin güçlendirilmesini, gelir dağılımında adaleti sağlamayı, çalışma çağındaki her bireyin üretkenliğinden faydalanarak işsizlik oranını yüzde 5’in altına düşürmeyi hedefliyoruz.
Bunun yanı sıra dünyanın en değerli 100 markası arasında en az beş markamızın yer almasını, en az beş üniversitemiz dünyanın ilk 100 üniversitesi arasında olmasını, ülkemizin Küresel Yenilik Endeksi'nde ilk 10 ülkeden biri olmasını ve Ar-Ge harcamalarının milli gelirdeki payının yüzde 4 düzeyine çıkmasını öngörüyoruz. Ayrıca, İstanbul’un bilim, teknoloji, kültür, sanat, turizm, ticaret ve finansta küresel bir merkez olmasını, ülkemizin turizm gelirlerinde dünyada ilk üç ülkeden biri ve sağlık turizminde dünyanın merkezi konumunda olmasını da hedeflemekteyiz."
Küresel eğilimler
12. Kalkınma Planı hazırlık sürecinde uzun dönemli perspektifle birlikte, küresel gelişmeleri de dikkate aldıklarını ifade eden Yılmaz, planın, küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan jeopolitik gerilimler ve ekonomik dalgalanmaların yanı sıra salgın hastalıkların, doğal afetlerin, su, gıda ve enerji krizlerinin yeni risk ve belirsizlikleri meydana çıkardığı bir ortamda hazırlandığını anlattı.
2020 yılında yaşanan ciddi daralmaya rağmen, 2019-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 2,5 oranında büyüyen dünya ekonomisinin, 2023 yılında yüzde 3 oranında büyümesinin öngörüldüğünü belirten Yılmaz, 2019-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 1,4 oranında büyüyen gelişmiş ekonomiler ve yüzde 3,3 oranında büyüyen yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerin 2023 yılında sırasıyla, yüzde 1,5 ve yüzde 4 oranında büyümelerinin beklendiğini, salgın sonrası dönemde toparlanma eğilimine giren ve baz etkisiyle 2021 yılında yüzde 10,9; 2022 yılında ise yüzde 5,1 artan dünya ticaret hacminin 2023 yılında yüzde 0,8 artmasının öngörüldüğünü bildirdi.
2019-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 1,9 oranında artan dünya ticaret hacminin, küresel finansal ve ekonomik koşullardaki beklenen normalleşme eğilimine uygun olarak 2024-2028 döneminde yıllık ortalama yüzde 3,5 oranında artmasının beklendiğini kaydeden Yılmaz, gelişmiş ekonomilerde istihdam odaklı politikaların etkisiyle, 2014-2018 döneminde ortalama yüzde 6,2 olan işsizlik oranlarının, 2019-2023 döneminde ortalama yüzde 5,4 seviyesine gerilediğini söyledi.
Yılmaz, söz konusu ekonomilerde ortalama işsizlik oranının 2023 yılında yüzde 4,4 olarak gerçekleşeceğinin ve 2024-2028 döneminde yüzde 4,5’ler seviyesindeki seyrini sürdüreceğinin tahmin edildiğini dile getirerek, genel işsizlik düzeyinde iyileşme görülmekle birlikte, dünya genelinde işsizlerin yüzde 35’ini oluşturan genç işsizliğin, yaygın bir küresel sorun olmaya devam ettiğine dikkati çekti.
Salgın sonrası göreli olarak azalmasına karşın, borçlanma eğiliminin gelecek dönemde de devam etmesi ve 2024-2028 döneminde genel devlet brüt borç stokunun GSYH’ye oranının gelişmiş ekonomilerde yüzde 113,1’e; yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerde ise yüzde 68,5 seviyesine yükselmesinin öngörüldüğünü anlatan Yılmaz, birçok ülkede yüksek borç seviyeleri, artan finansman maliyetleri, yavaşlayan büyüme ve devlete yönelik artan talepler ile mevcut mali kaynaklar arasında artan uyumsuzluğun yaygınlaştığını kaydetti.
Süregelen ticaret savaşları, jeopolitik gerilimler, savaşlar ve doğal afetlerin bu dönemdeki en yüksek küresel ekonomik risk unsurları olduğuna dikkati çeken Yılmaz, petrol üreticisi ülkelerin üretim kararlarından destek alan petrol fiyatlarının, yakın zamanda yükselerek 90 dolar civarında seyrini sürdürdüğüne işaret etti.
Cevdet Yılmaz, gelecek dönemde petrol fiyatlarında, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimin devamının, Orta Doğu'daki jeopolitik gelişmelerin, ABD’deki üretim miktarının, OPEC’in üretim kesintilerinin, küresel talebi belirleyen ekonomik aktivite ve ticaret gerilimlerinin seyrinin belirleyici olacağını anlatarak, gelişmiş ekonomilerde, uygulanan sert tedbirlere rağmen çekirdek enflasyonun halen katılığını koruduğunu ve sektörel fiyat katılıkları ile piyasa aksaklıklarının, küresel toparlanma üzerinde baskı yarattığını dile getirdi.
Emtia fiyatlarının, yenilenen jeopolitik gerilimler ve iklim değişikliğine bağlı aksaklıklar nedeniyle daha oynak hale geldiğine işaret eden Yılmaz, "Gelişmiş ekonomilere ek olarak Çin ekonomisindeki süregelen kırılganlıklar nedeniyle sanayi ürünlerine olan talepteki zayıflama, beklentileri de olumsuz etkilemektedir. Buna ilaveten dijitalleşme ve teknoloji alanında izlenen dönüşümler, ülkelerin küresel ticaret içindeki paylarının yeniden şekillenmesine yol açabilecektir. Bu gelişmeler bazı ülkeler için risk iken, bu alana hazırlıklı olan ülkeler için fırsatlar barındırmaktadır." diye konuştu.
"İstikrarlı bir büyüme modeli uygulanacaktır"
Yılmaz, 12. Kalkınma Planı'nın, ülkenin sürdürülebilir kalkınma sürecinin stratejik bir yaklaşımla yönetilmesini teminen mevcut kaynakların ekonomik ve sosyal açıdan en fazla katma değer üreten alanlara yönlendirilmesi için yol gösterici bir işlev üstleneceğini vurgulayarak, şunları paylaştı:
"Kalkınma Planı, toplumun tüm kesimleri için uzun vadeli bir perspektif ve hedef birliği sağlamaya hizmet edecektir. Kalkınma sürecinde insan odaklılık, katılımcılık, kapsayıcılık, hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerini esas alan bütüncül bir yaklaşım izlenecektir. 12. Kalkınma Planı, milletimizin temel değerlerini ve beklentilerini esas alarak kalkınma hedeflerimize ulaşılmasını sağlayacak kapsamlı bir yol haritası olacak, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarılması, temel hedefimiz olmaya devam edecektir. Bu kapsamda yeşil ve dijital dönüşümü odağa alan, sanayi sektörünün tarım ve hizmetler sektörleriyle bütünleşik olarak başat rol üstlendiği, ülkemizin dünya ticaretindeki konumunun güçlendiği, kaliteli finansman imkanlarının sağlandığı, nitelikli beşeri sermayeyle azami istihdam oluşturan istikrarlı bir büyüme modeli uygulanacaktır."
Planın genel çerçevesinde atılacak somut adımlar
Yılmaz, planın genel çerçevesinde atılacak somut adımları, "hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri güçlendirmek; iyi yönetişim anlayışını kurumsallaştırmak; beşeri ve sosyal yapıyı geliştirmek; afete dirençli yaşam alanları, akıllı ve sürdürülebilir şehirler oluşturmak, ekonomide istikrar ve sürdürülebilirliği sağlamak; her alanda yeşil ve dijital dönüşüm odaklı rekabetçiliği tesis etmek; ihracata dayalı nitelikli büyümeyi sağlamak; enerji ve gıda arz güvenliğini tesis etmek ve uluslararası işbirlikleri ile stratejik ortaklıkları güçlendirmek." şeklinde sıraladı.
12. Kalkınma Planı'nın "istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi", "yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim", "nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum", "afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre" ve "adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim" olmak üzere beş ana eksenden oluştuğunu belirten Yılmaz, istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi ekseni kapsamında refah seviyesinin artmasını sağlayacak temel unsur olan milli gelirin istikrarlı biçimde büyümesine her dönemde olduğu gibi öncelik verdiklerini kaydetti.
Bu yıl hedeflenen büyüme artışıyla Satın Alma Gücü Paritesi'ne göre kişi başına gelirin yaklaşık 41 bin dolar seviyesine çıkmasını beklediklerini dile getiren Yılmaz, "2022 yılı itibarıyla Satın Alma Gücü Paritesi cinsinden GSYH büyüklüğüne göre dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi olarak konumlanan Türkiye ekonomisi yaklaşık 906 milyar dolar cari GSYH büyüklüğü ile dünyada 19’uncu sırada yer almakta, 2023 yılında ise IMF tahminlerine göre 17'nci sıraya yükselmesi beklenmektedir." diye konuştu.
"Vatandaşlarımızın refah seviyelerini artıracak politikalar önceliklendirilecek"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Plan döneminde sanayi sektörünün verimlilik ve rekabetçiliği odağına alan üretim yapısıyla başat rol üstlendiği, hizmetler sektöründe döviz kazandırıcı alanların çeşitlendirildiği ve tarım sektöründe gıda arz güvenliğinin sağlandığı bir yapı tesis edileceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede, Plan döneminde büyüme oranının yıllık ortalama yüzde 5 oranında gerçekleşmesi ve dönem sonunda kişi başına gelirin 17 bin 554 dolara ulaşması hedeflenmektedir. Büyümenin Plan döneminde dengeli bir yapıda gerçekleşmesi, üretim faktörleri yönüyle verimlilik, üretim sektörleri yönüyle sanayi sektörü ve harcamalar yönüyle ise yatırımların ve ihracatın artırılmasına yönelik politikalar hayata geçirilecektir."
Yılmaz, imalat sanayi kapasitesinin geliştirilmesine odaklanılarak sanayi sektörünün GSYH içerisindeki payının Plan dönemi sonunda yüzde 26,9'a ulaşmasının sağlanacağını söyledi.
Küresel ticarette yeşil dönüşüm ve dijitalleşmenin, dünya genelinde önemli bir odak noktası haline geldiğine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu bağlamda, Türkiye'nin değer zincirlerindeki konumunun daha ileri seviyelere taşınması yoluyla katma değeri yüksek ihracat potansiyelinin artırılması, enerji ve imalat sanayinde ithalat bağımlılığının düşük seviyelere indirilmesi, turizmin yanı sıra yazılım gibi alanlarda hizmet gelirlerinin çeşitlendirilmesi ve böylece cari işlemler dengesinde sürdürülebilir bir iyileşme sağlanması amaçlanmaktadır. Gümrük Birliğinin güncellenmesine yönelik AB kurumları ve üye ülkeler nezdinde çalışmalara devam edilecektir. Plan döneminde uygulamaya konulacak politika ve tedbirlerle ihracatın 375,4 milyar dolara, ithalatın ise 481,4 milyar dolara ulaşması ve turizmde hedeflenen gelir artışıyla cari işlemler açığının milli gelire oranının dönem sonunda yüzde 0,2 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir."
Bütüncül bir anlayış içinde para ve maliye politikası araçlarının etkin şekilde kullanımıyla enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam edilerek enflasyonun orta vadede tek haneli rakamlara düşürülmesi ve fiyat istikrarının sağlanmasının birincil öncelikleri olduğunu anlatan Yılmaz, "Bu doğrultuda parasal aktarım mekanizmasının etkin işleyişi için tüm politika araçları kararlı ve bağımsız bir şekilde kullanılmaya devam edilecek, dalgalı döviz kuru rejimi sürdürülürken belirlenen hedefin gerektirdiği fiyat istikrarının sağlanması için gerekli ön koşullar tesis edilecektir. Enflasyonla mücadelemizi sürdürürken hayat pahalılığının yol açtığı zorlukları telafi edecek gerekli politikalar da hayata geçirilecektir. Memurumuzu, işçimizi ve emeklimizi hiçbir şekilde enflasyona ezdirmeyecek, vatandaşlarımızın refah seviyelerini artıracak politikalar önceliklendirilecektir. Dezenflasyon sürecinin başarıyla hayata geçirilmesi ile kalıcı sosyal refahın zemini güçlendirilecektir." değerlendirmelerinde bulundu.
"BES daha cazip hale getirilecek"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, çalışma çağında olup iş gücünün dışında yer alan bireylerin iş gücüne dahil olma imkanlarının genişletileceğini belirterek, "Plan dönemi boyunca iş gücüne katılım oranlarındaki artışa rağmen 5 milyon ilave istihdam sağlanarak işsizlik oranının dönem sonunda yüzde 7,5'e gerilemesi hedeflenmektedir." dedi.
12. Kalkınma Planı döneminde yüksek oranlı ve istikrarlı büyümenin sağlanmasında finansmanın sürdürülebilir ve sağlıklı kaynaklardan temin edilmesinin önem arz ettiğini dile getiren Yılmaz, "Plan dönemi sonunda yurt içi tasarrufların milli gelire oranının yüzde 32'nin üzerine çıkarılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede, BES daha cazip hale getirilecek, sürdürülebilir tüketim davranışlarının toplumda yaygınlaştırılması desteklenecek, finansal okuryazarlığın artırılması amacıyla hanehalkı ve firmalarda tasarruf yapma farkındalığı geliştirilecektir." diye konuştu.
Cevdet Yılmaz, Plan döneminde ulaşılması öngörülen büyüme hedefleri doğrultusunda finansal piyasaların reel sektörün finansman ihtiyacını düşük maliyetle karşılayacak ve çeşitli finansal araçları kullanıma sunacak bir yapıya kavuşmasının amaçlandığını söyleyerek, "Sanayide yapısal dönüşümün hedeflendiği bu dönemde hem finansal piyasaların ortaya konulan politikaların hayata geçirilmesinde etkili olması hem de ülkemizin küresel bir finans merkezi olma yönünde kararlı adımlarla ilerlemesi sağlanacaktır. Bu kapsamda sermaye piyasaları geliştirilecek, finansal teknoloji ekosistemi güçlendirilecek ve faizsiz finansın sektör içerisindeki ağırlığı artırılacaktır." ifadelerini kullandı.
"KİT yönetişim reformu hayata geçirilecek"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, kamu maliyesinde öngörülebilir yaklaşımla istikrarlı ve sürdürülebilir yapının güçlendirilmesinin, 12. Kalkınma Planı döneminin temel amacı olduğunu kaydederek, "Maliye politikası, enflasyon hedefi ve cari işlemler dengesiyle uyumlu büyüme ortamını destekleyecek şekilde uygulanacaktır." dedi.
Afet sonrası iyileştirmeye ve risklerin azaltılmasına yönelik harcamalar hariç kamu açığının, mali konsolidasyon uygulamalarıyla kontrol altında tutulacağını, mali disiplinin Plan döneminde makroekonomik istikrarın önemli bir çıpası olmaya devam edeceğini belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Harcama programları gözden geçirilerek rasyonelleştirilmeye devam edilecek, vergi tahsilatında etkinlik artırılacak, vergi adaletini güçlendirici ve vergi tabanını genişletici reformlar yapılacaktır. Kamu maliyesi, para politikasıyla uyumu da gözetilerek fiyat istikrarının sağlanması, yeşil ve dijital dönüşümü yakalayan sürdürülebilir kalkınma ve büyüme ortamının tesisi, cari işlemler açığının kontrol altında tutulması ve gelir dağılımında adaletin sağlanmasında etkin bir araç olarak kullanılmaya devam edilecektir. Bu çerçevede Plan dönemi sonunda, GSYH'ye oranla, 2023 yılında yüzde 6,4 olarak öngördüğümüz kamu kesimi borçlanma gereğinin yüzde 1,8'e, 2023'te yüzde 6,4 olarak öngördüğümüz merkezi yönetim bütçe açığının ise yüzde 2'ye gerileyeceği öngörülmektedir."
Yılmaz, Plan döneminde sosyal güvenlik sisteminin uzun dönemli mali sürdürülebilirliğini güçlendirmek amacıyla sosyal güvenlik kapsamının artırılacağını ve sistemin daha adil ve etkin bir yapıya kavuşturulacağını vurgulayarak, "Mali sürdürülebilirlik amacı doğrultusunda prim tabanı genişletilecek aynı zamanda kayıt dışılıkla mücadele edilerek prim tahsilatlarının etkinliği artırılacak ve kişilerin istihdamda kalmasını sağlayıcı düzenlemeler yapılacaktır." şeklinde konuştu.
Kamu işletmelerinin etkin ve verimli çalışarak ekonominin rekabet gücünü artıracağını ve kamu maliyesi üzerinde daha az yük oluşturacağını dile getiren Yılmaz, "Bu kapsamda KİT yönetişim reformu hayata geçirilecek, KİT'lerin nitelikli personel istihdam etmesi sağlanacak, kurumsal kapasiteleri geliştirilecek, organizasyonel yapıları güçlendirilecek ve aralarındaki koordinasyon artırılacaktır." ifadesini kullandı.
"Rekabetçiliğin artırılmasını hedeflemekteyiz"
Yılmaz, milli gelirin 2003-2022 döneminde yüzde 5,4'lük reel ortalama büyüme hızına karşın aynı dönemde imalat sanayinin yüzde 6,1 büyüyerek refaha daha fazla katkıda bulunduğunu söyledi.
Son 10 yıla bakıldığında Türkiye'nin imalat sanayisinin, üst-orta gelir grubu ülkelerin ortalamasından daha yüksek bir büyüme oranına sahip olduğunu dile getiren Yılmaz, "Plan dönemi boyunca başta öncelikli sektörler olmak üzere sanayide teknoloji, yenilikçilik, ürün kalitesi, verimlilik ve ihracat kapasitesi artışı, endüstriyel kapasitenin dönüştürülmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi ve rekabetçiliğin artırılmasını hedeflemekteyiz." diye konuştu.
Cevdet Yılmaz, imalat sanayinde başta öncelikli sektörler olmak üzere tüm sektörlerde yeşil ve dijital dönüşüm ekseninde rekabet gücünün ve verimliliğin artırılması suretiyle yüksek katma değerli üretim yapısını sağlamak amacıyla sanayi envanteri oluşturulacağını, sanayi ana planı hazırlanacağını, veriye dayalı sanayi politikaları oluşturulacağını bildirdi.
Ürün bazlı çalışmalar yapılarak ara malı, stratejik ürün ve teknolojiler için yatırım yol haritaları hazırlanacağını anlatan Yılmaz, gübre ve petrokimya başta olmak üzere sanayinin ihtiyaç duyduğu yeni yatırımların hayata geçirileceğini belirtti.
Yılmaz, savunma alanındaki teknolojik kabiliyetlerin sivil alanda kullanımının sağlanacağını aktardı.
"2,5 milyon hektar tarım arazisinin toplulaştırılmasına yönelik çalışmalar yürütülecek"
Tarım sektöründeki hedefleri paylaşan Yılmaz, "Tarımsal altyapının güçlendirilmesi amacıyla 750 bin hektar alan sulamaya açılacak ve böylece sulamaya açılan brüt tarımsal alan kümülatif olarak 7,85 milyon hektara ulaşacak, ekonomik olarak sulanabilecek alan miktarı olan 8,5 milyon hektarın yüzde 92,4'ü sulanabilecektir." ifadesini kullandı.
Yılmaz, 2,5 milyon hektar tarım arazisinin toplulaştırılmasına yönelik çalışmalar yürütüleceğini ve arazi kullanım planlarının hazırlanmasının tamamlanacağını dile getirerek, üretici örgütlenmesinin güçlendirileceğini, sera gazı salınımının azaltılması için çevre dostu tarımsal uygulamaların desteklenerek yaygınlaştırılacağını kaydetti.
Orman yangınlarını önleyici tedbirlerin artırılacağını bildiren Yılmaz, "Yangınlarla mücadelede, yerli imkanlarla üretilecek yangın söndürme helikopterleri envantere katılacaktır." dedi.
"Yurt dışında maden, petrol ve doğal gaz arama ve yatırım işbirlikleri geliştirilecek"
Planda, enerji sektörünün öncelikli gelişme alanlarına dahil edildiğine işaret eden Yılmaz, 2053 yılı net sıfır emisyon hedefini esas alarak yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını değerlendirerek enerjide kendine yeterliliğini en üst seviyeye yükselten, nükleer teknolojiyi elektrik üretiminde kullanan, enerji verimliliğini artıran, enerji teknolojilerinde yerlileşmeyi önceleyen, yeni teknolojileri entegre eden ve uluslararası enerji ticaretinde stratejik konumu güçlendiren rekabetçi bir enerji sektörü yapısına ulaşmayı hedeflediklerini söyledi.
Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Akkuyu Nükleer Güç Santrali bütün üniteleri ile devreye alınacak ve ilave nükleer santral kurulumlarına yönelik çalışmalara devam edilecektir. Tuz Gölü Doğal Gaz Yeraltı Depolama Tesisi'nin kapasitesi artırılacak ve Sakarya Doğal Gaz Sahası'ndan üretilecek doğal gazın ekonomiye kazandırılmasına yönelik faaliyetler sürdürülecektir. Madencilik alanında yerli kaynaklara yönelik arama, üretim ve AR-GE faaliyetleri artırılacaktır. Madencilik ürünlerinin yurt içinde işlenmesine ve uç ürün geliştirilmesine öncelik verilecek, denizlerde petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri kapsamında sismik ve sondaj çalışmaları yoğunlaştırılacaktır. Yurt dışında uygun yatırım ve üretim imkanları belirlenerek maden, petrol ve doğal gaz arama ve yatırım konularında işbirlikleri geliştirilecektir."
"2028 yılında 82,3 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm geliri"
Türkiye'nin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarını milli teknolojilerin ve yeteneklerin azami ölçüde kullanımını temin ederek karşılamayı, savunma ve havacılık sanayinin rekabetçiliğini küresel ölçekte artırmayı, savunma sanayinde edinilen kabiliyetlerin sivil sektöre yayılımını da sağlayarak ülke için önemli ekonomik değer üreten bir seviyeye taşımayı hedeflediklerini anlatan Yılmaz, "Savunma sanayi ihracatının 6 milyar dolardan 11 milyar dolara çıkarılması sağlanacak, savunma sanayi yerlilik oranı yüzde 80'den 85'e yükseltilecektir." şeklinde konuştu.
Ziyaretçi başına turizm gelirinin artırılmasının hedeflendiğine dikkati çeken Yılmaz, 2028 yılında 82,3 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm gelirine ulaşılmasının sağlanacağını, kişi başına ortalama harcamanın 905 dolardan 1215 dolara çıkarılacağını söyledi.
"İş ve Yatırım Ortamı" başlığı altında işlemlerin en az evrak sayısı, en kısa süre ve en düşük maliyetle yapılmasını hedeflediklerini dile getiren Yılmaz, nitelikli uluslararası doğrudan yatırımlardan daha fazla yararlanılması yoluyla yatırım, istihdam, üretim ve ihracat artırılarak ülkenin yurt içi ve uluslararası piyasalar için tedarik ve üretim merkezi haline gelmesini sağlayacaklarını belirtti.
"Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yerli katma değerin artırılması amaçlanıyor"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, AR-GE harcamasının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'ya oranının yüzde 2,05'e yükseltilmesinin, AR-GE harcamalarında özel sektörün payının yüzde 61'den yüzde 67'ye çıkarılmasının hedeflendiğini bildirdi.
Yılmaz, KOBİ'lerin yenilikçilik kapasitelerinin ve ölçeklerinin büyütülerek tedarik zincirlerinde daha güçlü bir biçimde yer almalarını, daha etkin ve verimli olarak büyümeye ve istihdama katkılarının artırılmasını sağlayacaklarını ifade etti.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yerli katma değerin artırılması ve orta vadede ülkenin teknolojide dışa bağımlılığının azaltılmasını amaçladıklarını aktaran Yılmaz, kamunun bilgi ve iletişim teknolojileri alımlarında yerlilik payının artırılması için alım süreçlerinde iyileştirmeler yapılacağını dile getirdi.
Milli çözümlere dayalı siber güvenlik ekosisteminde yer alan ürün ve hizmetlerin küresel muadiller seviyesine ulaştırılacağını, yapay zeka alanında da bir ekosistem oluşturulacağını belirten Yılmaz, "Siber güvenliğe mevzuat bütünlüğü ve kurumsal yapılanma ile birlikte kapsamlı bir çerçeve oluşturulacak ve teknik altyapı bütünleştirilerek anlık takip mekanizması oluşturulacaktır." dedi.
"Demiryollarında elektrikli hat oranı yüzde 72'ye, sinyalli hat oranı yüzde 80'e çıkarılacak"
İmalat sanayi başta olmak üzere ekonomi genelinde üretim, tüketim ve ticaret merkezlerinin birbirine bağlanması amacıyla modlar arası taşımacılığın yaygınlaştırılması, demiryolu yatırımlarında yük taşımacılığına odaklanılması ve lojistik maliyetlerin azaltılması yoluyla verimliliğin ve rekabetçiliğin artırılmasının sağlanacağını söyleyen Yılmaz, "Plan döneminde, karasal yük taşımacılığında demiryolunun payı yüzde 5,76'dan 7,60'a çıkarılacak, devam eden demiryolu projeleri tamamlanacak ve mevcutlar modernize edilecek, demiryollarında elektrikli hat oranı yüzde 52'den yüzde 72'ye, sinyalli hat oranı ise yüzde 58'den yüzde 80'e çıkarılacaktır." bilgisini verdi.
Yılmaz, Doğu Akdeniz bölgesinde büyük ölçekli bir ana liman ve yeni bir tersane kurulmasına yönelik hazırlıkların tamamlanacağını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, trafik güvenliğinin artırılması, ulaşım talebinin doğru bir şekilde yönetilebilmesini teminen akıllı ulaşım sistemi uygulamalarının yaygınlaştırılacağını ifade etti.
"e-İhracatın ihracat içindeki payının yüzde 10'a çıkarılması hedefleniyor"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin alıcı ve satıcıların etkin bir biçimde buluşturulduğu, fiyatların etkin işleyen sağlıklı piyasa koşullarında belirlendiği, üretici ve tüketici haklarının korunduğu, kalite odaklı, kolay ve düşük işlem maliyetli bir ticaret ortamına sahip olması sağlanacaktır. e-İhracatın ihracat içindeki payının 2022 yılındaki yüzde 0,86 seviyesinden yüzde 10'a çıkarılması hedeflenmektedir. Bu kapsamda, Türkiye e-İhracat Platformu ve e-İhracat konsorsiyumları hayata geçirilecek, şirketlerin, pazaryerlerinin ve perakende e-ticaret sitelerinin yurt dışında satış yapabilmeleri desteklenecek, e-ihracat gümrük işlemleri sadeleştirilecek, e-ticaret hacminin düşük olduğu illerin e-ticarete katılım oranı artırılacaktır."
Tüketici hakem heyetlerinin 81 il merkezinde olacak şekilde yeniden yapılandırılacağını açıklayan Yılmaz, "Tüketici Şikayet Platformu" oluşturulacağını söyledi.
Yılmaz, bu çalışmalarla birlikte tüketici ürünlerindeki güvensizlik oranının yüzde 1,3'e düşürüleceğini bildirdi.
"Devlet yardımlarının etkinliği analiz edilecek"
Devlet yardımlarına da değinen Yılmaz, kuracakları izleme sistemi ile devlet yardımlarının etkinliğini analiz ederek artıracaklarını açıkladı.
Etki değerlendirme sistemine devlet yardımı uygulayan kurum ve kuruluşların adaptasyonunu sağlayarak devlet yardımlarının etkilerini ölçeceklerini, etkin olanları sürdürecek, öngörülen etkiyi doğurmayanları gözden geçireceklerini bildiren Yılmaz, benzer nitelikte olanları tespit ederek uyumlaştıracaklarını, yeşil ve dijital dönüşüm başta olmak üzere ihtiyaç duyulan alanlarda etkili devlet yardımları geliştireceklerini anlattı.
"En az 10 üniversitenin ilk 500'e girmesi sağlanacak"
Yükseköğretim sisteminin bu plan döneminde de güçlenmesi ve ülkenin gelişimi için temel aktörlerden biri olmaya devam etmesinin sağlanacağını vurgulayan Yılmaz, dünya akademik başarı sıralamalarında 2028 itibarıyla en az 10 üniversitenin ilk 500'e girmesinin sağlanacağını söyledi.
Aile hekimlerince sunulan sağlık hizmetlerini nitelik ve nicelik olarak iyileştirmek suretiyle aile hekimi başına nüfusun 3 bin 40'tan 2 bin 700'e düşürülmesinin hedeflendiğini aktaran Yılmaz, "Sağlık tesislerine yönelik yatırım planlanmalarıyla fiziki altyapının dengeli dağılımı sağlanacak, mevcut hastane yataklarının kullanım etkinliği yükseltilerek fiziki altyapının dengeli dağılım oranı 1,42'den 1,38'e düşürülecektir." diye konuştu.
"Yurt dışında çalışan nitelikli vatandaşlarımızın Türkiye ile bağları güçlendirilecek"
İstihdam ve çalışma hayatı alanında başta özel politika gerektiren gruplar olmak üzere toplumun tüm kesimlerine yeterli bir gelirle kayıtlı, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlandığı koşullarda iş imkanlarının sunulmasının temel amaçları olduğunu vurgulayan Yılmaz, gençlerin istihdamının artırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine önem verileceğinin altını çizdi.
Kayıt dışılığın azaltılmasına yönelik bilinçlendirme ve denetim faaliyetlerinin artırılacağını kaydeden Yılmaz, "Nitelikli işgücü kaybı önlenecek ve yurt dışında çalışan nitelikli vatandaşlarımızın Türkiye ile bağları güçlendirilerek mesleki bilgi ve tecrübe aktarımını sağlayacak mekanizmalar geliştirilecektir." dedi.
"Sağlıklı nesillerin yetişmesi önceliğimizdir"
Ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik toplumsal yapıyı ilgilendiren her alanda aile dostu politikaların kapsayıcı, bütüncül ve katılımcı bir şekilde geliştirilerek uygulanacağını dile getiren Yılmaz, "Plan döneminde ailede refah ve yaşam kalitesinin en üst düzeye çıkarılmasını hedefliyoruz. Ailenin her türlü zararlı eğilimden korunması ve sağlıklı nesillerin yetişmesi önceliğimizdir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, kadınların ve kız çocuklarının eğitime erişimleri, sosyal, kültürel, sportif ve ekonomik hayata katılımlarının artırılması, kaynaklara erişimlerinin kolaylaştırılması, kadının toplum içindeki statüsünün geliştirilmesinin sağlanacağına işaret ederek, Plan döneminde kadınların her alanda ve her seviyede temsil edilmesine ve güçlenmesine yönelik çalışmaların yoğunlaştırılacağını bildirdi.
Yılmaz, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve erken yaşta evliliklerle mücadeleye ilişkin yasal düzenlemelerin etkin uygulanmasına ve şiddete sıfır tolerans anlayışına titizlikle devam edileceğini belirtti.
"Erken dönem çocuk bakım imkanları artırılacak"
Çocukların fiziksel, sosyal ve zihinsel gelişimlerini destekleyici kültürel, sanatsal, bilimsel ve sportif faaliyetlerin özendirileceğini, yaygınlaştırılacağını ve erişilebilir hale getirileceğini kaydeden Yılmaz, gerek çocukların gelişimi gerek bakım verenlerin istihdamı ve sosyalleşmesi için erken dönem çocuk bakım imkanlarının artırılacağını, daha erişilebilir hale getirileceğini ifade etti.
Çocukların mesleki yönlendirilmesi ve çıraklık süreçlerinin, kanuni sınırlar, gelişimlerine uygun saatler ve çocukların çalışmasına uygun ortamlar çerçevesinde yapılacağını kaydeden Yılmaz, "Başta sokakta, ağır ve tehlikeli işlerde, aile işleri dışında ücret karşılığı, gezici ve geçici tarım işlerinde olmak üzere çocuk işçiliğiyle mücadele edilecektir." diye konuştu.
Yılmaz, koruma ve bakım altındaki çocukların öncelikle aile odaklı hizmetlerden yararlanmaları için çalışmalar yürütüleceğini belirtti.
Yılmaz, 12. Kalkınma Planı'na ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki sunumunda, kalkınmanın önemli itici gücünün gençler olduğunu ve 12. Kalkınma Planı'nda bu potansiyelin öne çıkarılmasının amaçlandığını belirtti.
Plan döneminde gençlerin eğitim hayatında kalmalarının sağlanacağını, daha erken yaşlarda etkin iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri sunulacağını, yetenekleri ve istekleri doğrultusunda iş gücü piyasasında talep edilen mesleklere uygun dönemlerde yönlendirilmelerinin sağlanacağını dile getiren Yılmaz, eğitimde ve istihdamda yer almayan gençlerin profillerinin belirlenerek eğitime, iş gücüne ve istihdama katılımlarını destekleyeceklerini ifade etti.
Engelliliğin, erken tanı ve teşhisle müdahale edilerek önlenmesi veya en aza indirilmesi ile başta bakım, eğitim ve istihdam olmak üzere engelli bireylere sunulan hizmetlerin iyileştirilmesinin de amaçlandığını anlatan Yılmaz, engelli bireylerin toplumsal yaşamın tüm alanlarına engellerini hissettirmeyecek şekilde katılımlarının ve erişilebilirliğin sağlanmasının esas olacağını kaydetti.
"Sinema endüstrisinin gelişimi sağlanacak"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, kültürel altyapı unsurlarının daha verimli ve etkili kullanılabilmesi için mimari, işletme ve yönetim modellerinin işlevsel hale getirileceğini, Türkçenin dünyada yaygın ve geçerli bir dil haline gelmesinin ve hayatın her alanında doğru kullanımının sağlanacağını, Türk sinemasının dünyada tanınan bir marka haline gelmesi için sinema endüstrisinin gelişiminin de sağlanarak uluslararası rekabetçiliğin artırılacağını ifade etti.
Yılmaz, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin meydana getirdiği tahribatın giderilmesi çalışmalarında yerleşik kültürü yaşatan nüfusun ikametlerine dönmesinin sağlanacağını, tarihi ve kültürel dokunun bütüncül olarak ihya edilmesi ve tarihi dokunun bulunduğu eski kent bölgeleriyle yeni kent yerleşimleri arasındaki ilişkinin güçlendirilerek devam ettirileceğini dile getirdi.
Finansal politikalar yoluyla gelir dağılımının iyileştirilmesi hedefinde ekonomik büyümenin toplumsal refaha dönüşmesi doğrultusunda tüm refah bileşenlerinin adil dağılmasını sağlayacaklarını anlatan Yılmaz, böylece genel yaşam standardını önemli ölçüde yukarıya çekecek mali ve finansal politikaları geliştireceklerini söyledi.
Bu doğrultuda, enflasyonla mücadelede kullanılacak makroekonomik politikaların gelir dağılımını iyileştirici yönde uygulanacağının altını çizen Yılmaz, sosyal transferler aracılığıyla fırsat eşitliğinin artırılmasının sağlanacağını ifade ederek "Adalet, eşitlik, ödeme gücü ve artan oranlılık ilkelerinin gözetilerek vergilemenin gelir dağılımını iyileştirici etkisi perçinlenecektir." diye konuştu.
Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin coğrafi konum ve tarihi geçmişi sebebiyle geçmişten bugüne göç olaylarıyla karşı karşıya kaldığını, 12. Kalkınma Planı döneminde, bütüncül, özgün, değişen ihtiyaç ve şartlara göre yenilenebilen, etkin ve sürdürülebilir bir göç yönetimi sağlanarak düzensiz göçün önlenmesinin amaçlandığını belirtti.
Göç yönetimine ilişkin kurumsal kapasitenin de güçlendirileceğine dikkati çeken Yılmaz, vize ve ikamet uygulamalarıyla düzenli göçü sağlıklı yönetmek, düzensiz göçü önlemek üzere planlı, öngörülü ve etkin göç yönetimi yürütüleceğini aktardı.
"Dar ve orta gelirlilere yönelik en az 375 bin sosyal konut üretimi hedeflenmektedir"
Cevdet Yılmaz, 12. Kalkınma Planı doğrultusunda bölgeler arasındaki farkların azaltılmasının amaçlandığını, bölgelerin potansiyellerinin harekete geçirilerek ekonomik ve sosyal gelişimin sağlanacağını söyledi.
Yeşil ve dijital dönüşümün bölgelerin kalkınmasında bir fırsat olarak değerlendirilmesi adına bölgesel gelişme stratejilerinin hazırlanacağını anlatan Yılmaz, özellikle Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinden etkilenen şehirlerin, şehircilik geleneklerine uygun, iklim dostu ve afete dirençli şehircilik anlayışı ile yeniden inşasının gerçekleştirileceğini, tüm ülkede tek koordinat sistemine geçilerek kadastro modernizasyonunun da tamamlanacağını belirtti.
Kentleşme, nüfus artışı, yenileme ve afetten kaynaklanan konut ihtiyacının arz talep dengesi gözetilerek karşılanmasını temel bir politika olarak benimsediklerinin altını çizen Yılmaz, şöyle konuştu:
"Plan döneminde dar ve orta gelirlilere yönelik en az 375 bin sosyal konut üretimi hedeflenmektedir. Marmara Bölgesi başta olmak üzere riskli yapı stokunun yenilenmesi için gerekli çalışmaların hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlayacağız. Şehir dokusuna, estetiğine ve kimliğine uygun şekilde yerinde dönüşüm anlayışıyla, yaşam kalitesini yükseltme ile kent aidiyetini ve yerel bağları güçlendirme amacı çerçevesinde yeni kurmuş olduğumuz Kentsel Dönüşüm Başkanlığı Plan döneminde yürütülecek kentsel dönüşüm faaliyetlerinde aktif rol oynayacaktır. Ayrıca sürdürülebilir kırsal kalkınma anlayışıyla, üretici birlikleri ve aile işletmelerinin üretim kapasitesinin ve iş gücünün istihdam edilebilirliğinin artırılması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi temel amaç olarak benimsenecektir. 2028 yılı itibarıyla KÖYDES Projesi kapsamında 145 bin kilometre köy yolunun yapımı veya onarımı tamamlanmış olacaktır. 85 bin ünite içme suyu tesisi yapılmış veya onarılmış olacaktır."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Afetlere Dirençli Yaşam Alanları çalışmalarında afet risk azaltma tedbirlerinin öneminin bir kez daha görüldüğüne işaret etti.
12. Kalkınma Planı'nda ana eksenlerden birini de bu çalışmanın oluşturduğunu belirten Yılmaz, "Afet öncesi risk azaltma, afetlere hazırlıklı olma, afet anında etkin müdahale ile kayıp ve zararları en aza indirme ve afet sonrasında iyileştirme ve daha sağlam bir şekilde yeniden inşa faaliyetlerini içeren bütüncül bir afet yönetimi yaklaşımı benimsenmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her yıl can kayıplarına ve büyük ekonomik zarara yola açan taşkınlarla mücadele amacıyla 903 adet ilave taşkın kontrol tesisi yapılacak ve toplam taşkın kontrol tesisi sayısı 11 bin 600'e ulaşacaktır. Ayrıca taşkın etkilerinin asgari seviyeye indirilmesinde önemli rol oynayan taşkın erken uyarı sistemlerinin tüm havzalarda kurulumu sağlanacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Vatandaşlarımızın huzur ve güven içerisinde yaşamalarına öncelik vermeye devam edeceğiz"
Cevdet Yılmaz, ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanmasının bağımsız, tarafsız ve şeffaf yargı sisteminin egemen olduğu hukuk devleti ile demokrasi ve iyi yönetişim ilkelerinin etkin şekilde uygulanmasıyla mümkün olduğunu söyledi.
12. Kalkınma Planı döneminde, temel hak ve özgürlükleri koruyan, hak ihlallerine karşı etkin mücadele eden, hızlı, öngörülebilir, adil, şeffaf, hesap verebilir, erişilebilir, güvenilir ve insan odaklı bir yönetim anlayışının adalet sisteminin temeli olmaya devam edeceğini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Hukukun üstünlüğü ilkesi doğrultusunda, hukuk devleti anlayışının daha da güçlendirilmesi 12. Kalkınma Planı döneminin önceliklerindendir. Plan döneminde, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını güvence altına alan, daha özgürlükçü, katılımcı ve kapsayıcı sivil bir anayasanın hazırlanması öncelikli hedeflerimizdendir. 12. Kalkınma Planı döneminde, katılımcı bir hazırlık süreciyle yeni bir 'Yargı Reformu Stratejisi' ve 'İnsan Hakları Eylem Planı' hazırlayacağız. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde güvenliğin tüm yönleriyle ele alınarak huzur ve güven ortamının sürdürülebilir kılınması temel amaçtır. Bu kapsamda en yeni teknolojilerle milli savunma ve iç güvenlik alanlarında etkin bir kamu hizmeti tesis etmeye devam ederken özgürlük güvenlik dengesine azami ölçüde önem veren bir yaklaşımla tüm vatandaşlarımızın huzur ve güven içerisinde yaşamalarını sağlayacak politikalara öncelik vermeye devam edeceğiz."
Cevdet Yılmaz, kalkınmasında işbirliği politikasını insan odaklı, karşılıklı güven ve dayanışma içerisinde, birlikte kalkınma ilkesi çerçevesinde yürüten Türkiye'nin, bölgesel ve küresel düzeyde krizlerin çözümüne aktif katkı sunarak uluslararası kalkınma işbirliği alanında öne çıkan bir aktör olduğunu söyledi.
Girişimci ve insani dış politika kapsamında geçtiğimiz Plan döneminde de milli gelirin binde 7'si oranında resmi kalkınma yardımı yapılarak küresel hedefin aşıldığını anımsatan Yılmaz, gelecek dönemde, ülkeler arasındaki farklı gelişmişlik seviyesini dikkate alarak refahın adil dağılımını önceleyen ve ulusal refahı artırmaya yönelik bir perspektifle kalkınma işbirliği faaliyetlerini yürüteceklerini dile getirdi.
Plan döneminde, başta en önemli ticaret ortağı olan Avrupa Birliği ile mevcut ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Gümrük Birliği’nin güncellenmesi olmak üzere, ikili, bölgesel ve çok taraflı ilişkilerin artırılması, dost ve müttefik ülkelerle işbirliklerinin güçlendirilmesi ve uluslararası platformlarda Türkiye'nin çıkarlarının etkin bir şekilde savunulmasını sağlayacaklarının altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin kalkınmada gösterdiği performanstan güç alarak küresel kalkınma çabalarına katkı sağlamak üzere en az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sorunlarının uluslararası platformların gündeminde tutulmasına ve bunlara yönelik yapıcı çözümler geliştirilmesine aktif katkı sunacağız. İslam dünyasıyla ilişkilerimizin derinleştirilmesi kapsamında geçtiğimiz Plan döneminde çok sayıda çalışma yürüttük. İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) başta olmak üzere bu platformları etkin bir şekilde kullanmaya ve bu ülkelerle ilişkilerimizi daha da ileriye taşımaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz dönemde Türk dünyası ile ilişkilerin derinleştirilmesi noktasında Türk Devletleri Teşkilatının dönüşümüne öncülük ettiğimiz bu süreci, Türk Dünyası 2040 vizyonuyla taçlandırdık. Bu kapsamda başta Türk Yatırım Fonu olmak üzere Türk devletleri nezdinde yürütülen kalkınma işbirliği faaliyetlerimizi artırarak devam ettireceğiz. Önümüzdeki dönemde daha adil, şeffaf, etkin ve etkili işleyecek bir uluslararası sistem için çalışmalarımızı sürdürecek, mazlum coğrafyaların sorunlarına üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlardan daha etkin çözümler üretilmesine çalışılacak ve kurucu üyesi ve ortağı olduğumuz bölgesel kuruluşlarla ilişkilerimizi derinleştirerek siyasi, ekonomik, ticari, sosyal, kültürel ve bilimsel alanlardaki ortaklıklarımızı artıracağız."
Yılmaz, Birleşmiş Milletlerin 2030 gündemi ve sürdürülebilir kalkınma amaçlarında Türkiye'nin insan merkezli kalkınma çabalarında kapsamlı ve bütüncül bir referans olduğunu, Türkiye'nin, bu geniş kapsamlı küresel gündem etrafında uluslararası toplumla hareket ettiğini ifade etti.
12. Kalkınma Planı'nın, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarıyla sürdürülebilir kalkınma amaçlarını bütünsel bir şekilde gerçekleştirmek için Türkiye'nin çabalarını güçlendirmede önemli bir fırsat sunduğunun altını çizen Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte, yürütmenin etkin ve hızlı karar alma mekanizmaları aracılığıyla 12. Kalkınma Planının etkili bir şekilde uygulanması amaçlanmaktadır. Kalkınma Planı, başta orta vadeli program olmak üzere diğer üst politika belgeleri ile kurumsal strateji belgelerinin temel dayanağını oluşturmakta ve kamu idarelerine önceliklerini belirlemede yön verecek bir politika seti sunmaktadır. Kalkınma Planı, aynı zamanda, bütçe sürecinde kaynak tahsisi açısından orta vadeli programlar için temel çerçeveyi oluşturmaktadır. Bu kapsamda, kamu idareleri yatırım ve cari harcamalarını, kurumsal ve hukuki düzenlemelerini Plan'da öngörülen politika ve tedbirleri dikkate alarak gerçekleştirecektir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın sunumu sonrasında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş, 12. Kalkınma Planı'nın komisyondaki görüşmelerinin, 5 günlük aranın ardından 23 Ekim Pazartesi ve 24 Ekim Salı olmak üzere iki günde tamamlanacağını bildirdi.