CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'a "basın yoluyla alenen hakaret" iddiasıyla yargılandığı davanın Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmasına, Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik ile Bilal Erdoğan'ın avukatı Ferah Yıldız katıldı.
Hakim, uzlaşmaya tabi suçlardan olduğu gerekçesiyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaşma Bürosu'na gönderilen dosyayla ilgili yazı cevabının geldiğini ancak tarafların uzlaşmadıklarının bildirildiğini tutanağa geçirdi.
Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik, yasama dokunulmazlığını düzenleyen Anayasa'nın 83/1 madesi kapsamında değerlendirme yapılarak davanın düşürülmesini istediklerini, bu nedenle Kılıçdaroğlu'nun ifadesinin alınmasına gerek olmadığını söyledi.
Bilal Erdoğan'ın avukatı Ferah Yıldız ise şikayetlerinin devam ettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu'nun davaya konu olan beyanlarını Meclis'te değil havaalanında sarf ettiğini ve delillerin dosyada yer aldığını vurgulayan Yıldız, Kılıçdaroğlu'nun cezalandırılmasını istedi.
Hakim, Kılıçdaroğlu'nun ifadesinin alınması için Ankara nöbetçi asliye ceza mahkemesine talimat yazılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
4 aydan 2 yıl 8 aya kadar hapsi isteniyor
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesinde, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun 5 Ağustos 2014'te Atatürk Havalimanı çıkışında gazetecilerin sorusu üzerine Bilal Erdoğan hakkında konuştuğu ve bu açıklama üzerine hakkında soruşturma başlatıldığı hatırlatıldı.
İddianamede, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 21 Haziran 2016'da Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında dokunulmazlığının kaldırıldığı aktarıldı. Kılıçdaroğlu'nun avukatının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla soruşturma dosyasına gönderdiği yazılı beyanda, "eleştirilerin tamamının haklı ve yerinde olduğu, açıklamanın ifade özgürlüğü kapsamında görülmesi zorunlu olduğundan müvekkili hakkında takipsizlik kararı verilmesini talep ettiği" belirtildi.
İddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Hakkında soruşturma yapılan, bir milletvekili ve aynı zamanda ana muhalefet partisi genel başkanıdır. Günlük siyasi konularda görüş açıklaması mutlaka yapabilmeli ve bu husustaki kabul edilebilir ifade özgürlüğü sınırları geniş tutulmalıdır. Yine siyasetçilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği gibi kabul edilebilir eleştiri sınırları hususunda, sıradan bir kimse ile karşılaştırıldığında bu sınırların geniş olduğu kabul edilmelidir. Ancak bu özgürlük, Anayasamızın 17. maddesi kapsamında herkesin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı da gözetilerek yorumlanmalıdır. Devlet bireyin manevi varlığının bir parçası olan kişisel şeref ve itibara keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür. Kaldı ki müşteki siyasetçi de değildir."
Kemal Kılıçdaroğlu'nun avukatının yazılı savunmasında, kullanılan ifadelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10/2 maddesi ve Anayasası'nın 26. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirttiği anlatılan iddianamede, AİHM'nin 22 Şubat 2005 tarihli Pokdemirli/Türkiye davasındaki kararı örnek gösterildi. AİHM'nin, söylenmesinde zorunluluk bulunmayan küçük düşürücü, incitici ifadelerin kullanılmasını ifade özgürlüğü kapsamında görmediği tespiti yapıldı.
İddianamede, Kılıçdaroğlu'nun "basın yoluyla alenen hakaret" suçundan 4 aydan 2 yıl 8 aya kadar hapsi istendi.
Kaynak: AA