Çok Bulutlu 6.3ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
12.05.2018 16:29

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğu'ndan adaylık yanıtı

Cumhurbaşkanı adayı olmamasıyla ilgili eleştirilere cevap veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir partinin genel başkanı tarafsız olamaz." dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğu'ndan adaylık yanıtı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Yurtdışı Birlikleri 2018 Genel Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu. 

Genel başkan olarak üzerine düşen görevleri olabildiğince yerine getirmeye çalıştığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, aydınlık Türkiye için hep birlikte mücadele edeceklerini, sorumluluklarını toplumu aydınlatarak, kavga etmeyerek, bilgiyi paylaşarak, kişisel hırs ve beklentisinin olmadığını göstererek yerine getireceğini anlattı.

"25 Haziran sabahı aydınlık bir Türkiye'ye uyanacağız"

Kadın, erkek, yaşlı ve genciyle herkese bu görevin düştüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu görevi hepimiz yaparsak, 25 Haziran sabahı aydınlık bir Türkiye'ye, güzel bir Türkiye'ye hep beraber uyanacağız. Bundan benim en ufak bir endişem yok. Nedeni de şu: Düne kadar diyorlardı ki 'Biz oyun kurucuyuz, biz her türlü politikayı belirliyoruz.' Şimdi ürettikleri politikanın altında kaldılar. Aslında süreci yöneten, sağlıklı yöneten, demokrasiye doğru yöneten biziz ve öyle olacağız ve bunu gerçekleştireceğiz.

"Bütün dünyaya ilan ediyorum, sorunları aşma kapasitesi bizde var"

Bilinçli bir politikayla yola devam ettikleri zaman çözemeyecekleri hiçbir sorun olmadığından bahsetti.

"Şunu çok iyi biliyorum, Türkiye'nin sorunları var mı? Elbette var. Beş temel sorunumuz var ama bu sorunları aşma iradesi, bilgisi ve kapasitesi sadece ve sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nde var. Bütün dünyaya ilan ediyorum, sorunları aşma kapasitesi bizde var. Neden? Bizim söylemlerimiz bilgiye dayalı söylemler. Olayı tahlil ederiz, sorunu masaya yatırırız, bütün ayrıntıları görüşürüz, ondan sonra çözüm üretiriz. Biz diğer partilerin olduğu gibi gecekondu partisi değiliz. Biz köklerini Kuvayı Milliye'den alan, ülkenin çıkarlarını savunan, kişisel beklentileri olmayan ve bu beklentileri geriye atan bir partinin mensuplarıyız."

"100 yıla yakındır ayakta duran parti"

Kemal Kılıçdaroğlu, dünyadaki en köklü partilerden birisinin CHP olduğunu anlattı.

"Türk siyaset tarihinin çöplüğüne, arşivine bakın, pek çok siyasi parti görürsünüz. Hepsinin vadesi dolmuş ve hepsi tarihin çöp sepetinde yerini almıştır. Ama ayakta duran, 100 yıla yakındır ayakta duran, Türkiye Cumhuriyeti tarihiyle bir anlamda aynı süreci yaşayan tek parti vardır, o parti de Cumhuriyet Halk Partisi'dir ve biz de onun onurlu birer üyesiyiz."

"CHP'li olmak her kuruşun hesabını vatandaşa vermektir"

CHP'li olmanın da kolay olmadığından bahseden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yolsuzluklara karşı çıkmak demektir Cumhuriyet Halk Partili olmak. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek, yönetim kademesine gelince her kuruşun hesabını vatandaşına vermek demektir. Hesap vermeyi bir ucuzluk, bir kavga nedeni olarak görmeyen, hesap vermeyi namuslu bir görev olarak bilmek demektir Cumhuriyet Halk Partili olmak. Bizim işimiz bu açıdan kolay değildir, zordur."

"Bütün güçleriyle üzerimize geliyorlar"

"Bize her türlü saldırı yapılır. Tarihte de örneklerini görüyoruz, bugün de örneklerini görüyoruz." diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"Çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yıkamadıkları bir kale vardır, o kalenin adı Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Bütün güçleriyle üzerimize geliyorlar, bütün güçleriyle. Düne kadar 'Vesayet, vesayet, vesayet.' diyorlardı. 'Demokrasinin üzerinde vesayet.' diyorlardı. Şimdi demokrasiye tahammül edemiyorlar. Hiçbir vatandaşım unutmasın. 20 Temmuz darbesinden sonra Türkiye farklı bir sürecin içine evrilmiştir. Türkiye ağır sorunlarla karşı karşıyadır."

"Bizim üstümüzdeki yük çok ağırdır"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin beş temel sorunu olduğunu, güçler ayrılığı ilkesinin ülkede kalmadığını, bütün yetkilerin bir kişiye bağlandığını, yargının bağımsız karar veremediğini öne sürdü.

"Gözünü saraya dikiyor, 'Acaba nasıl karar vereyim? Sarayın hoşuna gider mi gitmez mi?' 1940'ların Almanya'sında Goebbels'in dediği gibi hukuk müşavirinin söylediği gibi diyor ki 'Hitler nasıl karar verecektiyse hakim de ona uygun karar verecektir.' Geldiğimiz süreç odur, yaşadığımız tablo budur. Suçsuz insanların hapislere atıldığını çok iyi biliyoruz. Gazetelerin kapatıldığını çok iyi biliyoruz. Üniversite öğrencilerinin tutuklandığını biliyoruz, hapislere atıldığını biliyoruz. Üniversitelerin susturulduğunu biliyoruz. Bize düşen görevin ağırlığını sadece bu sorunlar bile tek başına anlatmaya yeterlidir. Bizim üstümüzdeki yük çok ağırdır. Sanmayın ki sadece sokaktaki vatandaş için biz bir umuduz." 

"Şimdi tamamını susturdular"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, şu anda Türkiye'de demokrasi isteyen bütün dünyanın umudu olduklarını açıkladı.

"Medya özgürlüğüne bakın. Medya özgürlüğü kalmadı. Yüzde 90'ından fazlasını bir kişi kontrol ediyor. Onun istediği haberler verilecek. Onun istediği gibi haber yapılacak. İstemediği haberler makaslanacak, yayınlanmayacak. Bunları biz 12 Eylül darbe döneminde gördük, 12 Mart darbe döneminde gördük. Şimdi 20 Temmuz darbe döneminde de görüyoruz. Daha fazlasını görüyoruz. O dönemde bile kısmen üniversiteler konuşabiliyordu, kısmen medya yazabiliyordu. Şimdi tamamını susturdular. O dönemde bile yürekli savcılar vardı, yürekli hakimler vardı. Bugün savcılar, hakimler tamamen susturulmuş vaziyette. Bu açıdan hepimizin sorumluluğu fazladır."

Yüksek faiz eleştirisi

Ekonomik anlamda da Türkiye'nin "başlı başına bir felaketin içinde" olduğunu iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu, çok ağır bir tablo yaşandığını savundu.

Esnaf, sanayici, çiftçi, emekliye "Tablo nedir?" diye sorulmasını isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"16 yılın sonunda devraldıkları mirası perişan ettiler. Faizden şikayet ediyorlar. Sanki bu memleketi şimdiye kadar Fransızlar yönetiyordu. Yahu sen yönetiyordun. Açıklama yapıyor, Allah aşkına dinleyin. Daha dün açıklama yapıyor. 'Faiz her kötülüğün hem anası hem babasıdır.' Günaydın Recep Bey. Gözlerinden öpüyorum senin, nihayet en sonunda bunu anladın sen. Daha güzel bir şey söylüyor. 'Bizim faizi aşağı çekmemiz lazım.' Bravo vallahi, demek ki faizi aşağı çekmeyi öğrenmiş, faiz aşağı çekilecek. E güzel. Devam ediyor, 'Amerika'da, Japonya'da, Avrupa'da, İsrail'de böyle mi? Böyle.' Yani o ülkelerde faiz aşağı çekilmiş, itiraf ediyor bizdeki çok yukarıda, aşağı çekmemiz lazım. Devam ediyor, 'Biz faizi yüksek tutmakla övünüyoruz.' Sen övünüyorsun, biz övünmüyoruz. Sen faizcisin, sen tefecilere teslim olmuşsun. Bizim öyle bir niyetimiz yok. 'Oyuna geliyoruz.' diyor yani itiraf ediyor. 'Oyuna geldik.' Düne kadar 'Kandırıldık.' diyordu şimdi de 'Oyuna geldik.' diyor.

Kim seninle oynadı, kim seni kandırdı? Kim seni oyuna getirdi? Açık ve net, 80 milyonun önünde Türkiye'nin kaynaklarını tefecilere tahsis eden Recep Tayyip Erdoğan'a çok açık ve net, çok namuslu bir soru soruyorum, faiz konusunda seni kim oyuna getirdi, çık anlat. Düne kadar sesin çıkmıyordu, ne zaman ki Türkiye'de milletin sırtına yıktıkları faizi anlattım, şimdi faizden şikayet ediyor. 151 milyar dolar, dışarıdaki bir avuç tefeciye faiz ödedi bu millet. İçeride ne kadar ödediler? 687 milyar lira faiz ödediler. 'Faizi aşağı indirmeliyiz.' E indir kardeşim. Devlet elinde, hakimi emrinde, valisi emrinde, genel müdürü emrinde, efendim Merkez Bankası emrinde, BDDK emrinde. Her şey senin emrinde. Niye indirmiyorsun? Kim sana engel oldu? Tefeciler istemiyor, tefeciler. Yakayı tefeciye kaptırmışsın. Bir ülkenin yöneticileri yakayı tefecilere kaptırmışsa onları oradan alaşağı etmek bizim görevimizdir artık." 

"Hem iktidardasın hem şikayet ediyorsun"

Hükümet'in iktidarda olmasına rağmen sürekli şikayet ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "İktidarda olup şikayet ediyorlarsa onlar ömürlerini doldurmuş demektir. Hem iktidardasın hem şikayet ediyorsun. Seni oraya 'şikayet et' diye millet seçmedi, 'sorunları çöz' diye seçti. Şimdi sorunları çözmeye güçleri de yok, kapasiteleri de yok böyle bir imkanları da yok." diye konuştu.

"Hangi anne baba çocuğunu niteliksiz okula göndermek ister?"

Kılıçdaroğlu, eğitimde büyük sıkıntı yaşandığını iddia etti.

"16 yılın sonunda geldiğimiz nokta; annelerin çocuklarını hangi okula gönderecekleri belli değil. Hangi sınava girecek çocuk belli değil. Nitelikli okul, niteliksiz okul. Cumhuriyet tarihinde ilk kez böyle bir şeye tanık olduk. Cumhuriyet tarihinde okulların büyük bir kısmı 'niteliksiz okul' diye tanımlandı. Hangi anne baba çocuğunu niteliksiz okula göndermek ister? Ne oldu da 16 yılın sonunda bizim okullarımızın büyük kısmı niteliksiz okul haline geldi? Bütün annelere sesleniyorum: Bunlara ders vermek birinci elde sizin görevinizdir."

"Eğitim tamamen parasız olacak"

Kılıçdaroğlu, ülkenin çocuklarının adeta deney gibi kullanıldığını ileri sürerek, böyle bir duruma dünyanın hiçbir tarafında tanık olunamayacağını söyledi.

"Tam gün eğitim olacak. Çocuk, sabahın köründe niye okula gidiyor? Makul saatte kalkar, kahvaltısını yapar ve okula gider. Tam gün okulda kalır. Öğle yemeğini okulda bedava yer. Mütalaasını yapar, akşam saat 17.00'de, 17.30'da annesi gider, çocuğunu alır, evine getirir. Hiçbir masraf olmayacak. Eğitim tamamen parasız olacak. Bunu yapacaksınız. Öğretmenleri yücelteceksiniz. Bir öğretmenler meslek kanunu çıkacaksınız. Diğer devlet memurlarından ayıracaksınız öğretmenleri. Nasıl hakimleri ayırıyorsanız öğretmenleri de ayıracaksınız. Hiç kimse unutmasın, o hakimleri yetiştirenler de öğretmenlerdir. O halde öğretmeni baş tacı yapmayan bir toplumun geleceği karanlıktır. Öğretmeni yücelteceksiniz. Bütün sorunlarını çözeceksiniz. 'Ay başını nasıl getiririm?' diye eğer bir öğretmen düşünüyorsa çocuklarımıza yeteri kadar eğitim veremez."

"Kimliğe de inanca da saygı duyacağız"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin iktidara geldiğinde terörün hemen hemen sıfırlandığını, bugün ise terörün Türkiye'nin en temel sorunlarından biri olduğunu savundu.

"Komşumuzun kimliğini soruyoruz. Komşumuzun inancını sorar hale getirdiler. Türkiye'yi buradan çıkarmamız lazım. Kimliğe de inanca da yaşam tarzına da saygı duyacağız ve dolayısıyla kimlikler, inanç ve yaşam tarzı üzerinden siyaseti reddedeceğiz. Bunu yapanlara prim vermeyeceğiz. Size açık ve net söylüyorum, bunu yapanlar bu ülkeyi bölmek ve ayrıştırmak isteyenlerdir. Bunlara izin vermeyelim." 

"Huzurlu ve güzel bir Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz"

"Millet ittifakı"nı kurarak darbe ile getirilen yüzde 10 seçim barajını kısmen kaldırdıklarını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Gönül isterdi ki yüzde 10 seçim barajı bütün partiler için kalksın. Biz bunu savunduk ama sonuçta bu kadarı oldu. Bu bile Türkiye için çok ama çok büyük bir fırsattır. Önümüzdeki seçimlerde sandığa gideceğiz, oyumuzu kullanacağız, komşumuzu da ikna edeceğiz, arkadaşlarımızı da ikna edeceğiz. O gün hava güzel olsa bile güzelliği sandıkta yaşamak zorundayız. Beraber sandığa gitmek, bayram havası içinde gitmek ve oyumuzu kullanmak hepimizin temel görevi olmalıdır. Bu ülkede barışı ve huzuru sağlamanın, birlikte yaşamının ne kadar güzel olduğunu bütün dünyaya anlatmanın tek yolu budur. Dolayısıyla hepimize düşen böyle güzel bir görev var ve biz bu görevi yaptığımız zaman göreceksiniz ki huzurlu ve güzel bir Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz."

"Dört ay içinde Orta Doğu'nun bütün sorunlarını biz çözeceğiz"

Kılıçdaroğlu, düne kadar Türkiye'nin bütün komşularıyla arasının iyi olduğunu, Orta Doğu'da bir sorun çıktığı zaman "Gelin bizim sorunumuzu çözün, hakem olun." diye Türkiye'nin kapısının çalındığını kaydederek, bugünse durumun tamamen değiştiğini söyledi.

Türkiye'nin Suriye, Irak, Libya, kuzey ülkeleri ve AB ülkeleriyle barışık olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bunu ancak ve ancak biz düzeltiriz. Bunu ancak ve ancak Cumhuriyet Halk Partisi, biz düzeltiriz. Size CHP'nin genel başkanı olarak söylüyorum, sözüm söz, bakın 25 Haziran'da güzel bir Türkiye'ye uyanacağız, en geç dört ay içinde Orta Doğu'nun bütün sorunlarını biz çözeceğiz. Avrupa Birliği ile bütün ilişkilerimiz iyi olacak. Amerika ile Rusya ile İslam dünyası ile bütün ilişkilerimiz iyi olacak. Bizim bilgimiz de kapasitemiz de öngörümüz de buna müsait. Çünkü biz Kuvayi Milliye ruhundan geliyoruz, çünkü biz 'Yurtta barış, dünyada barış'ın ne kadar değerli olduğunu biliyoruz, bunu sağlayacağız."

"Gün bir seçim zamanı değil, gün memleket günüdür, ülke sorunudur"

Türkiye'nin dış politikada yaşadığı sıkıntıların en çok yurt dışında yaşayanlara yansıdığını, bu nedenle orada ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmaya başladıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Oysa biz o ülkelerle barışık olabilirsek hiçbir sorunumuz kalmayacağız. Biz bunu yapacağız, biz bunu yapmak zorundayız." dedi.

24 Haziran seçimlerinin önemine değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"24 Haziran'da sandığa gideceğiz, bu bir normal bir seçim değildir. Bu bir yol ayrımı seçimidir. Ya diktadan yana tavır koyacağız ya demokrasiden yana bir tavır koyacağız. Dikta yönetimlerinin topluma hangi maliyetleri yüklediğini en iyi Avrupalılar bilir. Dikta yönetimlerinin ve diktatörlerin topluma hangi maliyetleri yüklediğini en iyi Avrupa bilir, Almanya bilir, İspanya bilir, İtalya bilir. O nedenle oralarda demokrasi kökleşmiştir. Halk çok ağır bedeller ödemiştir. Biz toplumun ağır bedeller ödemesini istemiyoruz. Geçmişten, tarihten ders alarak aynı hataları tekrar etmeden güzel bir gelecek inşa etmek istiyoruz. Dolayısıyla orada yerleşik olan bütün vatandaşları aydınlatma görevi sizindir. Gideceksiniz kapı kapı dolaşacaksınız, hangi partiden olursa olsun. Gün bir seçim zamanı değil, gün memleket günüdür, ülke sorunudur. Gideceğiz demokrasiden yana oy kullanacağız. Demokrasi kadar güzel bir şey yoktur. Demokrasi olduğu zaman ben düşüncemi ifade edeceğim, demokrasi olduğu zaman istediğim gazeteyi alıp okuyabileceğim, demokrasi olduğu zaman istediğim televizyon kanalından istediğim haberi izleyebileceğim ama şimdi bütün televizyonlar aynı şeyi verecek, bütün gazeteler aynı şeyi yazacak, saraydan alınan talimat üzerine başlıklar atılacak. Bu demokrasi değil, bunun adı dikta yönetimidir."

"Demokrasiye yapılan ihaneti boşa çıkardık"

"Güzel bir ilke imza attık" diyen Kılıçdaroğlu, eski bir öğretmeni, bu ülkeye binlerce öğrenci yetiştirmiş olan bir öğretmeni Muharrem İnce'yi, Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlediklerini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Demokrasiye ihanet etmek istediler, 15 milletvekilimizi görevlendirdik, demokrasiye yapılan ihaneti boşa çıkardık. Sayın Muharrem İnce, 'Tarafsız olacağım' dedi, yakasındaki CHP rozetini çıkardı, '80 milyonu kucaklayacağım, 80 milyonun cumhurbaşkanı olacağım.' dedi bir ezberi daha bozduk. Dün akşam kadınlarla toplantımız vardı, bir kadın kalktı şunu söyledi, AK Partili bir kadın, 'Siz neden cumhurbaşkanı adayı olmadınız da Muharrem İnce'yi yaptınız?' Şunu söyledim, 'Cumhurbaşkanı seçildiğiniz anda Meclis'e geleceksiniz, Cumhurbaşkanlığı yemini var onu edeceksiniz. 'Tarafsız davranacağıma dair namusum ve şerefim üzerine ant içerim.' diyeceksiniz. Bir partinin genel başkanı tarafsız olamaz. Bir partinin genel başkanı tarafsız olamadığı için namuslu adamsa namusu ve şerefi adına yemin edemez. Bizim Cumhurbaşkanı adayımız 80 milyonu kucaklayacak, 'A' partisi, 'B' partisi, 'C' partisi ayrımı yapmayacak. Bizim cumhurbaşkanı adayımız bir partinin genel başkanı olarak Anayasa Mahkemesi'ne hakim tayin etmeyecek. Bizim cumhurbaşkanı adayımız hakimleri yanına alıp, 'Gelin hep beraber çay toplamaya gidelim.' demeyecek, tarafsız olacak."

"Tek davam var ülkemde 80 milyonun huzur içinde yaşaması"

Demokrasi kültürleri olmadıkları için anlamadıklarını savunan Kılıçdaroğlu, "Demokrasi elimde bir sopa olacak birisi konuşursa kafasına vuracağım ve o sesini kesecek ve yüzde 100 bana biat edeceksin. Bunu demokrasi olarak biliyorlar. Onun adı diktatörlüktür Recep Bey, demokrasi değil diktatörlüktür." dedi.

Kendisinin sorumluluğu olduğundan bahseden Kılıçdaroğlu, "Sorumluluğumun gereğini yapıyorum. İnanarak yapıyorum. Bende mevki makam falan bunlar yok. Benim tek inancım, tek davam var ülkemde 80 milyonun huzur içinde yaşaması. Ben bunu istiyorum." diye konuştu.

Demokrasinin önündeki bütün duvarları yıkmaya kararlı olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Azimliyiz, sonuna kadar gideceğiz. Bedeli ne olursa olsun bu ülkeye demokrasi ya gelecek ya gelecek." dedi.

Kaynak: AA

Sıradaki Haber
Başbakan Yıldırım: Gündemimizde teröristlere asla af yok
Yükleniyor lütfen bekleyiniz