CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
CHP Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, MYK sonrası basın açıklaması yaparak gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Tezcan, toplantı sürerken açıklamasına, "Bu MYK'nın görev dönemi içerisinde son basın toplantımız olacak. Bundan sonra yeni oluşacak MYK'mız ve sözcü arkadaşımız basın toplantıları yapmaya devam edecek." sözleriyle başladı.
Son bir haftadır dolar ve avro dizginlenemez bir şekilde yükselirken Türk lirasının dibe vurduğunu belirten Tezcan, "Ne yazık ki 16 yıldan bu yana iktidardaki AK Parti yönetimi ve Erdoğan tekrar milletin yastığının altına gözünü dikti. 'Yastık altındaki dolarları, altınları çıkarın bozdurun.' demeye başladı. Bu bir teslimiyetin, aczin ifadesidir. Milletin yastık altında bozduracak doları kalmadı." diye konuştu.
Son bir yılda Türk lirasındaki değer kaybının yüzde 50 olduğuna işaret eden Tezcan, "AK Parti'nin 16 yıllık iktidar döneminde ne yazık ki ekonominin geldiği nokta bir twitlik ekonomi. Böyle bir kırılgan ekonomi olabilir mi? Bu nedir? Üretime dayanmayan, sıcak para ve dolar ekonomisine teslim edilmiş dolarkolik bir ekonomi anlayışının sonucu." değerlendirmesini yaptı.
Tezcan, ocak ayında 424 dolar olan asgari ücretin, bugün 305 dolara düştüğünü vurgulayarak, asgari ücretlinin yüzde 35 gelir kaybına uğradığını bildirdi.
Türkiye'de yoksulluk sınırının 7 bin 912, açlık sınırının ise 2 bin 130 lira olduğunu aktaran Tezcan, "AK Parti iktidarı iflas eden ekonomik anlayışıyla Türkiye'yi açların ve yoksulların ülkesi haline getirdi." diye konuştu.
Bu tablo içinde açıklanan "100 Günlük Eylem Planı"nın Türkiye'nin 5 temel sorunu için hiçbir yapısal çözüm içermediğini savunan Tezcan, bu paketin "100 günü heba etme" paketi olduğunu kaydetti.
"Nerede kaldı bunlar"
Türkiye'nin ekonomi, demokrasi, eğitim, dış politika ve toplumsal barış alanlarında meselelerinin bulunduğunu bildiren Tezcan, 100 günlük planının içinde bunlara çare olabilecek hiçbir şeyin yer almadığını vurguladı.
Polislere, sağlık görevlilerine verilecek 3600 ek göstergenin bu pakette olmadığını anımsatan Tezcan, "Erdoğan'a soruyorum, nerede kaldı bunlar? Paketin dibine mi düştü? Görülmedik bir yerde mi? Yolda gelirken sepetin altında delik vardı da düştü kayboldu mu? Bu sözleri verip milletin oyunu aldınız." dedi.
Tezcan, bu paket içerisinde eğitimle ilgili de herhangi bir ciddi adım ya da işaretin bulunmadığını, 1 milyon 180 bin öğrencinin LGS sınavına girdiğini, 190 bin öğrencinin hiçbir yere, 122 bin 539'unun ise istediği okullara kayıt yaptıramadığını ifade etti.
Bunun çocukların değil, iktidarın, sistemin başarısızlığı olduğunu belirten Tezcan, "16 yıl içerisinde kendi arzu ettikleri yetiştirme anlayışıyla ideolojik eksende eğitimi tarumar eden bu anlayış, çocuklarımızın geleceğini çalmıştır." diye konuştu.
"Reform devam etmeli"
CHP'de seçim sonuçlarının değerlendirilmesi konusunda başlattıkları çalışmaların devam ettiğini aktaran Bülent Tezcan, bugünkü MYK toplantısında bütün üyelerin Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na kendilerine gösterdikleri güven nedeniyle teşekkür ettiğini bildirdi.
Genel Başkana, MYK'yı değiştirme yetkisinin tüzükle tanındığını anımsatan Tezcan, seçimlerden hemen sonra MYK üyelerinin, Genel Başkanın yapacağı her türlü tasarrufu destekleyeceklerini beyan ettiklerini vurguladı.
Bundan sonrasının Genel Başkanın takdirinde olduğunu kaydeden Tezcan, "Önümüzdeki süreçte CHP'nin yeni döneminin yeni siyasetini şekillendirmek, ana hatlarını belirlemek, yönünü çizmek ve partiyi hızlı bir şekilde bir taraftan yerel seçimlere hazırlamak, bir taraftan da Türkiye'nin bu tepetaklak olmuş siyasi ve iktisadi krizi içerisinde yol haritasını belirlemek üzere yeni çalışma ekibini önümüzdeki günlerde Sayın Genel Başkanımız oluşturacaktır." dedi.
Tezcan, 2010 yılından itibaren CHP'de bir esaslı parti reformunun başladığını, bunun güçlü bir şeklide devam etmesi gerektiğini, bu konuda Genel Başkana ihtiyaç duyduğu bütün desteği vereceklerini kaydetti.
"MYK üyelerinin istifasından bahsetmek mümkün değil"
Bülent Tezcan, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
MYK üyelerinin Kılıçdaroğlu'na istifalarını sunup sunmadığı sorusuna Tezcan, "Teknik olarak istifadan bahsetmek mümkün olmuyor. Çünkü tüzük gereği MYK'yı atamak, değiştirmek Sayın Genel Başkanın yetkisinde. MYK üyesi arkadaşlarımız, bu konuda Sayın Genel Başkanın her türlü tasarrufunu büyük bir gönül ferahlığıyla destekleyeceklerini ifade ettiler." yanıtını verdi.
Genel Merkez önünde yapılan eylemlerin MYK'da gündeme gelip gelmediğinin sorulduğu Tezcan, bunların MYK'da görüşülecek konular olmadığını ifade etti.
"Delegelere olağanüstü kurultay için verdikleri imzaları çekmeleri için baskı yapıldığı" iddialarının hatırlatılması üzerine Tezcan, bunların gerçekle ilgisinin olmadığını kaydetti.
"Genel Merkez açısından kurultay tartışmalarının sonlandığını söyleyebilir miyiz?" sorusuna Tezcan, şu yanıtı verdi:
"Hiçbir biçimde 630 imza teslim edilmemiştir. Genel Merkezimize teslim edilen imza sayısı 618'di. Bu imzanın 4 tanesi usulüne aykırı, noterde suret tasdiki yapılmış imzaydı. Onlar düşüldü 614. 614'ün 4 tanesi bir kişinin iki ayrı noterde verdiği imzaydı. Yani 8 imza koymuşlar, bunun 4 tanesi ayrıldı. 610 imzadan 5 tanesi, seçimden sonra üyelikten istifa etmiş kişiler. Onları da düşüyorsunuz 605. Bu 605 imzanın tüzük gereği incelemesini yaptı hukuk birimi, 5'inde gündem bütünlüğü yok. Tüzük gereği gündem bütünlüğü olması lazım. 600 kaldı. 31 delege de geri çekmiş imzasını. İmza vermek nasıl bir haksa, aynı şekilde geri çekmek de hak. Kalan olağanüstü kurultay talebi 569 imzadır. 569 imzayla kurultayı toplamak mümkün değildir. Tüzük açısından kurultay toplamayı sağlayacak bir şart oluşmamıştır. Genel Başkanın da kurultay toplama konusunda bir iradesi yoktur, toplamayacağını da ifade etmiştir. Partiyi yerel seçimlere hazırlayacağını söylemiştir. Artık kurultay tartışmalarını gündemde tutmanın partinin önümüzdeki süreçteki çalışmalarına zarar vermekten başka bir yanı yoktur."
"Şeriatın kestiği parmak acımaz"
Bu tartışmaların bütün parti tabanı, imza toplayanlar açısından bitmesi gerektiğine işaret eden Tezcan, "İmza toplayan arkadaşlarımız hiçbir şekilde partide yabancılaştırılacak, ötekileştirilecek arkadaşlar değildir. Onlar da bu partinin üyeleridir, evlatlarıdır, delegeleridir. Dolayısıyla bu konuda parti içinde husumeti körükleyecek bir tutum hiçbir zaman olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır." dedi.
"Parti içi muhalefetin tüzük kurultayı toplayacağına yönelik" iddiaların sorulması üzerine Bülent Tezcan, "Tüzük kurultayı meselesi çok ilginçtir. Israrla partiyi bir kurultay tartışması ekseninde tutmanın gelecek siyaseti açısından faydası olacağına inanmıyoruz. Bunu doğru bulmuyoruz. Tüzük kurultayı toplamak isteyenlerin yine aynı şekilde tüzükte şartları vardır, o şartlar oluşursa tüzük kurultayı toplanır ama bu 'takım elbise istedim alamadım, şimdi gömlek istiyorum' demeye benzer. Bunun da bir anlamı olduğunu düşünmüyoruz." yanıtını verdi.
Bazı delegelerin süreci yargı yoluna taşıyabileceğinin hatırlatıldığı Tezcan, "CHP yargı yolunu kapatma alışkanlığı olan bir parti değildir. Bizim kültürümüzde öyle bir şey yoktur. Yargı yoluna gitmek isteyen arkadaşlarımız gidebilir. Yargıda da hakim karar verir. Ne karar verirse o. 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' derler." ifadelerini kullandı.
"MYK değişiklikleri gayet doğal"
"Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun göreve geldiğinden bu yana 100'e yakın MYK üyesiyle çalıştığının" hatırlatıldığı Tezcan, Kılıçdaroğlu'nun kurultay yapılmadan iki kez MYK değiştirdiğini, bunlardan birinin 2011 seçimlerinden, diğerinin ise 2014 yerel seçimlerinden sonra yapıldığını hatırlattı.
Tezcan, diğer MYK değişikliklerinin kurultaylardan sonra gerçekleştiğini, bunların da gayet doğal olduğunu vurguladı.
"Muhalifler, 'Yüzde 47-48 civarında delege imza verdi. Biz iktidarı eleştirirken, yüzde 48,5'i neden görmüyorsunuz diye bir tezi savunuyoruz. Genel Merkez de bu tez bize karşı kullanılıyor.' ifadesini kullanıyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusuna Tezcan, "CHP içinde kurultay tartışmaları sürecindeki dilin, AK Parti ve tek adam rejiminin en önemli sorumlusu Erdoğan'la mücadelede şekillendirilen dil üzerinden tarif edilmesi doğru değildir. Bu, CHP kültürüne ve bakış açısına yakışmaz. Bu Mahir Ünal gibi AK Parti sözcülerinin CHP kurultayına burnunu sokması, dil uzatması gibi bir sonuca da zemin hazırlar." yanıtını verdi.
Tezcan, kurultay iradesinin ifade edilmiş olmasının başlı başına bir değer, kıymet olduğunu, parti yönetiminin buna dikkat etmesi gerektiğini bildirdi.
Tutuklu İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun ilaçlarını kullanmama kararı aldığının hatırlatılması üzerine Tezcan, Berberoğlu'nun haksız biçimde cezaevinde tutulduğunu, onun aldığı karara saygı duyduklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA