Çok Bulutlu 8.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 07.06.2024 14:08

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 20 bin öğretmen ile eğitim ordumuzu güçlendireceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnşallah bu sene atayacağımız 20 bin öğretmen ile eğitim ordumuzu güçlendireceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 20 bin öğretmen ile eğitim ordumuzu güçlendireceğiz
[Fotograf: AA]

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Ataşehir'deki Ahmet Keleşoğlu Fen Lisesinde düzenlenen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Tanıtım Programı'nda konuştu.

Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Bugün sizlerle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Tanıtım Programı vesilesiyle bir aradayız. Toplantımızı teşrifleriniz için her birinize teşekkür ediyorum. Yeni maarif modelimizin öğrencilerimiz, ailelerimiz, öğretmenlerimiz, ülkemiz ve milletimiz için şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum. Modelimizin hazırlanmasında emeği ve katkısı olan herkese şükranlarımı sunuyorum. Yeni modelimizin detaylarına geçmeden önce bazı temel gerçekleri ifade etmek istiyorum. Bundan 21 yıl evvel aziz milletimizin iradesini temsilen Türkiye'ye hizmet yolculuğuna başladığımızda dört önceliğimizden birinin eğitim olacağını ilan etmiştik. Bu sözümüze bugüne kadar hep sadık kaldık.

 

Her yıl bütçeden aslan payını eğitime ayırdığımız gibi bu yıl da geleneği bozmayarak yaklaşık 1 trilyon 620 milyar lirayı eğitime tahsis ettik. Eğitime harcanan her kuruşun Türkiye'nin aydınlık yarınlarına yapılan muazzam bir yatırım olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Çocuklarımıza daha iyi, daha kaliteli, zamanın şartlarına daha uygun bir eğitim verebilmek için bütün imkanlarımızı seferber ediyoruz. Eğitimde yaptığımız hizmetlerin listesi oldukça kabarık. Sadece son 1 yılda yaptıklarımızı dahi anlatsak uzun vakit alır. Ancak özetin de özeti mahiyetinde bazı rakamları sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum.

"Derslik başına öğrenci sayısında OECD ortalamasını yakaladık"

Eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için şartlı eğitim yardımından barınma ve bursların artırılmasına, ücretsiz yemek hizmetinden ücretsiz ders kitapları ve yardımcı kaynaklara kadar çok kapsamlı adımlar attık. Sadece son bir yılda 19 milyon 600 bin öğretim materyalinin baskı ve dağıtımı yapıldı. Yine bu sene 20 milyon 385 bin adet yardımcı kaynak kitabı, 8-12'nci sınıf öğrencilerimize ulaştırdık. 2003 yılından bugüne kadar toplam 372 bin 995 adet yeni derslik yapımını tamamlayarak eğitim camiamızın hizmetine sunduk. Geride bıraktığımız bir yılda 13 bin 715 yeni dersliği ülkemize kazandırdık. Derslik başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 23'e, ortaöğretimde 22'ye indirdik. Bu oranlarla OECD ortalamasını önemli ölçüde yakalamış bulunuyoruz.

 

"20 bin yeni öğretmen ile eğitim ordumuzu daha da güçlendireceğiz"

Fırsat eşitliğini güçlendirmek için okul öncesi 5 yaş okullanma oranını yüzde 95'e, ilköğretimde yüzde 98'e çıkardık. Yaklaşık 19 milyon öğrenci, 1 milyonun üzerinde öğretmen, 74 binin üzerinde eğitim kurumuyla toplam 20 milyonluk büyük bir aile olduk. Ailemiz her yıl daha da genişliyor. Cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmen ataması yapan hükümetiyiz. Öğretmen kadromuzu yaptığımız 800 bin yeni atama ile tahkim ettik. 2023 yılının mayıs ayında tek seferde 45 bin öğretmenimizi öğrencileri ile buluşturduk. Böylece tarihimizin en büyük öğretmen atamasını gerçekleştirdik. Aynı şekilde 4 bin 366 engelli öğretmenin atama işlemlerini tamamladık. Bu sene atayacağımız 20 bin yeni öğretmen ile eğitim ordumuzu daha da güçlendireceğiz.

"Eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkardık"

Milli Eğitim Bakanlığı'mız süreci titizlikle ve şeffaf bir şekilde yürütüyor. Sadece atama boyutunda değil özlük hakları ve mali imkanlar açısından da öğretmenlerimizi destekliyoruz. Söz verdiğimiz üzere öğretmenlerin ek göstergelerini 3600'e çıkardık. Fatih Projesi ile 619 bin etkileşimli tahtanın kurulununu yaptık. Üniversiteye girişteki katsayı farklılıklarını giderdik. 4+4+4 sistemi ile eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkardık. Meslek okullarına üvey evlat muamelesi uygulamasına son verdik. Mesleki Eğitim Politika Belgesi'ni oluşturduk. Sektör içi okuldan ortaokullarda mesleki yönlendirme atölyelerinin kurulmasına kadar farklı projeleri hayata geçirdik.

Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi kurulmasıyla ilgili kanunun hazırlıklarını tamamladık. İnşallah yakında Meclis'imizde görüşmeleri başlayacak. Kur'an-ı Kerim, Hazreti Peygamber'in hayatı ve çeşitli dersleri seçmeli hale getirdik, bu sene seçimlik dersler havuzunu biraz daha genişlettik; "nezaket ve görgü kuralları", "adabımuaşeret", "Türk toplumsal yapısında aile" gibi dersleri ilave ederek ailelerden gelen talebi karşıladık.

 

Aile konusu bizim için hayati öneme sahip. Çok erken yaşlardan itibaren çocuklar küresel kültürün dayatmalarına maruz kalmaktadır. Bunların en başında da cinsiyetsizleştirme projeleri vardır. Çizgi filmlerden sinema yapımlarına, dijital oyunlardan sosyal medyaya kadar pek çok alanda evlatlarımız bu projelerle sık sık karşılaşıyor. Amerika başta olmak üzere birçok Batı ülkesinde ailelerin temel endişe kaynağı, çocukları objeleştiren bu sapkın akımlardır. Hep beraber el ele vererek, küresel cinsiyetsizleştirme belasının önüne geçeceğimize inanıyorum.

Bundan 21 yıl önce eğitimle ilgili milletimize verdiğimiz sözleri tuttuk. Sadece altyapıda değil uluslararası göstergelerde de çok iyi bir yerdeyiz. Bu başarılarımıza yenilerini ekleyerek sürdüreceğiz.

"Değişim ve yenilenme eğitimin ruhunda, özünde zaten var"

Eğitimin amacı, zihni açık, ufku açık, yeniliklere açık, bilgiyi ve bilgi teknolojilerini en doğru şekilde kullanabilen, milli değerlerle donanmış, öz güven ve ideal sahibi gençler yetiştirmektir.

Bunun için değişimi kaçıran ve gerisinde kalan değil, değişimi yakalayan bir anlayışla hareket etmek gerekiyor. Dünya değişirken Türkiye nasıl aynı kalmıyorsa, bütün unsurlarıyla eğitim sistemimizin de yerinde sayması beklenemez. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki her gün yeni bir gelişme oluyor, yeni fikirler, yeni buluşlar, yeni yöntemler ortaya çıkıyor. Yapay zeka ve insansız teknolojiler giderek günlük hayatımızın bir parçası haline geliyor. Teknoloji devrimi karşısında kendini yenilemeyen bireyler, toplumlar ve ülkeler dünyadaki yarışın dışında kalmaya mahkumdur. Dünyanın hızına yetişemeyenler her gün biraz daha geriye gitmekten kendilerini kurtaramazlar. Çağın gerektirdiği bilgi ve becerileri edinmenin vasıtası da eğitimdir. Değişim ve yenilenme eğitimin ruhunda, özünde zaten var. Yeni bilgiler ortaya çıktıkça ademoğlu yeni sorular ve sorunlarla karşılaştıkça, ihtiyaçlar yenilendikçe eğitimin de buna ayak uydurması, kendini buna uyarlaması beklenir.

 

Eğitim ömür boyu devam eden, yaşayan, canlı ve dinamik bir süreç olduğu herkesçe gayet iyi biliniyor. Burada mühim olan yenilenmeyle birlikte köklerden kopmamaktır. Esas mesele medeniyet tasavvurunun korunmasıdır. Önemli olan bu ülkenin varlığının, borçlu olduğu değerlerle olan bağının her şart altında muhafaza edilmesidir. Maziden atiye köprü kuran, özgün, esnek ve geleceğe ilişkin beklentileri karşılayan bir anlayışla sürecin yönetilmesi gerekiyor.

 "Cumhuriyet tarihimizin önemli bir bölümünde bize özgü bir eğitim modelimiz maalesef olmadı"

Cumhuriyet tarihimizin önemli bir bölümünde bize özgü, bizi yansıtan bir eğitim modelimiz maalesef olmadı. Eğitim sistemimiz daha çok ezbere ve ezberciliğe dayanıyordu. Hayata hazırlamak yerine sınava hazırlamayı önceleyen, başarıyı sadece buna göre ölçen bir anlayış sisteme damgasını vurdu. Sanata, spora, kültüre, edebiyata hak ettiği değeri vermeyen, düşünmeyi, soru sormayı, sorgulamayı yeterince teşvik etmeyen, daha çok insan formatlamaya odaklı bir eğitim sistemiyle uzun yıllar idare ettik. Yasakçılık ve tek tipleştirme bu dönemin bir başka özelliğiydi. Meslek liselerinin ve imam hatip okullarının katsayı engeliyle önü kesildi. Başörtüsü sadece lisede değil, üniversitede, kamuda bile yasaktı. İktidarlarımız döneminde en çetin mücadeleyi işte bu jakoben, yasakçı ve baskıcı anlayışa karşı verdik.

Fatih Projesi'nden seçmeli derslere, imam hatiplerin orta kısımlarının açılmasından 4+4+4 sistemine varıncaya kadar eğitimi özgürleştirme yolunda attığımız her adımda belli çevrelerin mukavemetiyle karşılaştık. Açık söylüyorum, birileri bu ülkede yasakların kalkmasını istemediler. Adaletsizliklerin giderilmesini istemediler. Müfredatın zenginleşmesini istemediler. Okullar arasındaki eşitsizliğin kapanmasını istemediler. 'Göbeğini kaşıyan adam' diyerek aşağıladıkları insanların çocuklarının kendileriyle aynı imkanlara sahip olmasını hiçbir zaman istemediler. Fakirin fakir, mazlumun mazlum, imtiyazlıların da imtiyazlı olarak devam etmesi için her yolu denediler. Türkiye'de gerçek manada bir sınıfsal değişikliğin gerçekleşmemesi için her şeyi yaptılar. İş dünyasından siyasete, medyadan akademiye uzanan bir yelpazede bu çevrelerin halen kümelendiğini biliyoruz. Eskisi kadar sesleri çıkmasa da bunlar buldukları her fırsatı kullanıyorlar.

"Güya laiklik maskesiyle kendi zihin dünyalarındaki faşizmi gizlemeye çalışıyorlar"

Buna geçen günlerde Ankara'daki bir ilçede yeniden şahit olduk. Öğrencilerimizin bir sınav öncesinde velileriyle birlikte camiye devam edilmesi veya davet edilmesi, bakıyorsunuz birilerini son derece rahatsız ediyor. Dikkatinizi çekiyorum, burada kimseyi zorlama yok, icbar etme yok, ayıplamak, kınamak yok, sadece gönüllülük esasına göre bir davet var. Ama aralarında gazeteci, siyasetçi, sendikacı olan kimi çevreler buna bile tahammül edemiyor. Güya laiklik maskesiyle kendi zihin dünyalarındaki faşizmi gizlemeye çalışıyorlar. Laikliği, din ve inanç karşıtlığı gibi anlayan ve bunu herkese dayatan 28 Şubat artıklarına biz bugüne kadar boyun eğmedik, bundan sonra da boyun eğmeyiz.

 

Bu ülkenin çocuklarıyla inanç değerleri arasına kimsenin girmesine de izin vermeyeceğiz. Milletin evlatlarının, camiye gidiyor, namaz kılıyor, başörtüsü takıyor diye fişlendiği, baskıya uğradığı, ötekileştirildiği kötü günler artık geride kaldı. Televizyon ekranlarından imam hatip okullarımızın öcüleştirildiği günler geride kaldı. Kılık kıyafetinden dolayı insanımızın horlandığı, hakarete maruz bırakıldığı günler geride kaldı. Eski Türkiye'nin kötü alışkanlıklarının tekrar nüksettirilmesine müsaade etmeyiz ve etmeyeceğiz.

Geçmişte yapılan yanlışları düşündüklerinde, bu millete boşu boşuna çektirilen acılara üzüldüklerini dile getiren Erdoğan, "Sırf ideolojik dayatmalar sebebiyle ülkemize kaybettirilen vakte, enerjiye üzülüyoruz. Evlatlarımızın yıkılan hayallerine, karartılan geleceklerine üzülüyoruz. İnanç değerleri ile okulları, üniversiteleri, kariyerleri arasında tercihe zorlanan gençlerimizin yürek burkan hikayelerine üzülüyoruz. Bir avuç azınlığın, sessiz çoğunluğun haklarını nasıl kolayca gasbettiğini gördükçe üzülüyoruz, demokrasimiz adına hicap duyuyoruz. İnşallah milletimizin ve yarınlarımız olan evlatlarımızın böyle bir duruma düşürülmesine, haklarına, hukuklarına ve özgürlüklerine el uzatılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin gözden çıkarabileceği tek bir evladı bile olmadığına işaret ederek, "Devletimize emanet edilen her çocuk bizim istikbalimizdir, yarınlarımızın güvencesidir. Her güzel, başarılı ve millet menfaatine olan projeye karşı çıkarak bir yere varılmaz. Ortaya yenilikçi hiçbir proje sunmadan, hiçbir öneri getirmeden sadece 'istemeyiz' diyerek ülkeye ve millete hizmet yapılmaz. Amaç bağcıyı dövmek değil de üzüm yemekse Bakanlığımız ilk günden itibaren bu konuda zaten son derece şeffaf ve açık davrandı. Herhangi bir kısıtlama olmadan herkes kanaatini, eleştirisini, düşüncesini, kaygılarını, özgürce ifade etti. Hiç kimse 'Ben yaptım oldu.' anlayışıyla hareket etmedi." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 20 bin öğretmen ile eğitim ordumuzu güçlendireceğiz

"Evlatlarımızın gelecekleri, başarıları ve hayalleri arasına girmeyin"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin hazırlık aşamasıyla ilgili verileri paylaştığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tüm bu gerçekler apaçık ortadayken aynı zihin dünyasının ürünü olan argümanların tedavüle konulmasını iyi niyetli görmüyoruz. Maarif... Bu kavramdan nem kapacak kadar milletle ve milletin kökleriyle bağlarını koparmış olanlara söyleyecek söz bulamıyoruz. Pedagojik değil, tamamen ideolojik kaygılarla eğitim hamlemize karşı çıkanları bir an önce kendilerini sorgulamaya davet ediyorum. Bu meseleyi ideolojik kavgalarınıza meze yapmaktan gelin lütfen vazgeçin. Gelin, evlatlarımızın gelecekleri, başarıları ve hayalleri arasına girmeyin."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de baba olduğunu, dört çocuğunun dördünün de imam hatip mezunları arasında yer aldığını anlatarak, "Bunların içinde Harvard'ı bitiren var, London School of Economics'i bitiren var. Demek ki bak oluyor. Buraları bitirdiler. İmam hatipten oralara geçtiler. Ben bu evlatlarımla iftihar ediyorum. Mesele imam hatibi bitirmek değil, imam hatipten sonra bu yavrularımız nereleri bitirecek, o. Demek ki oluyor. Ve biz de bu çocuklarımla iftihar ediyoruz. Harvard'sa Harvard, London School of Economics'se London School of Economics... Bak hepsine gidiyorlar ve bütün bunları yaparken de başarı dereceleriyle geliyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin hazırlık aşamasında olduğu gibi uygulama aşamasında da süreci, katılımcı ve kuşatıcı bir anlayışla yürütme arzusunda olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğitim öğretim konusunu günübirlik siyasi tartışmaların çekişme alanından uzak tutalım, yıpratmayalım istiyoruz. Bunda da samimiyiz, hüsnüniyet sahibiyiz. Evlatlarımıza kazandırdıklarına bakmadan sadece ön yargılarından dolayı yeni modelimize karşı çıkanların da yapıcı davranmasını ümit ediyoruz." dedi.

Erdoğan, eğitim öğretimde yılların, hatta on yılların ihmallerini telafi etmenin çabasında olduklarına dikkati çekerek, "Bireyden aileye, aileden topluma, toplumdan millete uzanan süreçleri nitelikli eğitimle sağlamak için bütün imkanlarımızı seferber ettik. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti olması gerçeğinden hareketle öncelikle eğitim öğretim hakkının önündeki engelleri biz kaldırdık. Çok engeller vardı. 'Kaldırın şu engelleri.' dedik ve kaldırdık." ifadelerini kullandı.

Öğrencileri okumaya, araştırmaya, düşünmeye sevk eden bir eğitim öğretim sistemini yerleştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, "Eğitim sistemlerinin amacı, iletişim becerisi yüksek, değişime uyum sağlayan, bilgi iletişim teknolojilerini verimli kullanan, kendisiyle ve toplumla barışık, bilgili, bilinçli, bilge ve özgür bireyler yetiştirmektir. Bizim de gayemiz, ülkemizi 2053 ve 2071 vizyonuna taşıyacak, öncü, fıtrat üzere iyilik odaklı, hak ve hakikat aşığı bir nesle sahip olmaktır." şeklinde konuştu.

"Maarif modelimiz öğrencilerimizin beceri düzeylerine ciddi katkı yapacaktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığının ülkenin "Türkiye Yüzyılı" hedefine ulaşmasında öncü rol üstlendiğinin altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Maarif modeli, milletimizin köklü tarihini, kültürünü, değerlerini, geçmişten gelen birikimini merkeze alan bir bakış açısıyla hazırlanmıştır. Modelimiz, uluslararası standartlar gözetilerek, günümüz dünyasının ileri bilim ve teknolojiye duyduğu ihtiyacı karşılama amacı taşımaktadır. Yeni müfredatımızla öğrencilerimizin milli, manevi ve insani değerler istikametinde okuyan, düşünen, araştıran, sorgulayan, dikkat ve farkındalığı gelişmiş, eleştirel bakabilen, çözüm odaklı, sorumluluk sahibi, yetkin şahsiyetler olarak yetiştirilmesini hedefliyoruz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'yle eğitim öğretim sistemimizin merkezine aldığımız insanı, sosyal ve manevi gelişim yönleriyle bütüncül olarak ele alıp, onu bu yönleriyle geliştirmeye çalışıyoruz. Bu anlayışla evlatlarımızın kendilerine, ailelerine ve topluma karşı saygılı, çevreye, canlılara ve eşyaya değer katan sosyal sorumluluk programını eğitimimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimiz ile öğrencilerimizi yarıştırıcı ve ayrıştırıcı anlayışlardan uzak, bireysel farklılıkları göz önüne alan, onların öğrenme ihtiyaçlarına ve hızlarına uygun farklılaştırılmış öğretim yaklaşımını önemli bir yenilik olarak hayata geçirdik."

Uluslararası bir izleme sınavı olan PISA sonuçlarını yeterli görmeseler de son dönemlerde yükselişte olunduğunu belirten Erdoğan, bu sınavın öngördüğü becerilerin öğrenciye kazandırılması hususunda dillendirilen eleştirilere de kulaklarını tıkamadıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni müfredata ilişkin, "Maarif modelimiz, beceri örgüsüne dayalı yaklaşımı ile öğrencilerimizin bu beceri düzeylerine ciddi katkı yapacaktır. Modelde ders içerikleriyle öğrenme becerileri ilişkili hale getirildiğinden artık öğrencilerin kendi yeteneklerini keşfetmeleri daha da kolaylaşacak. Müfredatın güncel hayatla bağlantısı kuvvetlendirildiği için öğrencilerin öğrenmelerinin kalıcı duruma gelmesi inanıyorum ki artı olacaktır. Ders içerikleri gözlem, deney ve uygulama ağırlıklı yapılandırıldığından öğrencilerin üst düzey düşünme kabiliyetleri gelişmiş olacaktır. Ders içeriklerinde teknoloji uygulamalarına yer verildiğinden dolayı dijital okuryazarlık başta olmak üzere okuryazarlık becerileri inşallah daha da ilerleyecektir." değerlendirmesinde bulundu.

"Öğretmenlerimizin modeli sahiplenerek başarıyla hayata geçireceklerine inanıyorum"

Maarif modelinde Türkçenin bütün alanlarla irtibatlandırılmış, merkezi konuma oturtulmuş olacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece öğrencilerin hem kendilerini ifade etme yetilerinin gelişmesinin hem de kültürel değerlerin nesilden nesile aktarılmasının sağlanacağını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, müfredat içeriğinin bilim, teknoloji ve çevreyle bağlantılı bir yapı esas alınarak kurgulandığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Öğrencilerimizin bilim ve teknolojinin sadece tüketicisi değil, aynı zamanda tasarlayıcısı, geliştiricisi, üreticisi olması hedeflenmiştir. Tüm bu çalışmaların nihai gayesi, evlatlarımızı ruh, kalp ve beden bütünlüğünde ahlaklı, cesaretli, iradeli, üretken, merhametli, vatansever, sorgulayıcı, yetkin ve erdemli insanlar olarak yetiştirmektir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi, demokrasiye, cumhuriyete, bizi millet olarak bir arada tutan temel değerlere sahip çıkan, hakka ve hukuka riayet eden bireyler olarak geleceğe hazırlamayı hedefliyoruz. Bu hedeflerin gerçekleşmesinde en büyük görev öğretmenlerimize ve elbette kıymetli ailelerimize düşüyor. Yeni eğitim öğretim döneminde öğretmenlerimizin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni sahiplenerek başarıyla hayata geçireceklerine inanıyorum. Milli Eğitim Bakanlığımız da yeni modelin öğretmenlerimize ve velilere anlatılması, toplumun kanaat önderlerinin desteğinin güçlü tutulması noktasında yoğun bir çalışma yürütecektir."

Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın (YKS) yapılacağını da anımsatan Erdoğan, "Yarın ve pazar günü yükseköğretim sınavlarına girecek öğrencilerimize şimdiden başarılar diliyor, Allah zihin açıklığı versin diyorum." dedi.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin hayırlı olmasını dileyerek, modelin hazırlıktan tekamül aşamasına kadar bütün safhalarında emeği geçenleri tebrik eden Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Tekin ve ekibine üstlendikleri bu önemli sorumlulukta muvaffakiyetler dileğinde bulundu.

Programdan notlar

Program sonrası Milli Eğitim Bakanı Tekin tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Bahçelievler Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi'nin cam ve seramik atölyesinde hazırlanan "Kaftan-ı Süleyman" eserinin granit fayansa kumlama tekniğiyle işlenmiş hali takdim edildi.

Hediye takdiminin ardından öğrenciler hatıra fotoğrafı için sahneye çağrıldı.

Bir kız öğrenci ağlayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sarılırken, Erdoğan öğrenciyle bir süre sohbet etti.

Sıradaki Haber
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cahit Zarifoğlu ve Abdurrahim Karakoç'u andı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz