Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BBC'de yayınlanan programa verdiği özel mülakatta, gündeme ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
"Geçen sene bu zamanlarda bir darbe girişimi oldu Türkiye’de ve Türkiye, daha önce hiç görülmedik bir biçimde bir araya geldi, o birlik havasında ne oldu?" sorusuna Erdoğan, "Marmaris’te ailece şöyle bir hafta tatil yapalım demiştik, bunun için Marmaris’teydik. Ne yazık ki 15’inin akşamında böyle bir darbe girişimi olunca, bu haberi aldığımız anda, gerek şu anda Enerji Bakanımız olan Berat Bey, gerek eşim, kızım, torunlarım, hep beraber oradan İstanbul’a geldik. Milletimin ayağa kalkışını gördüm ama hareket etmeden önce ben tabii ki sosyal medyadan halkımı meydanlara davet ettim ve halkım meydanlara döküldü, havaalanlarına döküldü ve hiç yılmadılar. F-16’lara karşı, tanklara, toplara karşı, helikopterlere karşı yılmadan bunların üzerine üstüne giderek adeta İstanbul’a indiğim anda havalimanında halkımı gördüm." yanıtını verdi.
"Bu birlik ruhunun gittiği, ülke içinde ve dışında eleştirilerin olduğu, tüm muhalefeti ortadan kaldırmak için darbe girişiminin bir bahane olarak kullanıldığı" eleştirilerinin uydurma olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle bir şey söz konusu değil ve bugün Sayın Başbakanım ile beraber biz şehitlerimizin kabirlerini ziyaret ettik ama asıl ağırlıklı program cuma, cumartesi, pazar günü yapılacak olan programlar var ve bu programlarla birlikte de bizim milli olarak birliğimizin hangi noktada olduğunu tüm dünya tekrar görecek. Bizim birliğimizde herhangi bir şey söz konusu değil. Buna tahammül edemeyenler bu tür şeyleri uyduruyorlar, böyle bir uydurma atılmış bir adım asla söz konusu değil. Bu millet liderine güveniyor, hükümetine güveniyor ve bu güvenlik içerisinde de dayanışmayla çalışmalarını aynen kararlılıkla sürdürüyor."
"Sözde adalet yürüyüşü"
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki için Ankara Güvenpark'tan başlattığı yürüyüşe ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:
"Şimdi ben size özellikle bir şey söyleyeyim, bu tamamıyla bir sözde adalet yürüyüşüdür ve bu sözde adalet yürüyüşünün ortalaması bellidir. Bunun ortalaması bazen 500 olmuş, bazen bin olmuş, bazen bin 500 olmuş, bu kadar. Bakın bütün bunların bu yürüyüş esnasında hükümetimiz her türlü güvenceyi sağladı ve bu güvenlik içerisinde bu yürüyüşü yaptılar. Peki, gelip de en son topladıkları mitingdeki kalabalık nedir? O kalabalık da ortada. Bakın toplam İstanbul dışından otobüslerle gelenler, hep birlikte topladıkları 175 bin kişi. Biz bir 7 Ağustos mitingi yaptık ve 2 milyon insan orada toplandı, aramızdaki fark budur. Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı olarak, hükümetimiz olarak asla bugüne kadar kimsenin önünü kesmemiştir, kimsenin demokratik haklarını engellememiştir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yürüyüşe katılanların sayısının 175 bin kişiden fazla olduğu" iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.
"Hiçbir zaman bir birlik ruhunda bütünleşmemişlerdir"
"Milyonlarca insanın darbe girişimi sonrası sokaklara döküldüğü" anımsatılarak, "Bu birlik ruhunun bugünkü durumunun" sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdi bakın hiçbir zaman bu ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti ve onlarla beraber hareket edenler, PKK terör örgütü, bunlar hep beraber hareket ettiler, bunlar hiçbir zaman bir birlik ruhunda bütünleşmemişlerdir, her zaman bunlar ayrılıkçı olmuşlardır ve ana muhalefet şu anda terör örgütüyle birlikte hareket etmiştir ve aşırı uçlar beraber hareket etmişlerdir ve dolayısıyla da bunların böyle bir birlik ruhu içerisinde yer alması da bundan sonra zaten söz konusu olmayacaktır. Asıl demokratik mücadeleyi de şu anda iktidar partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi Parlamentoda gayet açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır."
"Gazetecilikten dolayı içeride olan yok"
"Gazeteci olduğu" iddia edilen cezaevindeki kişiler ile ilgili soruya Erdoğan, şöyle yanıt verdi:
"Bakın, şu anda siz benden daha fazla konuşuyorsunuz, asıl özgürlük sizde, siz bana özgürlük tanımıyorsunuz. Benimle böyle bir söyleşi yapıyorsunuz ama bana özgürlük tanımıyorsunuz. Gazetecilikten dolayı içeride olan yok, bunu çok açık görmemiz lazım ve şu anda Türkiye’de bu kadar muhalif gazeteciler, işte bu yürüyüşü yapma esnasında tüm yazılanlar çizilenler, her türlü hakaretler, hepsi ortada ve içeride olanların şu anda gazetecilik sıfatı yok. Bunlar ya terör örgütüyle beraber hareket etmişlerdir, ya silah bulundurmaktan içeri girmişlerdir, ya birçok yerlerde bankamatikleri kırmışlar, buraları soymuşlardır ama ceplerinde bir sarı basın kartı değil, gazeteci kartı var, bununla beraber de kendilerinin gazeteci olduğunu iddia etmişlerdir ve şu anda da sizin ifade ettiğiniz şekilde 170 tane gazeteci filan içeride yok, bunların hepsi yalan, böyle bir şey söz konusu değil ve bunları biz defaatle açıklamalarını yaptık ve şu anda gerçek manada gazeteci sıfatıyla içeride 2 kişi var, bunun dışında böyle bir şey söz konusu değil ve bunların hepsi yalandır. Lütfen bu yalanlarla da tabii tüm dünyayı kandırmayalım. Bakın yargı, ordu, emniyet, basına sızmak suretiyle özellikle böyle bir çete oluşturuldu."
Gazetecinin, çeşitli kuruluşlar tarafından bu konuda dile getirilen rakamlar ile ilgili ifadeleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu çeteyle de işte bu darbe girişiminde bulunuldu. Soruyorum, bir devleti yıkmak için böyle bir çalışmayı hep birlikte yapacaklar, ondan sonra da gazetecilik kimliğine sığınmak suretiyle kendilerini kurtaracaklar, böyle bir şey söz konusu değil. Bizim kimsenin yazdığından çizdiğinden ne korktuğumuz ne de çekindiğimiz yok." dedi.
"Darbe girişiminde sessiz kalmamızı bekliyorsunuz, böyle bir şey olamaz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişimi sonrası tutuklanan ya da açığa alınanların durumları ile ilgili soruya karşılık, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kusura bakmayın, bu söylediğiniz şeyler doğru değil, dürüst değil. Bakın yargı Batı'da yargı oluyor da, Türkiye’nin yargısı niye yargı olmuyor? Bugün yargı ByLock denilen bir delili yakalamıştır, Eagle denilen bir delili yakalamıştır ve bu delillerin yanında da FETÖ terör örgütünün bağlantılarını tespit ederek bu bağlantıları ortaya koymuştur ve askere sızmış, yargıya sızmış, polis teşkilatımıza sızmış, tüm bakanlıklara sızmış olan bu darbeciler yakalandığı zaman bunlar hala orada tutulacak mı bunlar görevden alınmayacak mı? Kusura bakmayın. Doğu Almanya-Batı Almanya birleşmesinde 500 bin insan açığa alındı, kimsenin sesi çıkmıyor ama Türkiye’de şu anda devlete karşı darbe yapanlara herhangi bir müdahale yapılmasın isteniyor, böyle bir şey olmaz."
"250 şehidimi kim geri getirecek?"
Erdoğan, söz konusu kişiler ile ilgili bir başka soru üzerine de sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer bir insanın özlük hakları varsa, özlük hakları kendisi için geçerliyse bu özlük hakları kendisine verilir ama bu özlük haklarını kaybettiyse, tabii ki özlük haklarını kaybeder, ne yapar? Gider özel sektörde çalışır, devlette çalışmaz, bu, budur. Yani herhalde devlet herkese ilanihaye sonuna kadar bakmak, beslemek zorunda değildir. Bunlar çünkü bir terör örgütünün mensuplarıdır. Terör örgütünün mensuplarını devlet niye beslesin? Benim 250 vatandaşım öldürülmüş, 2 bin 193 vatandaşım yaralı. Bunların yarasını kim saracak acaba, 250 şehidimi kim geri getirecek? Bunları niye konuşmuyoruz, bunları konuşalım."
"ABD ziyareti esnasında Başkan Trump ile FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve diğer örgüt üyelerinin iadesi konusundaki görüşmeleri" de sorulan Erdoğan, "Trump’ın söylediği de aynen daha öncekiler gibi, onlar da yine 'yargı var, işte yargı süreci, ilgileniyoruz, şu anda dosyaları inceliyoruz.' çünkü 85 koli belge teslim ettik biz onlara. Bunların onlar tarafından incelenmesini ve bu noktada 'kendi polis teşkilatlarının bunu incelediklerini ve yargıyla da bu işin takibinin olacağını', bunu söylüyorlar. Biz de aynı şeyi muhataplarımıza söylüyoruz, bizim de yargımız var, yargı bunların hepsini şu anda inceliyor ve nihai kararı da yargı verecek, olay bu kadar basit." diye konuştu.