Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da "Boykoz Halk Buluşması" programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"Hıncını milletten çıkarmak isteyenlerin provokasyonlarına prim vermeyeceğiz"
Sevgili İstanbullular, sevgili Beykozlular, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum. Buradan sizlerin vasıtasıyla tüm Beykoz'a, Beykozlu kardeşlerimin her birine selamlarımı gönderiyorum. Bugün Beykoz yine bir başka güzel, bugün Beykoz, bir başka muhteşem. Güzel Beykoz'un güzel insanlarıyla beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Ahde vefanız, aşkınız için sizlere teşekkür ediyorum. Meydanlara sığmayan şu muhabbetiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Dayanışmanız için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Rabbime bana sizler gibi yol arkadaşları verdiği için hamdediyorum. Bu meydanda sadece kem gözleri kıskandıran büyük bir sevdayı değil, aynı zamanda günden güne büyüyen tarihi bir zaferin işaretini görüyorum. Bu meydanda büyük ve güçlü Türkiye idealine gönül vermiş kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla 10 binlerce nefer görüyorum.
Kandil'deki ve Pensilvanya'daki alçaklarla yol yürümenin hıncını milletten çıkarmak isteyenlerin provokasyonlarına prim vermeyeceğiz. Şu ana kadar hep olduğu gibi vakarla, soğukkanlılıkla hareket edeceğiz. Bunu başardığımızda sadece Cumhur İttifakı olarak değil, 85 milyon olarak hepimiz adımızı tarihe yazdıracağız.
"Tüm renkleriyle milletimiz kazanacak"
Yarın akşam öyle bir kazanacağız ki bir avuç kifayetsiz muhteris dışında, birliğimize ve dirliğimize uzanan kirli eller dışında, ülkemiz üzerine hesap yapanlar dışında kimse kaybetmeyecek. Öyle bir kazanacağız ki milli iradeye parmak sallayan hadsizler dışında, Kandil'den Türk siyasetini dizayn etmeye çalışanlar dışında, Pensilvanya'dan ülkemizi karıştırmaya çalışanlar dışında kimse üzülmeyecek. Öyle bir kazanacağız ki 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye kazanacak. Tüm renkleriyle milletimiz kazanacak. Uğruna nice bedel ödediğimiz demokrasimiz kazanacak. Hangi siyasi partiye gönül verirse versin, iradesini meşru yollarla gösteren tüm seçmenler kazanacak. İster 14'ünde CHP'ye oy versin, ister DEVA, ister HDP, ister İyi Parti hangisi olursa olsun oraya oy verenler dahi inşallah yarın Cumhur İttifakı'na oyunu verecektir ben buna inanıyorum.
Dünyanın dört bir yanında her gece ellerini semaya açan mazlum ve mahzun gönüller kazanacak.
"Onlar oylarını kullandılar, cesaretle kullandılar"
Şu ana kadar 2 milyon yurt dışındaki vatandaşımız oy kullandı. PKK ne yapıyor? Onlara saldırıyor. Ama onlar oylarını kullandılar, cesaretle kullandılar. Şimdi o oylar Ankara'ya geldi. Onlar da açılacak. İnşallah o torbalardan da gümbür gümbür Cumhur. İttifakı çıkacak.
"21 senedir bu ülkenin kadınları kaybetmedi, hep kazandı"
Tüm kışkırtmalara rağmen sandığa gölge düşürmeyenler, hukuktan, meşruiyetten ayrılmayanlar, sivil siyasetin değiştirici gücüne inananlar, sonuçtan bağımsız olarak bu seçimlerde inşallah muzaffer sayılacaktır. Sizlerden sandığa gittiğinizde bunları çok iyi değerlendirmenizi istiyorum. Bu sahtekarlar ne diyor? 'Kadınlar kaybedecek.' Kadınlar niye kaybedecek? Bunlar sahtekar. 21 senedir bu ülkenin kadınları kaybetmedi, hep kazandı, kazandı Bay Kemal. Ama siz bizim kızlarımıza üniversitelerimizin kapısını kapattınız. Senin yardımcın ikna odalarında kızlarımızın başlarını açtırttı. Onarı ikna etmeye çalıştı.
Şimdi nerede Nur Serter? Yok… Ama sen göstermelik olarak başörtülü kızlarımızı, bayanları alıyorsun, onlara bir rozet takarak biz başörtüye karşı değiliz diyorsunuz. Ya bırak bu sahtekarlığı, bu cambazlığı bırak. Artık biz sizin cemaziyülevvelinizi biliyoruz, ne olduğunuzu biliyoruz. Biz kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye'yi kurduk. Kimsenin kendisini yalnız, sahipsiz, çaresiz hissetmeyeceği bir Türkiye için iradenize çok sıkı sahip çıkmanızı istiyorum.
"Hep eserlerimizle ve hizmetlerimizle konuştuk"
Siyaset yolculuğumuza başladığımız günden beri hep eserlerimizle ve hizmetlerimizle konuştuk. Beykoz'u ben çok severim. Beykoz'u iyi tanırım. Tokatköy'ün orada çok futbol oynadım. Yakınlarım var. O yakınlarıma, babacığımla, anneciğimle beraber gelir, onların malum böyle sımsıcak sütünü içerdik. Tanırım buraları, bilirim. Şimdi Tokat'ın sıkıntısı var, Büyükşehir'e ait olan bu sorunu inşallah seçimden sonra biz Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızla çözeceğiz. Büyükşehir'i burada pas edeceğiz, saf dışı bırakacağız.
"Senin yasal düzenleme yapma gücün yok"
Şimdi Bay Bay Kemal durmadan palavralar sallıyor. Bay Bay Kemal, sen hukuk nedir bilmiyorsun. Bir defa parlamentoda şu anda senin sayın ne? Hiç, düştün geri. Gittin 40 tane milletvekilini yüzde 1 oyu olanlara verdin. Hani sen hesap uzmanıydın ya? Şu anda biz Cumhur İttifakı olarak 323'le parlamentodayız. Biz yasal düzenleme yapabilecek güçteyiz, senin yasal düzenleme yapma gücün yok. Kime geleceksin? Cumhur İttifakı'na geleceksin. Cumhur İttifakı sana ne diyecek? 'Hadi oradan.' Bu komisyonlardan geçmeyi gerektirir. Senin komisyonlarda yeterli sayın yok, Genel Kurul'da yok. Önce sen hukuku öğren. Parlamento hukukunu öğren. Durmadan böyle yalanlarla, dolanlarla, talanlarla bu ülkede iş yapacağını zannediyorsan, yapamayacaksın. Bak şimdi milletimiz bize İBB görevini verdi. İcraat yaptık. Hatırlayın o günleri. Ardından 12 yıl boyunca Başbakan olarak sorumluluk yükledi, proje ürettik. 2014 Ağustosundan bu yana da Cumhurbaşkanı olarak 94 ruhuyla ülkemize aşkla hizmet ediyoruz. Sizin güveninize layık olabilmek için gece gündüz çalışıyoruz. Durmak yok. İstanbul'la birlikte 81 vilayetimizin tamamına mührümüzü vurduk.
"Sen bizim bayrak sevgimizle asla aşık atamazsın"
Herkesin hayatına dokunan nice işler yaptık. Hamdolsun bize olan güveninizi, bize olan inancınızı boşa çıkarmadık. Şimdi birileri çıkmış kırıklarla dolu karnelerine bakmadan bize laf atıyor. Bizim vatan sevgimizi sorgulayanlar başka yere değil, işte bunlara baksın. Çıkmış Bay Bay Kemal Kandil'den aldığı talimatla konuşuyor. Bay Bay Kemal sen bizim bayrak sevgimizle asla aşık atamazsın. Sen bir defa bayraksızlarla beraber yürüyorsun. Kandil'dekinin bayrağı mı var? Onun uzantılarının zora girmedikleri zaman toplantılarına Türk bayrağını bile sokmuyorlar. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğurunda ölen varsa vatandır. Biz buyuz. Bay Bay Kemal, peki sen nesin?
"Milliyetçilik, ay yıldızlı al bayrağa uzanan kirli elleri kırmakla olur"
Çıkmış şimdi milliyetçi olmuş. Milliyetçilik anlayışımızı öğrenmek isteyenler hiç uzağa gitmesin, bizim 21 yılda ülkemize kazandırdıklarımıza baksın. Öyle masa yumruklamakla milliyetçi olunmaz. Hamasetle dün söylediğini bugün inkar etmekle milliyetçi olunmaz. Kandil'le, Pensilvanya'yla kol kola girenlerden milliyetçi olmaz. Batıda vatan millet deyip doğuda kana kan intikam naraları atanlarla miting düzenleyenlerden milliyetçi olmaz. Meydan meydan dolaşıp eli kanlı katillere özgürlük isteyenlerden de milliyetçi olmaz. İcazeti batı başkentlerinde arayanlardan milliyetçi olmaz.
Milliyetçilik, ay yıldızlı al bayrağa uzanan kirli elleri kırmakla olur. Milliyetçilik Azerbaycan'la sırt sırta verip 30 yıl sonra Karabağ'ı özgürleştirmekle olur. Senin yanındaki adamlar, üstelik Azerbaycan'da büyükelçilik yapmış yanındaki adamın maalesef Azerbaycan'a hakaret etmekle maruf. Şimdi Azerbaycan'a girişi yasaklandı. Böyle bir haini sokarlar mı? Ama biz Karabağ'a her şeyimizle gittik. Karabağ'da Azeri kardeşlerimizin yanında olduk. Yarın yine yanlarında olacağız. Niye? Onlar bizim canımız. Can Azerbaycan diyoruz boşuna değil.
Milliyetçilik, Türk Devletleri Teşkilatı'nı kurarak asırlık hayalleri gerçeğe dönüştürmekle olur. Milliyetçilik, kendi silahını yapmakla, kendi gemisini, savaş uçağını, tankını, arabasını üretmekle, kendi kararlarını kendisi almakla olur. Milliyetçilik terör örgütlerinin başını yurt içinde ve dışında ezmekle olur. Biz Cumhur İttifakı olarak işte bunu yaptık, bunu başardık. Biz hangi uluslararası toplantıya gidersek gidelim Türkiye'nin şerefine leke sürdürmedik. Tarihi şanlı zaferlerle dolu necip milletimizi her yerde gururla temsil ettik. Ne hak yedik ne açgözlü emperyalist güçlerin hakkımızı yemesine izin verdik. Attığımız her adımda, bulunduğumuz her görevde sizlerin güvenine layık olmaya çalıştık.
"Milletimizin huzuruna yeni bir teklifle çıkıyoruz"
Şimdi bunu bir adım daha yukarı taşıyoruz. Milletimizin huzuruna yeni bir teklifle çıkıyoruz. Türkiye Yüzyılı. Tüm Cumhuriyetimizin yeni asrını, Türkiye Yüzyılı'nın da başlangıç noktası haline getirmek istiyoruz. 21 yılda kurduğumuz sağlam temeller üzerine inşallah büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa edeceğiz.
Nasıl verdiğimiz sözleri yerine getirdiysek inşallah bunları da gerçekleştireceğiz. Daha çok koşturacak, daha fazla ter dökeceğiz. Sizlere ve milletimize daha fazla hizmet edeceğiz. Mazlum ve mağdurlara daha sıkı sahip çıkacağız. Gençlerimize yönelik daha çok proje geliştireceğiz. Emeklilerimizin hayat kalitesini daha fazla yükselteceğiz. Hanım kardeşlerimizin daha fazla yanında olacağız. Depremzedemizin yaralarını daha hızlı saracağız. Toplumumuzun hiçbir kesimini ihmal etmeden 85 milyonun tamamı için canla başla çalışmayı sürdüreceğiz. Tüm bunları da son 21 yıldır olduğu gibi yine sizlerin desteği ve duasıyla yapacağız.
"Gizlimiz saklımız yok"
Özellikle bizim yaptıklarımız da yapmayı vadettiklerimiz de işte bunlar. Gizlimiz saklımız yok. Kapalı kapılar ardında verilen sözlerimiz yok, terör örgütlerinin siyasi uzantılarıyla yapılan pazarlıklar yok. Önüne her gelene Cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık, vekillik, üst düzey bürokratlık dağıtma kurnazlığı da yok. Sadece samimiyet, şeffaflık, dürüstlük, ilkeler ve ortak değerler etrafında kenetlenme var. Ülkenin ve milletin çıkarını her şeyin üstünde gören bir vatanperverlik var. CHP Genel Başkanının durumunu ise anlatmaya gerek bile duymuyorum.
"Tüm hesabı sürekli 'ben hesap uzmanıyım' diyen Kılıçdaroğlu ile CHP seçmenine ödettiler"
Bu ülkenin ikinci büyük partisi, marjinallerin, mezhepçi fanatiklerin, devlete seri katil iftirası atan radikal tiplerin adeta oyuncağına dönüştü. Batan geminin malları gibi her gelen CHP'den bir şey kapıp götürüyor. Bu yağmaya en son katılanlar, CHP Genel Başkanını en son oyuna getirenler ise bizzat masadaki arkadaşları olmuştur. Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu 6 benzemezi bir araya getirerek yaklaşık 1,5 sene önce bir sofra kurdu. Halil İbrahim sofrası. Her ne kadar tutmasa da Kılıçdaroğlu bu masayı Halil İbrahim sofrası diyerek millete pazarlamaya çalıştı. Fakat bu masanın bizzat ortağı tarafından, daha ziyade, bir kumar masası olduğu söylendi. Kılıçdaroğlu ve masadaki arkadaşları bir sene boyunca toplandılar, yediler, içtiler, eğlendiler hatta bir ara kavga bile ettiler. Sürecin sonunda toplam oyları yüzde 1'i bile bulmayan masa arkadaşları, yaklaşık 40 milletvekilliğini cebe koyarak masadan kalktılar. Tüm hesabı da sürekli 'ben hesap uzmanıyım' diyen Kılıçdaroğlu ile CHP seçmenine ödettiler.
"Kumar masasının tek kaybedeni vardır"
Altılı olarak başlayan, sonradan katılanlarla 11'e çıkan kumar masasının tek kaybedeni vardır. O da CHP Genel Başkanı ve CHP seçmenidir. Bunun dışında herkesin keyfi yerinde, işler tıkırındadır. Kılıçdaroğlu, bizzat masadaki arkadaşları tarafından tezgaha getirilmiş, kandırılmış, tüm hesabı tek başına ödemekle yüz yüze bırakılmıştır. Türk siyaseti, tarihin en büyük siyasi dolandırıcılık olayına sahne olmuştur. CHP Genel Başkanı'nın 14 Mayıs'tan beri giderek çirkinleşen siyaset dilinin gerisinde işte bu aldatılmışlık duygusu vardır. Milletin yarısını vatanını satmakla itham etmesinin sebebi budur. Kendine oy vermeyen herkese hakaret etmesinin sebebi budur. Kandil'deki terör baronlarının desteği de Kılıçdaroğlu'nu kurtaramamıştır.
"Kandil'i de bunların başına çökerteceğiz"
Erdoğan bu ülkenin başında olduğu sürece 323 Cumhur İttifakı parlamentoda olduğu sürece siz bunların hiçbirini yapamazsınız. Kandil'i de bunların başına çökerteceğiz. Cudi'yi, Gabar'ı, Tendürek'i, Beslerderesi'ni çökerttiğimiz gibi Kandil'i de çökerteceğiz. İnşallah yarın sandığa gittiğimizde de bunların hesabını soracağız. Vereceğimiz oylarla bir daha böyle rezilliklerin yaşanmasının önüne geçeceğiz.
"Siyaset, ancak millet için milletle beraber yapıldığında anlamlıdır"
Siyaset, ülkeye ve millete hizmet yolculuğunun adıdır. Siyaset, ancak millet için milletle beraber yapıldığında anlamlıdır. Yoksa oturulan koltukların, getirilen makamların hiçbir anlamı yoktur. Biz siyasete hep bir sorumluluk ve vazife şuuruyla yaklaştık. Sandıkta verdiğiniz her oyu kutlu bir emanet olarak gördük. Bize tevdi ettiğiniz her göreve yine bir emanet olarak baktık. Siz bize önce sadece milletimizin değil tüm dünyanın gözbebeği olan bu güzel şehri emanet ettiniz. Daha sonra 2002'de Anadolu ihtilalini yaparak Başbakan sıfatıyla tüm Türkiye'yi emanet ettiniz. 2014 yılında da devletimizin ve milletimizin en yüksek temsil makamı olan Cumhurbaşkanlığını emanet ettiniz. 1994'ten beri bize verdiğiniz her emaneti namusumuz bilip gerektiğinde canımız pahasına en güzel şekilde taşıdık.
Ne terör örgütlerinin ne vesayet güçlerinin ne de Türkiye düşmanı odakların bu emaneti gasbetmesine izin vermedik. 85 milyonun her bir ferdinin sorumluluğunu yüreğimizde hissederek gece gündüz demeden çalıştık. Eksiği fazlasıyla yaptıklarımız ve yapmak isteyip de yapamadıklarımızla sizlerin emanetini alnımızın akıyla hamdolsun buraya kadar getirdik.
"Son 21 yıldır milletimiz bize emanetti, yarın biz de milletimize emanetiz"
Şimdi önümüzde yine bir karar anı var. Yarın sadece kendimizle ilgili değil, evlatlarımızın, ülkemizin istikbali ile ilgili çok hayati bir karar vereceğiz. Sizlerin emanetine asla leke bulaştırmamış kardeşiniz olarak 5 yıl daha bu göreve talibiz. Son 21 yıldır Türkiye bize emanetti. Yarın biz de Türkiye'ye emanetiz. Son 21 yıldır milletimiz bize emanetti, yarın biz de milletimize emanetiz. Tıpkı bizim gibi sizlerin de emanete halel getirmeyeceğinize inanıyorum. Milletimizin en doğru kararı vereceğinden asla şüphe duymuyorum.