Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Unutulmamalıdır ki, 2023 AK Parti veya bizim şahsımızdan ziyade ülkemiz ve milletimiz için bir dönüm noktası olacaktır. Milletimiz bugüne kadar girdiğimiz hiç bir mücadelede hamdolsun bizi yalnız bırakmadı. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmamısı sağlayacak hamlenin içindeyiz. Her mücadelemiz gibi bunu da başaracağız. Bu durumun farkında olan sadece biz değiliz. Milletimizi geri bırakmak için her yola başvuranlar da bu hakikati görüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Unutulmamalıdır ki 2023, ülkemiz ve milletimiz için bir dönüm noktası olacaktır.https://t.co/50cFBRId6k pic.twitter.com/78pL8oNxJ1
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) February 17, 2022
"Elektrik tarifeleri konusunda vatandaşlarımız lehine yeniden bir değerlendirme yapılması talimatını verdik"
Her büyük dönüşüm gibi bu süreçte de sancılar çekiyor bedeller ödüyoruz. Vatandaşlarımızın ekonomik dalgalanmalar nedeniyle özellikle hayat pahalılığı yaşadığını biliyoruz. Devletimizin tüm imkanlarını seferber ederek her kesimin gelirlerini artırarak insanlarımızın yanında olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Tarım desteklerinden enerjiye, KDV indirimlerinden gençlerimize yönelik adımlara kadar her alanda toplumumuzun tüm kesimlerini rahatlatacak müjdeler açıkladık. Elektrik tarifeleri konusunda ilgili kurumlarımıza vatandaşlarımız lehine yeniden bir değerlendirme yapılması talimatını verdik.
[AK Partili belediyelere çağrı]
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) February 17, 2022
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Su tarifelerinde en az KDV indirimi kadar, şartlarına uygun olanlar bunun da üzerinde bir indirim yaparak enflasyonla mücadelemize katkıda bulunmalıdır.https://t.co/50cFBRId6k pic.twitter.com/WxagVngBs1
AK Parti'li belediyeler su tarifelerinde indirim uygulayacak
AK Partili belediyelerimize, su tarifelerinde biz ne ana muhalefetiz ne şuyuz ne buyuz biz AK Parti'yiz. En az KDV indirimi kadar şartları uygun olanlar bu oranda indirim yaparak enflasyonla mücadelemize katkıda bulunmalıdır. Birçok belediyemiz açıkladı, yüzde 7 indirim yapacağız suda dediler. Vatandaşımıza su parasında İstanbul yüzde 25'in üzerinde zam talebi ile Meclis'e geldi. Meclis'te tabi ağırlık bizde olduğu için arkadaşlarımız bunların zam talebine evet demediler. Biz vatandaşımızın bu noktada huzurunu istiyoruz. Çünkü bunlar seçim öncesi ne diyorlardı suya biz indirim getireceğiz, ekmeğe indirim getireceğiz diyorlardı. Tabi çıktı ağaları da Şanlıurfa'da Şanlıurfa'yı bize verin biz de elektriği bedava verelim dedi. Bir defa elektriğin kimde olduğundan haberi yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: AK Partili belediyelerin olduğu yerlerde en az yüzde 7 indirim yapmak suretiyle vatandaşlarımızı su parasında aydınlatacağız. Kurdaki dalgalanmaların önüne geçtiğimiz gibi hayat pahalılığının belini de biz kıracağız.https://t.co/50cFBRId6k pic.twitter.com/a4JJmllLeP
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) February 17, 2022
Burada şu an itibarıyla bizler elektrikte enerji ile ilgili tüm adımları en ideal şekilde atıyor ve vatandaşımıza zulmetmeyen bir süreci çalıştırıyoruz. Belediye olarak seçim dönemi söz verdin, koltuğa oturunca unutanlardan oldun. Geldin yüzde 25 zam talebiyle İstanbul'da işi Meclis'e getirdin. Meclis'te de arkadaşlarımız bunların zam talebine evet demediler. AK Partili belediyelerin olduğu yerlerde bizler en az yüzde 7 indirdim yapmak suretiyle vatandaşımızı su parasında aydınlatacağız.
"Kurdaki dalgalanmaların önüne geçtiğimiz, büyümeyi sürdürdüğümüz gibi hayat pahalılığının belini biz kıracağız"
Bizimki lafta kalmaz, bizimki uygulamada. Bu adımı da hemen süratle nasıl Kocaeli, Sakarya belediyelerimiz bu adımı attıysa tüm belediyelerimiz bu adımı atmak suretiyle Ana Muhalefete, yavrularına buradan sinyali veriyoruz. Seçim döneminde değil, seçim döneminin dışında biz bugün bu açıklamayı yapıyoruz ve süratle de arkadaşlarımız hemen Meclis'lerinden bunu geçirmek suretiyle vatandaşımızı rahatlatacaklar.
Kurdaki dalgalanmaların önüne geçtiğimiz, büyümeyi sürdürdüğümüz gibi hayat pahalılığının belini biz kıracağız. Marketler, çarşı pazar eğer vatandaşımıza halen zulmetmeye devam ediyorsanız tüm dolaşan teftiş ekiplerimizle sizlerin sırtına bineceğiz. Onun için belediyelerimiz çarşıyı pazarı marketleri çok sıkı denetime alacaklar. Bu çerçevede küresel dengesizliklerden kaynaklanan sorunlara çözüm ararken aç gözlülük yaparak halkımıza zulmedenleri affetmeyerek hepsinden hesabını soracağız.
Nasıl milletimizi huzurlu kıldıysak bundan sonra da huzurlu kılacağız. Büyük ve güçlü Türkiye'nin doğuşu çok yakındır. Bizim için bölgemizde ve dünyada kim olduğunu, hangi niyetleri taşıdığını, hangi miktarlara sahip olduğunu bildiğimiz hasımlarımızla rakiplerimizle mücadele etmek kolaydır. Bu hasım ve rakiplerin kullandıkları tüm sinsi yöntem ve tuzakları, devreye aldıkları senaryoları bunları biliyoruz tanıyoruz. Bizi asıl zorlayan tarih boyunca hep olduğu gibi bugün de içimizdeki gafiller, içimizdeki muhterisler, içimizdeki mankurtlardır. Türkiye, asırlardır ne çektiyse işte bu iç mücadeleden, iç kavgadan, iç çekişmeden, içeriden yediği yumruklardan çekmiştir.
Tek parti faşizminden vesayete, darbelerden siyasi istikrarsızlıklara, ekonomik krizlerden sosyal fay hatlarının derinleştirilmesine kadar yaşanan her badirede bu tablo görülebilir.
Bugün de aynı dertten muzdaribiz. CHP ve başındaki zat, maalesef ülkemizde demokrasinin kökleşmesine, ekonominin güçlenmesine, bölgesel ve küresel gücünün artmasına karşı oynanan oyunların koçbaşılığına soyunmuştur. Bu zihniyet, yalanlarıyla, iftiralarıyla ülkenin zararından, milletin felaketinden, insanımızın sıkıntısından medet uman siyaset anlayışlarıyla Türkiye'nin vaktini ve enerjisini tüketmenin peşindedir.
"Biz karşımızda siyasette eserlerimizle yarışacağımız bir muhalefet görmek isterdik"
Her ne kadar biz hedeflerimize doğru yürüyüşümüzden taviz vermesek de bu can sıkıcı tablodan üzüntü duymadan edemiyoruz. Halbuki biz karşımızda siyasette eserlerimizle ve hizmetlerimizle yarışacağımız bir muhalefet görmek isterdik. Maalesef bahtımıza Kılıçdaroğlu CHP'si gibi bir muhalefet çıktı.
Son günlerde Kılıçdaroğlu kendi aklınca sık sık bize meydan okuyor, 'karşıma çık' diye yeri göğü inletiyor. Halbuki biz sandıkta Kılıçdaroğlu'nun karşısına çok çıktık. Kemal Kılıçdaroğlu, 2010 yılının mayıs ayında CHP'ye genel başkan oldu. Aynı yıl anayasa değişikliği halk oylaması yapıldı. Kılıçdaroğlu 'hayır' kampanyası yürüttü, biz 'evet' dedik. Milletimiz yüzde 58'le yanımızda yer alarak daha ilk imtihanında Kılıçdaroğlu'nu sandığa gömdü. Ardından 2011 yılında milletvekili genel seçimi yapıldı, biz yüzde 50 ile birinci parti olduk, milletimiz yüzde 26 ile Kılıçdaroğlu'nu yine sandığa gömdü.
2014'deki Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde AK Parti yüzde 39'la birinci parti oldu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yüzde 26'da kaldı. Yine aynı sene içinde Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, kendisi yüreği yetip karşımıza çıkamadığı için ithal bir adayı karşımıza dikti. Milletimiz, bizi yüzde 52 ile bu makama layık görürken Kılıçdaroğlu tekrar hezimete uğradı. Türkiye, 2015 yılında iki milletvekili seçimi yaşadı. Haziran ayındaki seçimde AK Parti yüzde 41 ile birinci parti olurken Kılıçdaroğlu'nun CHP'si yüzde 25'te kaldı.
Kasım 2015'teki seçimde de AK Parti'nin oyu yüzde 50'ye yükseldi, CHP ise yüzde 25 oy aldı. Yeni yönetim sistemine geçmek için milletimizin huzuruna çıktığımız 2017 Halk Oylaması'nda bizim 'evet'imiz yüzde 52'yi bulan oy oranına ulaşarak, Kılıçdaroğlu'nun başını çektiği 'hayır'ları geçti. Bu sisteme göre yapılan 2018 seçiminde Cumhurbaşkanlığında biz yüzde 53'e yaklaşan bir oy oranıyla milletimizden onay aldık.
Kılıçdaroğlu yine kendisi yüreği yetip karşımıza çıkamadığı için ortaya sürdüğü adayla ancak yüzde 30'a çıkabildi. Aynı gün yapılan milletvekilliği seçiminde AK Parti yüzde 43 oy alırken Kılıçdaroğlu partisinin oylarını sağa sola peşkeş çektiği için yüzde 23'te kaldı. Bu seçimde Cumhur İttifakı'nın oy oranı da yüzde 54'ü aştı. 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde AK Parti'nin oy oranı yüzde 45'e, Cumhur İttifakı'nın ise yüzde 50'ye yaklaştı. CHP ise HDP başta olmak üzere diğer partilerden aldığı tüm desteğe rağmen yüzde 30'u ancak bulabildi.
Velhasıl biz Kılıçdaroğlu ile doğrudan veya dolaylı olarak milletin huzurunda 10 defa karşı karşıya geldik, 10'unda da kendisini sandığa gömdük. Bay Kemal, senin kıratın buna yetmez. Senin daha çok çalışman lazım. Biz sana oturduğun koltukta meşruiyet sağlamayız. Bizim işimiz var, bizim işimiz milletle. Biz milletimizle beraber yola devam ediyoruz.
"O masadan bir şey çıkmaz"
Bizim öyle yuvarlak masalarda falan da işimiz yok. O yuvarlak masalarda neler görüşüyorsunuz, konuşuyorsunuz hepsi ortada. Paylaşın bakalım nereye kadar paylaşacaksınız, o masadan bir şey çıkmaz. Unutkanlığınıza geldi galiba, HDP'yi niye almadınız? Onu da yanınıza alın. Arkadaşlarımız güzel söylüyor, herhalde masanın altında mı kaldı ne oldu? Herhalde şimdi de bir ziyarete gidersin. Ziyarete git ki unutulduklarını anlamasınlar.
Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi birlikte bu yola devam ediyoruz. Her seçim hezimetinden sonra gereğini yapacağını, yani CHP Genel Başkanlığı koltuğunu ve siyaseti bırakacağını taahhüt etmişse de tüm sözleri gibi bu da yalan çıktı.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına getirilmesi hangi projenin ürünüydü bilmiyoruz ama uğradığı onca seçim hezimetine rağmen orada tutulması henüz kendisine verilen misyonu tamamlamadığının işaretidir. İnşallah 2023'te milletimiz, bu zatı da temsilcisi olduğu projeyi de siyaset arşivinin tozlu raflarına kaldıracaktır.
"Türkiye artık 30 milyona dayanan istihdamı ile insanlarının çalışacak iş sıkıntısı çekmediği bir ülkedir"
Milletimizin çelikten iradesini, terör, vesayet, darbe ve tehditle kıramayanlar son çare olarak ekonomi kozunu sahaya sürdü. Oynanan oyunun farkındayız. Bu oyunun unsurlarından biri de Türkiye'yi yaşanmaz bir yer gibi göstererek gençler başta olmak üzere insanlarımızın moralini bozmaktır. Sıkıntılara karşın elimizdeki imkanların ve sahip olduğumuz avantajlar çok daha fazla, çok daha kıymetli. Allah'a şükür Türkiye, vatandaşları can ve mal güvenliği endişesi taşımayan, huzur özlemi ve gelecek kaygısıyla yanıp tutuşmayan bir ülkedir. Allah'a şükür Türkiye, artık 30 milyona dayanan istihdamıyla insanlarının çalışacak iş sıkıntısı çekmediği, günü kurtarma tasasıyla kıvranmadığı bir ülkedir.
Allah'a şükür Türkiye, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kendi içlerine kapandığı bir dönemde krizi fırsata dönüştürerek sürekli hedef büyüten, vites yükselten bir ülkedir. Allah'a şükür Türkiye, sınırları içerisindeki hiç kimseyi aç açıkta, sahipsiz bırakmayacak sosyal destek, sağlık, eğitim sistemiyle kimsesizlerin kimsesi olmayı ilk önceliği olarak belirlemiş bir ülkedir. Türkiye bugünkü konumuna o kadar da kolay ulaşmamıştır. Osmanlı'dan devir alınan mirasın üzerinde Cumhuriyet'in kuruluşuyla yeni bir safhaya geçen, rahmetli Menderes ve Özal ile yeniden harlanan uzun demokrasi ve kalkınma yolculuğumuzda nice anılar çekmiş, nice sorunlar göğüslenmiş, nice bedeller ödenmiştir. AK Parti olarak son dönemde de Cumhur İttifakı ile bu asırlara sari demokrasi ve kalkınma mücadelesini tarihimizin en üst seviyesine çıkartmayı biz başardık.
Ülkemize asırlık sorunlarını çözerek nasıl çağ atlattıysak inşallah bugünkü sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. AK Parti gelecek. Ülkemizin dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri haline getirmeden bu mücadeleyi bırakmayacağız. Milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürene kadar bu çabayı, bu gayreti göstereceğiz. Bizim sözümüz öyle kifayetsiz muhteris üfürmesi değildir. Biz milletimize ne söz verdiysek yaptık. Bu sözümüzü de yerine getireceğiz. Evlatlarımıza 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü Türkiye'yi emanet edene kadar durmayacağız, duraksamayacağız. Bu böyle biline.
"Yedi düvele meydan okuma pahasına ülkemizin haklarını ve çıkarlarını savunuyoruz"
Hiçbir zaman zihinleri, kalpleri ve gözleri başka yere bakanlar gibi çareyi dışarda aramadık. Allah'ın yardımına güvendik, milletimizin desteğine güvendik, tarihimizin ve medeniyetimizin birikimine güvendik. İşte ülkemizi bu seviyeye getirdik. Bugün de milletimizden aldığımız güçle diplomasiden güvenliğe ve ekonomiye kadar gerektiğinde yedi düvele meydana okuma pahasına ülkemizin haklarını ve çıkarlarını savunuyoruz. Dün Türkiye'yi küçümseyerek ve bu şekilde bakanlar, müstemleke muamelesi yapanlar bugün aynı masada eşit şartlarda oturarak müzakere yürütüyor, gözümüze bakıyor, tavrımızı merak ediyor.
Dün bu ülkeyi sadece Soğuk Savaş kamplaşmasının sınır muhafızı, insan gücü ihtiyacının deposu, üretiminin pazarı olarak görenler, bugün savunmadan sanayiye her konuda bizimle ortaklık arayışına girmişlerdir. Dün bu milleti geçmişinden, inanç, kültür ve medeniyet birikiminden koparmak için her yolu deneyenler, bugün yeniden özünü keşfeden bir toparlanışı, yükselişi, şahlanışı seyrediyor. Emin olun büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına bugün engel olamayanlar, yarın bu inkişafın ışığından yararlanmak için hepsi sıraya gireceklerdir. Çünkü dünya yeni ve köklü değişimin sancılarını yaşıyor. Küresel finans kriziyle başlayıp, küresel salgınla süren ekonomik ve sosyal boyutlarıyla giderek genişleyen bu değişimin yükselen yıldızı Türkiye'dir.
Siz kendi ülkesini engellemek için paçasından sarılıp dibe çekmeye çalışanlara aldırmayın. Onların hayalindeki siyaset, tek parti faşizmi siyasettir, onların hayalindeki yönetim, darbe yönetimidir, onların hayalindeki Türkiye, siyasi ve ekonomik krizlerin pençesinde kıvranan eski Türkiye dönemdir. Dikkat ederseniz, kendilerini ne kadar tutmaya çalışırlarsa çalışsınlar, oynadıkları tiyatro oyununda mutlaka bir açık veriyorlar. Ya milletin inancına, ibadetine, kıyafetine, değerlerine hakaret ediyor ya insanların alın terlerini, emeklerini, kendileri ve aileleri için gösterdikleri gayreti alaya alıyorlar ya terör örgütü yandaşlarıyla kol kola giriyor, darbecilere göz kırpıyor, Türkiye düşmanlarına selam çakıyorlar.
Üstelik bunlarla da kalmıyor, hırsızlık, taciz, tecavüz, arsızlık yapan mensuplarını koruyup, kollayarak kimseyi umursamadıklarını açıkça gösteriyorlar. Çünkü bunların derdi ülkeye ve millete hizmet değildir. Eğer öyle olsaydı bunca yıldır, ülkenin ve milletin hayrına bir projelerini, bir tekliflerini, samimi bir üzüntülerini azıcık da olsa gayretlerini görürdük. Hiçbiri yok.
"Bugünlerde yaşanan sıkıntılar gelip geçicidir"
Tek vaatleri eski Türkiye'yi geri getirmek. Biz de diyoruz ki eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal. Kimsenin eski Türkiye'nin o karanlık siyasi ve ekonomik iklimini geri getirmesine izin vermeyeceğiz. Bugünlerde yaşanan sıkıntılar gelip geçicidir. Yitik bulununca emek zayi olmazmış, öyle der büyüklerimiz. İnşallah bu sıkıntıları atlatıp ülkemizi 2023 hedeflerini ulaştırdığımızda verdiğimiz tüm emeklerin, yaptığımız tüm fedakarlıkların, döktüğümüz tüm alın terlerinin karşılığını almış olacağız.
Sahip olduğumuz imkanlar gibi yaşanan sıkıntıların da farkındayız. Bize önce özgürlük havasını teneffüs edeceğiz, güvenlik ve huzurumuzu sağlama alacağımız güçlü bir eser ve hizmet altyapısına sahip olacağımız ülke lazım. İşte o da Türkiye'dir. Bunlar olmadığında sadece ideolojik dayatmalarla, sadece yalan yanlış bilgilerle mevcudu karalayarak, sadece siyasi ve sosyal fay hatlarını gıdıklayarak gidilecek bir yol, elde edilecek hayırlı bir netice yoktur. Biz çalışacağız, milletimiz sabredecek ve inşallah güzel günlere hep birlikte kavuşacağız. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkalım.
"Öğretmen sayısı 1,2 milyona yükseldi"
Hükümete geldiğimiz günden beri önceliklerin en başına eğitimi koyduk. Çünkü, Türkiye'nin tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini hedefine ulaştırması ancak eğitimle mümkün olabilirdi. Salgın döneminde de bu önceliklerimizden taviz vermedik. Bu yılın ilk dönemini hiç ara vermeden yüz yüze eğitimle tamamladık. İki haftalık yarı yıl tatili bitiminde de aynı kararlılıkla ve tüm önlemlere uyarak yüz yüze eğitime devam ettik.
Eğitimin lokomotifi olan öğretmenlerimizi ihmal etmiyoruz. Nitekim 2000’li yıllarda 500 binlerde olan öğretmen sayısını 1,2 milyona ulaştırmış bir ülkeyiz. Uzun yılların özlemi olan Öğretmenlik Meslek Kanunu da geçtiğimiz günlerde yasalaştı. 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda 3 önemli değişiklik yaptık. Mesleki eğitim merkezlerine devam eden öğrencilerin her ay aldıkları asgari ücretin yüzde 30'u kadar ücreti artık biz ödüyoruz. Aynı şekilde üçüncü yılın sonunda kalfaların aldıkları ücreti de asgari ücretin yarısına çıkartarak iyileştirdik. Bu düzenlemelerin ardından mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısı 159 binden 335 bine yükseldi. İnşallah yıl sonuna kadar bu sayıyı 1 milyona çıkaracağız. Böylece hem mesleki eğitim üzerinden istihdamı artıracağız hem de 28 Şubat katsayı uygulamasının mirası olan 'Aradığım elemanı bulamıyorum' sözünü tarihin çöplüğüne atacağız.
"24 milyon yardımcı kaynak öğrencilere ulaştı"
Okulları kütüphanelerle zenginleştirdik ve zenginleştireceğız. Bu kapsamda iki ay gibi kısa sürede kütüphanesi olmayan 16 bin 361 okula kütüphane yaptık. Kütüphanelerdeki kitap sayısını da 28 milyondan 50 milyona çıkardık.
Yıllardan beri şikayet edilen yardımcı kaynak sorununu da çözdük. Bakanlığımız yardımcı kaynak kitapları da tüm öğrencilerimize ücretsiz ulaştırıyor. Son 3 ayda yaklaşık 24 milyon yardımcı kaynak kitabı öğrencilerimize dağıtarak, ailelerimiz üzerindeki bir maddi külfeti daha kaldırmış olduk.
Yakında "Temel Eğitimde 10 Bin Okul Projesi"ni başlatacağız. Bütçesi 3 milyar lira olan bu proje kendi kapsamında 10 bin ilkokul ve ortaokulun altyapısını laboratuvarlarıyla, atölyeleriyle baştan sona güncelleyeceğiz. Amacımız çocuklarımızın Teknofest gençliği yolculuğuna çok daha donanımlı bir şekilde çıkmalarını sağlamaktır.