Çok Bulutlu 8.9ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 30.12.2020 15:57

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Anadolu sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Üzerinde yaşadığımız şu topraklar, şu bereketli Anadolu, sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Anadolu sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir
[Fotoğraf: AA]

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri sahiplerini buldu. Ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bazı sanatçıların siyasi polemiklerle öne çıkmasını eleştirdi. Sanatçılardan beklentisini dile getirdi, "Beklediğimiz o sanatçı, milletini hor görüp şikayet etmek yerine kendi sanatını üretecektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;

Ülkemizin ilim, sanat ve kültür hayatına yön veren eserleriyle yolumuzu aydınlatan siz kıymetli dostlarımla buluşmanın bahtiyarlığı içindeyim. Ödüllerini takdim edeceğimiz ilim, kültür ve sanat erbabımızı gönülden tebrik ediyorum. 

Bir kitapta okumuştum. Resulullah Efendimiz ashabıyla birlikte kaza umresi yaparken, Abdullah bin Revaha şiir okumaya başlıyor. Hazreti Ömer de her zamanki celalli haliyle ona, 'Sen Hz. Peygamber'in huzurunda ve Allah'ın Harem'inde bu şiiri söyleyip duracak mısın?' diye çıkışıyor. Bunun üzerine Efendimiz diyor ki, 'Ona mani olma ey Ömer. Varlığım kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, onun sözleri Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha tesirlidir. İbn-i Revaha, sen devam et.

"Ömrümüzü, Mevlana'nın anlattığı karıncalar misali sanatçılarımızı takip etmekle geçirdik"

O gün bir sanatçı olmayı çok istedim. Lakin kader bize ülke hizmetini siyaset güzergahında biçince ömrümüzü, Mevlana'nın anlattığı karıncalar misali sanatçılarımızı takip etmekle geçirdik. Hani küçük bir karınca kalemin kağıt üstüne bir şeyler çizdiğini görmüş de gidip öbür karıncalara, 'Bir kalem, kağıda şaşılacak şeyler çiziyor, sanat gösteriyor' demiş. Karıncanın biri buna itiraz ederek, 'O sanatı yapanın kalem olduğunu mu sanıyorsun? Hayır, o sanat kalemden değil, parmaklardandır' cevabını vermiş. Bir diğeri, 'İş ne parmaktan ne de kalemden geliyor, iş asıl koldan geliyor' diye mukabele etmiş. Konuşmalar böylece uzayıp gider ve karıncaların beyine kadar ulaşır. Karınca beyi bütün bilgeliğiyle hükmünü verir, 'Bu hüner kalemden, parmaktan, elden, koldan değil, şüphesiz sanatçıdandır, sanatçının gönlündendir, Allah'ın kudret hazinesinden onun gönlüne yansıyan ilhamdandır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Anadolu sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir

"Bugün caize yerine telif hakları geldi"

Bugün gönlüne yansıyan ilhamları bizlerle paylaşan sanatçılarımız kültür ve fikir erbabımız için bir aradayız. Onlar ki, sonsuzluğun güzelliklerini satırlara dizmek için sözü kelam derecesinde, kelamı şiir katmanında, şiiri mecazın kanatlarında kalemleriyle satırlara geçirirler. Bu şekilde, ilim ilim ilerek kitapları, harf harf heceleyerek ciltleri, fasıl fasıl haşiye düşüp rafları doldururlar. Hayata, hakikatin anlamını aramak için geldiklerini bilirler ve hayatımıza zarafet katmak üzere gelmeye devam ederler. Onları siz de tanırsınız. Bazılarını ben de tanıdım. Uzun tarih sayfalarında, bazen renklerle, bazen desenlerle, bazen taşlarla, bazen de seslerle medeniyetler inşa ediyor, çağları çağlara bağlıyorlardı. Marifetleri iltifat gördükçe sanatın adını resim koyuyor, şiir koyuyor, beste koyuyor, kemerler ve kubbelerle güzellikler yükseltiyorlardı. Kadim zamanlarda, o gönül eri gönlünden her ne üretirse caizeyle himaye görüyor, sanat yüceliyor, marifet iltifatla itibara eriyordu. Bugün caize yerine telif hakları geldi. Hükümdarların sanatçılara verdiği kaftanlar eskimiş, caizeler tarih olmuştur ama sanatçıların onlara verdikleri eserler hala yaşıyor.

"Anadolu, sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir"

Üzerinde yaşadığımız şu topraklar, şu bereketli Anadolu, sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir. Bu, dosya dosya istiflenmiş kültürler ve medeniyetler içeren bir klasördür. Göbeklitepe'den, Eti'den, Lidya'dan, Frigya'dan, Roma'dan, Bizans'tan, Selçuklu'dan, Osmanlı'dan bugüne, katman katman kültür, tabaka tabaka medeniyet ve yığın yığın sanat barındıran zamanın ruhu, bu topraklarda iftiharla yaşamaktadır.

Bu coğrafyaya ait olduğu halde bugün dünya müzelerini dolduran, tarih yahut kimlik hırsızlığının işarareti olan eserlere bakın. Sadece bu bile, 100'üncü yılına yaklaşan Cumhuriyetimizin aslında ne kadar engin ve derin bir sanat mirasına, o mirasın yeniden üreterek dünyaya parmak ısırtacak eserler ortaya koyma potansiyeline sahip olduğunu göstermeye yeter.

"Zenginliklerimizi sanata dönüştürüp çağın idrakine yeniden ve yeni bir kimlikle sunacak olan sanatçılarımızdır"

Sanatçımız, öncelikle kendi geçmişine kültürüne, medeniyetine ait olanı özümseyip benimsemelidir. Ne sadece geçmiş ne yalnızca gelecek, şairin dediği gibi 'kökü mazide olan ati', unutmayın ki, milli olmayan milletlerarası olamaz, yerli olmayan evrensel içinde kendine yer bulamaz. Zenginliklerimizi sanata dönüştürüp çağın idrakine yeniden ve yeni bir kimlikle sunacak olan sanatçılarımızdır. Bu bakış açısı, körü körüne taklitle, yabancı olana öykünüp durmakla değil, gönüle yansıyacak yerli ilhamlarla hayat bulacaktır.

Sanat teorilerinin çöktüğü, sanat ortamının değişime uğradığı, sanat hırsızlıklarının yüzlere vurulduğu bir çağda yaşıyoruz. İşte bu çağda ülkemiz, dünyaya yalnızca yeni eserler sunmakla kalmayacak, geleceğin sanat kuramlarının payandalarını da temellendirecektir. Sanatçılarımız bu anlayışla hareket ettikçe, şairin 'O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler' hükmü geçerliliğini yitirecektir.

"Her neredeyseniz gönül eri sanatçılar, bu millet estetik manada küllerinden dirilmek, yitik hazinesine yeniden kavuşmak için sizi bekliyor"

Biz işte o sanatçıyı bekliyoruz. Beklediğimiz o sanatçı, kimliğiyle birlikte deryasını bilecektir, önce kendisi olacaktır, davasını sanatıyla ifade edecektir. Beklediğimiz o sanatçı, vaktini ve enerjisini dünyanın iyiliği adına ürettiği eserleriyle gösterecek, sanatını icra ederken dünyadaki akranlarını geride bırakacaktır. Beklediğimiz o sanatçı, zulme ve adaletsizliğe karşı bir çığlık olarak yaptığı şarkısıyla dünya müzik listelerini sallayacak, müzikteki evrensel anlayışları değiştirecektir. Beklediğimiz o sanatçı, slogan atarak kendini göstermeye çalışmayacak, başarılarıyla dünyanın en muhteşem salonlarında ayakta alkışlanacaktır. Beklediğimiz o sanatçı, ortaya koyduğu bir sanat üslubuyla veya icat ettiği bir sanat formuyla adını sanat tarihine yazdıracaktır. Beklediğimiz o sanatçı, ürettiklerinden dolayı parmakla gösterilecek, üslubuyla herkesi peşinden sürükleyecektir. Beklediğimiz o sanatçı, gündemin peşinden savrulmak yerine dünyaya gündem verecek, performansıyla rekorlar kitabına girecek, tarzıyla sanat modası oluşturacaktır. Beklediğimiz o sanatçı, ait olduğu milleti hor görüp sürekli şikayet etmek yerine kendi sanatını üretecektir. Beklediğimiz o sanatçı, muhalefetini sosyal medya hesabından savurduğu siyasi polemiklerle değil, kanatlanıp uçurduğu sanatıyla gösterecektir.

"Her neredeyseniz, siz ey gönül eri sanatçılar bilin ki bu millet estetik manada küllerinden dirilmek ve yitik hazinesine yeniden kavuşmak için sizi bekliyor"

Her bir vatandaşımızın el üstünde tutacağı, baş tacı edeceği bu sanatçı belki evimizin çocuğudur, belki bir arkadaşımızdır, belki bir komşumuzdur, belki bu salondadır. Beklediğimiz bu sanatçı, belki şu anda tuvalinin başında fırçasını boyaya bandırıyor, belki repliğini ezberliyor, belki rolüne çalışıyor, belki enstrümanını akort ediyor, belki bestesini notaya döküyordur. Her neredeyseniz, siz ey gönül eri sanatçılar bilin ki bu millet estetik manada küllerinden dirilmek ve yitik hazinesine yeniden kavuşmak için sizi bekliyor. Gelin ve geç kalmışlığımızı medeniyete, kabalıklarımızı zarafete, gönüllerimizi barışa, huzura ve sevgiye yöneltin. Gelin Türkiye'nin gücüne birlikte güç katalım.

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri'ni ülkemizde sanatın yüceltilmesinde emeği geçen, katkısı olanlara şükranlarımızı sunmak üzere veriyoruz. 

Sıradaki Haber
Saldırı girişimindeki 10 terörist etkisiz hale getirildi
Yükleniyor lütfen bekleyiniz