Puslu 7.3ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
25.09.2018 16:50

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye hitap etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, taktik çıkarları uğruna teröristleri silahla donatanların gelecekte bunun acısını mutlaka çekeceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na hitap etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi, veto hakkına sahip 5 üyenin çıkarlarına hizmet eden, zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür." dedi.

Bazı ülkelerin teröre verdiği desteği eleştiren Erdoğan, “Taktik çıkarları uğruna teröristlere on binlerce tır ve binlerce silahla donatanlar gelecekte bunun acısını mutlaka çekeceklerdir.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye hitap etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

"Güvenlik Konseyi zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür"

Zaman içinde Birleşmiş Milletler’in insanlığı barış ve refah beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığı da bir gerçektir. Özellikle Güvenlik Konseyi sadece veto hakkına sahip 5 ülkenin çıkarlarına hizmet eden, dünyanın diğer bölgelerine yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür.

 


 

"Katliamlar hep BMGK'nın gözü önünde gerçekleşmiştir"

Geçmişte Bosna’da, Ruanda’da, Somali’de yakın tarihte Myanmar’da, halen Filistin’de yapılan katliamlar hep BMGK’nın gözü önünde gerçekleşmiştir. Filistinlilere uygulanan zulme ses çıkarmayanların, onlara yapılan yardımı kısma konusundaki gayretleri sadece zalimlerin cesaretini artırmaktadır.

 


 

Tüm dünya arkasını dönse bile biz Türkiye olarak mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya ilk kıblemiz Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz. Maalesef dünyanın pek çok yerinde etnik temizlikten toplu katliamlara kadar hiçbirimizin görmek istemediği sahneler her gün yeniden karşımıza çıkıyor.

"BM'nin yapısında ve işleyişinde reforma gidilmesi gerektiğini söylüyoruz"

Aynı şekilde sağlıktan eğitime, gıdadan kültüre kadar bu büyük çatı altında yürütülen çalışmaların hepsiyle de ilgili olarak bir tatminsizlik hali mevcuttur. Böyle önemli bir yapının adı sürekli başarısızlıklarla anılan bir kurum haline gelmesine bizim gönlümüz rıza göstermiyor. İşte bu sebeple her fırsatta Güvenlik Konseyi başta olmak üzere BM’nin yapısında ve işleyişinde kapsamlı bir reforma gidilmesi gerektiğini söylüyoruz. Onun için de dünya 5’ten büyüktür derken de insanlığın ortak vicdanının sesi olduğumuza inandırıyoruz.

 


 

"Niçin 194 ülkenin tamamı da BMGK'da temsil eden durumuna gelmesin?"

Dünya 2. Dünya Savaşı sonrasının şartlarında değil. Burada 194 ülkeden temsilciler var. Niçin bu 194 ülkenin tamamı da BMGK’da temsil eden durumuna gelmesin. Niçin hepsi de daimi üye olma dönerli olarak konumuna gelmesin? Sadece 5 üye, diğerleri maalesef geçici. Onların da orada hiç inisiyatifi yok. BM Reformu’nun sadece bütçe ile sınırlı tutulması gerçek sorunların çözümüne katkı sağlamayacağı gibi kimseyi de mutlu etmeyecektir.

Dünyanın geleceği için çok önemli gördüğüm bu kurumun asıl görev alanları olan, güvenlik, kalkınma, sosyal eşitlik konularında etkinliğinin artırılmasına ihtiyaç vardır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye hitap etti

"Dünyanın düzenini, kurtuluşuna sağlayacak olan adalettir"

Türkiye olarak yaşadığımız coğrafyadan başlayarak dünyaya doğru baktığımızda BM vasıtasıyla yapılacak çok önemli işler olduğunu görüyoruz. Her şeyden önce bizim anlayışımıza göre; dünyanın düzenini, kurtuluşunu sağlayacak olan adalettir.

Medeniyetimizde adalet dairesi diye ifade ettiğimiz toplum, hukuk, devlet yönetimi, devlet gücü, ekonomi ve adalet arasındaki ilişkinin en doğru şekilde kurulup işletilmesini esas alan bir çember vardır. Hepsi de birbiriyle ilişkili olan bu dairenin zincirleri günümüz dünyasında pek çok yerde param parça olmuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye hitap etti

"İnsanlığın mücadelesini adaletin tesisiyle sonuçlandırmayı başarmalıyız"

Bugün dünyamızın siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlıkların pençesinde kıvranıyor olmasının sebebi işte budur. Hepimizin huzurlu ve güvenli geleceği için, insanlığın adalet arayışıyla başlayan mücadelesini adaletin tesisiyle sonuçlandırmayı başarmak mecburiyetindeyiz.

Bugün dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı, toplam nüfusun yaklaşık yarısına yani 3,6 milyar insana denkse burada bir sorun var demektir. Dünyada 821 milyon insan çoğu gece aç bir şekilde uykuya dalarken, 672 milyon kişiye obezlik teşhisi konuyorsa burada bir sorun var demektir.

 


 

Farklı coğrafyalarda 258 milyon kişi daha insani şartlarda yaşamak için yollara dökülüyorsa, 68 milyon kişi zorla yerlerinden ediliyorsa burada bir sorun var demektir. Afrika’da doğan bir çocuğun ömrünün ilk aylarında ölme ihtimali, bu şehirde doğan bir çocuğa göre 9 kat daha fazlaysa burada bir sorun var demektir.

"BM'yi adalet beklentilerinin sözcüsü haline getirelim"

Anadolu’nun ortasındaki Konya’dan yaktığı ışıkla tüm dünyadaki gönülleri aydınlatan Hz. Mevlana, adaleti bir şeyi yerli yerine koymak, yani hakkı sahibine vermek olarak tanımlıyor. Gelin bu dünyada her şeyi yerli yerine koyulmasını sağlamak için BM’yi insanların adalet beklentilerinin sözcüsü ve uygulayıcısı haline getirelim. Gelin ezilene kalkan olacak, aç ve açıkta kalana el uzatacak, gelecek nesillere umut aşılayacak bir küresel yönetim sistemi kuralım.

 


 

Ortaya konan teklifler ancak böyle bir anlam ifade edecektir. Çünkü yine Hz. Mevlana’ya göre, zalim üzerine görevleri yerine getirmeyen kişidir. BM’yi zulmün değil adaletin kaynağı haline getirmek istiyorsak üzerimize düşen görevlere daha sıkı sarılmalıyız.

"Türkiye, daha adil bir dünya için elinden gelen çabayı gösteriyor"

Türkiye halen uyguladığı küresel insani diplomasisiyle daha adil bir dünya için elinden gelen çabayı gösteriyor. Sınırlarımız içerisinde 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere, 4 milyondan fazla sığınmacıyı dünyada başka örneği olmayan hizmetler sunarak misafir ediyoruz.

 


 

Sadece Suriyeli sığınmacılar için bugüne kadar harcadığımız tutar, 32 milyar doları bulmuştur. Suriye’de daha önce emniyet altına aldığımız Cerablus, Rai, El Bab, Afrin bölgeleriyle İdlib Çatışmasızlık Bölgesi’ndeki milyonlarca kişiye de her türlü insani yardımı yapıyoruz. Ülkemizde okula giden Suriyeli öğrenci sayısı 600 binin üzerindedir. Vatandaşlarımıza verdiğimiz ilaç dahil, tüm sağlık hizmetlerinden ülkemizdeki sığınmacılar hiçbir ayrım yapılmaksızın ücretsiz yararlanabiliyor.

"Türkiye'ye daha fazla ve esnek şartlarda destek verilmesini bekliyoruz"

Kamplarda kalan sığınmacıların ise ihtiyaçlarının tamamını karşılıyoruz. Buna karşılık dışarıdan aldığımız destek, uluslararası kuruluşlardan 600 milyon dolar, AB’den de şu ana kadar verilen rakam itibarıyla o da 1,7 milyar Euro düzeyindedir. AB’nin 3 milyar euro artı 3 milyar euro tutarındaki destek vaadi proje şartına bağlandığı için yeteri kadar etkin kullanılamamaktadır.

Halbuki biz sığınmacılara verdiğimiz hizmetleri her gün veya herhangi bir projeye bağlı olmaksızın kesintisiz olarak devam ettiriyoruz. Sığınmacılara sağladığı imkanlarla Avrupa başta olmak üzere dünyanın büyük bir mülteci akınına uğramasının önüne geçen Türkiye’ye daha fazla ve daha esnek şartlarda destek verilmesini bekliyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye hitap etti

"Türkiye insani yardımda dünyada ilk sırada yer almaktadır"

Üstelik Türkiye sınırları içindeki ve ötesindeki sığınmacılar yanında dünyanın dört bir yanında çok önemli insani kalkınma yardımları gerçekleştiriyor. Bu yıl itibarıyla Türkiye, toplam kalkınma yardımlarında dünyada 6’ncı, insani yardımlarda ise ilk sırada yer almaktadır. Ekonomik büyüklük olarak dünyada 17. Sırada yer alıyor olmamıza rağmen kalkınma ve insani yardımlarda ilk sıralarda bulunmamız, ülke olarak bu konuya verdiğimiz önemin ifadesidir.

"Ortak sorumluluğa her zamankinden çok ihtiyaç var"

Genel Kurul’un bu yılki temasında tescil edildiği gibi dünyamızın barışçıl, eşitlikçi ve sürdürülebilir toplumlar için küresel liderliğe ve ortak sorumluluğa her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Türkiye olarak, BM çatıda, bu doğrultuda önemli gayretler ortaya koyduk. Finlandiya ile birlikte 2010’da başlattığımız barış için arabuluculuk girişimi 56 üyeli bir dostluk grubuyla desteklenmiştir.

Halen dönem başkanlığını yürüttüğümüz İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde de bu yönde ciddi adımlar attık. İspanya ile birlikte başlattığımız Medeniyetler İttifakı Girişimi, 146 üye ülkenin katılımıyla bir BM Girişimi haline dönüştü. Açlıkla boğuşan Somali’nin ayağa kaldırılması konusunda tüm dünyaya örnek olacağına inandığım bir kalkınma programı uyguluyoruz. Ülkemizden bir hayli uzakta olan Arakan’daki milyonlarca mazluma yardım için imkanlarımızı seferber ediyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye hitap etti

Körfez krizinin çözümü konusunda samimi çaba sarf ettik. Irak’ta tüm tarafları ülkenin ortak geleceği doğrultusunda çaba göstermeleri için teşvik ediyoruz. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı gibi konularda Avrupa başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan olumsuzlukların önüne geçmek için gayret gösteriyoruz.

"Suriye’nin yeniden huzurlu bir yer haline gelmesini sağlamaya çalışıyoruz"

Dünyadaki ülkelerin pek çoğunun bünyesindeki radikal grupları ihraç ettikleri bir yer haline dönüşen Suriye’deki gelişmeler konusunda da aktif bir tutum içindeyiz. Gerek Cenevre ve Astana süreçlerine verdiğimiz destekle gerekse de sahada oluşturmayı sürdürdüğümüz güvenli bölgeler aracılığıyla Suriye’nin yeniden huzurlu bir yer haline gelmesini sağlamaya çalışıyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye hitap etti

"Suriye’de barışa ve siyasi çözüme giden yolu açık tuttuğumuza inanıyoruz"

Cerablus ve Rai bölgelerini DEAŞ’tan, Afrin bölgesini PKK/PYD/YPG terör örgütünden temizleyerek 4 bin kilometrekarelik bir alanı milyonlarca Suriyeli için güvenli ve huzurlu bir yer haline getirdik. Son olarak Rusya ile birlikte imzaladığımız Soçi mutabakatıyla, rejimin 3,5 milyon sivilin yaşadığı İdlib’e yönelik kanlı saldırılarının önüne geçtik. Daha önce Halep, Hama, Humus, Dara ve Doğu Guta’da yaşanan katliamların İdlib’de yaşanmasını engelleyerek Suriye’de barışa ve siyasi çözüme giden yolu açık tuttuğumuza inanıyoruz.

"Teröristleri silahla donatanlar gelecekte bunun acısını çekeceklerdir"

Hedefimiz Münbiç’ten başlayarak Irak sınırına kadar olan Suriye topraklarını teröristlerden temizlemektir. Buradan tüm tarafları, Suriye’de adil ve sürdürülebilir çözüm arayışlarına yapıcı bir anlayışla destek olmaya davet ediyorum. Terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım sergilenmesini istiyoruz. Taktik çıkarları uğruna teröristlere on binlerce tır ve binlerce silahla donatanlar gelecekte bunun acısını mutlaka çekeceklerdir.

 


 

Bir yandan terör örgütlerini desteklemek, diğer yandan kapıları mültecilere kapatmak, bunun tüm yükünü de Türkiye gibi birkaç ülkeye yüklemek kimsenin geleceğini daha güvenli yapmaz. Tam tersine bu şekilde ötelenen sorunlar bir süre sonra artık mevcut tedbirlerle üstünden gelinemeyecek boyuta ulaşır. Onun için gelin Suriye, Irak, Yemen, Libya, Afganistan, Ukrayna gibi fiili Balkanlar, Kafkasya, Kuzey Afrika, Orta Afrika, Körfez ve Doğu Akdeniz gibi potansiyel sorun alanlarının çözümü için daha samimi ve yapıcı gayretler ortaya koyalım.

Unutmayınız dünyanın her yerinde asgari bir huzur ve refah düzeyi oluşturamazsak hiç kimsenin sınırları içinde güvenle yaşamayı sürdüremeyeceğini bilmeliyiz.

"Bunun başı (FETÖ) şu anda Amerika'da"

Ülkemizde 15 Temmuz 2016 gecesi darbe girişimine kalkışıp 251 vatandaşımızı şehit eden 2193 vatandaşımızı yaralayan FETÖ böyle bir terör örgütüdür. Peki bunun lideri şu anda nerededir? Bunun başı nerededir? Bunun başı şu anda Amerika’da, Pensilvanya’dadır. 400 dönümlük bir arazide şu anda yaşamakta ve buradan dünyanın 160 ülkesine terör ihraç etmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'ye hitap etti

"Ardı ardına darbe teşebbüsleri başlatmıştır"

Bu örgüt faaliyetlerini eğitim gibi, yardımlaşma gibi, diyalog gibi parıltılı kavramların ardına saklanarak sivil toplum örgütü veya ticari kuruluş görünümünde sürdürmektedir. Ülkemizde 40 yıl boyunca bu aldatmacayla gelişen, büyüyen terör örgütü, kendini yeteri kadar güçlü hissedince gerçek yüzünü göstermiştir.

Önce emniyet ve yargı kurumlarımız içindeki ardından da silahlı kuvvetlerimize sızdırdığı elemanları aracılığıyla ardı ardına darbe teşebbüsleri başlatmıştır. Bu örgüt zaman içinde ülkemizde sahip olduğu ekonomik ve bürokratik gücü, devletle birlikte siyaseti ve toplumu kontrol altına almak için kullanmaya kalkmıştır.

"FETÖ’yü ülkemizden büyük ölçüde tasfiye ettik"

Milletimizin desteğiyle son 5 yılda yürüttüğümüz kararlı mücadele sayesinde FETÖ’yü ülkemizden büyük ölçüde tasfiye ettik. Şimdi bu terör örgütünün dünyanın dört bir yanında benzer faaliyetler yürüttüğünü görüyoruz. Türkiye’nin ikazlarına kulak veren, tecrübelerinden ders alan ülkeler birer birer bu örgütü deşifre ediyor ve topraklarından kovuyor. Buna karşılık ne yazık ki dost bildiğimiz birçok ülke bunları hala bize vermemekte ısrar ediyorlar. Tabii ki de hala tehlikenin farkına varmamış olanlar bunun bedelini de ağır ödeyecekler.

 


 

Mesela FETÖ terör örgütünün Amerika’nın 27 eyaletinde sadece ‘charter school’lar ile devlet bütçesinden yılda aldığı para 763 milyon dolardır. Kaynak buradan geliyor. Bu rakama örgütün her türlü kara para aklama işine karışan ticari kuruluşlarının ve gizli gündemleri olan sivil toplum örgütü görünümlü diğer yapıların gelirleri dahil değildir. Buradan tüm dünya ülkelerini, canım yandığı için açık söylüyorum, FETÖ terör örgütüne karşı dikkatli olmaya ve harekete geçmeye davet ediyorum. Silahlı terör örgütleri ve eli kanlı rejimler konusundaki sergilediğimiz dayanışmayı bu sinsi örgüt için de göstermeliyiz. İsteyen her ülke ile bu konudaki tecrübelerimizi ve elimizdeki bilgileri paylaşmaya hazırız.

 


 

Ticaret savaşları her dönemde insanlara zarar vermiştir. Bugün de böyle bir sürecin içindeyiz. Ticari anlaşmaların keyfi bir şekilde iptal edilmesi, korumacı politikaların yaygınlaştırılması ve ekonomik yaptırımların silah gibi kullanılması konusunda hiçbirimiz sessiz kalamayız. Bu çarpık gelişmelerin zararı eninde sonunda her ülkeye dokunacaktır. Dünya ticaret düzeninin tek taraflı kararlarla bozulmasına engel olmak için hep birlikte çalışmalıyız.

 


 

Birleşmiş Milletler’in 2030 küresel kalkınma hedeflerinin başarısı için çalışmamız gereken bir dönemde dünyanın yeni bir ekonomik kırılma yaşamasını kimse istemez. Kaos çıkarmak kolay, düzeni sağlamak zordur. Bugün bazı ülkeler ısrarla kaos çıkarmaya çalışıyor. Merhametin, vicdanın, hukukun, hakkaniyetin, umudun kaybolduğu bir dünya düzeni kadar büyük bir tehlike yoktur.

 


 

Şu anda hep birlikte böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Türkiye, ticaretin de insan dolaşımının da serbest olmasından yanadır. Bu konularda yaşanan her geriye gidiş bizi olumsuz etkiliyor. Üstelik bu tutumun tehdit diliyle, dayatmayla, ikili ilişkilerin geçmişinin tümden yok sayılmasıyla ortaya koyulması üzüntümüzü daha da artırıyor.

Biz sorunlarımızı eşit şartlarda yürütülecek yapıcı diyalogla çözmekten yanayız. Her alanda olduğu gibi ekonomi konusunda da sorumlu hareket edilmesini bekliyoruz. Gümrük Birliği gibi uluslararsı platformlarda muhataplarımızla etkin, uyumlu ve yapıcı iş birliği içindeyiz. Türkiye olarak her zaman iş birliği yaptığımız muhataplarımızla birlikte kazanmaktan yana olduğumuzu ifade ediyoruz. Hedef; kazan kazan.

Bu samimi yaklaşımımız ortadayken ülkemize yönelik ithamları ve baskıları haksızlık olarak değerlendiriyoruz. Bizimle aynı perspektifi paylaşan ülkelerle ve kurumlarla beraber dünyanın içine çekilmeye çalışıldığı bu siyasi ve ekonomik kaosun üstesinden geleceğimize inanıyoruz. Bu konuda sizlerin desteğini bekliyoruz.

Sözlerime son vermeden iki hususu paylaşmak istiyorum.

"Merkezinin İstanbul olmasını teklif ediyoruz"

İlk olarak Birleşmiş Milletler bünyesinde geleceğimiz olan gençlerimizle ilgili bir kuruluşa ihtiyaç bulunduğunu düşünüyoruz. Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler Gençlik Kuruluşunun bir an önce tesis edilmesini ve merkezinin de dünya tarihinin sembol şehirlerinden İstanbul olmasını teklif ediyoruz. İstanbul'da halen inşa edilmekte olan bir gençlik merkezini, bu kuruluşumuza tahsis edebiliriz.

 


 

İkinci olarak 2005'te Türkiye'de düzenlenen "Dünya Yaşlanma Zirvesi"nde, 2019 yılı "Uluslararası Yaşlılık Yılı" olarak belirlendi. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Uluslararası Yaşlılık Ajansı ülkemizde kuruluyor ve 3'üncü Dünya Yaşlılık Kurultayı da İstanbul'da yapılıyor. 10 Aralık'ta İstanbul'da gerçekleştirilecek bu kurultaya sizleri davet ediyoruz.

Bir kez daha 73. Genel Kurul çalışmalarının başarılı geçmesini diliyorum. İnsanlığın ortak parlamentosu olan bu çatı altında temsil edilen tüm ülkeleri ve halkları, şahsım ve devletim adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Kaynak: TRT Haber

Sıradaki Haber
Öğretmenler müzeleri ücretsiz gezebilecek
Yükleniyor lütfen bekleyiniz