Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkent Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikası Açılış Töreni'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Türkiye'nin ilk ve tam entegre güneş paneli üretim tesisinin ülkemize, milletimize ve enerji sektörümüze hayırlı olmasını Allah'tan diliyorum.
Bu bölgenin bende farklı bir yeri var. Organize Sanayi Bölgesinin temelini ben atmıştım. Şimdi 13'üncü OSB Ankara'da nereden nereye. Bunlar tabi durarak olmadı. Yan gelip yatarak olmadı çalışarak oldu. Şimdi 13. OSB'de çok önemli bir yatırımın adımını atıyoruz. Az önce gerek firma yetkilelerimiz gerekse bakanlarımızın tesisle ilgili önemli bilgilerini aldık.
400 milyon dolarlık bir yatırımla 100 bin metrekare kapalı alanda kurulan ve 1400 insanımıza istihdam imkanı sunan tesisimizin, ülkemizi güneş paneli sektöründe liderliğe taşıyacağına inanıyorum.
Yenilenebilir enerji olayı gerçekten bizler için çok ama çok çok önemli. Yıllık 500 megavatlık güneş paneli üretim kapasitesinin, özellikle yurt dışından gelen talepler neticesinde iki katına çıkarılacak olması da bu hedefe ulaşma noktasında önemli bir referanstır.
Artık sadece üretmek, sadece ürettiğini iç piyasa ve yurt dışına satmak yetmiyor. Şirketlerimizin üretim ile beraber inovasyona, araştırma geliştirme faaliyetlerine de ağırlık vermesi gerekiyor. Tesisimizin 100 mühendis ve araştırmacının çalışacağı modern bir araştırma geliştirme merkezi ile desteklenmiş olması bu bakımdan takdire şayandır.
Konya Karapınar'daki 1000 megavatlık güneş enerjisi santralinin de devreye girmesiyle Türkiye bu alanda muhteşem bir tesise kavuşacak. Toplam yatırım bedeli 1 milyar doları bulan, 2 bin 600 futbol sahası büyüklüğündeki bu santralle hem 2 milyon vatandaşımızın yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak hem de yıllık 2 milyon ton fosil ve karbondioksit salınımını engellemiş olacağız. Ayrıca güneş panelleri ve bileşenlerine harcadığımız milyonlarca dolarlık ithalatın da önüne geçeceğiz. Böylece her açıdan çevreci, modern, sektörün öncüsü olacak bir tesisi daha ülkemize kazandırmanın gururunu yaşayacağız. Bir kez daha Kalyon Holdingi yatırımlarından dolayı tebrik ediyor, her iki tesisimizin de şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum.
"Salgına rağmen Türkiye'de yatırımlar durmadı"
Dünyanın birçok ülkesinde Covid-19 sebebiyle yatırımlar durmuşken. Türkiye, özel sektörü ve kamu kurumları ile özgün bir yol izliyor. Ne salgınla mücadelemizi sekteye uğrattık ne de başkaları gibi yatırımlarımızı durdurma kararı aldık. Ekonomimizi yeniden büyüme trendine sokmaya gayret ediyoruz. Salgın, üretimden ticarete, turizmden eğitime kadar günlük hayatımızın her alanını etkilemiştir. Ülkemiz, atılan kararlı adımlarla bu salgını en başarılı şekilde yöneten nadir ülkelerden biridir.
#SONDAKİKA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) August 19, 2020
Cumhurbaşkan Erdoğan: Vaka sayılarında kısmi artış olsa da salgın kontrolümüz altında.https://t.co/urpjZ9VjN8 pic.twitter.com/kJFmDuY9jp
Son dönemde vaka sayılarında kısmı bir artış yaşansa da salgın halen kontrolümüz altındadır. Hava yolu trafiğinin de kaybettiği ivmeyi tekrar yakaladığını görüyoruz. Rusya, Ukrayna ve Almanya gelen misafirlerimizin sayısının artmasıyla turizm sektörümüz toparlanmaya başladı. Keza haziranda sanayi üretimi, aylık ve yıllık bazda güçlü bir performans gösterdi.
Cumhurbaşkan Erdoğan: Salgına rağmen Türkiye'de yatırımlar durmadı. Dünyada en hızlı toparlanan 5 ülkeden biri olduk.https://t.co/urpjZ9VjN8 pic.twitter.com/KgncIAXbdv
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) August 19, 2020
Yüzde 17,6'lık aylık üretim artışıyla dünyada en hızlı toparlanan ilk 5 ülkeden biri olduk. Sermaye ve ara malı kalemlerindeki çift haneye varan artışlar, yatırım talebi açısından da çok güçlü bir sinyaller veriyor. Yılın ilk 7 ayındaki yatırım talebi, salgın şartlarına rağmen, geçen senenin yüzde 28 üzerinde seyrediyor. Türkiye genelinde konut satışları 2020 Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 125 artarak tarihi bir rekora imza attı.
CHP zihniyetinin bizi esir almasına izin verirsek bu ülkeyi siyasette vesayete, sanayide ithalata, enerjide dışa bağımlılığa mahkum ederiz. Milletin mücadelesine destek olmak yerine takoz olan sığ bir muhalefet anlayışının ülkemize verebileceği hiçbir şey yoktur. Türkiye'nin kalkınmasına katkı yapmak varken sürekli ülkemizi karalayan, sağa sola Türkiye'yi şikayet eden bir muhalefet, bu ülkeye tamamen yabancılaşmış demektir. CHP'nin tek derdi otel lobilerinde gizlice buluştukları IMF komiserlerine ülkeyi yeniden teslim etmektir. İş dünyamızdan, tüm umudunu devletimizin tökezlemesine, Türk ekonomisinin yara almasına bağlamış muhterislere, kulak asmamasını özellikle rica ediyorum.
Savunma sanayinde olduğu gibi enerjide de dışa bağımlı bir ülkenin siyasi bağımsızlığı tartışmalıdır. Enerjide dışa bağımlılık sadece cari denge açısından değil, aynı zamanda enerji güvenliği açısından da bir tehdit unsurudur. 'Güçlü enerji, bağımsız Türkiye' idealiyle 3 yıl önce Milli Enerji ve Maden Politikamızı hayata geçirdik. Dışa bağımlılığımızı azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerjinin enerji sepetimizdeki payını artıracak yatırımlara hız verdik. 2019 yılında elektriğimizin yüzde 62'sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan ürettik. 2002 yılında yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimimiz yüzde 26,3 iken, bu sayı 2019'da yüzde 48'e, bu yılın temmuz sonu itibariyle de yüzde 49,2'ye yükseldi. 2019 yılında güneş enerjisinden elde ettiğimiz elektrikle yaklaşık 4,1 milyon hanenin elektrik tüketimini karşıladık. 2002'de 12 bin 305 megavat olan yenilenebilir enerji kurulu gücümüz, 2020 Temmuz sonu itibariyle 46 bin 679 megavata çıktı. Daha önce termik santraller ve hidroelektrik santralleri Türkiye'nin baz yükünü karşılarken bugün rüzgardan, güneşten, jeotermal, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından istifade ediyoruz.
Tek bir enerji kaynağına bağlı kalmadan enerji üretimimizi zenginleştiriyoruz. Bu yıl ilk defa güneş ve rüzgar santrallerimizin üretimdeki payı yüzde 10'un üzerinde gerçekleşti.
#SONDAKİKA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) August 19, 2020
Cumhurbaşkan Erdoğan: Türkiye'nin Doğu Akdeniz'den Libya'ya kadar yürüttüğü mücadele istikbal mücadelesidir.https://t.co/urpjZ9VjN8 pic.twitter.com/xMFNZCysDE
"Mavi vatanı savunmaktan geri durmayacağız"
Akdeniz'deki hak ve hukukumuzu korumaya yönelik attığımız adımlar, enerji dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırmak için hayati öneme sahiptir. Burada bir hakikati tekrar altını çizerek ifade etmekte fayda görüyorum. Özellikle Doğu Akdeniz'de ne işimiz var diye soran muhalefetin iyi dinlemesini öğrenmesini istiyorum. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'den Libya'ya kadar yürüttüğü mücadele bir İstikbal mücadelesidir. Vatanımızı savunmak için ne kadar önemli gayretler veriyorsak bugün mavi vatan ve mavi vatanı savunmak da o derece önemlidir savunmaktan geri durmayacağız.
"Sevr'e boyun eğmeyeceğiz"
Bir asır önce nasıl millet olarak Sevr'i yırtıp atmışsak bugün de Doğu Akdeniz'de ülkemize dayatılmaya çalışılan Sevr'e boyun eğmeyeceğiz. Yüzde 100 haklı olduğumuz bu meselede şayet korsanlığa prim verirsek gelecek nesillerin yüzüne bakamayız. Evlatlarımıza kendi haklarını dahi savunmaktan aciz, öz güven ve cesaret yoksunu bir ülke teslim edemeyiz.
CHP'den yurt dışındaki dostlarına taşeronluk yapmak yerine en azından Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye eksenli hareket etmesini istiyoruz. CHP yönetiminden Rum ve Yunan tezlerine sözcülük yapmasını değil milli bir meselede milletin hissiyatına uygun davranmasını bekliyoruz.
Türkiye, Doğu Akdeniz'de hakkını sonuna kadar aramakta kararlıdır. Hiçbir sömürgeci güç hiçbir tehdit, ülkemizi bu bölgede var olduğu tahmin edilen zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarından mahrum bırakamaz. Biz hiç kimsenin hakkına ve hukukuna el uzatmıyoruz. Biz medeniyetler beşiği Akdeniz'de gerilim ve kavga da istemiyoruz. Biz sadece milletimizin hakkını Kıbrıs Türklerinin hukukunu savunuyoruz.
Şimdiye kadar karşılaştığımız onca çifte standarda rağmen uluslararası hukuktan, meşruiyetten taviz vermedik. Gerilim yerine müzakerenin, kavga yerine meselelerimizi konuşarak, anlaşarak çözmenin peşinde olduk. Bugün de aynı samimiyetle aynı hüsnüniyetle hareket ediyoruz. Muhataplarımızdan da gerilimi tırmandıracak değil düşürecek, diyalog yolunu açacak adımlar bekliyoruz. İnşallah kısa sürede bu meseleyi ülkemizin hak ve hukukunu temin edecek şekilde çözüme kavuşturacağımıza inanıyorum.
"Cuma günü milletimize müjde vereceğiz"
İnşallah cuma günü tüm milletimize bir müjdeyi vermekle karşı karşıya olacağımızı tahmin ediyor ve buna inanıyorum. Şu anda bu müjdenin biz de hayalleri ve rüyası içerisindeyiz. Cuma günü inşallah bu müjdeyi tüm milletimize vermek suretiyle Türkiye'de yeni bir dönemin açılacağına da şimdiden inanıyorum. Tabii açıklarsam bu işin heyecanı, her şeyi kaybolur. Onun için açıklamamakta fayda var diye düşünüyorum.