Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Kadınların Türkiye'si İstanbul Buluşması"nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Ülkemizin tüm kadınlarını, tüm hanım kardeşlerimi canı gönülden selamlıyorum. Bu vesileyle bir kez daha cennetin ayakları altına serildiği gül yüzlü annelerimize buradan saygılarımı iletiyorum. Özellikle bölücü örgütün zorla dağa kaçırdığı ciğer parelerine kavuşmak için aylarca nöbet tutan Diyarbakır annelerine hürmetlerimi sunuyorum. Bu güzel atmosferde gönüllerimizi buluşturan AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı'mıza, teşkilatımız ın güzide mensuplarına özellikle teşekkür ediyorum. Salonlardan sokaklara taşan şu coşkunuz için teşekkür ediyorum. Dayanışmanız, ahde vefanız için en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
"Ülkemizin ve evlatlarımızın geleceğine dair de çok mühim bir karar vereceğiz"
14 Mayıs günü şahsıma ve Cumhur İttifakı'na verdiğiniz destek için sizlere tek tek teşekkür ediyorum. Meclis'te Cumhur İttifakı olarak 323 milletvekili ile çoğunluğu elde ettik. Böylece seçimlerin Meclis boyutuyla sınavını alnımızın akıyla verdik. Cumhurbaşkanlığında da yüzde 49,52 oy oranıyla ilk turu rakibimizden yaklaşık 5 puan önde bitirdik. 27 milyondan fazla insanımızın teveccühüne mazhar olduk. Şimdi önümüzde seçimlerin en kritik aşaması var. Cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turu için sadece bir gün kaldı. Bu pazar bir kez daha sandıklara gidecek, belki de hayatımızın en önemli tercihlerinden birini yapacağız. Sadece kendimizle ilgili değil, ülkemizin ve evlatlarımızın geleceğine dair de çok mühim bir karar vereceğiz.
"Hiçbir ayrım yapmadan mazlum ve mağdurlara sahip çıktık"
Bizi siz hanım kardeşlerimiz gibi milletimiz gibi tüm dünya biliyor, tanıyor. Afrika'dan Asya'ya, Balkanlar'dan Türk Cumhuriyetlerine, kalbi bizimle olan 100 milyonlarca kardeşimiz biliyor. Sadece söylemlerimizde değil, hizmet ve eserlerimizle de aziz milletimizin huzurundayız. Vatanımızın istiklal ve istikbali uğrunda verdiğimiz mücadele ile milletimizin huzurundayız. Hiçbir ayrım yapmadan mazlum ve mağdurlara sahip çıkışımızla milletimizin huzurundayız. Türkiye'ye son 20 yılda kazandırdığımız nice eserle tanıştırdığımız nice başarıyla milletimizin huzurundayız. Elbette her kul gibi yapmak isteyip de yapamadıklarımızla eksiklerimizle kusurlarımızla milletimizin huzurundayız.
"Toplamda yüzde 1'i zor bulan böyle bir gruba 40 milletvekili dağıtan bir garip insan var"
Diğer tarafta ise bürokratik kariyerine SSK'yi batırmayı, siyasi kariyerine de CHP'yi batırmayı sığdırmış bir kifayetsizlik örneği var. Daha iki hafta öncesine kadar bedava ev vaatettiği insanları sırf oy vermediler diye gece yarısı kapı dışarı eden bir vicdansızlık örneği var. Koltuğunu korumak için Kandil'deki terör elebaşlarından, Pensilvanya'daki hainlere kadar hepsine çiçek dağıtan bir teslimiyet var. Rakiplerini minder dışına atmak için şantaj, baskı, tehdit, kumpas dahi her yolu meşru gören bir ilkesizlik var. Bakanlık pazarlığı, hale bak. Toplamda yüzde biri zor bulan, böyle bir gruba 40 milletvekili dağıtan bir garip insan var. Fakat bir özelliği daha var. Nedir o? Hesap uzmanı. Bu nasıl hesap uzmanı ki yüzde bir bile olmayanlara kalkıp kendi milletvekili sayılarını neredeyse yok edecek sayıda bir oranla 40 tane milletvekilliği dağıtıyor.
Şimdi bu pazar çok önemli. Bu pazar inşallah benim milletim hesap uzmanlığının en güzel örneğini sandıklarda bunlara verecek. Türk siyasetinin 21 yıldır unuttuğu bütün kötülükleri üç aya sığdırmış bir çapsızlık örneği var. Şimdi soruyorlar delil, buyurun delil. Belge, buyurun belge. Daha ne istiyorsunuz? Şu anda ne diyor? 'Eğer Selo'nun dışarı çıkmasını istiyorsanız oyları Kılıçdaroğlu'na vereceksiniz.' Kim bu Selo? Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan teröristtir. Şu anda Edirne'de cezasını çekiyor. Bu ülke hukuk devleti değil mi? Hukuk devleti. Hukuk devletinde sen kendini tamamen hukukun üzerine çıkartıp 'Eğer Selo'nun çıkmasını istiyorsanız, oyları bize vereceksiniz.' nasıl dersiniz? İşte bunun için Erdoğan 323 kişiyle beraber bu yola devam ederse hukuktan başka hiçbir şey tecelli etmez.
Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu parti CHP ne diyor? Diyor ki 'Bırakın, general olsa ne yazar.' Halka ne diyor? 'İt sürüleri' diyen kim? İşte o da yine bir HDP'li. Ben şimdi burada merak ediyorum. Bu yargı nerede? Bu şekilde saldıran birisine karşı şu ana kadar yargı devreye girdi mi? Maalesef yargı da devreye girmedi. Ama bu onlardan değil. Farklı bir kesimden olmuş olsaydı herhalde yakasına yapışıp hemen içeri alırlardı. Niye? Gazi Mustafa Kemal'e hakaretten.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 14 Mayıs’ta yarım bıraktığımız işi 28 Mayıs’ta ezici bir çoğunlukla tamamlayacağız. Pazar günü oy kullanmak ve sandıklara sahip çıkmak dışında hiçbir planımız olmayacak. pic.twitter.com/jT4pe7HgX1
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) May 26, 2023
"AK Parti'nin cumhurbaşkanlığındaki zaferiyle bu işi neticelendirelim"
Pazar günü inşallah sandıkları patlatacağız hep beraber. Her zaman benim bir sözüm var. Kale içeriden fethedilir. Sizinle bu fethi yapacağız. Hatırlayın, pazartesi günü İstanbul'un fethi. 14 Mayıs 1950 Menderes'in çok partili dönemdeki adımı atışı. İnşallah pazar günü de hep beraber AK Parti'nin cumhurbaşkanlığındaki zaferiyle bu işi neticelendirelim diyoruz. Pazartesi günü de fethi mübini kutlayalım.
İşte bütün bunları bir düzene sokmak için karşımızdaki bu tabloyu çok iyi göreceğiz ve pazar günü inşallah sandıkları patlatacağız hep beraber. Bunların her gün daha çok çirkinleşmelerinin, seviyeyi biraz daha dibe çekmelerinin sebebi işte budur. Suçüstü yakalandılar. Bizi hedef alarak, bize ve milletimize hakaret ederek paçalarını kurtarmaya çalışıyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar hakikatin üzerini örtemezler. Tabii bunun için asıl sorumluluk bize düşüyor. İşi şansa bırakamayız. 'Nasıl olsa öndeyiz' duygusunun, bizi rehavete sürüklemesine izin veremeyiz. 14 Mayıs'ta yarım bıraktığımız işi, inşallah 28 Mayıs'ta hem de ezici bir çoğunlukla tamamlayacağız.
"28 Mayıs'ta bir kez daha sandığa kadın elinin gideceğine inanıyorum"
Pazar günü oy kullanmak ve sandıklara sahip çıkmak dışında hiçbir planımız olmayacak. Hayatta pek çok şeyin telafisi vardır ama sandığın telafisi yoktur. Pikniğe daha sonra gidilebilir, arkadaşlarla daha sonrda biraraya gelinebilir. Ama sandık önümüze sadece 5 yılda bir gelir. Özellikle 28 Mayıs'taki gibi seçim hayatımızda bir kez yaşanır. Sizlerden sabahın çok erken saatlerinden itibaren oy verme yerlerine gitmenizi, oraları bayram yerine çevirmenizi özellikle rica ediyorum. Sadece kendiniz gitmekle kalmayacaksınız. Eşinizin, dostunuzun komşunuzun başka yerlerdeki akrabalarınızın da mutlaka sandığa gitmesini sağlayacaksınız. 28 Mayıs'ta bir kez daha sandığa kadın elinin gideceğine inanıyorum. Sizlere güveniyorum, sizlere inanıyorum. Rabbim dayanışmamızı daim eylesin diyorum.
40 yılı bulan siyaset yolculuğumuzda hep kadınlarımızla birlikte yürüdük, biz bugünlerimize analarımızın hayır duasıyla geldik. Önümüze çıkarılan engellerin, hayatıma kastetmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldik. Ülkeye ve millete hizmet mücadelesinin en önemli kahramanları kadınlardır. 3 Kasım seçimleriyle Anadolu ihtilalini başlatanlar kadınlardır. Türk demokrasisini 28 Şubat karanlığından kurtaranlar kadınlardır. Maruz kaldığı onca saldırıda milli iradeye siper olanlar kadınlardır. 15 Temmuz gecesi tanklara, uçaklara meydan okuyanlar kadınlardır.
"Türkiye'nin yazdığı destanın altında hanım kardeşlerimizin emeği var"
Tuttukları evlat nöbetiyle terör örgütlerine baş kaldıranlar kadınlardır. Türkiye'nin ekonomiden ticarete, hak ve özgürlüklerden tarıma, turizme, eğitime, sağlığa, tüm alanlarda yazdığı destanın altında sizlerin, siz hanım kardeşlerimizin imzası, alın teri ve emeği vardır. Başörtünüzden dolayı üniversite kapılarından geri çevrildiğinizde sizler sabrettiniz. Kılık kıyafetinizden dolayı iş bulamadığınızda, işinizden olduğunuzda sizler ümitsizliğe kapılmadınız. Eli kanlı cahiller daha körpe bir fidanken çocuklarınızı sizden kopardığında pes etmediniz. Gerektiğinde 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi canınız pahasına istiklal ve istikbalimize sahip çıktınız. Ayrımcılığa maruz kalsanız da önünüze engeller çıkarılsa da siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata kadar hayatın her alanında başarıdan başarıya sizler koştunuz. Ben de sizlerin yanındayım. Hiç endişeniz olmasın. Sonuna kadar. Pazara kadar değil, mezara kadar sizinle beraberim. Tıpkı Nene Hatun gibi Şerife Bacı gibi merhum Şule Yüksel Şenler gibi adınızı tarihe şimdiden altın harflerle yazdırdınız. Sizlerin şahsında ülkemizin tüm cesur kadınlarını tebrik ediyorum.
"Bizden önce 70 yılda yapılamayan hizmet ve reformu biz 21 yıla sığdırdık"
Bizim referansımız bunlar. Acaba bay bay Kemal'in referansı nedir? Dün akşam Meral Hanım diyor ki 'Erdoğan batırır, Kemal çıkarır'. Daha bunlar gerçekten Rabb'imizin ifade ettiği, buyurduğu gibi 'Gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpler mühürlü'. Ama bunların böyle bir derdi de yok. Her şey yalan üzerine kurulu. İşte bu yalanlara da gelin pazar günü son verelim. Bıktık bu yalanlardan. Bizden önce 70 yılda yapılamayan hizmet ve reformu biz 21 yıla sığdırdık. Bunu da kadını erkeğiyle, 85 milyon olarak hep beraber başardık. Rabb'im hepinizden razı olsun. Ayağınıza taş değdirmesin diyorum.
"Kendine ait bir televizyon mecrası var, orada da atıyor, tutuyor"
Eğitimde sıraların üzerine kitapları yerleştirdik mi? İlk, orta, lise ücretsiz olarak kitapları yavrularımıza verdik mi? 78 adet üniversite vardı. Bunların sayısını 208'e çıkardık mı? Türkiye'de 81 vilayetin tamamında üniversitelerimiz var mı? Artık benim Iğdır'daki evladım üniversite için İstanbul'a gelmeyecek. Muş'taki Ankara'ya gelmeyecek. Bulundukları ilde isterlerse üniversiteye gidebilecek. Bunları başardık. Bütün bunlarla beraber üniversiteler, harç... Bu harçları kim kaldırdı? Biz kaldırdık. Daha önce harçlar vardı. Bu harçtan dolayı üniversite öğrencileri sürekli gösteriler yapıyorlardı. Dedik ki 'Ya şunu kaldıralım. Bu harç belasından öğrencilerimizi kurtaralım'. Bu işi bitirdik.
Bay bay Kemal, acaba sen şimdi bu konuda da üniversite öğrencilerine ne diyorsun? Kendine ait bir tane televizyon mecrası var, orada da atıyor, tutuyor. Ama bazı uyanık gençler köşeye de sıkıştırıyorlar. Şimdi biz açık ve net konuşuyoruz. Diyoruz ki buyurun. Bak 45 liraydı biz göreve geldiğimizde burs, şimdi 850. Lisans öğrencilerine uygulama farklı, lisans üstü, doktora öğrencilerine asgari ücrete kadar, ne yapıyor? Bu kredi, burs çıkıyor. Biz bunların önünü açtık.
"Kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı haline getirdik"
Kadınlara, tüm zorluklara rağmen yürüttükleri mücadelede elimizdeki tüm imkanları seferber ederek destek olduk, katkı verdik. Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere ülkemizin beşeri sermayesinin önündeki engelleri biz kaldırdık. Kadınlar haklarını kullanırken başörtülü ve başı açık ayrımına gidilmesini biz ortadan kaldırdık. Kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı haline yine biz getirdik.
"Her an kadınlarımızın yanında olduğumuzu biz gösterdik"
Aile içi şiddeti, şikayete tabi olmaktan çıkarıp resen takip edilen suçlar arasına aldık. ŞÖNİM, Kadın Konuk Evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamalarla ihtiyaç duydukları her an kadınlarımızın yanında olduğumuzu biz gösterdik. Kadınlarımızın en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranını yüzde 70'lerden yüzde 88 seviyesine ulaştırdık. Hem çalışan, hem evinde ailesi ve çocuğuyla hayatını sürdüren kadınların her an yanında olduk. Ebeveynlerden birine çocuk ilköğretim çağına gelene kadar kısmi süreli çalışma imkanı sağladık. İş gücüne katılım düzeyi yüzde 27'lerde olan kadınlarımız bugün yüzde 36 ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır. İstihdamdaki kadın sayısını 6 milyondan aldık. 10,5 milyona yaklaştırdık.En fazla kadın milletvekili bulunduran parti biziz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bize kadın hakları konusunda nutuk atanlar kızlarımızın başlarındaki başörtüleri çekip aldılar. İkna odalarında zulmettiler. 1 metrekarelik bez parçası diyen adam her numarayı yapar.https://t.co/IE4sEHOkKk pic.twitter.com/MwUHhKq8pv
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) May 26, 2023
Aleyhimizde yapılan onca kara propagandaya rağmen hiç kimsenin yaşam biçimine karışmadık. 21 yıllik iktidarlarımız döneminde de bu hassasimizi hep koruduk. Ama bize kadın hakları konusunda nutuk atanlar ikna odalarında bizim öğrenci yavrularımıza ne acılar çektirdiler, ne zulümler yaptılar bay bay Kemal önce bunu anlatsın. Kızlarımızın başlarındaki başörtüleri çekip aldılar. İkna odalarında zulüm ettiler. Bu bay bay Kemal'in yardımcısıydı aynı zamanda. Bu çileyi çekenler, bu derdi üstlenenler hep bizim yakınımızdı. Şimdi ne oldu? O hanımı da kapı dışarı etti. Bay bay Kemal'den bir şey olmaz. İş hayatına kadar kadınlara her türlü zulmü yaptılar. Bize hayat tarzı dersi verenler başörtüsüne bir metrekarelik bez parçası dedi. Ben şimdi başörtülü kızlarımıza sesleniyorum, başörtülü hanımlara sesleniyorum; 'Bir metrekarelik bez parçası' diyen bu adam her numarayı yapar. Başörtülü bayanları alıp onlara rozet de takar, her numarayı yapar. Çünkü bunun meşrebi, mizacı her şeyi bozuk. Başörtüsüne hakaret etmekten yasakların sürmesi için mahkemelere koşmaya kadar her türlü faşizmi bunlar sergilediler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Devlete ‘katil’ hatta ‘seri katil’ iftirası attılar. Katil sürüleri söz konusu olduğunda ise bu alçaklara çiçek çocuk muamelesi yaptılar.https://t.co/IE4sEHOSzS pic.twitter.com/hN6XJ3JqeX
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) May 26, 2023
Bay bay Kemal sen Diyarbakır annelerine hiç gittin mi? Niye uğramadın? Sembolik olarak oraya birilerini göndermen bu işi kurtarmaz. Ama Diyarbakır anneleri seni çok iyi tanıyor. İnşallah en büyük dersi de sana onlar verecek. Senin teşkilatında tacizse taciz, genç kızlara zulümse zulüm, genç yaşında alçakça katledilen şehit öğretmenimiz Aybüke Yalçın, evlatlarını korumak için bombanın üzerine atlayan Hatice Belgin ve nice kadın için bir damla gözyaşı dökmediler, bir üzüntü cümlesi kurmadılar. Ağızlarını doldura doldura devlete katil hatta seri katil iftirası attılar. PKK'sından DHKP-C ve MLKP'sine katil sürüleri söz konusu olduğunda ise bu alçaklara çiçek çocuk muamelesi yaptılar. Şimdi çıkıp bu kara sicillerine bakmadan milletimizi korkutmaya çalışıyorlar. Ama yine başaramayacaklar, hedeflerine yine ulaşamayacaklar, kadınları seçim yenilgilerine ortak edemeyecekler. Bu bayat numaraları pazar günü bizzat hanım kardeşlerim çöpe atacak.
"Cumhur İttifakı'nın diğer ortaklarına LGBT sızabilir mi?"
Yeni dönemde özellikle aile kurumunun, bizde aile kurumu malum kutsal, bundan taviz veremeyiz. Kardeşlerim bu CHP, LGBT'ci mi? Bu HDP, LGBT'ci mi? İYİ Parti LGBT'ci mi? Bu 7'li masada olan diğer yavrular, onlar da ses çıkarmadığına göre LGBT'ci mi? AK Parti'ye LGBT sızabilir mi? MHP'ye LGBT sızabilir mi? Aynı şekilde Cumhur İttifakı'nın diğer ortaklarına LGBT sızabilir mi? Çünkü biz ailenin kutsiyetine inanıyoruz. Ve inşallah şu seçimden sonra önemli olan adımımız, bir an önce aile kurumunu güçlü bir konuma oturtmaktır. Bu adımı atacağız. Kim ak, kim beyaz, o da parlamentoda ortaya çıkacak. Ve bizler bu adımla birlikte bir şeyi ispatlayacağız. O da şu; bunların milli ve yerli olma konusu sadece eşyada değil, ailede de ortaya çıkacak. Ne denli bunlar milli, ne denli bunlar yerli, ne denli bunlar ecdadının yolundan gidiyor gitmiyor, bunları ispatlayacağız. Küresel kültürün ve güçlerin dayatmasıyla giderek adeta veba gibi yayılan bu akımlarla ilgili şimdiden gereken tedbirleri almamız gerekiyor. Pazar günü bunun aynı zamanda bir imtihanıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Ne kadar borcunuz varsa gelir gelmez bu borçların hepsini sileceğiz." diyor. Ya sen bir defa parlamentoda yoksun. Nasıl sileceksin? Parlamentoda 323 var, Cumhur İttifakı. Onların izni olmadan böyle bir yasal değişikliği nasıl yapacaksın? Milletimizi, bu herhalde hepten 'Hiçbir şey bilmez.' konumuna düşürüyor. Onun için pazar günü buna öyle bir ders vermeliyiz ki, öyle bir Osmanlı şamarı atmalıyız ki bir daha belini doğrultamamalı.
Yaptığımız hesaplara göre, gelecek dönemde 100 milyar doları bulacak bir kaynağı organize edebileceğiz. Biz kaynak söylüyoruz. Kemal efendi senin kaynağın nerede, söyle bakalım. Yok. Sadece atıyor. Aile ve Gençlik Bankası vasıtasıyla çalışana, emekliye, kadına, gence, engelliye, üreticiye, ülkedeki her kesime destek olabileceğiz. Aile ve Gençlik Bankası vasıtasıyla ev hanımlarımızın emekliliğine, primlerinin 3'te 1'ini ödeyerek katkı sunacağız. Hanımlar, bunları iyi anlatın. Bunları iyi anlatmanız lazım. Bak biz kaynak söylüyoruz. Öbürünün kaynağı var mı? Yok. Gençlerimizin eğitimden istihdama, kendi işini kurmadan evliliğine kadar attıkları her adımda yanlarında yer alacağız.
Evlenecek gençlerimize 'burası çok önemli', bekar gençler size özellikle söylüyorum; faizsiz ilk 2 yılı ödemesiz, 4 yılı vadeli 150 bin lira kredi vereceğiz. Daha pek çok kalemdeki desteklerle hem aile yapımızı yoksulluk ve sapkınlık tehdidinden koruyacak hem de gençlerimizin yanında olacağız.
"Nefret söylemlerine asla başvurmayacağız"
Hükümet olarak son 21 yılda hep kadınların taleplerine kulak verdik, kadınların ne sorunu varsa hepsine de çözüm bulmaya çalıştık. Gelecek dönemde de bunun çabasını harcayacağız. Emeklilerin, işçilerin, esnafın, sanayicilerin derdine derman olurken, milletin gündemindeki meseleleri ihmal etmeyeceğiz. Sığınmacılar konusunda da CHP Genel Başkanının yaptığı gibi Nazi dönemini aratmayan nefret söylemlerine asla başvurmayacağız. Asırlardır mazlumların sığınağı olan bu ülkeye bir daha Boraltan Köprüsü faciası gibi utanç sahneleri kesinlikle yaşattırmayacağız. Hatırlayın o günü, ne diyorlardı, 'Bizi Ermenilerin eline bırakmayın'. Türklere söylüyor. İnönü'nün olduğu dönem. 'Bizi siz öldürün ama Ermenilere bırakmayın'. İşte meşhur Boraltan faciası budur. Ama bunu görmezden geliyorlar. Bunu hatırlamazdan geliyorlar. Aynen şimdi de sığınmacılara uyguladıkları olay bu. Bay bay Kemal, senin ortakların bu konuda hangi adımı atarlarsa atsınlar, biz bu ülkede bir defa Suriye'nin kuzeyinde şu anda yaptığımız briket evlerle 600 bin sığınmacıyı o evlere taşıdık, taşıyoruz.
"Sığınmacıların gönüllü, güvenli, onurlu bir şekilde vatanlarına dönüşlerini sağlayacağız"
Katar'la yaptığımız işbirliğiyle 1 milyon sığınmacı için konut inşa ediliyor. Biz bir şeyi yaparken alternatifini hazırlıyoruz ve ona göre de adımı atıyoruz. Böyle 'Sizi kovuyoruz. Sizi barındırmayacağız.' Şu lafa bak, 'Geldiğimizin ertesi günü bunların hepsini sınır dışı edeceğiz.' Biz ensar olmaya talibiz, muhacir değil. Bunlar savaştan kaçarak buralara geldiler. Aynı şey Allah göstermesin, bizim de başımıza gelebilirdi. Ama biz o savaştan kaçıp bize sığınanlara ne bay bay Kemal'in yaptığını, ne diğerlerinin yaptığını yapamayız. Çünkü bu zihniyet, bir terör zihniyetidir. Bir terörist zihniyetidir. Onlar bunu rahat yapabilir ama biz yapamayız. Sığınmacıların gönüllü, güvenli, onurlu bir şekilde vatanlarına geri dönüşlerini sağlayacağız.
Terörden arındırdığımız bölgelere şimdiye kadar 554 bin sığınmacı bu şekilde geri döndü. Hayırseverlerin bağışlarıyla yapılan 100 bini aşkın briket eve 88 bine yakın aile yerleştirildi. Kalıcı Konut Projesi'nin tamamlanmasıyla bu sayıya 1 milyon daha eklenecek. Biz de bu süreçte sığınmacıların dönüşlerini teşvik edeceğiz. İnşallah bu meseleyi bize, tarihimize, kültürümüze ve inancımıza yakışan insani politikalarla hal yoluna gideceğiz. Almanya bu tür Suriyeli muhacirleri alıyor. Amerika alıyor. Bırakın bizim Ahıska Türklerini de aldılar, alıyorlar. Ya biz bir Amerika kadar, bir Almanya kadar, bir Fransa kadar bu tür muhacirlere, mültecilere kapımızı açamayacak kadar sıradan bir ülke miyiz?
"Ülkemiz kadınlarının inandığı ve sahiplendiği hiçbir meselenin başarısız olma ihtimali bulunmuyor"
Aileye sahip çıkmak, siyasetçinin, sadece devletin görevi değildir. Aile kurumuna ve gençlere sahip çıkmak, başta kadınlar olmak üzere tüm toplumun vazifesidir. Biz, 'Güçlü aile, güçlü millet demektir.' buradan hareket ediyoruz. Öncü rolü sizler üstleneceksiniz. Ülkemiz kadınlarının inandığı ve sahiplendiği hiçbir meselenin başarısız olma ihtimalinin bulunmadığını tecrübelerimizden çok iyi biliyoruz. Allah'ın izniyle siz bu konuda bizi desteklerseniz, bizim önümüzü kimse kesemez. Siz evlatlarınızın geleceğine sıkı sıkıya sahip çıkarsanız onların istikbalini kimse karartamaz.