Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı Tanıtım Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı, tanıdım toplantısının ülkemize, milletimize, tüm kadınlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Eylem planımızda yer alan hususların belirlenen çerçevede ve sürede amacına ulaşmasını temenni ediyorum.
"Aile yapımızda bir bozulma varsa bunu sadece kadına veya erkeğe yüklemek sorunun yarısını görmek demektir"
Bizim inancımızda bildiğimiz ve bilmediğimiz varlıklar içinde asıl olan insandır, diğer tüm ayrımlar, diğer tüm vasıflar, diğer tüm farklılıklar bu ulvi sıfatın gerisinde kalır. Toplum ve aile dediğimiz müesseseler de erkek ve kadının müşterek varlığıyla ortaya çıkar, mana kazanır ve devam eder. İnsanları sadece cinsiyetlerinden dolayı üstünlük sınıflamasına tabi tutan anlayışın bizim medeniyetimizde ve kültürümüzde yeri yoktur. Şayet ortada bu noktada bir sorun yaşanıyorsa konunun bir tarafında erkek bir tarafında kadın vardır. Mesela aile yapımızla ilgili hassasiyetlerimizde kadın ne kadar sorumluluk sahibiyse erkek de aynı derecede mesuliyet sahibidir. Her ne sebeple olursa şayet aile yapımızda bir bozulma varsa bunun sorumluluğunu sadece kadına veya erkeğe yüklemek sorunun yarısını görmezden gelmek demektir.
Kadına şiddet meselesinde ortada bir mağdur varsa bir de fail vardır. İşte bunun için iktidara geldiğimiz günden beri kadına yönelik şiddetle mücadele, öncelikli konularımız arasında yer almıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi'yle başlamadığı gibi bu sözleşmeden çekilmeyle de bitecek değildir. https://t.co/kSd5bqkGpq pic.twitter.com/hXG56poCZq
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) July 1, 2021
Şahsen de bu konuyu daima yakından takip ettim, atılan her adımı destekledim, yaşanan her sorunla bizzat ilgilendim. Nitekim tek tip bir müdahaleyle neticeye ulaşılamayacağı belli olan bu hassas konunun çözümü için zaman içerisinde farklı politikalar geliştirdik ve uyguladık. Son günlerde bazı çevreler, bugün, yani 1 Temmuz itibarıyla resmen çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesi'ni, kadına yönelik şiddetle mücadelede bir geriye gidiş olarak yansıtmaya çalışıyor. Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi'yle başlamadığı gibi bu sözleşmeden çekilmeyle de bitecek değildir.
Bizim kadına yönelik şiddetle mücadele çerçevesinde aldığımız tedbirlerin, yaptığımız düzenlemelerin, hayata geçirdiğimiz uygulamaların kadınların haklarına, hukuklarına, onurlarına sahip çıkmamızın tek sebebi eşref-i mahlukat olan insan sıfatıyla kendilerine olan saygımızdır. Dün kadına yönelik şiddetle ve kadınların insan olarak sahip oldukları haklarını kullanabilmesi konusunda nasıl mücadele ediyorsak bugün de yarın da aynı mücadeleyi sürdüreceğiz.
Bu mücadelenin uzun soluklu, sabır ve toplumsal mutabakat gerektiren bir süreç olduğunun farkındayız. Kadına yönelik şiddetin tamamen ortadan kalkması, tüm kesimlerin inancı ve çabasıyla mümkündür. Şiddetin her türüyle mücadelemiz sürerken kadına yönelik şiddet kavramının altını özellikle çizmemizin sebebi bu sorunun adını koymak gerektiğine olan inancımızdır.
"Tüm toplumun da bu şiddetten olumsuz etkilendiğini görüyoruz"
Kadına yönelik şiddet pek çok faktörden etkilenen ve genel şiddetten farklı dinamiklere sahip olan bir olgudur. Bu sebeple evvela kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasına neden olan faktörlerin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve bertaraf edilmesi gerekiyor. Kadına yönelik şiddet, kadının hayatı başta olmak üzere kendini güvende hissetme, eğitim, iş ve sosyal süreçlere katılma gibi temel haklarını kullanmasını da engelleyen bir sorundur. Şayet bu durum aile içinde vuku bulmuşsa şiddete şahitlik etmesi sebebiyle çocuklarda travmaya neden olabiliyor. Şiddeti bir davranış biçimi olarak öğrenen çocukların yarının şiddet mağduru veya şiddet faili olarak karşımıza çıkma ihtimali artıyor. Sebebi ne olursa olsun, aile içinde yaşanan şiddetin sonuçları kadını ve çocuğu derinden ve doğrudan etkiliyor. Konuyu tüm boyutlarıyla ele aldığımızda belki doğrudan değil ama dolaylı olarak tüm toplumun da bu şiddetten olumsuz etkilendiğini görüyoruz.
Kadına yönelik şiddeti, tıpkı salgınla mücadelede olduğu gibi siyasi tartışmalara malzeme etmeden, samimiyetle ve objektif bir şekilde ele almamız gerekiyor. Kadınların ve çocukların onuruna, ailelerine, toplumlara ve gelecek nesillere ciddi anlamda zarar veren açık bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddet sadece bizim değil tüm ülkelerin sorunudur.
Bu küresel sorunu, tüm dünya gibi biz de yasal düzenlemeler, önleme, koruma ve kovuşturma alanlarında ihtisaslaşma ile aşmaya çalışıyoruz.
Merkezi ve yerel düzeyde kurumlar arası koordinasyon ve iş birliğiyle oluşturduğumuz sosyal politikaları ilgili tüm kesimlerin desteği ve katkılarıyla kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu çerçevede ilkini 2007 yılında hazırladığımız Ulusal Eylem Planı'nı sürekli güncelleyerek ve geliştirerek bugüne kadar getirdik.
"6284 sayılı kanun en önemli dönüm noktasıdır"
Ülkemizde ve dünyada yaşanan toplumsal, kültürel ve teknolojik değişimler, önleyici ve koruyucu çalışmaların da geliştirilmesi gerekiyor. Yeni ulusal eylem planımız, var olan çalışmaları daha da ileriye taşıyarak, bu değişimi kucaklama amacı taşıyor. Bugün sizlerle dördüncüsünü paylaşacağımız Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planımızda günün ihtiyaçlarına yönelik yeni başlıklar bulunuyor. Nedenleri ve sonuçları itibarıyla değerlendirdiğimizde, kadına yönelik şiddet sorunuyla mücadelede çok yönlü bütüncül ve disiplinler arası bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu görüyoruz. Bu çerçevede ilk idari ve hukuki somut adımı 2006 yılında yayınladığımız başbakanlık genelgesi ile atmıştık.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede toplumsal bir mutabakat ve uygulama birliği sağlamak için gereken öncelikli politikaları belirledikleri 3 ulusal eylem planını başarıyla uyguladık. Çeşitli dönemlerde yaptığımız anayasa değişiklikleriyle de verdiğimiz mücadelenin hukuki zeminini güçlendirdik. Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi, bu doğrultudaki en önemli dönüm noktasıdır. Türkiye bu kanunla dünyada kadına yönelik şiddetle mücadelede en kapsamlı ve etkili mevzuata sahip ülkeler arasında ilk sıralara çıkmıştır. Nitekim uygulamadaki neticeler, kanunun gerçekten bu yürek parçalayıcı, vicdan kanatıcı meselenin çözümünde çok önemli mesafeler kat etmemizi sağladığına işaret ediyor."
"Planı 5 ana hedef, 28 strateji ve 227 faaliyet şeklinde yapılandırdık"
Her şeyden önce kanunun ırk, renk, cinsiyet, tabiyet, dil, din, statü, medeni hal, engel durumu hastalık gibi ayrımlar gözetmeksizin şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadınları, çocukları, erkekleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarını korumayı amaçlıyoruz.
Şiddete uğrayanın kadın veya erkek, çocuk veya yaşlı, engelli veya engelsiz olması fark etmiyor. Geniş yelpazesiyle kanun herkesi koruma kapsamına alıyor. Tabii şiddet mağdurları daha çok kadınlar ve çocuklar olduğu gibi ister istemez fiiliyatta bu gruplar öne çıkıyor. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra çok sayıda düzenleme yapılmış, kurumsal yapı oluşturulmuştur, Bu doğrultuda atılan adımlardan biri de şiddetin önlenmesiyle koruyucu ve önleyici tedbirlerin uygulanmasına yönelik hizmetleri vermek üzere Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri'nin (ŞÖNİM) kurulmasıdır. Bugün 81 ilimizin her birinde mağdurlara hizmet veren merkezlerin kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici katkıları olduğuna inanıyorum. Şimdi de yeni eylem planımızda mücadeleyi daha da güçlendiriyoruz.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı 2021-2025 yıllarını kapsıyor. Bu çalışma için hazırlıklarımızı 2020 yılı başından beri sürdürüyoruz. Eylem planımızı, kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, medya mensuplarının, uluslararası kuruluş temsilcilerinin ve ilgili tüm paydaşların katkılarıyla hazırladık. Oldukça hacimli bir kitap olarak ortaya çıkan planı, 5 ana hedef, 28 strateji ve 227 faaliyet şeklinde yapılandırdık. Sorunun tamamen ortadan kalkmasını hedef alan bu bütüncül politika dokümanını bugün sizlere sunuyoruz. Önümüzdeki 5 yıl boyunca kadına yönelik şiddetle mücadelede takip edeceğimiz ana başlıkların hepsi bu planda yer alıyor.
"İl eylem planları 81 ilde hassasiyetle yürütülmektedir"
Bu başlıkları mağdurların adalete erişiminin kolaylaştırılması, şiddetle topyekun mücadele anlayışının tüm plan, program ve politikalara yerleştirilmesi, koruyucu ve önleyici hizmetlerin güçlendirilmesi, toplumsal farkındalık ve duyarlılığın artırılması, sistematik, güvenilir, karşılaştırılabilir verilerin toplanması ve yorumlanması olarak özetleyebiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı’nın ilk hedefini şiddetle mücadele mevzuatının gözden geçirilmesi ve etkin uygulanması olarak belirledik. https://t.co/kSd5bqkGpq pic.twitter.com/6Y6k5NZOKH
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) July 1, 2021
Değişen şartlar ve ortaya çıkan ihtiyaçlar çerçevesinde gereken her türlü yasal ve idari tedbirleri almayı sürdüreceğiz. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı'nın ilk hedefini şiddetle mücadele mevzuatının gözden geçirilmesi ve etkin uygulanması olarak belirledik. Amacımız adli süreçte, mağdurun adalete erişiminin kolaylaşmasını, mağdurun haklarını etkin kullanmasını ve şiddet eylemlerinin orantılı şekilde cezalandırılmasını sağlamaktır.
Ceza mevzuatının gözden geçirilmesinden, hakim savcı ve diğer yardımcı yargı personelinin eğitimine kadar 22 faaliyet bu başlık altında yer alıyor. Kurumlar arası iş birliğinin geliştirilmesi için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının koordinasyonunda Adalet, İçişleri, Milli Savunma ve Sağlık Bakanlıkları ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında protokoller imzalandı.
ŞÖNİM yönetmeliği kapsamında 2016 yılından itibaren Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Koordinasyon İzleme ve Değerlendirme Komisyonları'nın oluşturuldu. Bu komisyonlar, yılda en az 2 defa olmak üzere valilerimizin başkanlığında toplanmaktadır. Ayrıca her ilin kültürel, sosyolojik, özellikle de sosyolojik özelliklerini ve risk faktörlerini göz önünde bulunduran kadına yönelik şiddetle mücadele il eylem planları, 81 ilde hassasiyetle yürütülmektedir.
Kadına yönelik şiddetle mücadele oluşturulan teknik kurul da üçer aylık periyotlarla toplanmak suretiyle faaliyetini sürdürüyor. Türk Ceza Kanunu'ndaki mevcut suç tipleriyle cezayı ağırlaştıran sebepler gözden geçirilerek özellikle ısrarlı takip, siber şiddet, zorla evlendirme gibi şiddet türleri konularının yeniden değerlendirilmesini planlıyoruz. Ayrıca kadına yönelik şiddet eylemlerine ilişkin uyuşmazlıklarda haksız tahrik ve takdiri indirim nedenleri müesseselerinin nasıl uygulandığına dair analizler yapılarak, ortaya çıkan sonuçlara göre gereken değişiklikler için harekete geçilecek.
Eylem planının ikinci hedefini "şiddetle topyekun mücadele anlayışının tüm plan program ve politikalara yerleştirilmesi" olarak benimsedik.
Beş strateji belirledik. Bu stratejiler, "politikaların kapsayıcı şekilde hazırlanması ve uygulanması, şiddetin önlenmesi için kaynak ve yeterli bütçe elde edilmesi, güçlü koordinasyon ve sektörler arası iş birliği, eylem planlarının 81 ilde yürürlüğe konması, ulusal ve yerel düzeyde yürütülen çalışmaların dönemsel olarak izlenmesi ve değerlendirilmesi" şeklinde.
Bu kapsamda "her düzeyde kamu personeline eğitim verilmesi, kurumlar arası iş birliği protokollerinin imzalanması, tüm paydaşlarla iş birliğinin geliştirilmesi, ulusal ve yerel düzeyde faaliyetlerini sürdüren komite ve komisyonların etkinliklerinin artırılması" gibi 35 faaliyet yer alıyor.
Ulusal eylem planımızın üçüncü hedefi, koruyucu ve önleyici hizmetlerin etkili sunulmasıdır. Bu hedefe ulaşmak için vakaya zamanında ve doğru şekilde müdahale edilmesinin sağlanması, vaka bazlı özel müdahale programlarının hayata geçirilmesi, kolluk uygulamalarının etkinliğinin artırılması, şiddet mağduruna hizmet veren meslek elemanlarının eğitimlerle güçlendirilmesi, şiddet mağdurlarının sağlık hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılması, şiddet faili ya da uygulama ihtimali bulunanlara yönelik önleyici hizmetlerin hazırlanması stratejilerini uygulayacağız. Bu kapsamda hayata geçireceğimiz faaliyet sayısı da 65'i bulacaktır.
"Şiddetle mücadele irtibat noktalarına, mağdurların kolay ulaşabilmesini sağlıyoruz"
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin temelini oluşturan mağdurun korunması ve desteklenmesi ile önleyici çalışmalarda kurumsal hizmetler daha da önem kazandı. Şiddeti önlemek, soruşturmak, kovuşturmak, ortadan kaldırmak kısaca doğru müdahaleyi gerçekleştirmek ancak ihtiyaca uygun tasarlanmış kurumsal yapılar ve programlarla mümkündür.
Bu amaçla Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleriyle (ŞÖNİM) beraber kadın konukevlerinde kurumsal hizmetlerin yürütüldü. Türkiye'nin tüm illerinde faaliyet gösteren 360 sosyal hizmet merkezimiz bünyesinde oluşturduğumuz şiddetle mücadele irtibat noktalarına, mağdurların kolay ulaşabilmesini sağlıyoruz.
Bu merkezlerde şiddet mağdurlarına rehberlik ve danışmanlık, hukuk, sağlık, istihdam hizmetleri yanında çocuklarına sağlanan burslarla da destek veriliyor. Şiddet mağduru kadınlara konuk evinden ayrıldıktan sonra da psiko-sosyal destek vermeyi sürdürerek iş hayatına katılımlarına yönelik mesleki eğitim ve programlardan faydalanmalarını da temin ediyoruz. En önemli hususun şiddeti gerçekleşmeden durdurabilmek ve yaygınlaşmasını engellemek olduğunu da biliyoruz. Bu doğrultuda şiddet faillerinin ve şiddet uygulama ihtimali olan bireylerin öfke kontrollerinin sağlanabilmesine yönelik eğitimlere başlıyoruz. Faillerin, alkol ve madde bağımlılığından kurtarılması ile saldırgan davranışlarının rehabilitasyonuna yönelik eğitimlerden çok ciddi faydalar elde edeceğimize inanıyoruz. Bu programların denetimli serbestlik, tutukluluk ve teknik takip gibi koruma tedbirleri ile birlikte yürütülmesini planlıyoruz.
"Önümüzdeki dönemde 7 ilimizde 9 yeni kadın konuk evi daha açılacak"
"Mağdur odaklı mücadele prensibi" ile çalışan ŞÖNİM'lerde bugüne kadar 682 bini kadın, 54 bini erkek ve 96 bini çocuk olmak üzere toplam 833 bin kişiye hizmet verildi. Yatılı kurumsal hizmetlerimizi ise 81 ilimizdeki 149 kadın konuk evinde 3 bin 576 kapasiteyle sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde 7 ilimizde 9 yeni kadın konuk evi daha açılacaktır. Ayrıca 9 ilimizdeki mevcut kadın konukevlerini, şiddet mağduru kadınların ve çocuklarının ihtiyaçlarına göre dönüştürüyoruz. Tehdit altında olan kadınlarımız için ihtisaslaşmış kadın konuk evlerimizde özel güvenlik önlemleri alıyoruz.
Barınma amacıyla kuruluşlara müracaat eden kadınlara da gereken desteğin veriliyor ve verilmeye devam edecek. Bu kurumlarda verilen hizmet kalitesini artırmak amacıyla ŞÖNİM ve Kadın Konukevi Hizmet Standartları ve Öz Değerlendirme Rehberi hazırladık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: [ALO 183 Sosyal Destek Hattı] Haftanın 7 günü 24 saat ücretsiz olarak Türkçe’nin yanında Arapça, Kürtçe çağrılara da cevap veren bu hattı arayan şiddet mağdurları 0 tuşuna basarak sıra beklemeden destek personeline ulaşabilmektedir.https://t.co/kSd5bqkGpq pic.twitter.com/kfDQMOT4bh
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) July 1, 2021
Kadına yönelik şiddetle mücadelede iletişim teknolojileri de etkin bir şekilde kullanılıyor. ALO 183 Sosyal Destek Hattı, ihtiyacı olan tüm kadın ve çocuklar için psikolojik, hukuki ve ekonomik danışma hattı olarak hizmet veriyor. Haftanın 7 günü 24 saat ücretsiz olarak, Türkçenin yanında Arapça, Kürtçe çağrılara da cevap veren bu hattı arayan şiddet mağdurları, '0' tuşuna basarak, sıra beklemeden destek personeline ulaşabilmektedir.
İçişleri Bakanlığı ile oluşturan Kadın Destek Sistemi (KADES) uygulaması da yaygın kullanılıyor. Pilot olarak 15 şehirde yürütülen elektronik kelepçe uygulaması, 15 Ocak 2021 itibarıyla 81 ile yaygınlaştırılmıştır. İçişleri Bakanlığına bağlı Elektronik İzleme Merkezi'nde ülkenin tamamındaki polis ve jandarma bölgelerinde tespit edilen vakalar, kesintisiz takip edilmektedir. Bu işlemler İçişleri Bakanlığı Güvenlik ve Acil Durum Koordinasyon Merkezi GAMER'de yürütülüyor. Elektronik kelepçe uygulaması ile buna yönelik ilgili yönetmelik çalışması da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda, Adalet ve İçişleri bakanlıklarının katkıları ile tamamlanmıştır.
"Belirlediğimiz 77 faaliyeti önümüzdeki 5 yıl içerisinde gerçekleştireceğiz"
Ulusal Eylem Planı'nın dördüncü hedefi de "toplumsal farkındalık ve duyarlılığının artırılması" olarak belirlendi. Bu hedefe ulaşmak üzere kurumsal iletişim kanallarının güçlendirilmesi, şiddetsiz bir toplum için farkındalık faaliyetlerinin yürütülmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede erkeklerin daha fazla yer almasının sağlanması, yükseköğretimde dahil eğitimin tüm kademelerinde şiddetle topyekun mücadele anlayışının yerleştirilmesi, şiddete neden olan yargılar ile mücadele edilmesi, özel sektörün kadına yönelik şiddetle mücadelede aktif rol alması, medyanın şiddetle mücadelede sorumlu ve etik yayıncılık anlayışıyla hareket etmesi gibi hususlarda çalışmalar yürütülecektir. Eylem planında bu kapsamda belirlediğimiz 77 faaliyeti önümüzdeki 5 yıl içerisinde gerçekleştireceğiz. Bunlardan biri yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarımıza yönelik bilgilendirme faaliyetleridir. Bir diğeri erken yaşta ve zorla evliliklerde mücadele edilmesi amacıyla babalara yönelik eğitim ve farkındalık çalışmaları düzenlenmesidir.
Bireyler gündelik konuşmalarında ve sosyal medyada farkında olarak ya da olmayarak kadına yönelik şiddeti normalleştiren söylemler kullanabiliyor. Bu tür söylemlere ilişkin toplumda farkındalık oluşturmak ve alternatiflerini hatırlatmak, şiddet içermeyen olumlu bir dil kullanımını özendirmek amacıyla çeşitli mecralarda kampanyalar yürütülecek.
Geleneksel ve yeni medyada reklam verenlere ve özel televizyon kanallarına yönelik olarak şiddet temelli bir hassasiyet geliştirilmesinin teşvik edilecek. Kadına yönelik şiddetin bir türü olan iş yerinde fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddet ile iş gücü sömürüsü ve baskıya ilişkin farkındalık oluşturma çalışmaları yapılması planlanıyor.
Sinema yapımları destek başvuruları, şiddetle mücadeleyi öne çıkaran yapımları teşvik edecek bir anlayışla değerlendirilecek.
Eylem planının 5. hedefi "sistematik, güvenilir ve karşılaştırılabilir verilerin toplanması ve istatistiklerin yorumlanması" olarak belirledik. Şiddeti ortaya çıkarma ihtimali olan her bir risk faktörünü önceden belirlemek, şiddeti engellemede önem arz ediyor. Bu amaçla yerel düzeyde özelleştirilmiş politikalar için 81 ilde kadına yönelik şiddet risk haritalarının tamamlanması, stratejik hedeflerimiz içinde yer alıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele veri bankasındaki bilgilerin yorumlanmasından failler ve kadın cinayeti hükümlüleri ile ilgili araştırma yapılmasına kadar 28 faaliyete bu başlık altında yer verilmektedir. Şiddetle mücadelede elde edilen bilgi ve bütün bu veri analizlerle sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle daha yakın iş birlikleri geliştirilecektir. Bu sorunu ele alan bilimsel araştırmaların artmasını, kadın cinayetlerinin nitel ve nicel analizine ilişkin düzenli aralıklarla yapılacak çalışmalar yoluyla akademik bir müktesebatın oluşmasını hedefliyoruz. Böylece sosyal bilimler ile politika inşa süreçleri arasındaki mesafe kapatılarak nitelikli politika ve hizmet hedeflerinin gerçekleştirilmesi mümkün olacaktır.
Ortak veri tabanı oluşturulması için Aile ve Sosyal Hizmetler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları arasında veri entegrasyon sağlandığı. Şiddet mağduru hakkında kanuna göre verilen gizlilik kararlarının ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla elektronik ortamda paylaşılmasına yönelik entegrasyon çalışmaları ise devam ediyor..
"Her kesime yönelik eğitici çalışmalar yürütmeyi hedefliyoruz"
4. Ulusal Eylem Planı kadına yönelik şiddetle mücadelede sorumluluğu olan tüm tarafların katkılarıyla hazırlandı. Eylem planımızın asıl amacı toplumun kadına yönelik şiddete bakış açısını etkilemeye, değiştirmeye ve duyarlılıklarını artırmaya yönelik bir farkındalık oluşturmaktır. Bunun için iletişim araçlarını daha etkin kullanmak suretiyle düzenleyeceğimiz kampanyalarla her kesime yönelik eğitici çalışmalar yürütmeyi hedefliyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadele ancak toplumun tamamının iştirakiyle ve samimi katkısıyla başarıya ulaşabilir.
Eylem planına sorumlu ve ilgili tarafların her türlü desteği vereceğine, gerekli adımları atacağına inanıyorum.
Bugüne kadar kadınların şiddet konusu başta olmak üzere her alandaki hak arama mücadelelerinde yanlarında olduk. Bundan sonra da olacağız. Kadına karşı şiddeti sıradanlaştıran yaklaşımları insani ve ahlaki değerleri güçlendirerek ortadan kaldıracağız. Bu konuda bakanlıklarımızla beraber üniversitelerin, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın yapacağı her çalışma çok önemli ve kıymetlidir. Unutulmamalıdır ki kadına yönelik şiddetle mücadele aynı zamanda her biri canımızdan bir parça olan annemizin, eşimizin, kızımızın hakkını, hukukunu, onurunu korumanın da mücadelesidir. Verdiğimiz uzun mücadele döneminin ardından geldiğimiz nokta bu yöndeki kararlılığımızı artırmaktadır. Milletimizin vicdanına ve sorumluluk duygusuna güveniyorum, kesin inanıyorum.