Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti teşkilatlarıyla bayramlaşma programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:
Bu mübarek bayram günlerinde kestiğimiz kurbanların, eda ettiğimiz ibadetlerin, yaptığımız hayır ve hasenatın Allah katında kabul olmasını diliyorum. Mevla'dan tüm Müslümanlar ve insanlıkla birlikte burada bir araya gelen bizleri daha nice mübarek günlere sağlıkla, huzurla, esenlikle ulaştırmasını temenni ediyorum.
Geçtiğimiz yılki bayramlarımız ile bu yılki ramazan bayramımızı maalesef buruk bir şekilde yaşamıştık. Kurban Bayramımıza salgınla mücadelede önemli bir mesafe katetmiş, vaka, hasta ve vefat sayılarını önemli ölçüde düşürmüş, aşılamada ciddi mesafe katetmiş bir ülke olarak girdik. Yaklaşık 1,5 yıllık aradan sonra bu bayramı temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek hamdolsun gönlümüzdekine yakın bir sevinçle idrak ediyoruz.
Her ne kadar salgın çeşitli ülkelerde yeni varyantlarla yükselişe geçse de Türkiye henüz bu tehdidin pençesine düşmüş değildir. İnşallah hep birlikte aşılamayı yaygınlaştırarak, temizlik, maske, mesafe kurallarına uyarak bu dalgayı ilave kısıtlamalara gerek kalmaksızın geride bırakacağımıza inanıyorum.
"İhracatımız rekor üstüne rekor kırıyor"
Siz teşkilat mensuplarımızdan bu konuda milletimize öncü ve örnek olmanızı, insanları teşvik etmenizi bekliyorum. Hep söylediğim gibi salgın süreci, yol açtığı sıkıntılar ve maliyetler yanında ülkemizin önünde pek çok fırsat penceresi de açmıştır. Şimdi bu fırsatları kuvveden fiile geçirmenin aşamasındayız. Sanayi üretimi gayet iyi gidiyor, ticaretimiz canlanıyor, ihracatımız rekor üstüne rekor kırıyor, turizm sektörü sürekli hedef yükseltiyor.
Salgın, sıkıntılar yanında pek çok fırsat penceresi de açtı. Organize sanayi bölgelerinde yer kalmadığı için sürekli genişletme ve yenilerini açma çalışmaları var. Pek çok sektörde vasıflı-vasıfsız eleman ihtiyacı had safhaya çıktı. Bilhassa belli alanlarda yetişmiş iş gücü adeta karaborsaya düşmüş durumda. Gençlerimiz başta olmak üzere ülkemizin insan kaynağını en verimli şekilde değerlendirmek için tüm kurumlarımızla yoğun gayret içindeyiz. Türkiye'nin potansiyelinden, gücünden, büyüklüğünden habersiz şeamet tellalları sürekli tersini söylüyor. Karanlık bir fotoğraf çizmeye çalışıyor olsa da 2023 hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyoruz.
Bu yolda attığımız her adımda, karşılaştığımız engelleri, önümüze kurulan tuzakları, arkamızdan yazılan kirli senaryoları birer birer boşa çıkartıyoruz. Ülkemizde artık vesayeti diriltme hayalleri de darbe ile milletin arasını ve iradesini gasbetme girişimleri de demokraside ve ekonomide elde ettiğimiz kazanımları geriye götürme çabaları da beyhudedir. Milletimiz en son 15 Temmuz'da bu konudaki kararını ve duruşunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymuştur. Milletimizle birlikte başardığımız her mücadele gibi önümüzdeki bu süreci de inşallah hep birlikte zafere ulaştıracağız.
"Kıbrıs Türklerinin tek talebi egemen ülke talebinin karşılanması"
Dün ve önceki gün arife gününden başlayıp bayram günü akşam saatlerine kadar Kıbrıs'ta icra ettiğimiz program pek çok bakımdan önemliydi. Biliyorsunuz Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz yıllarca kendilerini sahte vaatlerle, yalanlarla, ikiyüzlülükle aldatanlara cevaplarını bir süre önce açıkladıkları yeni bir kararla verdiler. Artık Kıbrıs Türklerinin uluslararası görüşmelerde masadaki tek talebi egemen devlet statülerinin tanınmasıdır. Bunun dışındaki tüm teklifler geçerliliğini yitirmiştir.
Şöyle bir hafıza tazelemesi yapacak olursa 1963'ten itibaren Kıbrıs Türklerine katliam dahil her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu, nobranlığı yapan Rumlardı. Ada'da iki tarafın da temsil edildiği bir devlet formülü için Birleşmiş Milletler tarafından başlatılan Annan Planı dahil tüm girişimlere 'hayır' diyen yine Rumlardı. Türkiye'nin gösterdiği iyi niyete rağmen Avrupa Birliği içinde ülkemizde ve Kıbrıs Türkleri ile ilgili her konuda aleyhimizde çalışan Rumlardı.
Yakın zamanda Crans Montana'da masadan kaçan yine de ne yazık ki Rumlardı. Ada'nın zenginliklerini ve tüm imkanları sadece kendilerine isteyen, Kıbrıs Türkü'nü ısrarla azınlık görmeye devam eden yine Rumlardı. Öyleyse artık bizim bu kısır döngüyü sürdürmek için sebebimiz kalmamıştır. Biz Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin egemen devlet üzerine kurulu yeni çözüm teklifini sonuna kadar destekliyoruz.
Artık bizim için Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs diye bir olay kalmamıştır. Bizim için sadece Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin mevcut sıkıntıları içindeki bağımsız devletler vardır. Ada'daki 2 günlük temaslarımız sırasında Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi, cumhurbaşkanından gençlerine kadar tüm kesimleriyle bu konuda kararlı gördüm. Kıbrıs Türk Devleti'nin en kısa zamanda geniş bir tanınırlığa sahip olması için her türlü gayreti sergileyeceğiz. İnşallah yakında bunun somut neticelerini de görmeye başlayacağız.
"Türkiye'nin istiklal ve istikbal mücadelesine tarihi bir damga vuracağız"
Ülkemizi, 19 yıldır sürdürdüğü, artık yeni bir safhasına geçmeye hazırlandığı demokrasi ve kalkınma hattından çıkarmak için uğraşanlar son viraja girdiklerinin farkındadır. Biz de bu kritik sürecin, ülkemiz ve milletimiz için taşıdığı önemi biliyoruz. İşte bunun için her fırsatta Cumhur İttifakı'nın gücüne, AK Parti'nin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine sahip çıkmasının ehemmiyetine vurgu yapıyoruz.
Salgın vesilesiyle verilen aranın ardından, normalleşme adımlarına paralel olarak il ziyaretlerine yeniden başladık. Şu gerçeği sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyorum, sahada biz varsak, her bir vatandaşımızın kapısını çalıyor, elini sıkıyor, gönlünü alıyorsak, özellikle karşımızdakilerin söylediği yalanlar ve iftiralar sabun köpüğü gibi patlayıp gidiyor. Ama biz sahayı boş bırakırsak işte o zaman söylenen yalanlar birer gülleye dönüşüp tepemize düşmeye başlıyor. Bunun için sahayı tüm gücümüzle kapatacağız. Caddede, sokakta, çarşıda, pazarda, evde her yerde biz olacağız. Vatandaşlarımızın sevinçli günlerinde de acılı günlerinde de yanlarında olacağız. Kamudan sivil topluma kadar tüm kuruluşların faaliyetlerinde bizzat bulunacak, gerektiğinde süreçte vatandaşlarımız adına müdahil olacağız. Unutmayınız, yarın vatandaşlarımız sandıkta şunun veya bunun değil, AK Parti olarak sizlerin yaptıklarını, yapmadıklarını sandığa yansıtacak. Dikkat ederseniz bu söylediklerimi hakkıyla yapmaya, günün 24 saati, haftanın 7 günü az gelir. Sizlerin planlı programlı, bilinçli, etkili çalışmalarınızla 24 saatin üzerine 24 saat daha, 7 günün üzerine 7 gün daha ekleyerek, bu ağır sorumluluğun üstesinden geleceğinize inanıyorum.
Bunları sadece kendimiz bilmekle kalmamalı, milletimize de göstermeliyiz. Bir tarafta ülkemizi, siyaseti ve ekonomisiyle eski Türkiye'ye döndürmek isteyenler, diğer tarafta büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmeyi teklif edenler olduğunu milletimize en iyi şekilde anlatmalıyız. Şayet hep birlikte bunu başarırsak sadece seçimleri kazanmakla kalmayacağız, Türkiye'nin istiklal ve istikbal mücadelesine tarihi bir damga vuracağız.