Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde düzenlenen Asya'nın Kalbi İstanbul Süreci Bakanlar Konferansı'na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Afganistan’la birlikte yine burada, kadim şehrimiz İstanbul’da başlattığımız Asya’nın Kalbi İstanbul Süreci’nin 8’inci Bakanlar Konferansı’na hoş geldiniz. Bu önemli toplantı münasebetiyle sizleri ülkemizde misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Programı teşrifleriniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Konferansımızın, Afganistan başta olmak üzere ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum.
"Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır"
Bu süreci, 8 sene önce büyük umutlarla, gerçekten büyük bir heyecanla başlatmıştık. Afganistan’ın karşı karşıya bulunduğu sınamaların kahir ekseriyetinin ancak işbirliği ve dayanışmayla aşılabileceğine inanıyorduk. Aradan geçen 8 yılın muhakemesini yaptığımızda, İstanbul Süreciyle bölgemiz için ne kadar kritik bir adım attığımızı çok daha iyi görüyoruz. Son yıllarda yaşadığımız pek çok hadise bize şu hakikati defalarca göstermiştir.
Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Bölgesel sorunların üstesinden ancak bölgesel sahiplenmeyle gelinebilir. Ne kadar çetrefil olursa olsun, dayanışma ve güç birliği olduğu sürece, aşılamayacak hiçbir engel yoktur.
"Bölgesel işbirliği ve dayanışma şarttır"
Güney Asya’da yaşayan kardeşlerimizin yüzleştiği sıkıntıların önemli bir bölümü, sınırlarının dışından kaynaklanıyor. Bu coğrafyadaki insanlar, çoğu zaman hiçbir dahillerinin olmadığı gelişmelerin olumsuz yansımalarıyla boğuşmak zorunda kalıyor. Güney Asya bölgesinin ve yakın çevresinin karşı karşıya bulunduğu problemlerin üstesinden gelebilmesi için bölgesel işbirliği ve dayanışma şarttır.
"İstanbul Sürecine en üst düzeyde sahip çıktık, çıkıyoruz"
İstanbul Süreci, işte bu ortak sınamalar karşısında, bölgesel, yerel çözümler üretilebilmesi için son derece faydalı bir platformdur. Bölge sorunlarının, sorumluluk, dayanışma ve sahiplenme ruhuyla ele alınmasına imkân sağlayan İstanbul Süreci, gerek işleyiş tarzı, gerekse prensipleriyle, bu anlamda eşsiz bir bölgesel işbirliği modeli sunuyor. Türkiye olarak kuruluşundan bu yana İstanbul Sürecine en üst düzeyde sahip çıktık, çıkıyoruz.
Sürecin güçlenmesi, etkinliğinin artırılması ve sorunlara çözüm üretme kabiliyetinin geliştirilmesi için çok büyük gayret sarf ettik. Burası, siyasi, güvenlik, ekonomik ve ticari boyutlarda Afganistan’la ilgili tüm paydaşları bir araya getiren tek platformdur. İkinci kez üstlendiğimiz eş başkanlığımız sırasında, İstanbul Sürecinden daha verimli ve pratik bir şekilde nasıl faydalanabiliriz sorusuna cevap aradık.
Bugün onaylanacak Bildiri, işte bu arayışların bir meyvesidir. Bildiride kayıtlı taahhütler ve kararlarla, Sürece olan ilgiyi artıracağımıza inanıyorum.
"Afganistan’ı ihmal etmek, telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracaktır"
Afganistan hassas bir dönemden geçiyor. Uluslararası toplum olarak Afganistan’a 18 yıldır yapmakta olduğumuz maddi ve manevi yatırımları artırmamız gerekiyor. Her zaman ifade ettiğimiz gibi inşa etmek zor, yıkmak kolaydır. Uzun ve meşakkatli çabalar sonucunda elde edilen başarılar, şayet dikkatli olunmaz, gerekli özen gösterilmezse, kısa sürede yerini büyük bir hezimete bırakır.
Bu durum, Afganistan gibi kırılgan ülkeler için çok daha geçerlidir. Son yıllarda elde edilen kimi kazanımlara odaklanarak Afganistan’ı ihmal etmek, telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Afganistan’ı ihmal etmek, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır.https://t.co/QWVnzcci7S pic.twitter.com/ewp8D2gei3
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) December 9, 2019
Bunun için hepimizin, Afganistan’ın barış, huzur ve istikrarını önemseyen tüm ülkelerin çabalarını artırması önem arz ediyor. Rehavete kapılmadan, içinde bulunduğu bu kritik dönemde Afganistan’ı imkânlarımız ölçüsünde her alanda desteklemeyi sürdürmeliyiz. Ancak bu şekilde terör örgütlerinin Afganistan’da palazlanmak için müsait ortam bulması engellenecektir.
Bununla birlikte, özel sektörün dâhil olmadığı hiçbir kalkınma hamlesinin hedefine ulaşamayacağını biliyoruz. Afganistan’ın ekonomik ve sosyal kalkınmasında, özel sektörün ve bölgesel projelerin büyük rolü olacaktır.
Bu doğrultuda atılan adımları takdirle karşılıyoruz.
"NATO ülkelerini, Afganistan’a verdikleri desteği devam ettirmeye çağırdık"
NATO Müttefikleri olarak Afgan Ulusal Savunma ve Güvenlik Kuvvetleri’ne katkımızın devamına yönelik taahhüdümüzü, geçen hafta Londra’da tekrar yineledik.
NATO ülkelerini, Afganistan’a verdikleri desteği devam ettirmeye çağırdık. Türkiye olarak, gerek Afganistan ordusunun ve polisinin kapasitesinin artırılmasına, gerek Afganistan’ın ekonomik, ticari ve sosyal alanda kalkınmasına desteğimiz bakidir. Afgan kardeşlerimiz, talep ettiği müddetçe bunu devam ettirme yönündeki kararlılığımız da tamdır.
"Afgan Hükümetinin de yükümlülüklerini yerine getirmesi önemlidir"
Uluslararası toplum Afganistan’a yönelik taahhütlerine bağlı kalırken, Afgan Hükümetinin de yükümlülüklerini yerine getirmesi önemlidir.
Geçen sene Cenevre’de kabul edilen “Karşılıklı Hesapverilebilirlik Çerçevesi”nin uygulanmasında Afgan Hükümetince atılmakta olan olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz.
Afgan kardeşlerimizin, kendi gelecekleri için, yolsuzluk, uyuşturucu üretimi ve ticaretiyle mücadele, kadının statüsünün güçlendirilmesi, eğitim gibi başlıklarda halen alacakları mesafeler olduğu görülüyor.
"Kaostan besleneler dışında, kardeş kavgasının kazananı yoktur"
Hiç şüphesiz çok boyutlu ve kronik sorunların kısa sürede çözüme kavuşturulması beklenemez. Burada önemli olan sorunlarla yüzleşme iradesinin ortaya konulmasıdır. Afganistan, son dönemde attığı kararlı adımlarla bu iradeyi ziyadesiyle göstermiştir. Bize düşen bu iradeyi daha da güçlendirecek çabalara destek olmaktır. Bu vesileyle endişelendiğimiz bir hususu da ifade etmek istiyorum. Afganistan, kardeş kavgasından çok çekmiş, çok ağır bedeller ödemiş bir ülkedir.
Kaostan besleneler dışında, kardeş kavgasının kazananı yoktur. Afgan siyasetindeki etnik fay hatlarının giderek keskinleştiğini görüyor, bundan da kaygı duyuyoruz.
"Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazananı, Afgan halkının iradesiyle belirlenecektir"
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucundan bağımsız olarak, yeni Hükümetin Afgan siyaset sahnesinde kucaklayıcı, birleştirici ve samimi yaklaşımlar benimsemesini temenni ediyoruz.
Adil ve şeffaf bir şekilde yapılan, sayım süreci de yine bu ilkeler temelinde sürdürülen Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazananı, Afgan halkının iradesiyle belirlenecektir. Bu sonucu, herkes saygıyla karşılamakla yükümlüdür. Yeter ki seçim sürecinin meşruiyetine gölge düşmesin. Aksi takdirde, Afgan halkının demokrasiye inancını kaybetmesi gibi bir neticeyle karşılaşmamız kaçınılmazdır. Afgan halkının ve tüm kurumlarıyla Afgan Devleti’nin böyle bir duruma mahal vermeyeceğine inanıyorum.
"Türkiye Maarif Vakfı, Afganistan’da son bir yıl içinde 12 liseyi devraldı"
Bu vesileyle, Afgan makamlarının 251 vatandaşımızı şehit eden FETÖ’yle mücadelede ülkemize verdikleri destekten dolayı teşekkür ederim. Türkiye Maarif Vakfı, Afganistan’da son bir yıl içinde 12 liseyi devraldı. Vakfımız aracılığıyla Afganistan’ın eğitim sektörüne sağladığımız desteği önümüzdeki dönemde de sürdürmeye kararlıyız.
"DEAŞ virüsünün Afganistan’a bulaşmasının önüne mutlaka geçilmelidir"
Afganistan’a barışın gelmesi ve daim olması, bu masanın etrafında toplanan bizlerin samimi ve gerçek desteğiyle mümkündür. Asya’nın Kalbi-İstanbul Süreci’nin, barışa bölgesel destek sağlanması konusunda da gayet faydalı ve etkin işlev gördüğüne inanıyorum.
Afgan dostlarımız arasında, diyalog ve müzakere hususunda rekabete girdiğimiz takdirde, zaman ve enerji kaybı yaşanması mukadderdir. Afganistan’da barışa bölgesel destek sağlanmasına yönelik inisiyatiflerin sayısındaki çeşitlilik de dikkat çekicidir. Esas amaç, Afgan halkının tüm unsurları arasında anlamlı diyalog ve müzakere kapısını açacak bir ortamın hazırlanması olmalıdır. Sürecin bu anlayışla yürütülmesi zaruridir. Kaynaklarımızın doğru ve etkin kullanılabilmesi için, bu konuda da samimi diyaloğa ve koordinasyona ihtiyacımız bulunuyor. İstanbul Süreci’nin bu ihtiyacı karşılayacak en doğru adres olduğunu düşünüyorum.
Afganistan’da tesis edilecek kalıcı bir barışın, terörle ortak mücadelemize büyük bir güç katacağı da aşikardır. DEAŞ’la bilfiil, göğüs göğse çarpışan, bu mücadelede en ön safta yer alan bir ülke olarak, örgütün Afganistan’da yeniden zemin kazanmaya başlamasını üzüntüyle takip ediyoruz.
Afgan güvenlik güçlerinin DEAŞ’la mücadeledeki kararlılıkları ve bilhassa son haftalarda elde ettikleri başarılar ise memnuniyet vericidir. DEAŞ virüsünün Afganistan’a bulaşmasının önüne mutlaka geçilmelidir.
"Bu örgüt eliyle coğrafyamız adeta kan gölüne çevrilmiştir"
Bu terör örgütü, Suriye ve Irak’ta işlediği vahşi cinayetlerle, en büyük zararı İslam dünyasına ve Müslümanlara vermiştir. Bu örgüt eliyle coğrafyamız adeta kan gölüne çevrilmiştir. DEAŞ’la mücadelede Afgan makamları yanında bölgedeki tüm aktörlere önemli görevler düşüyor.
304 vatandaşını DEAŞ terörüne kurban vermiş bir ülke olarak bu örgütün Afganistan’dan kazınıp atılması için elimizden gelen desteği vereceğiz. Aynı hassasiyetin buradaki tüm dostlarımız tarafından da sergileneceğine inanıyorum.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Konferansı teşrifleriniz için her birinize teşekkür ediyorum. Tüm ülke ve uluslararası kuruluşları, Afganistan konusunda en geniş katılım ve kapsamlı platform olan Asya’nın Kalbi İstanbul Süreci’nden en iyi şekilde istifade etmeye davet ediyorum.
Müteakip Dönem Başkanlığını devralan Tacikistan’a da başarılar diliyorum. Toplantımızın ve alacağımız kararların Afganistan ve Afgan kardeşlerimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum.
Kaynak: TRT Haber