Çok Bulutlu 4.4ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 09.06.2021 12:04

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Marmara Denizi'nin tamamını koruma alanı ilan edeceğiz

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Marmara Denizi'nin tamamını Koruma Alanı ilan ederek, atık su arıtma sistemlerimizi en ileri teknolojiye taşıyarak Marmara'yı temizleyeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Marmara Denizi'nin tamamını koruma alanı ilan edeceğiz
[Fotoğraf: AA]

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;

Biri İstiklal Harbi'nde, biri 15 Temmuz'da olmak üzere iki defa 'Gazi'lik unvanıyla şereflenen Meclis, her dönemde zorlu imtihanlardan geçmiştir. Vatanın dört bir yandan işgale uğradığı bir dönemde Ankara’da toplanıp "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyerek İstiklal Harbi'ni başlatan ve zafere ulaştıran bu Meclis'tir.

Çok partili siyasi hayata geçişte, tek parti faşizminin baskılarına ve kötü mirasına rağmen Türkiye’yi demokrasiyle ve milli iradenin üstünlüğüyle yine bu Meclis tanıştırmıştır. Darbeler ve muhtıralar yanında vesayetin sinsi oyunlarıyla sürekli tökezletilen Meclisimiz, her seferinde milletimizden aldığı güçle ülkemizi yeniden demokrasi rayına oturtmayı başarmıştır.

"7 Haziran 2015 seçimlerinin asla unutulmaması gerekiyor"

Son dönemde de Meclis birbiri ardına yine önemli imtihanları alnının akıyla vermiştir. Bunlardan biri de önceki gün 6. yıl dönümünü geride bıraktığımız 7 Haziran 2015 seçimleridir. Türkiye, 2013’teki Gezi olaylarıyla başlayan karanlık senaryonun Meclis veçhesiyle 7 Haziran 2015 seçimlerinde karşılaşmıştır. Ülkemizin üzerine belirsizlik kara bulutlarının çöktürülmeye, eski Türkiye özlemlerinin tekrar canlandırılmaya çalışıldığı, terör örgütleri eliyle siyasetin dizayn edilmeye kalkışıldığı 7 Haziran 2015 seçimlerinin asla unutulmaması gerekiyor.

Bu seçimin ardından Türkiye, Kasım 2015’te bir yenileme seçimi, 15 Temmuz 2016'da darbe girişimi, Nisan 2017'de yeni yönetim sistemiyle ilgili halk oylaması, Haziran 2018'de erken seçim, Mart 2019'da da mahalli seçim yaşadı.

"Ülkemizi sahillerine hapsetme girişimlerine gerekli cevap verilmiştir"

Bu dönemde, çukur eylemleriyle vatanın bütünlüğüne, çeşitli terör örgütleri kullanılarak milletin güvenliğine, Suriye'deki karmaşa fırsat bilinerek ülke sınırlarının dokunulmazlığına ve ekonomiye saldırıldı. Allah'a şükür milletimizle birlikte yürek yüreğe, omuz omuza vererek, ülkeyi kaosa ve çöküşe sürükleme oyununu bozduk. Milletimiz, her seçimde bize verdiği güçlü destekle milli iradenin yanından arkasından dolaşarak ülkenin geleceğini karartmaya çalışanların heveslerini kursaklarında bırakmıştır. Türkiye, halen devam eden harekatlarla, güney sınırlarını güvence altına almıştır, Doğu Akdeniz'den Libya'ya kadar pek çok hamleyle ülkemizi sahillerine hapsetme girişimlerine en etkili cevapları vermiştir, yönetim sistemini değiştirerek, tarihinin en önemli reformlarından birini suhuletle hayata geçirmiştir.

Tüm dünyayla birlikte Türkiye'yi de Mart 2020'den beri etkisi altına alan salgın süreci, bu yoğun dönemi yeni bir seviyeye taşıdı.

Türkiye, siyasetten güvenliğe, ekonomiden sağlığa kadar uzanan tüm bu sıkıntıların üstesinden gelerek, 84 milyon vatandaşının her birinin hakkına, hukukuna, geleceğine sahip çıkmıştır.

Biz de milletimizden aldığımız yetkiyle; demokrasimizin işlerliğini ispatladık. Milli iradenin üstünlüğüne olan inancımızı tekrar tekrar tazeledik. En kapsamlı reformları dahi hayata geçirebilme kabiliyetimizi gösterdik. Bağımsızlığımızdan taviz vermeyeceğimizi cümle aleme ilan ettik. Terörle mücadeledeki samimiyetimizi ortaya koyduk. Halkımızın işini, aşını, hayat standardını koruma hususundaki azmimizi sergiledik. Velhasıl her alanda sorumluluklarımızın gereğini yerine getirerek, eser ve hizmet siyasetimizin gücünü sergiledik. Verdiğimiz mücadelelerin hiçbirinde, ülkemizin onurunu ve itibarını yere düşürmedik, milletimizin başını yere eğdirmedik. Bunu yaparken asla Türkiye’nin gündemini karanlık mahfillerde kurgulanan senaryolara teslim etmedik. Ülkemize ne şu veya bu dış gücün ne onların piyon olarak kullandığı örgütlerin ne de içeride bu kirli senaryoya gönüllü figüran yazılanların istikamet çizmesine izin verdik.Türkiye siyasetten güvenliğe, ekonomiden sağlığa rağmen tüm sıkıntıların üstesinden gelerek her bir vatandaşının geleceğine sahip çıkmıştır.

"İftiraların peşinden gitmek kendini oraya layık görenlerin işidir"

Dün CHP Genel Başkanı koltuğunda oturan zat çıkmış lağım çukuru olarak ifade ettiği sözleri Meclis kürsüsünden tekrarlıyor. Aynı kürsü nice yalanın, iftiranın, bühtanın, çarpıtmanın mecrası olarak da kullanıldı. 'Lağım çukuru' diye ifade edilen iftiraların ve onları ortaya atan mahfilerin peşinden gitmek, ancak kendini oraya layık görenlerin işidir. Milletten umutlarını kesenler, gırtlaklarına kadar iç içe girdikleri terör örgütleri yetmemiş olacak ki şimdi de suç örgütlerine bel bağlamış durumdalar. Onurlu insanların başvurduğu istifa diye bir müessese vardır. Girdiği her seçimde, 'şu kadar oy alamazsam bırakım' diyen ama her defasında onurunu ayaklar altına alıp, arsızca koltuğunda oturmaya devam edenler, önce aynanın karşısına geçip bunu kendilerine söylemelidir. Türkiye'de hiç kimsenin, bu haysiyet fukaralarından onur ve haysiyet dersi almaya da ihtiyacı yoktur.


 

"Yaptığımız hizmetlerin şahidi milletimizin ta kendisidir"

Ülkeye yaptığmız hizmetlerin şahidi, bizzat milletimizdir. Artık 75 yılını geride bıraktığımız çok partili siyasi hayatımızın armağanı olan milli iradenin üstünlüğü, demokrasi, sandık gibi kazanımlar, darbelerin yol açtığı kesintilere rağmen ülkemizi en üst lige taşımıştır.

Bu başarıda en büyük pay sahibi de Türkiye'nin son 19 yılına damgasını vuran AK Parti'dir. Sadece parti değil, ülke ve millet olarak da hiçbir zaman, meseleleri konuşmak, tartışmak ve çözümler üretmek için başkalarının dayatmasına itibar etmedik.

Yolumuzu, karanlık mahfillerin kirli senaryolarına göre de belirlemedik. Tek pusulamız, aziz milletimiz, milletimizin ihtiyaçları, beklentileri, talepleri olmuştur.

"AK Parti’yi ısrarla kirli senaryoların içine yerleştirme gayretlerini kabul etmemiz mümkün değildir"

Biz demokrasiyi, hukuku, adaleti birileri bize dayattığı için değil, milletimiz bunlara layık olduğu için en üst seviyede tesis etmenin gayreti içinde olduk. Biz 81 vilayetimizin her karışına damgasını vuran eserlerimizi, yatırımlarımızı, projelerimizi, hizmetlerimizi, birileri mecbur kıldığı için değil, milletimiz bunlara layık olduğu için hayata geçirdik. Biz terör örgütleriyle, suç örgütleriyle mücadelemizi, sınırlarımıza yönelen tehditleri, egemenliğimizi hedef alan saldırıları, birilerinin yardımıyla değil, milletimizle birlikte göğüsledik ve akamete uğrattık. Hal böyleyken, AK Parti’yi ısrarla kirli senaryoların içine yerleştirme gayretlerini kabul etmemiz mümkün değildir. Türkiye'de bugüne kadar tek parti faşizmiyle de vesayet ve darbe heveslileriyle de terör örgütleri ve organize suç şebekeleriyle de göğüs göğüse mücadele eden yegane parti biziz. Yarın da bu mücadeleyi sürdürebilecek tertemiz sicile, yeterli donanıma, gereken azim ve kararlılığa sahip tek parti yine biziz. Kendi kirli geçmişlerini bizi karalayarak örtebileceklerini sananlar, bu ülkenin sosyal medya mecraları üzerinden değil, demokratik mekanizmalarla yönetildiğini, 2023’te bir kez daha göreceklerdir.

"Şimdi bunlara bir de organize suç örgütleri mensuplarını eklediler"

Bugün dünyada, ülkemize uluslararası alanda iftira atan, suç yamamaya çalışan kesimlere baktığımızda, arkalarında üç-dört örgütün bulunduğunu görürüz. Bunlardan biri de, bölücü terör örgütü PKK ve onun siyasi veya sivil görünümlü uzantılarıdır.

Bir diğeri de tüm unsurları ve imkanlarıyla FETÖ terör örgütüdür. Ülkemize yönelik kampanyaların bir başka önemli destekçisi, eskiden beri batıdaki eli kanlı Ermeni örgütlerinin artığı kuruluşlardır. Şimdi bunlara bir de organize suç örgütleri mensuplarını eklediler. Esasen, bir bakıma bu yapıların hepsi de aynı kaynaklardan beslenmekte, aynı eller tarafından yönlendirilmektedir. Tabii, tüm bu malzemeleri, kişisel ikbal uğruna hoyratça tekrarlayan bir kısım siyasetçileri de bu listeye eklememiz gerekiyor.

"Onlarla kaybedecek vaktimiz yok, yapacak işimiz çok"

Geçmişte, çeşitli suç çeteleri mensuplarının, şu veya bu siyasi şahsiyete, kuruluşa yönelik ithamlarda bulunduğunda, ne dediklerine dönüp bakmadık. Buna karşılık, FETÖ'den PKK'ya, şimdi de organize suç örgütlerine kadar tüm yeminli millet düşmanlarının malzemelerini ülke gündemine ve özellikle de Meclis kürsüsüne taşımakta ısrar edenleri gördükçe, ülkemiz adına üzülüyoruz. Biz ülkemize ve milletimize dair her meseleyi, tüm taraflarıyla kamuoyu önünde oturur, konuşur, tartışır, değerlendiririz. Ama bunu asla terör örgütleri veya suç örgütleri mensupları üzerinden yapmayız. Onlarla kaybedecek vaktimiz yok, yapacak işimiz çok.

Türkiye'nin geleceği adına en küçük bir projelerini, programlarını, gayretlerini, hatta hayallerini duymadıklarımızın, örgütler üzerinden tedavüle sokulan senaryoların üzerine balıklama atlamalarının takdirini milletimize bırakıyoruz. Tekrar ederek söylüyorum, bizim bugüne kadar ülkemiz ve milletimiz için yaptıklarımız ortadadır, bundan sonra yapacaklarımızı da her platformda dile getiriyoruz.

"Nankörlük, parayla değil"

Geçen hafta, Karadeniz’de keşfedilen yeni bir gaz rezervinin müjdesini milletimizle paylaştık. Aynı şekilde yenilenebilir enerjiden petrole ve nükleer güce kadar her alanda eşi benzeri görülmemiş gelişmelere imza attık.

Bir taraftan da aynı gün Filyos Limanı ile Zonguldak'ta Uzun Mehmet Camii'nin açılışlarını yaptık. Bütün bunlar milletimizle hemhal olmanın birer eseridir. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Bakıyorsunuz, sözde siyasi parti genel başkanı olarak çıkıp konuşanlara, durmadan hep iftira... Neymiş, millet açmış. Bundan bahsediyorlar. Aç olarak dolaşanları, buyurun siz de doyuruverin. Biz ne gerekiyorsa bütün bu sürecin içerisinde, bütün imkanlarımızı seferber ederek bunları yaptık. İşçilerimize, esnafımıza yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bu konuda en ufak bir aksama söz konusu değil. Yapılandırmaysa bütün yapılandırmaları yapıyoruz. Ama nankörlük, biliyorsunuz parayla değil. Onlar yine nankörlüğe devam ediyorlar. Varsın devam etsinler.

İşte daha yeni hububat fiyatlarını, çay fiyatlarını açıkladık; şimdi fındık fiyatlarını açıklayacağız. Milletimizden gayet güzel haberler alıyoruz ama bunlar çıkmış, 'Millet aç' diyor. Ben Rizeliyim ve Rize'deki çay müstahsilinin davranışını iyi bilirim. Aynı şekilde Trakya'dan oradaki üreticilerin, bu noktada çeltik üreticisinin yaklaşımının ne olduğunu da gayet iyi biliyorum. Ama bunlardan bihaber olanlar, kalkıp da çeltik üreticisi ne üretir, bunu diyemez ki, bundan anlamaz ki. Çeltik üreticine ne verilmiş sorsak inanın bunu da bilmezler. Bizler bütün bunları, oradaki kooperatiflerin yöneticileriyle de görüşerek adımlarımızı yaptık. Hububatta, çayda aynı şekilde adım attık, atmaya da devam edeceğiz.

Bizim gündemimizde ülkemize ve milletimize yaptığımız ve yapacağımız hizmetlerden, kazandırdığımız ve kazandıracağımız eserlerden, yedi düvele karşı verdiğimiz ve vereceğimiz mücadelelerden başka bir konu yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Milletimizle birlikte sizler de takip ediyorsunuz.

"Benim milletim duyuyor ya, bize bu yeter"

Her ay onlarca yol, tünel, köprü, baraj, sulama tesisi, millet bahçesi, toplu konut projesi açılışı yaptıklarını anlatan Erdoğan, "Bunların kulağı var ama duymuyor, gözü var ama görmüyor, kalbi var ama duymuyor, çünkü mühürlü. Varsın olsun duymasın, varsın olsun görmesin, varsın olsun mühürlensin. Benim milletim duyuyor ya, bize bu yeter.

Depremlerde ne kadar kısa zamanda toplu konutların yapıldığı ortada. Şu anda bu inşaatların nasıl hızla devam ettiğini görüyorlar. Bir tanesi de İzmir'in milletvekili. Git de bir gör, bak bakalım inşaatlar nasıl devam ediyor ama doğru dürüst oralara uğradığı bile yok. Bir diğeri Millet İttifakından, sen de bir git bak bakalım, orada ne var, gerçekten bir şeyler yapılıyor mu? Bu hükümet orada ne gibi yatırımlar yapıyor? Bak bakalım belki insafa gelirsin.

Küresel düzeyde ortaya çıkan fırsatları değerlendirmek için sürekli yeni arayışlar peşinde olan yatırımcılara her türlü desteği veriyoruz.

Sağlıkta hem altyapı hem yetişmiş insan kaynağı hem hizmet kalitesi hem kapsayıcılık bakımından, geçmişte örnek gösterilen ülkeleri fersah fersah geride bıraktık. Bunların hepsini, solladık, geçtik, gidiyoruz. Sadece şu salgın döneminde yaptıklarımız bile yakın tarihimize altın harflerle yazılacak önemdedir. Vatandaşlarımızın sağlığını titizlikle korurken ülkemizin üretim, istihdam, ihracat ve büyüme diye ifade ettiğimiz, tabii başta yatırım, ekonomik görünümüne de halel getirmemeye özel önem verdik.

"Bu alanda, yeni ve daha büyük atılımların hazırlıkları içindeyiz"

Savunma sanayiindeki başarılar tüm dünyanın gündeminde. Geliştirilen ve üretilen hava, kara, deniz araçlarına ilgi giderek artıyor. Bu alanda yeni ve daha büyük atılımların hazırlıkları içerisindeyiz.

Yerli otomobile sahip olma konusundaki çalışmalar, planladığımız şekilde sürüyor. Türkiye'nin dört bir yanındaki tüm organize sanayi bölgelerinde ve diğer alanlarda harıl harıl yeni fabrikalar inşa edilerek, kapasiteler genişletildi. Turizmde, salgın sebebiyle yaşanan sıkıntılara karşı attığımız adımları diline dolayacak kadar çapsız bir anlayışla mücadele ediyoruz. Eğitimde, okul öncesinden üniversiteye kadar her seviyede çok güçlü bir altyapı kurduk, inşallah bunların semeresini önümüzdeki dönemde hep birlikte görmeye başlayacağız.

"Türkiye'nin asıl ihtiyacı işte budur"

Sporda da çocuklar ve gençleri büyük başarılara hazırlayacak sağlam bir altyapı oluşturduk. Polonya'da düzenlenen Para Atletizm Avrupa Şampiyonası'nda 6 altın, 7 gümüş ve 8 bronz madalya kazanan sporcularımızı kutluyorum. Kendilerini en yakın zamanda Külliye'de de ağırlamayı arzu ettiğimi Gençlik ve Spor Bakanıma hatırlatmayı borç biliyorum.


 

İtalya-Türkiye maçını çok çok önemsiyorum. İnşallah Roma'dan milli takımımız başarıyla dönmesi halinde biz de Azerbaycan'da ikinci maçı İlham Aliyev kardeşimle birlikte izleyeceğiz.

Gençlik yıllarımda spor denilince akla ilk, futbol, güreş, basketbol, voleybol, boks, karate gibi dallar geliyordu. Bugün artık spor ve sporcu kavramları klasik anlamları yanında çok farklı boyutlar da kazandı.

E-spor gibi alanlar, bilhassa 30 yaş altı gençler arasında giderek yaygınlaştı. Hükümet ve parti olarak biz de gençlerimizin ilgisini yakından takip ediyor, e-sporun kurumsallaşması için gereken adımları atıyoruz. Son 19 yılda diğer pek çok alanla birlikte internet altyapımıza da ciddi yatırımlar yaptık. Burada en önemlisi fiber hat meselemiz. Fiber hat uzunluğumuzu 81 bin kilometreden 460 bin kilometreye çıkardık. Dijital hizmetlerde ülkemize çağ atlayacak 5-G teknolojisini de en kısa sürede Türkiye'ye kazandırmakta kararlıyız. Adil Bey bu fiber hatları daha da uzatacağız. Bak bizden sonra gelenler bizi geçti. Biz, şimdi buna yoğun bir şekilde yüklenip, bu uzunluğu süratle daha da geliştirmemiz, artırmamız lazım. Bakınız, sadece birkaç başlıkla ifade etmeye çalıştığımız halde, hizmetlerimizi anlatmakla bitiremiyoruz. Türkiye'nin asıl ihtiyacı işte budur. Milletimiz bizden, vaktimizi ve enerjimizi, karanlık mahfillerin sinsi oyunlarıyla heba etmemizi değil, işte bu şekilde eser ve hizmet siyasetiyle ülkeyi kalkındırmamızı, geliştirmemizi bekliyor.

"İstanbul'u bu tür insafsızlıklara terk etmedik, etmeyeceğiz"

Çevrenin ve tabiatın korunması, bizim için kökleri ezelden ebede uzanan bir dava olmuştur. Parti kürsülerinden yalan ve iftiradan ibaret iddiaları, aksi yöndeki belgeler bilgiler defalarca önlerine konduğu halde, ısrarla tekrarlayarak çevrecilik olmaz. Ülkenin ve milletin hayrına her projeyi çevre bahanesiyle engellemeye çalışarak da çevrecilik yapılmaz. Çevrecilik, üstlendikleri görevin gereğini yerine getirmeyenlerin, daha önce başlanan işleri durdurmaları hiç değildir. Türkiye'yi, 81 vilayetinin tamamında olduğu gibi İstanbul'u ve benzer sıkıntıların yaşandığı diğer şehirlerimizi bu tür insafsızlıklara terk etmedik, etmeyeceğiz.

"Sayın Kılıçdaroğlu'nu, yandaşlarını dinlediniz. Ne diyorlar, 'Bir eserleri var mı?' Diyoruz ya, gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var anlamaz çünkü onların kalpleri var mühürlüdür. Bu kadar açık her şey ortada. Git, Yavuz Sultan Selim'den, Osmangazi'den, Marmaray'dan bir geçiver. Hiç mi Avrasya'dan geçmedin, Avrasya'dan geçiver. Gelelim bu tarafa, Ankara, İstanbul, bu otobanlar, bunları kim yaptı ya? Bunları biz yaptık. Bu otobanları hiç kullanmadın mı? Muhakkak kullanmıştır. Ankara'daki havalimanını kim yaptı? Bu havalimanını da biz yaptık. Bundan önce böyle bir havalimanı Ankara'da var mıydı? Yoktu. Çanakkale Havaalanı, bu dönemde bizim eserimiz. Bunlar saymakla bitmez. Nissibi Köprüsü ama onlar doğuya filan gitmezler zaten bunlar salon sosyetesi oldukları için oralara kadar uzanamazlar. İzmir milletvekilisin, şu İstanbul-İzmir yolunu, otobanını biz yapmadık mı? Hala 'Bir eser var mı?' diyorsun. 3 saat 15 dakikaya burayı biz düşürmedik mi? Bütün bu eserler ortadayken hala söyledikleri 'Bir eser var mı?'

Senin hastane hayatını biliriz. SGK başındayken orayı nasıl çökerttiğini biliriz. Bütün bunlarla beraber biz şu anda bu hastaneleri yaparken, bize bu hastanelerin niçin yapıldığını soruyorlar. İnsanımızın sağlığı için. 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' Bu hastaneler bunun için yapıldı. Dikkat et bu hastaneler şehir hastanesi. Senin SGK'nin başında olduğun dönemde serum yoktu. Affedersiniz, tuvaletler kan revan içindeydi. Bunların hepsini rahmetli Savaş Ay bir programında gayet güzel bir şekilde gündeme getirmiş seni de yerin dibine sokmuştu. O da var bizde, belgeli. Bunların neyini anlatayım ya? Batıdan al doğuya kadar, kuzeyden güneye kadar her yerde hamdolsun şu 18 sene bunun ispatıdır. Bu devam edecek. İstersen de istemesen de, isteseniz de istemeseniz de devam edecek. Bunlar, zillet ittifakının işi değil. Bu ancak Cumhur İttifakı'nın işidir. Cumhur İttifakı olarak biz, cumhurun emrindeyiz. Biz, cumhur için her türlü adımı atmaya varız ve devam edeceğiz. 


 

"Marmara'yı temizleyeceğiz"

Son dönemde Marmara'da başlayan ve giderek genişleyen müsilaj sorununa da bu anlayışla bakıyoruz. Nasıl Haliç'i tertemiz yaptıysak, Haliç'te denize girilir hale getirdiysek, orada balık tutar hale getirdiysek inşallah bu müsilaj belasından da kısa zamanda Marmara'mızı, İstanbul'umuzu temizleyeceğiz. Meseleyi ilk andan itibaren titizlikle takip ettik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız uzman ekipleriyle hemen harekete geçti. Üniversitelerimizle birlikte şu anda hareket halindeyiz.

Suyun altından ve üstünden alınan numuneler TÜBİTAK'ta incelenmeye başlandı. Denizdeki gelişmeler mercek altına alınırken, karada da tüm atık su ve katı atık tesislerinde denetimler yoğunlaştırıldı. Sayısı 700'ü aşan bilim insanı, kurum temsilcisi, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve belediye yetkilisinin iştirakıyla, son yılların en geniş katılımlı çalıştayı düzenlendi. Önceki gün, Marmara Belediyeler Birliği'nin ev sahipliğinde Kocaeli'nde, Marmara çevresindeki 7 ilin vali ve belediye başkanlarıyla birlikte konu enine boyuna ele alındı. Haliç'i, Marmara'yı ve Boğazları koruma konusunda bugüne kadar yaptığımız çalışmaların tecrübesiyle hazırladığımız Marmara Denizi Koruma Eylem Planımızı milletimizle paylaştık. Deniz temizliğine ilişkin genelge de Marmara'daki illerimize gönderildi. Dün, 15 bölgede karadan ve denizden temizlik çalışmaları başladı.

Yükseköğretim Kurulunda yarın üniversitelerin ilgili akademik birimlerinin bu konudaki çalışmalarını değerlendirmek üzere bir toplantı gerçekleştireceğiz. Kıyılarımızı bu tehditten korumak için yürütülecek çalışmaların bilimin desteği ve katkısıyla yürütülmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Toplantı sonrası bu bilim insanlarımızla Külliye'de bir araya gelecek ve kendilerinden bilgi alacağız. Marmara Denizi'nin tamamını Koruma Alanı ilan ederek, atıksu arıtma sistemlerimizi en ileri teknolojiye taşıyarak ve gereken diğer tüm adımları atarak, Marmara'yı temizleyeceğiz. Müsilaj meselesine kalıcı çözüm getirme hususundaki yol haritamızı içeren Stratejik Planı'mızı da üç ay içerisinde tamamlıyoruz.

"Her yerinden basiretsizlik akan bir zihniyetin keyfine biz bu ülkeyi terk edemeyiz"

Gözbebeğimiz Marmara'yı ve İstanbul'u, Silahtarağa'daki arıtma tesisinin yapımını törenle durduran; burası çok önemli, en temiz ulaşım aracı olan metroların inşaatını, daha yeni Sancaktepe, toprakla kapatan; Küçükçekmece'nin derelerini bakterilere teslim eden; Beykoz'daki, Şile'deki dereleri arıtma tesislerini işletemeyerek kire-pise bulayan; pek çok yerde çöp toplamaktan bile aciz olan; her yerinden basiretsizlik akan bir zihniyetin keyfine biz bu ülkeyi terk edemeyiz.

"Kanal İstanbul, Türkiye'nin iftiharı olacak"

İklim dostu şehircilik anlayışının bir örneği ve Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden biri olan Kanal İstanbul'un inşasına başlayacağız. Planlama sahasının yarıdan fazlası yeşil alanlardan oluşan, yürüyüş ve bisiklet yollarıyla ekolojik koridorlara ev sahipliği yapacak bu proje, İstanbul'un ve Türkiye'nin iftiharı olacak.

Kanal İstanbul'u, depremi tetikleyeceğinden susuzluğa yol açacağına kadar nice zırvayla engellemeye çalışanlar, önce bu şehre karşı asgari görevlerini yerine getirsinler, ondan sonra bizim projelerimize laf etsinler. Biz, bu tür yalanlara, iftiralara bakmadan hayırda yarışmayı sürdüreceğiz.

"Varsın birileri, ülkenin ve milletin geleceğini lağımlarda arasın"

Türkiye'deki geri kazanım oranını yüzde 13'ten Avrupa ülkelerinin çoğunu geride bırakarak yüzde 22,4'e çıkardık. Şimdi yüzde 35'i hedefliyoruz. Tabii bazıları bu konularda Norveç'e, İsveç'e, İngiltere'ye bakmaktan kendi ülkelerinde olup bitenleri göremiyor. Daha yüzde 68'e çıkardığımız düzenli atık depolama miktarını, 41 belediyeden 1170 belediyeye çıkardığımız atık su arıtma hizmetini, ülkemizin dört bir yanında harıl harıl çalışan 731 toplama-ayırma merkezini, 1128 geri dönüşüm tesisini, son 25 yılda 81 kat artırarak sayılarını 519'a çıkardığımız mavi bayraklı plajlarımızı saymıyorum bile.

Geçen hafta 10 tanesinin daha açılışını yaparak sayılarını 61'e ulaştırdığımız, 263'ünün yapımına devam ettiğimiz Millet Bahçeleri bile başlı başına bir çevre devrimidir. Avrupa'da en çok ağaçlandırma yapan ilk, dünyada dördüncü ülkeyiz. Erozyonla kaybettiğimiz toprak miktarımız yılda 500 milyon tondan 154 milyon tona düşmüştür. Araç sayısı son 20 yılda 7 milyondan 26 milyona çıkmasına rağmen sera gazı emisyonunu azaltmayı başarmış ender ülkeler arasındayız. Yenilenebilir enerjide Avrupa'nın 6'ncı, dünyanın 13'üncü ülkesi haline geldik. Mesela sadece, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'in yakın zamanda OECD Şampiyon Belediye Başkanları üyesi seçildiği Gaziantep'te 148 güneş enerjisi santrali bulunuyor. Bu şehrimiz, 2 milyon Gazianteplinin tamamının enerji ihtiyacını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlama yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Bizim eserlerimize ve hizmetlerimize engel olamadılar, ısrarla söylüyorum olamayacaklar. Havamızı, suyumuzu, topraklarımızı kirlilikten korumak için nasıl mücadele ediyorsak, inşallah siyaseti de kirli ellerin, kirli niyetlerin operasyon aracı olmaktan kurtaracağız. Bunun için 2023 çok önemlidir. Sizlerden, Haziran 2023'e kadar geçecek her günü hazine değerinde görerek çalışmanızı; dokunmadık yürek, kazanmadık gönül, tebessüm ettirmedik yüz bırakmamanızı istiyorum. Varsın birileri, ülkenin ve milletin geleceğini lağımlarda arasın. Biz milletimizle birlikte çıktığımız bu kutlu yolda, büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa edene kadar durmadan, duraksamadan bu yola devam edeceğiz.

"NATO üyesi olan Türkiye, üzerine düşen görevlerin tamamını yerine getirmiştir"

NATO'nun en önemli üyesi olan Türkiye, ittifak kapsamında üzerine düşen görevlerin tamamını hakkıyla yerine getiren bir ülke olmuştur. İttifak içindeki diğer ortaklarımızdan tek beklentimiz, bilhassa bölgemizdeki gelişmeler hususunda ülkemizin egemenlik haklarına ve güvenlik hassasiyetlerine saygı gösterilmesi.

Türkiye'yi kendi içinde siyasi ve sosyal kaosa sürüklemek için girmedik kılık, kullanmadık araç bırakmayanların, dünyaya serptikleri kin ve nefret tohumlarının acı sonuçlarını takip ediyoruz.

"Kanada'da yaşanan saldırı, kin ve nefret dalgasının ne derece büyük bir tehdit haline dönüştüğünün en bariz örneğidir"

Bu kin ve nefret tohumlarının en başta gelen hedefi de dünya genelinde Müslümanlar, Avrupa'da da Türkler olmuştur. Henüz Bosna'dan Arakan'a, Türkistan'dan Irak ve Suriye'ye, Yeni Zelanda'dan Filistin'e kadar yaşanan nice katliamın acıları tazeliğini korurken, sürekli yeni saldırı haberleriyle yaralarımız tekrar kanıyor. Mültecileri Akdeniz'de, Ege'de ölüme terk edenlerin sırtını sıvazlayanları, tarih asla affetmeyecektir.

Kanada'da yaşanan son saldırı, bu kin ve nefret dalgasının artık ne derece büyük bir tehdit haline dönüştüğünün en bariz örneğidir. Menfur terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, acılı ailelerine sabır diliyorum.

Türkiye, nasıl milyonlarca sığınmacıya kucağını açarak insani vazifesini yerine getirmişse, dünyanın her köşesindeki İslam düşmanı, Türk düşmanı saldırılara karşı da sesini yükseltmekten, her platformda bu çarpıklığı dile getirmekten geri durmayacaktır. Bütün gücümüzle, 'Dünya 5'ten büyüktür.' demeye, kendimiz, dostlarımız ve tüm mazlumlar için hakkı, hakkaniyeti, adaleti, özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz.

Sıradaki Haber
Koronavirüs Bilim Kurulu toplanıyor
Yükleniyor lütfen bekleyiniz