Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gölcük Tersane Komutanlığında Hızırreis Denizaltısı Havuza Çekme ve Selmanreis Denizaltısı İlk Kaynak Töreni'nde konuştu.
"Yeni tip denizaltılarımız özellikleriyle göz dolduruyor"
Yeni tip denizaltılarımız teknik özellikleriyle göz doldurmaktadır. Su üstünde 1856 ton, dalmış halde 2 bin 42 ton ağırlığa sahip denizaltılarımız 300 metreden fazla derine inebiliyor. Su altında 3 gün görev yapabilen denizaltılarımız 12 hafta boyunca ikmalsiz suda kalabiliyor. Su altı, su üstü ve kara hedeflerine karşı etkili silahlarla donatılan denizaltılar değişik tipte torpido, füze atabilme ve mayın dökebilme kabiliyetlerine sahiptir. Havadan bağımsız tahrik kabiliyeti olan denizaltılarımıza milli torpidomuz Akya ile milli gemisavar füzemiz Atmaca'yı entegre ediyoruz.
"MİLDEN'in inşasına 2025'te Gölcük Tersanesi'nde başlıyoruz"
Savunma ürünlerinin tasarımından imalatına kadar her safhasında yerlilik oranlarımızı en üst düzeye taşımaya çalışıyoruz. Reis sınıfı denizaltılarda mevcut sistemlerin geliştirilerek kullanılmasına yönelik araştırma geliştirme faaliyetlerine başladık. Yerli ve milli yakıt pili, ana elektrik motoru, batarya ve çeşitli tipte sonarların geliştirilmesine öncelik veriyoruz. Diğer savunma sanayi hamlelerimizde olduğu gibi burada da hedefimiz milli denizaltı projemizi hayata geçirmektir. Milli dizayn ve ağırlığı milli sistemlerden oluşacak milli denizaltımız MİLDEN'le ilgili hazırlıklarımız son sürat devam ediyor. MİLDEN'in inşasına inşallah 2025 senesinde Gölcük Tersanesi'nde başlıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milli Denizaltımız (MİLDEN) ile ilgili hazırlıklarımız son sürat devam ediyor. MİLDEN'in inşasına 2025 senesinde Gölcük Tersanesi'nde başlıyoruz. https://t.co/rC75J0Vh1h pic.twitter.com/I1HrNZqKDe
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) May 23, 2022
6 denizaltı daha donanmaya kazandırılacak
Yeni tip denizaltı projemizde ilk denizaltı Pirireis'in bu yıl içinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza teslimini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bugün havuza çekim işlemini yaptığımız Hızırreis denizaltımızın 2023'te, Selmanreis'in ise 2027 yılında hizmete girmesini planlıyoruz. Bu seneden itibaren her yıl bir denizaltımızı hizmete alarak, 2027 yılına kadar 6 adet yeni tip denizaltımızı donanmamıza kazandırmış olacağız.
Bu seneden itibaren her yıl bir denizaltımızı hizmete alarak 2027 yılına kadar 6 tane denizaltımızı donanmamıza kazandıracağız. Bu başarıları önemsiyor ancak yeterli görmüyoruz. Denizlerdeki gücümüze güç katacak denizaltılarımızın üretiminde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Savunma ürünlerinden tasarımlarına her safhasına kadar yerlilik oranlarımızı en üst seviyeye taşımayı hedefliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu seneden itibaren her yıl bir denizaltımızı hizmete alarak 2027 yılına kadar 6 adet yeni tip denizaltımızı donanmamıza kazandırmış olacağız. https://t.co/rC75J0Vh1h pic.twitter.com/6GtxpJr3j5
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) May 23, 2022
"Her kazanımımız için çok zorlu mücadeleler yürüttük"
Bizler eskilerin tabiriyle feleğinden geçmiş bir milletimiz. Tarihimizin hiçbir döneminde emeksiz, zahmetsiz, bedel ödemeden bir imkana sahip olmadık. Bugün üzerinde yaşadığımız vatan toprakları dahil. Her kazanımımız için çok zorlu mücadeleler yürüttük. Malazgirt'ten başlayıp Çanakkale'ye ve Milli Mücadele'ye kadar tarihin her döneminde istiklalimize ve istikbalimize yönelik tüm saldırıları canımızla, kanımızla zafere ulaştırdık. Son 40 yıldır bölücü teröre karşı sürdürdüğümüz bu mücadelede binlerce vatan evladını ömürlerinin baharında toprağa verdik. Dost bildiğimiz ülkelerin ihanetlerine, müttefik, özellikle ilişkilerinin olduğu devletlerin ayak oyunlarına rağmen bunu başardık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye ne savunma ihtiyaçlarının giderilmesinde, ne meşru sınır ötesi harekatlarında, ne de 40 yıllık terörle mücadelesinde müttefiklerinden beklediği desteği görmemiştir. https://t.co/rC75J0Vh1h pic.twitter.com/D6OypusRnB
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) May 23, 2022
"Türkiye, güney sınırı boyunca bir terör koridoru marifetiyle kuşatılmak istendi"
İnsanımızın canına, malına, hürriyetine kasteden teröristlere yönelik meşru sınır ötesi harekatlarımız nedeniyle hedefe konulduk. DEAŞ'la sahada göğüs göğüse mücadele ettiğimiz dönemlerde bile akla hayale girmeyecek ithamların, iftiraların muhatabı olduk. Öyle ki DEAŞ'ın sınır illerimizi hedef alan roket saldırıları ve terör eylemleriyle boğuştuğumuz günlerde adeta yangından mal kaçırırcasına ülkemizdeki hava savunma sistemleri sökülüp götürüldü. Bize parasıyla verilmeyen silahlar, 'DEAŞ'la mücadele' kılıfı altında eli kanlı terör örgütlerine bedelsiz olarak on binlerce tırla aktarıldı. Terörizmle ve düzensiz göçle mücadelenin en ön safında yer alan Türkiye, güney sınırı boyunca bir terör koridoru marifetiyle kuşatılmak istendi.
"Türkiye, müttefiklerinden beklediği desteği görmemiştir"
Bugün Türkiye'nin NATO'nun güvenliğine yaptığı katkılardan övgüyle bahsedenler, daha düne kadar Libya'da ve Suriye'de attığımız adımlar dolayısıyla ülkemizi acımasızca eleştiriyorlardı. Yakın tarihimizden başlayarak şöyle geriye doğru bir fikri takip yaptığımızda karşımıza çıkan manzara şudur: Türkiye, ne savunma ihtiyaçlarının giderilmesinde ne meşru sınır ötesi harekatlarında ne de 40 yıllık terörle mücadelesinde müttefiklerinden beklediği desteği görmemiştir. Destek ve katkı bir yana, ülkemiz çoğu zaman gizli, açık yaptırımlara, ambargolara, tehdit, baskı ve şantajlara maruz bırakılmıştır. Çifte standart, bu süreçte çok iyi bildiğimiz, sık sık tecrübe ettiğimiz, iliklerimize kadar yaşadığımız, muhataplarımızın da her fırsatta yüzüne vurduğumuz bir vaka olmuştur.
"Beklentilerimiz karşılanmalı, somut adımlar atılmalı"
NATO'da ve üyesi olduğumuz diğer uluslararası kuruluşlarda oynadığımız hayati rol apaçık ortadayken kimi müttefiklerimizle hala yaptırımların kaldırılmasını konuşuyor, özellikle de İsveç'in şu anda bize karşı yaptırım uygulamasını hiçbir şekilde bir kenara koyamayız. Bunların makul bir izahı da yoktur. İttifak dayanışmasının en üst düzeyde tutulması gereken bir dönemde ipe un serme politikasından vazgeçilmeli, terörle mücadelede destek ve yaptırımlar başta olmak üzere Türkiye'nin haklı beklentileri karşılanmalıdır. NATO için bedel ödeyen özellikle bir ülke olarak milli güvenliğimize dair hususlarda ucu açık diplomatik ifadelerden ziyade somut adımlar görmek istiyoruz. Temel güvenlik hassasiyetlerinin gözetilmediği bir genişleme politikasının ne bize ne de NATO'ya hiçbir hayrının dokunmayacağına inanıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: NATO'da oynadığımız hayati rol apaçık ortadayken, kimi müttefiklerimizle hala yaptırımların kaldırılmasını konuşuyor, özellikle de İsveç'in şu anda bize karşı yaptırım uygulamasını hiçbir şekilde bir kenara koyamayız. Bunların makul bir izahı da yoktur. pic.twitter.com/Bj7WHurrnk
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) May 23, 2022
"Envanterimizde bulunan çok sayıda deniz aracımızı modernize ediyoruz"
Mavi Vatan'ın güvenliği için donanmayı daha güçlü ve caydırıcı kılacak birçok projeyi hayata geçirdik. Milli savaş gemileri, amfibi gemileri, test ve eğitim gemisi, denizaltı kurtarma ana gemisi, sahil güvenlik arama kurtarma gemisi, lojistik destek gemisi, süratli devriye botları, SAT botları, acil müdahale dalış eğitim botları, karakol botları, kontrol botları gibi stratejik projeleri başarıyla uyguladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayrıca silahlı insansız deniz araçları üretiyor, bunların sürü şeklinde hareket eden daha ileri versiyonları üzerinde çalışıyoruz. Şimdi sırada çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu, denizde ikmal muharebe destek gemimiz, İ sınıfı fırkateynlerimiz, bu arada TF 2000 hava savunma muhribimiz ve nihayetinde uçak gemimiz var. Envanterimizde bulunan birçok deniz aracımızı son teknolojiler ekleyerek modernize ediyoruz.
"Savunma sanayiinde tarih yazmaya devam edeceğiz"
Ülkemiz, halihazırda dünyada bir savaş gemisini milli olarak tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyor. Bütün bu faaliyetler şahsi desteğimizle güçlendirdiğimiz Savunma Sanayii Başkanlığımızın, ordumuzun, tersanelerimizin, üniversitelerimizin, özel sektörümüzün ve özellikle KOBİ'lerimizin ahenkli çalışmasıyla hayata geçiyor. İnşallah bu sinerjiyi koruyup kamu-özel tam bir uyum içinde çalışarak savunma sanayisinde tarih yazmaya devam edeceğiz. Türkiye'yi bu alanda dünyanın en güçlü ülkelerinden biri yapana kadar durmayacağız.