Parçalı Bulutlu -0.1ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
27.09.2018 03:25

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tek taraflı alınan her karar mukabili ile karşılık bulur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticaret savaşlarının kazananı olmadığını belirterek, tek taraflı alınan her kararın mukabili ile karşılık bulacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tek taraflı alınan her karar mukabili ile karşılık bulur

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York'ta Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen 9. Türkiye Yatırım Konferansında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk- Amerikan ilişkilerini hem siyasi hem de ekonomik açıdan değerlendirdi. 

"Son dönemde yaşananlar kriz değil manipülasyon, spekülasyon"

Son dönemde döviz kurunda yaşananlar kriz değil manipülasyon, spekülasyon olarak görülmelidir. Döviz açığı meselesini yerli para kullanarak sıfıra yakın düzeye düşüreceğiz. Bugün itibarıyla Türk firmalarının Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yatırımı 4,6 milyar doları geçti.

Son dönemde belli çevreler döviz kurunda yaşanan dalgalanmayı fırsat bilerek, Türk ekonomisi üzerinde istifhamlar ve şüpheler oluşturmaya çalışıyor. Hemen her gün karamsar tablolar çizen bu kesimler hakikati resmetmek yerine, Türkiye ile birikmiş hesaplarını görmenin derdindeler. Halbuki Türkiye, hem 2009’daki Amerika küresel finans krizini, hem de Avrupa kaynaklı kamu borç krizini başarılı şekilde atlatmış bir ülkedir. 2009 yılında gerek Amerika’da gerekse Avrupa Birliği’nde birçok banka devlet tarafından kurtarılmak zorunda kalırken, bizim tek bir bankamız dahi devlet yardımına ihtiyaç duymadı.

Son 16 yılda brüt kamu borç stokunun milli gelire oranını yüzde 72’den yüzde 28’e düşürdük. Bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 11,4’den yüzde 1,5’a indirdik. Her yıl ortalama bir milyon yeni iş imkanı sağlayarak dünyanın en çok istihdam oluşturan ekonomilerinden biri olduk. 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımızı 163 milyar doların üzerine çıkarttık. Dış ödemeler dengesi açısından önemli bir gelir kaynağı olan turizmde önemli gelişmeler kaydettik.

"FETÖ elebaşı hala koruma altında tutuluyor"

FETÖ ve PYD-YPG terör örgütüyle ilişkiler bağlamında, ABD ile ilişkilerimizde maalesef kapatmamız gereken ciddi bir mesafe bulunuyor. Mevcut yönetimdeki kimi çevreler, görüş ayrılıklarımızı tehdit, baskı ve şantaj diliyle çözebileceklerini zannediyor. 15 Temmuz FETÖ saldırısı devletimize karşı yapıldı, bu terör örgütünün başı burada ve şu anda 27 eyalette faaliyet gösteren okulları var. FETÖ elebaşı hala yargılanmıyor, koruma altında tutuluyor.

"Bize destek verseler de vermeseler de ölümden kaçanlara kapımızı açacağız"

Suriye'den gelen 3,5 milyon insana kucak açtık, AB sığınmacılar konusunda verdiği destek sözünü tutmadı, bize destek verseler de vermeseler de ölümden kaçanlara kapımızı açacağız.

"Tek taraflı alınan her karar mukabili ile karşılık bulur"

Savaşın, bilhassa ticaret savaşlarının kazananı yoktur. Tek taraflı alınan her karar mukabili ile karşılık bulur. ABD ile olan siyasi ve ticari ilişkilerimizin geleceğine umutla bakıyoruz. Bugüne kadar pek çok badireyi atlatan stratejik ortaklığımız, bu çalkantılı dönemin de üstesinden gelecektir. Türkiye, serbest piyasa ekonomisinin kurallarından taviz vermeden, yatırım ortamını güçlendirmeye devam edecektir. Yeni hükümet sistemi, Türkiye’nin, içine kapanmak bir tarafa, dış dünya ile açılımının hızlandığı bir dönem olacaktır.

"Kimi çevreler görüş ayrılıklarımızı tehdit diliyle çözebileceklerini zannediyor"

Son birkaç yıldır FETÖ, Suriye, terörle mücadele, Kudüs, yaptırımlar ve ekonomi alanında mevcut yönetim ile yaşadığımız fikir ayrılıklarının Türk-Amerikan ilişkilerini test ettiği bir gerçektir. Kimi hususlarda belli bir anlayış birliğine varsak da, bilhassa FETÖ ve PYD-YPG terör örgütüyle ilişkiler bağlamında, ilişkilerimizde kapatmamız gereken ciddi bir mesafe bulunuyor. Mevcut yönetimdeki kimi çevreler, görüş ayrılıklarımızı tehdit, baskı ve şantaj diliyle çözebileceklerini zannediyor. Ancak bu olumsuz tavır, hem müttefiklerle ilişkilerde, hem de Amerika'nın dünyadaki konumunda ciddi bir erozyona yol açıyor. Biz bu anlayışın ilanihaye devam ettirilemeyeceğini düşünüyoruz.

Demokrasinin, küresel istikrarın, uluslararası hukukun ve serbest ticaretin altını boşaltan bu tavır, zaten sürdürülebilir de değildir. Bugüne kadar pek çok badireyi atlatan stratejik ortaklığımız, bu çalkantılı dönemin de üstesinden gelecektir. Amerika Birleşik Devletleri ile yakın dostluğumuzun, yönetimlerin tarzından bağımsız olarak, bu süreci de fırsata çevireceğine yürekten inanıyorum. Bugün Türkiye'de bin 700'ün üzerinde Amerikan firması teknolojiden gıdaya, sağlıktan bilişime çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor. 

"Türk firmalarının ABD'deki yatırımı 4,6 milyar doları geçti"

Geride bıraktığımız son 10 yılda, bu firmalar ülkemizde 11,3 milyar dolar civarında doğrudan yatırım gerçekleştirdiler. Bugün itibariyle Türk firmalarının Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yatırımı da 4,6 milyar doları geçti. ABD Ticaret Odası üyelerinin ülkemizdeki güncel yatırım değerinin de 50 milyar doları aştığını görüyoruz. 2017 sonu itibarı ile ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi 20 milyar doların üzerine çıktı. Amerika'ya olan ihracatımız 8,7 milyar dolarken, ithalatımız 12 milyar seviyesindedir.

Bu rakamlarla Amerika Birleşik Devletleri, ihracatımızda beşinci sırada, ithalatımızda ise dördüncü sırada yer alıyor. Görüldüğü gibi, ülkelerimiz arasındaki ticaret dengesi Amerika'nın lehine, Türkiye'nin aleyhinedir. Bu tabloya rağmen, Amerikan yönetimi Türkiye menşeli bazı ürünlerine karşı korumacı adımlar atmış, ek gümrük vergileri getirmiştir.

Trump yönetiminin, genel olarak siyasi hedeflerine ticari konuları araç olarak kullanarak ulaşmak istemesi, ekonomik iş birliğimizin ilerlemesinin önündeki engellerden birisidir. Ülkemiz için iki kat artırılan demir-çelik vergileri, yaptırımlar, soruşturmalar ve tabii ki kur hareketleri, mevcut yönetimin ülkemizi hedef alan adımlarından bazılarıdır. Tüm bunlara rağmen, Amerika ile olan siyasi ve ticari ilişkilerimizin geleceğine umutla bakıyoruz.

"Savaşın bilhassa ticaret savaşlarının kazananı yoktur"

Tarih bize şunu açık ve net bir şekilde göstermiştir. Savaşın, bilhassa ticaret savaşlarının kazananı yoktur. Tek taraflı alınan her karar mukabili ile karşılık bulur. Bu tavır, hem ticari hem siyasi alanda kaybet-kaybet denkleminin oluşmasını sağlayacaktır. Halbuki biz hep kazan-kazan ilkesinden yanayız. Geldiğimiz noktada, uzun yıllar süren diplomatik müzakerelerle elde edilen uluslararası ticaret rejiminin geleceği tehlike altına girmiştir. Özellikle de dünyanın en büyük üç ekonomisi olan ABD, Avrupa Birliği ve Çin arasındaki ticaret savaşı, sadece bu ekonomilerle sınırlı kalmayacak, herkesi etkileyecektir. Nitekim bunun menfi yansımaları, Afrika ve gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere birçok bölgede hissedilmeye başlanmıştır.

Türkiye uzun yıllar ticaret açığı veren ülke oldu. Buna rağmen biz hiçbir zaman uluslararası ticaret rejimini hiçe sayarak, tek taraflı kararlar alıp korumacılığa başvurmadık. Açığımızı yeni pazarlar bularak, ekonomimizin etkinliğini ve verimliliğini artırarak çözmenin çabası içinde olduk. Ticari meselelerimizi tehdit diline itibar etmeden, diyalog ve kazan-kazan anlayışı ile çözmeye çalışıyoruz. Ortada bir haksızlık varsa, bunun Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde çözülmesi esas olmalıdır. Bu anlayışla biz de ülkemize karşı uygulanan kısıtlamalara karşı haklarımızı Dünya Ticaret Örgütü nezdinde arıyoruz.

"Kuzey Suriye’ye Amerika’dan gelen mühimmat ne kadar biliyor musunuz?"

Türkiye, Suriye ve Irak kaynaklı mülteci akını karşısında sınırlarını kapatmak yerine, 3,5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaptı. Eğitimden sağlığa varıncaya kadar, giyiminden kuşamına varıncaya kadar bu insanlara biz bakıyoruz. Avrupa Birliği 3+3 milyar avro destek vereceğini söyledi. Peki verdi mi? 1,7 milyar avro verdi. BM Mülteciler Komiserliği verdi mi? 520 milyon dolar. Bizim harcadığımız 32 miyar dolar. Fazlası var azı yok. Verseler de vermeseler de biz bu varil bombalarından kaçan, ölümlerden kaçanları koruyacağız. Benim içim yanıyor, 81 milyonun şu anda Cumhurbaşkanı olarak, İslam işbirliği Teşkilatının Başkanı olarak...

Şurada Kuzey Suriye’ye ne yazık ki Amerika’dan gelen silah, bomba, mühimmat ne kadar biliyor musunuz? 18 bini aşkın tır buraya geldi. 3 bin civarında kargo uçağıyla buraya silah mühimmat geliyor. Nereye geliyor? PYD-YPG. Bir de Suriye’de 22 üs var. Peki bunlar kim için, kime karşı kullanılıyor? Buradaki terör koridorunun ötesinde kim var? Türkiye var. Rusya burada değil, İran burada değil. Bunları söylediğimiz zaman bize farklı muamele ediyorlar. Ama söylemek zorundayız. Eğer söylemezsek, evet haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Dünyanın farklı köşelerinde ihtiyaç sahiplerine yardım hususunda gayrisafi milli hasılaya oranla Türkiye, garip gurebanın yardımına koşan bir numaralı ülke Türkiye’dir.

İdlib krizinde olduğu gibi on binlerce sivilin hayatına mal olacak yeni insani trajedilerin önüne geçmek için yoğun bir küresel barış diplomasisini Rusya ile birlikte yürüttük ve şu an itibariyle de iyi durumdayız. 

Kaynak: TRT Haber, AA

Sıradaki Haber
Bakan Çavuşoğlu: İdlib Mutabakatı, Suriye'de siyasi çözüm için son şanstır
Yükleniyor lütfen bekleyiniz