Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu.
Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmasını da çökerteceklerini belirten Erdoğan, "Bu konuyla ilgili hazırlıklarımızı, planlarımızı, programlarımızı tamamladık. Hatta geçtiğimiz günlerde terör örgütüne yönelik fiili müdahalelerimizi de başlattık. Yakında daha kapsamlı ve etkili operasyonlarla terör örgütünün tepesine tepesine bineceğiz." diye konuştu.
"Dünya kamuoyunun bu DEAŞ oyununu yutmayacağına inanıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "DEAŞ'ın, belli mahfiller tarafından yeniden eğitilen ve bölgeye yayılan elemanları vasıtasıyla adeta hortlatılmaya çalışıldığını biliyoruz. Bölgedeki hedeflere ulaşmak için ayrım gözetmeksizin tüm terör örgütlerini manivela olarak kullanan odak, şimdi bu iğrenç oyunu yeniden sahnelemeye çalışıyor. Ne bölge halkının ne de dünya kamuoyunun bu DEAŞ oyununu yutmayacağına inanıyoruz." ifadesini kullandı.
"Suriye'yi yeniden kana boğmak isteyenlere asla izin vermeyeceğiz"
Erdoğan, "Bir yandan rejimi kışkırtarak, diğer yandan DEAŞ'ı hortlatarak Suriye'yi yeniden kana ve ateşe boğmak isteyenlere asla izin vermeyeceğiz." dedi.
Cuhmurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"Onların gönül dünyalarını doyurmayı ihmal ettiğimizi söyledik"
Geçtiğimiz hafta grup toplantımızın hemen ardından Milli Eğitim Bakanlığımızın 2023 Vizyonu Belgesinin tanıtım toplantısına katıldık. Bu toplantıda Türkiye’nin geçmişte uzun zaman eğitimin insanı geliştiren, tekemmül ettiren değil formatlayan bir mekanizma olarak görülmesinden kaynaklı sorunlar yaşadığını ifade ettik.
Çocuklarımızı zihinlerini bilgiyle doldurarak diploma sahibi yapmanın peşinde koşarken onların gönül dünyalarını doyurmayı ihmal ettiğimizi söyledik. Talim ve terbiyeyi, eğitim ve öğretimi birlikte sağlamadan bu işin üstesinden gelemeyeceğimizi bir kere daha tekrarladık.
"Talim ve terbiye üzerine kurulu bir sistemi hayata geçirmekte kararlıyız"
Bakanlığımızın 18 başlık altında sıralanan strateji hedeflerden oluşan 2023 Eğitim Vizyonunun insandan başlıyor olmasını isabetli bulduğumuzu belirttik. Önümüzdeki dönemde eğitimde, geçmişteki hatalardan ders alan ve gelecekteki ihtiyaçlarımız karşılayacak gerçek anlamda talim ve terbiye üzerine kurulu bir sistemi hayata geçirmekte kararlıyız.
"Sıkıntılı durumu bizzat konunun muhataplarına ifade ettik"
Çarşamba günü, Danıştayımız tarafından düzenlenen bir uluslararası sempozyumda, geçmişten bugüne yargı sistemimiz ile ilgili görüşlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Özellikle de andımız kararıyla yargıda ortaya çıkan ve hiç de masum bulmadığımız sıkıntılı durumu bizzat konunun muhataplarına ifade ettik.
"31 Mart 2019 seçimleriyle ilgili adımlarımızı atmaya başlıyoruz"
Cuma günü genişletilmiş il başkanları toplantımızda teşkilatımızla bir araya geldik. Genel merkezimizdeki hazırlıklar da devam ediyor YSK da takvimi yavaş yavaş oluşturmaya başladı. İnşallah yakında 31 Mart 2019 seçimleriyle ilgili adımlarımızı atmaya başlıyoruz.
Cuma akşamı Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nin mezuniyet törenine katılarak 3253’ü Jandarma Genel Komutanlığı, 98’i Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, toplam 3351 astsubayımızı görev yerlerine uğurladık.
"İstanbul’da tarihi bir zirveye ev sahipliği yaptık"
Cumartesi günü İstanbul’da tarihi bir zirveye ev sahipliği yaptık. Türkiye, Fransa ve Rusya Cumhurbaşkanları ile Almanya Şansölyesi’nin katılımıyla gerçekleşen bu zirvede Suriye meselesinde gelinen yeri ve atılacak adımları konuştuk. Zirveye katılan liderlerle ikili görüşmelerde ağırlıklı olarak Cemal Kaşıkçı konusunu ele aldık. Onların sordukları soru oldu, onların şu ana kadar bilmedikleri birçok konuyu kendilerine ifade etme fırsatını buldum. Hepimizin katıldığı zirve toplantısının ardından hem bir bildiri yayınladık.
"Cumhuriyetimizin 95. yıldönümünü gerçek manada kutladık"
Pazartesi günü yani dün ise, iki tarihi anı birlikte yaşadık. Cumhuriyetimizin 95. yıldönümünü, Cumhuriyetimize yakışan bir eserin açılışıyla, gerçek manada kutladığımıza inanıyorum. Bu vesileyle bir kez daha milletimizin Cumhuriyet Bayramını tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Cumhuriyetimizin 95. yıl dönümünü, Cumhuriyetimize yakışan bir eserin açılışıyla gerçek manada kutladığımıza inanıyorum.https://t.co/8lyKaMfPXv pic.twitter.com/lQXYWeLEAh
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 30 Ekim 2018
Malazgirt’ten bugüne bu topraklarımızın vatanımız haline gelmesi ve bu şekilde devam etmesi uğrunda mücadele eden tüm gazilerimiz, şehitlerimizi, devlet büyüklerimizi hürmetle yad ediyorum. Halen ülkemizin ve milletimizin bekası için gece gündüz çalışan, mücadele eden, gerektiğinde hayatlarını feda eden tüm kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Sınırlarımız içinde veya dışında, nerede olursa olsun, kalbi vatan sevgisiyle dolu bir şekilde görevini ifa eden tüm güvenlik güçlerimize başarılar diliyorum.
"Biz Cumhuriyetimizi lafla değil icraatla kutluyoruz"
Cumhuriyet Bayramı törenlerinin sabahki bölümlerini Ankara’da gerçekleştirdikten sonra İstanbul’a geçtik ve tarihi bir törene katıldık.
Dün dünyanın en büyüklerinden biri olan İstanbul Havalimanımızı resmen hizmete açtık.
Görüldüğü gibi biz Cumhuriyetimizi lafla değil icraatla kutluyoruz. Öyle bir kutlama ki günübirlik değil inşallah bundan sonra yıllarca bu kutlama zaten devam edecek. Her uçuşta, her inişte… Burası 29 Ekim 95. yıldönümünde açılmıştı denilecek. Her yıl verdiğimiz Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu da yeni havalimanımızda gerçekleştirdik.
Bunu bahane edip gelmeyenler de oldu ayrı mesele. Neymiş, Cumhuriyet Bayramının bu tür resepsiyonları sadece Ankara’da kutlanırmış. Bu nasıl anlayıştır? Sen yeter ki gönlünü bu işe ver. Ama sende gönül olmadıktan sonra bahane bulmak kolay.
"Havalimanımız artık dünyada en önemli hatlardan birisi olacaktır"
Cumhuriyet tarihimizin en büyük yatırımlarından olan bu havalimanımızın ülkemize, milletimize, bölgemize ve tüm dünyaya bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Çünkü bizim bu havalimanımız artık dünyada en önemli hatlardan birisi olacaktır. İnşallah burası adeta bir merkez. Buradan dünyaya dağılımlar olacak. Dost ve kardeş ülkelerden 9 cumhurbaşkanı, 2 başbakan, 1 meclis başkanı, 3 başbakan yardımcısı ve 35 bakan ile 8 uluslararası kuruluş temsilcisi açılış törenine katılarak bu mutlu günümüzü bizimle paylaştılar. Kendilerine buradan en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
"Türkiye hava ulaşımında ve lojistikte de en üst lige çıkmıştır"
İsmini İstanbul Havalimanı olarak koyduğumuz bu dev eserle birlikte Türkiye sadece transit merkez konumunu güçlendirmekle kalmamış, hava ulaşımında ve lojistikte de en üst lige çıkmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsmini “İstanbul Havalimanı” olarak koyduğumuz bu dev eserle birlikte Türkiye, hava ulaşımı ve lojistikte en üst lige çıkmıştır.https://t.co/8lyKaLYf5X pic.twitter.com/MxYJDMvx9M
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 30 Ekim 2018
Bildiğiniz gibi Yeşilköy’deki havalimanımızın statüsü aynı isimle devam edecektir. Ülkemizin en önemli markası İstanbul’un ismini en yalın haliyle yeni havalimanımızda da kullanarak 2023 ve sonrasındaki hedeflerimize uygun bir adım attığımıza inanıyorum. Bu havalimanının ihalesi 2013 yılında yapılmış, inşasına da 2015 Mayıs’ında başlanmıştı.
Dikkat edin 42 ayda burası bitti. Bize yakışan bu, AK Parti iktidarına yakışan bu. İşte Berlin, 2006’da temel attı, Berlin Havalimanı hala devam ediyor ve şimdi Almanlar kendi gazetelerinden burada ‘3 kat dört kat büyük olan İstanbul Havalimanı bitti, Berlin ne halde’ diyorlar.
"Burada havalimanı olmaz diyenler bu havalimanının olduğunu gördüler"
Biz inandık, azmettik, hamdolsun burada havalimanı olmaz diyenler bu havalimanının olduğunu gördüler ve değerli kardeşlerim ‘burası yumuşak zemindir, burada havalimanı olmaz’ diye bahane uyduranlar havalimanının nasıl olduğunu gördüler ve görecekler. Dün 2 pisti hayata geçirdik. Diğer pistlerin inşası da devam ediyor. İnşallah ilk etabı 90 milyon yolcu kapasiteli olan bu havalimanımızı 150 milyona, hatta ihtiyaca göre 200 milyona kadar çıkarabileceğiz.
"Tüm etaplar tamamlandığında pist sayısı 6’ya çıkacaktır"
Havalimanı 76 buçuk milyon metrekarelik bir alana kurulmuştur. Şu anda 2 pistle başladı. Yakında pist sayısı 3’e, tüm etaplar tamamlandığında pist sayısı 6’ya çıkacaktır. Havalimanımız, 2 milyon metrekareyi bulacak kapalı alanı, 6 buçuk milyon metrekare apron büyüklüğü, raylı sistemi, terminalleri, kapalı ve açık otoparkları, destek birimleri, sosyal tesisleri ve diğer üniteleriyle gerçekten iftihar verici bir eserdir.
Her alanda son teknolojiyle donatılmış, kendi enerjisini üreten, engelsiz bir proje olan havalimanımız 120 bin kişilik bir istihdama da vesile olacaktır. Daha sonraki yıllarda bu rakam 225 bin kişiye kadar yükselecektir. Havalimanının toplam yatırım bedeli 10 milyar 247 milyon eurodur. Sözleşme süresince devlete ödenecek kira bedeli 22 milyar 152 milyon eurodur.
"32,4 milyar euroluk ekonomik büyüklüğü ülkemize kazandırdı"
Havalimanımız sadece bu iki kalemde vergiler hariç toplam 32,4 milyar euroluk ekonomik büyüklüğü ülkemize kazandırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Havalimanımız toplam 32,4 milyar euroluk ekonomik büyüklüğü ülkemize kazandırdı.https://t.co/8lyKaLYf5X pic.twitter.com/jpETiGBQrW
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 30 Ekim 2018
Tek projede, tek kalemde… Türkiye bu, AK Parti iktidarı bu… Bunları biz böyle yaptık, bugünlere böyle geldik. Ama ana muhalefetin başındakilerin böyle bir anlayışı, mantığı yok. Bunlar bir defa böyle bir bütçe mantığından, böyle bir gelirlerin çeşitlendirilmesi, yatırımların çeşitlendirilmesi, bu tür şeylerden anlamazlar. Bunlar sadece kurusıkı atarlar. Bizde bu yok.
Bu dev eserin tüm aşamalarında emeği geçen, katkısı olan kurumlarımıza, beş ortaklı bu firmalarımıza, özellikle tabii burada emeği geçen mimarından mühendisine kadar tüm işçilere şahsım, milletim adına çok teşekkür ediyorum. Tabii burada beşli bir konsorsiyum kurulu söz konusu. Cengiz Holding, LİMAK, Kalyon, Kolin ve bir de beşinci firma olarak MNG. Bu beş firma hakikaten burada el ele veriler, omuz omuza verdiler, acaba diyenlere o fırsatı vermediler, bu işi bitirdiler.
"Yeni havalimanımız birkaç ay içinde tam kapasiteyle faaliyete geçecek"
İç ve dış hatlarda sembolik uçuşlar hemen başlayacak ancak Atatürk Havalimanının buraya taşınma işlemi yılbaşına kadar sürecek. Dolayısıyla yeni havalimanımız birkaç ay içinde tam kapasiteyle faaliyete geçecek. Bizim için 29 Ekim diğer milli bayramlarımız gibi mutlaka anlamına uygun şekilde yad edilmesi gereken önemli bir gündür.
“Biz bunlara salon cumhuriyetçisi, gardırop Atatürkçüsü diyoruz”
Ülkemizde yıllarca milletimizin pek çok ortak değeri gibi Gazi Mustafa Kemal'i, Cumhuriyet Bayramımızı, Zafer Bayramımızı da kendi tekellerine almaya çalışan biliyorsunuz bir kesim var. Bu kesimin ne Cumhuriyet'e, ne milletimize, ne ülkemize en küçük bir faydalarının dokunduğu, en küçük bir hizmetlerinin geçtiği vaki değildir. Tam tersine ülkenin ve milletin hayrına atılan ne adım varsa hepsine de karşı çıkmış, hepsini de engellemeye çalışmışlardır. Biz bunlara salon cumhuriyetçisi, gardırop Atatürkçüsü diyoruz. Yıllarca cumhur ile Cumhuriyet'i, Gazi ile Atatürk'ü birbirinden uzaklaştırarak gizli iktidarlarını korumaya çalışan bu kafa, sözleri ve eylemleriyle de milletimizi hep aşağılamışlardır.
“Sadece şekilden ibaret batıcılığa mahkum etmek istediler”
Bu zihniyet, milleti tarihinden, medeniyetinden, kültüründen özellikle kopartarak kimliksiz, kişiliksiz, sadece şekilden ibaret bir batıcılığa mahkum etmek istedi. Ezandan başörtüsüne kadar milletimizin tüm değerleriyle uğraşmalarının sebebi de budur. 1960 darbesinin de 1980 darbesinin de 28 Şubat mücadelesinin de benzeri diğer girişimlerin de gerisinde hep bu baskıcı, bu dikta heveslisi jakoben kafa vardır.
CHP bu zihniyetin siyasetteki en önemli temsilcisidir. Bürokraside, iş dünyasında, sivil toplum kuruluşları içinde de bu kesimin uzun süre ciddi ağırlığı ve etkisi olmuştur. Bunlar Atatürk'ün ismini ve resmini pullardan çıkarmadılar mı, Türk parasından çıkarmadılar mı? Sınıflardan tabloları kaldırmadılar mı? İşte onlar bunlardı. Yerine kimi koydular? İnönü'yü koydular.
Bunları anlatmaya mecburuz, niye? Çünkü hafızayı beşer nisyan ile malul. Bu genç nesil bunu bilmez ama Bay Kemal bilir. Hadi bunu nereye koyacaksın Bay Kemal? Hadi izah et bakalım. Bir taraftan 'Atatürkçüyüm' diyeceksin öbür taraftan da pulda, parada, sınıflardaki, devlet resmi dairelerdeki bütün Atatürk'e ait tabloları kaldıran sizdiniz, siz. Bunları biliyoruz.
Bunları anlatacağız, anlatacağız, CHP'nin o kirli yüzünü herkesin bilmesi lazım, o gerçek yüzünü herkesin bilmesi lazım. Bilecekler ki bu genç nesil bunu yutmasın, ondan sonra onlar da hesabını sorsun. Bu adım onun için çok önemli. Cumhuriyet kavramını istismar ettikleri kadar icraat ortaya koysalar herhalde Türkiye bugün bambaşka bir yerde olurdu.
“Meydanı bu kifayetsizlere bırakmadık”
Türkiye'nin 1950'lerde başlattığı hamleyi 1960'ta kesenler, 1990'lı yıllarda önüne gelen fırsatları 28 Şubat kafasıyla heba edenler, 17 yıldır bizimle uğraşıyor. 15 Temmuz darbe girişiminin, amacı ve gerisindeki güçler itibarıyla Türkiye'deki diğer darbelerden hiçbir farkı yoktur. Sadece onlardan daha sinsi ve alçakça yöntemlerle yapılmıştır. Hamdolsun milletimizin desteğiyle meydanı bu kifayetsizlere bırakmadık. İşte bu zihniyetin, İstanbul Havalimanı'mızın açılışını 29 Ekim'de yapmamızı ve bu vesileyle Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu'nu havalimanında veriyor olmamızı eleştirdiğini görüyoruz. Vah zavallılar. Sen yap da nerede yaparsan yap.
Danıştay’ın öğrenci andı kararı
Aynı şekilde andımız tartışması üzerinden bizim ülkemize ve milletimize mensubiyetimizi sorgulamaya cüret ediyorlar. Tabii bu salon cumhuriyetçilerine, bizim 2023 hedeflerimizle müşahhas hale getirdiğimiz eser cumhuriyeti, hizmet cumhuriyeti çok yabancı geliyor. Öyle ki bunlar bölgemizde Türkiye ile rekabet halinde olan çevrelerin kullandıkları ne malzeme varsa hepsini de alıyor, aynı iddiaları bize karşı tekrarlıyorlar. Güya artık geride kalmış bir tartışma olan ant meselesini köpürterek de milletimizle aramıza nifak sokacaklarını sanıyorlar. 2015, bu iş çıktı. 2015'ten bugüne neredeydiniz? Ancak bunu yaparken kendilerini gerçekten gülünç hatta trajikomik durumlara düşürüyorlar.
"Tek andımız İstiklal Marşı'mızdır"
Son günlerde "kara önlükler giyerek sokaklara dökülen koca koca adamlar" görüyorum. Bu durum garibime gidiyor. Ant metni okuyacağım derken saçmalayıp, çocukların önünde rezil duruma düşenlere şahit olduk. Bizim cumhuriyetçiliğimizin ölçüsü bu ülkeye ve millete yaptığımız hizmetlerdir, kazandırdığımız eserlerdir. Bizim Atatürk'e olan saygımızın ölçüsü, İstiklal Harbi'mizin Başkomutanı ve tarihi süreklilik içinde taze bir nefes olarak gördüğümüz yeni devletimizin kurucusu olmasıdır. Bizim Türklüğümüzün ölçüsü tek parti devrinden kalma bir metin değil, milletimizin gönlündeki yerimizdir.
Ta Moğolistan'da, oradaki o bütün harabe haline gelmiş olan yerleri ayağa kaldıran biziz biz. Daha önce de söylediğimiz gibi bizim tek andımız İstiklal Marşı'mızdır. Bundan tavizimiz yok. Her tarihi süreç gibi cumhuriyetimizin ilk döneminde de doğrusu yanlışı, eksiği fazlası olabilir. Daha iyiye, daha güzele ulaşmak için bunların muhasebesini yapmak başka bir şeydir, körü körüne tabi olmak veya körü körüne husumet beslemek başka bir şeydir. Biz bu iki yanlışa da sapmadık, sapmayacağız. Türkiye'ye ve Türk milletine hizmet etmek için ne gerekiyorsa onu yapacak, o yoldan gideceğiz.
"Bu meseleyi çözmeden geleceğimize güvenle bakamayız"
Suriye meselesinde Türkiye’nin yakın geleceği bakımından kritik dönem sürüyor. Bu meseleyi çözmeden geleceğimize güvenle bakamayız. Ülkemize yönelik asırlık niyetlerin prova sahası haline dönüşen Suriye'de yeniden istikrarı, güveni, huzuru sağlamak kendi çıkarlarımızla birlikte kardeşlerimize karşı vefamızın da bir gereğidir.
Türkiye’nin Suriye'nin toprak bütünlüğüne, Suriye halkının kendi kendini yönetme ve kendi geleceğini belirleme hakkına saygısı konusunda en küçük bir şüphem yok.
Bu anlayışla çok uzun bir süre Suriye'deki krizin, ülkenin kendi dinamikleriyle çözülmesini temenni ettik, ancak bir süre özellikle bölgemizle ve hatta ülkemizle ilgili planları, hevesleri olan herkesin elinin Suriye'nin içinde olduğunu gördük. Sadece bu kadarla kalınmadı, sınırlarımız ötesindeki terör örgütleri ülkemiz topraklarına yönelik saldırılara başladı. Kimi sınır hattımızda tacizler, kimi de büyük şehirlerimizde canlı bomba saldırıları şeklinde süren bu terör eylemleri karşısında elimiz kolumuz bağlı bir şekilde beklememiz herhalde düşünülmezdi.
"DEAŞ ve PYD'ye büyük darbe vurduk"
15 Temmuz darbe girişiminin gerisindeki amaçlardan birinin de Türkiye'yi, Suriye ve Irak üzerinden yürütülen bu büyük proje karşısında pasif duruma düşürmekti.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarını başarıyla gerçekleştirdik. Bu operasyonlarla bölgenin eli kanlı iki terör örgütüne, DEAŞ ve PYD'ye gerçekten çok büyük darbeler vurduk. Bu harekatların gerek icrasında gerekse sonrasında gösterdiğimiz özen ve bölge halkının ülkemize dönük teveccühleri, Türkiye'nin niyetleriyle ilgili uzun süredir tedavülde olan ithamları boşa çıkardı. Hem uluslararası toplum hem de Arap kardeşlerimiz ülkemizin hangi amaçla oraya gittiğini gayet iyi anladı.
Türkiye, son olarak İdlib'de büyük bir insani kriz yaşanmasının önüne geçerek, Suriye halkının gerçek manada yanında olduğunu bir kez daha ispatladı. Bütün bu süreçleri büyük ölçüde Rusya’ya birlikte yürüttük. İstanbul'da gerçekleştirilen 4'lü zirveyle bu uzlaşma zeminini genişletme yolunda önemli bir adım attık.
"Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmasını çökerteceğiz"
Zirvenin ardından yapılan basın toplantısında, Suriye krizinin bu derece trajik bir hale dönüşmesinde uluslararası toplumun meseleye yeterince sahip çıkmamasının önemli rolü bulunduğunu söyledim.
Cenevre ve Astana'da attığımız adımları bu zirveyle daha farklı bir zemine taşımış oluyoruz. Bundan sonra Suriye meselesinde uluslararası toplumun daha güçlü bir duruş sergilemesini temin edeceğiz. Diğer yandan DEAŞ'ın, belli mahfiller tarafından yeniden eğitilen ve bölgeye yayılan elemanları vasıtasıyla adeta hortlatılmaya çalışıldığını biliyoruz. Bölgedeki hedeflerine ulaşmak için ayrım gözetmeksizin tüm terör örgütlerini manivela olarak kullanan bir odak, şimdi bu iğrenç oyunu yeniden sahnelemeye çalışıyor.
Ne bölge halkının ne de dünya kamuoyunun bu DEAŞ oyununu yutmayacağına inanıyoruz. Bir yandan rejimi kışkırtarak diğer yandan DEAŞ'ı hortlatarak önce İdlib'i, sonra tüm Suriye'yi yeniden kana ve ateşe boğmak isteyenlere asla izin vermeyeceğiz. Sadece bununla kalmayacak, Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmasını da çökerteceğiz. Bu konuyla ilgili hazırlıklarımızı, planlarımızı, programlarımızı tamamladık. Hatta geçtiğimiz günlerde terör örgütüne yönelik fiili müdahalelerimizi de başlattık. Yakında daha kapsamlı ve etkili operasyonlarla terör örgütünün tepesine tepesine bineceğiz.
2 askerin kötü hava koşulları nedeniyle şehit olması
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu sabah konunun detaylarını basın mensuplarıyla paylaştı. Dedem de Sarıkamış’ta tüfeğine sarılmış vaziyette donarak öldü. Şehadetin içerisinde kurşunla şehadete yürümek de var, donarak şehadete yürümek de var. Şu anda askerimizin bütün bu noktadaki teçhizatı; elbisesinden uyku tulumuna, yiyeceğine, giyeceğine, postallarına kadar hepsi dünyadaki en modern ordulardaki malzemelerdir.
Sen bilmeden ne anlatıyorsun? 'Buralardan birkaç oy alayım' diye milleti niye aldatmaya çalışıyorsun? Dürüst ol be dürüst ol. Bu ülkeyi, bu devleti küçümsemeye hakkın yok. Ama senin şehadet diye bir anlayışın yok. Şehitlerimizin aileleri ne düşünüyor, sen ne düşünüyorsun. Hepsi inanmışlar şehadete ama sende bu yok. Zaten bittin, gidiyorsun. Bir şey yapamayacaksın.
Dürüst ol ve şehitlerimiz üzerinden rant elde etmeye çalışma. Sen, 15 Temmuz gecesi de tankların gölgesinde kaçarak Bakırköy Belediyesine sığınan adamsın. Senin karakterini artık biz biliyoruz. Çünkü bunlar cibilliyet meselesi. Seni iyi tanıyoruz. Bu millet, seni her geçen gün daha iyi tanıyor. İnşallah 31 Mart bu yürüyüşün sonu olacak. CHP de millet de senden kurtulacak.
"Biz Hakk'a teslimiz, halkımıza da güveniyoruz"
Türkiye'nin terör örgütlerine karşı duruşu, dünya ülkeleri tarafından her geçen gün daha da takdir topluyor.
Türkiye olarak askeri, jandarması, polisi ve güvenlik korucusu ile daha da güçlenerek bu yola devam ediyoruz. Terörle mücadelede kat edilen mesafe daha da artacak. Artık operasyonlar pek çok ülkenin desteği alınarak yürütüldüğü bir konumda.
Erzurumlu Hakkı Hazretlerinin söylediği gibi 'Hak şerleri hayreyler, zannetme ki gayreyler, arif anı seyreyler, Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler'. Biz Hakk'a teslimiz, halkımıza da güveniyoruz. Gerisi sadece zaman ve zemin meselesidir.
"Milletimizin gönlüne giremezsek seçim sandığından ne çıktığının bir önemi kalmaz"
31 Mart’ta bir kez daha milletin karşısına çıkacağız, yapılacak projeler için destek talebinde bulunacağız. AK Parti, gücünü sadece milletin desteğinden alıyor. 31 Mart seçimlerinde de mümkün olan en yüksek oy oranıyla çıkmak zorundayız. Geçmişte en küçük bir belirsizlik havasında dahi kendi köşesinde oturuyormuş gibi gözükenlerin nasıl pençelerini çıkartıp üzerimize saldırmaya hazırlandıklarına defalarca şahit olduk. İçeride siyasi rövanş hırsıyla, dışarıda ülkemize diz çökertme hevesiyle yanıp tutuşanların hezeyanlarını asla unutmadık, unutmayacağız. Bunun için Türkiye'nin de AK Parti'nin de bırakın gerilemeyi, durmaya, duraksamaya hakkı yoktur. Mahalli seçimler için hazırlanacak tüm arkadaşlarımızın meseleye bu şuurla yaklaşması gerekiyor. Büyük ve güçlü Türkiye sevdası olduğunun bilinciyle hareket etmeli, seçimlere dört elle sarılmalıyız.
Milletimizin gönlüne giremezsek seçim sandığından ne çıktığının bir önemi kalmaz. Milletiyle irtibatı kalmamış bir siyasetçi, sonbaharda dalından kopmuş bir yaprak gibidir. Nereye savrulursa savrulsun, akıbeti çürüyüp gitmektir. Bize AK Parti'nin sırtında kendine ikbal arayan değil yaşadığı yerde halkıyla bütünleşmiş, onun derdiyle dertlenen, sevinciyle sevinen, yüreğinde hizmet aşkı, kafasında projeleri olan adaylar lazımdır.
İster yürüttüğü göreve yeniden talip olsun ister ilk defa milletin karşısına çıksın, her bir AK Parti adayı bu profile sahip olmalıdır. Şayet bu ölçülere sıkı sıkıya bağlı kalırsak 2019 Mart'ındaki seçimleri Allah'ın izniyle yeni bir rekorla tamamlayabiliriz. Seçim kampanyası konusundaki ilkelerimize riayetsizlik edersek de sonuçtan şikayetçi olma hakkımız yoktur.
Biz ülkemiz ve partimiz için en doğrusu, en hayırlısı neyse onu yapmanın gayreti içinde olacağız. Vakit öyle erken de değil. Şimdiden yoğun çalışmaya başlayacağız. Gece gündüz demeden ana kademe, kadın kolları, gençlik kolları hep birlikte... Unutmayın, 'niyet hayr, akıbet hayr' diyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
“Melih Bey, benim 94’ten beri yol arkadaşım”
Seçim süreci içerisindeyiz. Yerel seçimlerin nasıl yapılacağı, aday adaylıkların nasıl olacağı, bunların hepsi bellidir. Şu andaki adaylık tespitleri, müracaatlar, bunlar bizim yerel yönetimler başkanlığımız tarafından alınıyor ve bu tespitler yapıldıktan sonra da gerekli değerlendirmeleri bizim yerel yönetimlerden sorumlu başkanlığımız yapar. Yani isimler üzerinden bu noktada spekülasyonlara girmeyi doğru bulmuyorum. Melih Bey, benim 94'ten beri yol ve dava arkadaşım. Bu yol ve dava arkadaşlığımızda bugüne kadar beraber geldik. Bundan sonra da beraber gideceğimizi zannediyorum.
Kabine revizyonu iddiası
Medya sürekli bu tür revizyonları yapar, biz de onlardan öğreniriz. Şu anda gündemimizde böyle bir şey söz konusu değil. Bakanlık sayılarımızda aynı şekilde böyle bir şey söz konusu değil. Biz zaten bakanlık sayılarını düşürmek suretiyle yeni bir sistem inşa ettik. Bunu da bu şekilde sürdüreceğiz. Ama bunlar tabi olmaz değil, yeri geldiğinde bu tür şeyler de olabilir. Ama şu an gündemimizde böyle bir şey yok.
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Dün bizim başsavcımız onlara, suçun işlendiği yerin İstanbul olması hesabıyla İstanbul'da da yargılanabileceğini kendilerine ifade etti. Tabi yönelttiği bazı sorular var, daha önce de ifade ettiğim gibi. Bir; gelen 15 kişilik grubu gönderen kim? Yani bir Suudi başsavcısı olarak sizin sorgulamanız lazım, çıkarmanız lazım. İki; bu öldürme olayının, kesinlikle 18 kişinin içinde olduğu bir defa belli... Bunu da sizin çıkarmanız lazım.
Dışişleri Bakanınızın söylediği bir söz var, nedir o? 'Yerli iş birlikçilere teslim ettik.' O zaman bu yerli iş birlikçilere teslim edildiğini de yine gerek Suudi Dışişleri Bakanı gerekse bu 18 kişilik grubun ortaya koyması lazım. Yerli iş birlikçi kimse, bilelim. Bunu da biz çıkartırız. Bu işi böyle ortada bırakamayız. Ortada bırakırsak bizim insanlığa karşı ortak bir borcumuz olur.
Vicdani bir borcumuz olur, bunun altından adalet mekanizmaları olarak da siyaset mekanizmaları olarak da kalkamayız. Artık bunu çözmek gerekiyor, ipe un sermenin anlamı yok. Veyahut da bunun altından birilerini kurtarmanın da anlamı yok.
Kaynak: TRT Haber / AA