Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier tarafından onurlarına verilen akşam yemeğinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Bu ziyaretin ülkelerimiz arasındaki köklü dostluğu yeni bir seviyeye taşıyacağına inanıyorum. Türkiye ile Almanya iki büyük ve güçlü devlettir. Modern tarihte birbirleri ile savaş içerisinde bulunmamışlardır. Birinci Dünya Savaşı'nda aynı safta yer almışlar, kader birliği yapmışlardır.
"Alman şirketlerinin sanayileşmemizdeki rolü büyük"
Almanya'nın milli birliğini sağlamasından hemen sonra başlayan ilişkiler, siyasi, askeri, ekonomik alanlarda hızla gelişmiş derinleşmiştir. Osmanlı ordusunun yeniden yapılandırılması çabaları Alman subayların nezaretinde yürütülmüştür. Keza Alman firmaları Osmanlı'nın son dönemlerinde hayata geçirilen kalkınma hamlelerinde etkin rol oynamış, farklı alanlarda yürütülen ekonomik faaliyetlerin işletmesini üstlenmişlerdir.
1881'de ilk telefon hattının ve 1906'da Dolmabahçe Gazhane'deki ilk enerji santralinin kurulmasında, 1908 yılında Haydarpaşa Garı'nın faaliyete geçmesinde Almanya'nın çok değerli katkıları vardır. Alman şirketlerinin Türkiye'nin 100 yıl öncesine uzanan sanayileşme hamlelerindeki rolü büyüktür.
1857'den bu yana topraklarımızda faaliyet gösteren Simens ilk temsilciliğini 1910 yılında kuran Bosh akla gelen ilk örneklerdir.
Şüphesiz bu projelerden en önemlisi Berlin-Bağdat Demiryolu projesidir. Ülkemizin demiryolu ulaşımında yeni bir atılıma hazırlandığı şu dönemde Almanya ile benzer bir vizyonu tekrar ortaya koyacağımızı düşünüyorum.
Köklü ilişkilerimiz kültür ve eğitim alanlarında da kendisini gösteriyor. Geçtiğimiz haftalarda 150. kuruluş yıldönümünü kutlayan İstanbul Alman lisemiz iki ülke arasındaki işbirliğinin sembolüdür. Ayrıca 2013 yılında eğitime başlayan Türk Alman Üniversitesi bu alanda ilişkilerimizi taçlandıran binlerce Türk ve Alman öğrencinin yanı sıra uluslararası öğrencilerin de eğitim gördüğü önemli bir müessese haline gelmiştir.
Uzun bir geçmişe dayalı ilişkilerimizin siyasi, askeri, ekonomik, kültürel, sosyal alanların tamamında geliştiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Böyle geniş bir gündem içerisinde zaman zaman görüş ayrılıkları olması doğaldır. Mesele bu fikir farklılıklarını karşılıklı saygı, diyalog ve diplomasinin imkanlarını kullanarak aşabilmektir.
Bir Alman atasözünün dediği gibi, düşmek suç değildir düşüp kalmak suçtur. İlişkilerimizi görüş farklılıklarımızı değil müştereklerimizi ön plana çıkartarak sürdürmeliyiz.
Türkiye ve Almanya bu başarıyı defalarca göstermiş ülkelerdir. Son dönemde yaşanan bazı sıkıntıları bu anlayış çerçevesinde tamamen geride bıraktığımıza inanıyorum. Zira Almanya, Türkiye'nin tarihi ilişkileri yanında halen pek çok uluslararası platformda müttefiki yakın çalışma arkadaşı ve ortağıdır.
"Pek çok konuda Almanya ile aynı hassasiyete sahibiz"
Uluslararası meseleler karşısında ülkelerimiz daima istişare içinde olarak ortaklık ruhu içerisinde birlikte hareket etmişlerdir. Suriye krizi ve düzensiz göç meselesi başta olmak üzere pek çok konuda Almanya ile aynı hassasiyetlere sahip olduğumuzu düşünüyorum. Alman makamları Türk milletinin zulümden kaçan Suriyeli komşularına sahip çıkmasını, ekmeğini bölüşmesini daima takdir ettiler. Biz de Almanya'nın Suriyeli mazlumlar için Avrupa içerisinde sergilediği dirayetli liderliği memnuniyetle karşıladık.
"Suriye'de yeni göç dalgası olmaması için çalışıyoruz"
Kimi ülkelerin mültecileri dikenli tel örgülere mahkum etmeye çalıştığı bir dönemde Almanya meseleye insani bir bakış açısı ile yaklaşarak Avrupa değerlerinin savunucusu olmuştur. Türkiye ve Almanya'nın bu süreçte insiyatif almaları göçmen krizinin daha büyük boyutlara ulaşmasının önüne geçmiştir. Son İdlib düğümünün çözümünde olduğu gibi Türkiye Suriye'de yeni dramların yeni göç dalgalarının yaşanmaması için çalışmayı sürdürmektedir.
İnşallah önümüzdeki dönemde de aynı dayanışma ruhu içinde hareket edeceğimize inanıyorum.
Ekonomi alanında da Almanya ile çok güçlü ilişkilerimiz bulunuyor. İki ülke arasındaki dış ticaret ve yatırım rakamları da bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. Almanya ülkemizin en büyük ticari ortağıdır. Ülkemizde faaliyet gösteren uluslararası şirketler arasında Almanya ilk sıradadır. Turizmde de ziyaretçi sayısı bakımından Alman dostlarımız ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye ciddi ekonomik potansiyeli olan serbest piyasa ekonomisine ve büyük bir pazara sahiptir.
"Türk ekonomisi sağlam temeller üzerine kuruludur"
Türk ekonomisi sağlam temeller üzerine kuruludur. Hükümetimizin 2002'den bu yana hayata geçirdiği reformlar Türk demokrasisi yanında ekonomisini de güçlendirmiştir. Bu sayede ülkemiz 2008 finans krizini çok rahat bir şekilde atlatmış son 10 yılda ortalama yüzde 5,7 civarında bir ekonomik büyüme kaydetmiştir.
"Uluslararası yatırımlar hükümetimizin ve devletimizin güvencesi altındadır"
Aynı şekilde 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ekonomimiz üzerindeki etkileri son derece sınırlı kalmıştır. Türk milleti birlik beraberlik ve dayanışma içerisinde hareket ederek hem demokrasisine hem de ekonomisine sahip çıkmıştır. Son haftalarda yaşanan spekülatif bazlı dönemsel dalgalanmalarda geçicidir. Aldığımız tedbirler sayesinde bu dalgalanmaların etkisi sınırlı kalmıştır. Uluslararası yatırımlar hükümetimizin ve devletimizin güvencesi altındadır. Uluslararası firmalar ülkemizde hiçbir engelle karşılaşmadan faaliyetlerini rahatça sürdürüyorlar.
Alman firmalarının ülkemizdeki yatırımlarını artırmalarını faaliyetlerine üretimlerine yeni alanlar ekleyerek genişletmelerini arzu ediyoruz. Kota, vergi, ticari yaptırım gibi unsurların siyasi amaçlar doğrultusunda kullanılmasını doğru bulmadığımızı bu noktada belirtmek istiyorum. Bu hususlarda Almanya ile ortak bir tutum içinde olduğumuzu görmek bizleri memnun ediyor.
Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkileri benzersiz kılan bir başka faktörde Almanya'da yaşayan Türk toplumudur. Almanya'nın daveti üzerine ilk kez 1961 yılında bu topraklara çalışmaya gelen ve sayıları 3,5 milyonu bulan Türk toplumu 57 yıldır bu ülkenin kaderine ortaktır. Almanya'nın 2. Dünya Savaşı sonrasında gerçekleştirdiği kalkınma hamlesinde Türkler emekleri ve alın terleri ile büyük bir pay sahibidir.
Türkiye olarak insanlarımızın geleceğini burada Almanya'da görüyoruz. Türk toplumunun Alman komşularıyla barış içinde yaşamaları için her türlü teşviki yapıyoruz. Arzumuz 57 yıldır Almanya'yı kendilerine yurt belleyen insanlarımızın kökleriyle bağlarını koparmadan hiçbir ayrımcılığa maruz bırakılmadan eşit katılım temelinde entegrasyon süreçlerini sürdürmeleridir.
Bu doğrultuda Alman makamlarının çabalarını takdirle karşılıyoruz. Sayın Steinmeier'e Türk-Alman kahve sofrası etkinliği gibi bizzat himaye ettikleri girişimler için de ayrıca teşekkür ediyorum.
"Irkçı akımlara karşı birlikte mücadele etmeliyiz"
Avrupa'nın geleceği ile toplumsal barışını tehdit eden ırkçı, yabancı karşıtı ve İslam düşmanı akımlara karşı el birliği içinde mücadele edeceğimize inanıyorum. Tabi özellikle bir konunun altını çizmeden edemeyeceğim. O da şudur; Sayın Steinmeier'in Türkiye'de tutuklanan Alman vatandaşlar konusunda endişelerini ve aynı zamanda halen tutuklu olan Türk gazeteciler, sendikacılar, hukukçular, aydınlar içinde endişelerini burada şöyle bir açıklığa kavuşturmanın faydalı olacağına inanıyorum.
"Teröristleri korumak gibi bir görevimiz yok"
Görüyorum ki yanlış bir bilgilendirme var. Bu bilgilendirmeyi düzeltmek benim de Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak görevimdir. Heralde teröristleri korumak gibi bir görevimiz yok. Eğer benim ülkemde teröre bulaşıyorsa birileri bu hangi sınıftan olursa olsun bizim hukukumuz onu cezalandırıyorsa yargı makamları da bunun gereğini yapar. Bu Almanya'da da olsa böyledir. Dünyanın bir değişik ülkesinde de olsa böyledir.
Bunları bir kenara bırakmak mümkün değil. Bakın benim ülkemde Avrupa Birliği'nde terör örgütü olarak kabul edilen PKK'nın şu anda Almanya'da binlerce mensubu elini kolunu sallayarak dolaşmaktadır. Yeri geldiği zaman terör örgütünün başının posterleri ile beraber Almanya'nın devasa caddelerinde gösteriler yapmaktadır. Halbuki bunlar yasaktır. Peki bunlara niçin müsaade ediliyor? Yüzlerce binlerce insanımı öldürmüş olan bu insanların elini kolunu burada sallayarak dolaşmaları bu doğrumu?
Aydınlar deniliyor, bu aydınların tanımını yapmak lazım. Gazeteci deniliyor bu gazeteci eğer teröre bulaşmışsa ve Türk yargısı bunu mahkum etmişse bunu savunabilir miyiz? İşte bunlardan bir tanesi de 5 yıl 10 aya mahkum olmuş olan bir güya sözde gazetecidir ve o sözde gazeteci bir boşluktan yararlanarak kaçmış ve Almanya'ya sığınmıştır. Şu anda Almanya'da ve kendisi el üstünde tutulmuştur. Benzer bir şey acaba burada yapılıpta Türkiye'ya kaçmış olsa bakın kendileri bizden 3 tane 5 tane 6 tane gazeteciyi istediler. Bizim buna karşı ne yaptığımız gayet iyi biliyorlar. Biz onların yaptıklarını yapmadık. Yargımız bu konuda elinden geleni yaparak iki tanesinin bir tanesi tutuksuz yargılanmak üzere bir tanesi ise bırakılmıştır. Şu anda benim ülkemden bu şekilde mahkum olmuş olan birisi kaçıp buraya geliyor ve biz kendisini istiyoruz aramızda suçluların iadesi anlaşması olduğu halde bu kişi bize verilmiyor.
"Teröristler Almanya'da elini kolunu sallayarak dolaşıyor"
FETÖ terör örgütü yüzlerce, binlercesi şu anda ne yazık ki Almanya'da elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Biz bunları şimdi konuşmayacak mıyız? Ben aslında bunları bu akşam konuşmak istemezdim fakat sayın Başkan bunları dile getirince ben bunu konuşmak zorunda kaldım. Keşke konuşmaz olaydım. Halbuki bunları biz aramızda konuştuk. Tekrar burada bunları konuşmaya gerek yoktu çünkü bu sofrayı ben bir muhabbet sofrası olarak görüyordum. Bir muhabbet sofrasında da bunlar konuşulmazdı. Tabii Avrupa'nın geleceği ile toplumsal barışını tehdit eden bu tür akımlar bu tür yaklaşımlar ister istemez bizleri de birer demokratik hukuk devleti olarak bu adımları atmaya mecbur etmektedir.
Almanca konuşması yoğun alkış aldı
Misafirperverliğinden ötürü başta Steinmeier olmak üzere tüm Alman dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Atalarımız, "Her şeyin yenisi, dostun ise eskisi makbuldür" derler. Türkiye'den Almanya'ya yaptığımız bu tarihi devlet ziyaretinin köklü Türk-Alman dostluğunu daha da perçinlemesini temenni ediyorum. Soframızı şefreflendirdiğiniz için her birinize teşekkür ediyor ziyaretimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sözlerimi büyük Alman devlet adamı Bismarck’ın sözünü önce Türkçe sonra Almanca olarak ifade etmek istiyor ve böyle noktalamak arzusundayım. "Türklerin ve Almanların bir birilerine sevgileri hiç bir zaman sarsılmayacak kadar köklüdür." "Die Liebe der Türken und Deutschen zueinander ist so alt, dass sie niemals zerbrechen wird."
Kaynak: TRT Haber