Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da gerçekleştirilen 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın son gününde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Dava ve yol arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularımla hasretle muhabbetle selamlıyorum. Cuma akşamı bir araya geldiğimiz dün ve bugün yapılan takdimlerle en verimli şekilde değerlendirdiğimiz veya değerlendirdiğimizi inandığım toplantımızın artık kıtama erdirmiş bulunuyoruz.
İştirakleriniz için büyük AK Parti ailesinin kıymetli birer ferdi olan sizlere gönülden teşekkür ediyorum. Takdimleri, sorumları, analizleri ile toplantımıza katkı sağlayan tüm kardeşlerimi tebrik ediyorum. Toplantımızın icrasında görev alan tüm kardeşlerimize güvenlik görevlilerimize, basın mensuplarımıza, otel personelimize de emekleri, gayretleri için şükranlarımı sunuyorum.
"Dünyamızın her meselesi unutmayalım ki AK Parti'nin meselesidir"
Bu toplantının yeni yasama yılının başlangıcı olması nedeniyle, parti genel merkezimiz, Meclis grubumuz ve kabinemiz arasındaki koordinasyon bakımından da önemli olduğunu düşünüyorum. Üslendiğimiz sorumluluklar itibarıyla Türkiye'nin bölgemizin ve dünyamızın her meselesi unutmayalım ki AK Parti'nin meselesidir. 81 milyon vatandaşımızdan her birinin eğitiminden sağlığına, güvenliğinden istihdamına ve ulaşımına kadar hayatının her alanına ilişkin hizmetleri kendilerine en güzel şekilde sunmakla mükellefiz.
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gücüyle dünyanın saygın devletleri ararısnad yer alması üzerinde bayrağımızın bulunduğu pasaportumuzun onurunun korunması da yine bizim görevimizdir. Bölgemizden başlayarak umudunu bize bağlamış tüm mazlumlara ve mağdurlara sahip çıkmayı el uzatmayı imkanlarımız nispetinde onlara destek olmayı da vazifemiz olarak görüyoruz.
"Bu mukaddes yükün hamalı olmaya talip bir kadroyuz"
AK Parti medeniyetimizin ve tarihimizin kendisine yüklediği işte bu büyük davayı hamdolsun 17 yıldır hep ileriye taşımayı başarmıştır. Üstad Necip Fazıl, hepimizin fikir dünyasının şekillenmesinde çok önemli yeri olan ve çoğumuzun ezbere bildiği Sakarya Şiiri'nde ne diyor, "Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dava hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük. Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya. Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal." Evet biz ne rütbe ne mal derdine düşmeden işte bu mukaddes yükün hamalı olmaya talip bir kadroyuz. Toplantımızın sloganında ne diyoruz? Tevazu, samimiyet ve gayretle önce millet önce memleket. Bizim 17 yıllık yolculuğumuzun özü, özeti işte bu kelimelerdir.
Bu yola birlikte çıktığımız arkadaşlarımızdan pek azı dışında neredeyse tamamının bugün burada aramızda olması imtihanı alnımızın akıyla vermekte olduğumuzun işaretidir. Bir kez daha büyük AK Parti ailesinin her bir ferdine davamıza sadakatleri milletimizin her bir ferdine de vefaları için teşekkür ediyorum.
"Tuzakların, senaryoların, oyunların hepsini boşa çıkardık"
İnsanlar gibi ülkelerde ve partilerde sürekli sınamalara maruz kalırlar. Türkiye ve ülkenin yönetiminden sorumlu AK Parti olarak son yıllarda siyasi, ekonomik ve sosyal pek çok sınama ile karşılaştık. Gün oldu vesayetin kıskacında bizi boğmaya çalıştılar. Gün oldu sokaklarımızı karıştırmak istediler. Gün oldu terör örgütlerini üzerimize saldırdılar. Gün oldu FETÖ ihanet çetesini kullanarak topyekün ülkemizi işgal etmeye kalktılar. Gün oldu sınırlarımız ötesinden üzerimize ateş yağdırdılar. Gün oldu ülkemizi uluslararası alanda tecrit etmeye kalktılar. Hamdolsun milletimizle beraber ülkemizdeki milli ve yerli duruş sahibi kesimlerle bu tuzakların, bu senaryoların, bu oyunların hepsini boşa çıkardık.
Tüm bu süreçte bizi ne karşımızdakilerin cesametleri ne üzerimize salınan piyonların alçaklıkları üzmüştür. Bizi en çok üzen bu ülkede siyasi alternatif konumunda bulunması gereken bir partinin her defasında Türkiye'nin ve Türk milletinin düşmanlarıyla aynı safta yer almış olmasıdır. Yanlış anlaşılmasın bizim sorunumuz asla siyasi muhalefet değil. Muhalefetin muhasebe ve murakabe yönüyle demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu biliyoruz. Bizim sıkıntımız herhangi bir konudaki eksiğimizin varsa yanlışımızın ifade edilmesi de değildir. Biz en kritik dönemlerde düşmanlarımızın safında yer alanlardan onların bize yönelmiş siyasi ve ekonomik silahlarına adeta cephane taşıyanlardan muzdaribiz. Bölücü terör örgütünün güdümündeki HDP'yi bu ilişkisini kesemediği sürece meşru siyasetin bir aktörü olarak görmemiz zaten mümkün değildir. Malesefe bizi üzüntüye gark eden zihniyetin en büyük temsilcisi Ana Muhalefet partisi CHP'dir.
Gezi olaylarında vandallarla mücadele ediyoruz CHP'yi onların yanında buluyoruz. Ülkeyi FETÖ'cülerin tuzaklarından kurtarmak için can pahasına bir mücadeleye girişiyoruz CHP'yi onların saflarında görüyoruz.
Biz gece Atatürk Havalimanı'na iniyoruz meğerse bizden yaklaşık 2,5 saat önce bay Kemal oraya geliyor ve oradan tanklar öncülüğünde bindiriliyor bir otomobile bakırköy belediye başkanının evine gidiyor ve oradan devlete ülkemize yapılan darbeyi kahvesini yudumlayarak izliyor. Ve ondan sonra utanmadan sıkılmadan benim bu işlerle alakam yok diyor. Hepsi kayıtlarda var sen böyle bir adamsın korkaksın ürkeksin ne millisin ne yerlisin.
Bölücü terör örgütünün çukur eylemlerine karşı destansı bir mücadele yürütüyoruz CHP'yi yine karşı cephede buluyoruz. Sınır ötesinde pusuya yatarak ülkemizin huzuruna ve güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütlerinin üzerine yürüyoruz CHP'yi yine karşı safta görüyoruz.
Uluslararası alanda ülkemizin şerefinin haysiyetinin itibarının müdafaası için var gücümüzle çalışıyoruz CHP'yi yine yeminli düşmanlarımızın diliyle bize saldırırken suçüstü yakalıyoruz.
Yaşadığımız son hadisede yine benzer bir durumla karşı karşıya kaldık. Ama artık milletim yutmuyor, şehitlerimizin aileleri artık yutmuyor ve hangi yüzle buraya geldin demeye başladılar.
"Umut cellatlığı yapmanın adı olsa olsa alçaklıktır"
Türkiye ekonomik bağımsızlığına yönelik sistematik bir saldırıya karşı kamusuyla özel sektörüyle tarihi bir mücadele veriyor. Peki Ana Muhalefet partisi ne yapıyor? Her zamanki gibi safını ülkesinin ve milletinin değil karşı tarafın yanında belirleyerek olmadık hezeyanlarla ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Bunun adı muhalefet değildir bunun adı fırsatçılık bile değildir. Milletin geleceğine umutla bakmaya ihtiyaç duyduğu dönemde umut cellatlığı yapmanın adı olsa olsa alçaklıktır.
"Ülkeyi IMF boyunduruğundan kurtardık"
Şahsıma AK Parti hükümetlerinin en çok gurur duyduğum icraatları sorulsa en başta ifade edeceğim hususlardan biri mutlaka ülkemizi IMF boyunduruğundan kurtarmamız olur. Hep söylüyoruz bugün de söyleyeceğim. Biz göreve geldiğimizde unutmayın 23,5 milyar dolar IMF'ye borçla devraldık. 2013'te ne yaptık tamamen sıfırladık. Bunu yapan bay Kemal biz değil miyiz? IMF boyunduruğundan bu ülkeyi kurtaran biz değil miyiz? Peki bu IMF meselesi niye bu kadar önemli? IMF'nin misyonu ödemeler bilançosu bozulmuş ülkelere kredi vermek ve onların sadece mali değil aynı zamanda siyasi yapılarını da dönüştürmektir. Bu misyonu gereği IMF kurumlara veya özel firmalara değil sadece devletlere borç verir.
Davos'ta o zamanki başkanla görüşme yapıyoruz o zamanın maliye bakanı ve Başbakan Yardımcım da yanımda ve kendisine şunu söyledim; Bakın eğer siz siyaseten bizi yönetmek istiyorsanız Türkiye'nin Başbakanı benim bu yönetimi size vermem. Verdiğiniz parayı borcu bizden almak istiyorsanız bizde bu taksitleri tıkır tıkır ödüyor muyuz? Ödüyoruz bitti, bizim sizle ilişkimiz yok daha ileri bir ilişki olamaz. Bundan sonra da sizden borç istemiyoruz. Biz o defteri kapattık. Ve 2013 sıfırladık IMF ile işimiz bitti. Bırakın onu ondan sonra onlar bizden borç istediler. 5 milyar dolar borç istediler. Hatta ben o zamanki arkadaşlara verelim dedim. Baktılar ki çılgın Türkler yine azıttı vazgeçtiler. Türkiye 1960 darbesinin ardından IMF'nin pençesine düşmüş ve AK Parti'ye kadar da kurtulamamıştır. İlk IMF anlaşmasının altında darbe yönetiminin Cemal Gürsel'in onu takip eden dört anlaşmanın altında da devrin CHP Genel Başkanı İnönü'nün imzası vardır bay Kemal bunu da öğren.
"Türkiye, IMF defterini tekrar açmamak üzere kapatmıştır"
IMF ile yaptığımız 19 anlaşmadan Türkiye'nin ne kazandığını bilemiyoruz ama çok ciddi siyasi bedel ödediğimiz bir gerçektir. Biz hükümete geldiğimizde bu 23,5 milyar dolarlık IMF borcunu evet kucağımızda bulduk. Ama yılmadık usanmadık ve bunu ödedik. Ödedik ve nihayet değerli kardeşlerim 2013 Mayısında IMF borcunu sıfırlayıp yarım asrı aşkın bir defteri de kapadık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugün Türkiye, IMF'nin kredi desteğine ve buna bağlı teknik yardımına ihtiyaç duyabileceği seviyenin çok uzağında duruyor. Türkiye, IMF defterini tekrar açmamak üzere kapatmıştır.https://t.co/2WhcNYd9sX pic.twitter.com/qg573JbWkq
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 7 Ekim 2018
Zaten ne olduysa ondan sonra oldu çılgına döndüler. Gezi olayları ile başlayan ve hala devam eden bu dönemde yaşadıklarımızı IMF boyunduruğundan kurtulmamızdan bağımsız kabul etmiyorum. İşte bazı yaptığımız ziyaretlerde birileri bize hala utanmadan sıkılmadan IMF'den size bir destek verelim bunu sağlayalım. Dedik ki bizim böyle birşeyimiz yok biz defteri kapattık. Biz şu anda ülkemize yatırım için arayıştayız. Varsa yatırım yapacak ülkemize biz onların önünü açarız buyursunlar gelsinler yatırımlarını yapsınlar.
Buna devam edeceğiz. Siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığın da bedelinin yüksek olduğunu hep birlikte yaşayarak gördük. IMF'nin bir ülkeyi kıskaca alabilmesi için önce belli şartların oluşması gerekiyor. Bugün Türkiye IMF'nin kredi desteğine ve buna bağlı teknik yardımına ihtiyaç duyabileceği seviyenin hamdolsun çok ama çok uzağında duruyor. Böyle bir durumdayız. Herşeyden önce ekonomik göstergelerimiz diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok iyi bir noktadadır netekim bu sabah Hazine ve Maliye Bakanımız bunları etraflıca anlattı. Özellikle kamu hane halkı, bankalar ve özel sektör borçluluk orunlarında uluslararası kriterlere göre gayet olumlu bir görüntüye sahibiz.
27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkışta gazetecilerin sorularını cevapladı.
Suudi gazeteci Kaşıkçı'nın kaybolması
Beklentim hala iyi niyetli, inşallah arzu etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalmayız. Cumhurbaşkanı olarak takibindeyim, kovalıyorum, buradan çıkacak sonuç neyse onu da dünyaya bizler bildireceğiz. Büyükelçiliğe giriş çıkışlar hepsi inceleniyor. Süratle bir netice alalım istiyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Büyükelçiliğe giriş çıkışlar hepsi inceleniyor. Cemal Kaşıkçı meselesi ile ilgili inşallah arzu etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalmayız.https://t.co/8x92CJIei4 pic.twitter.com/tdwPanD89u
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 7 Ekim 2018
"Cezaevlerini boşaltmak için af çıkarılmaz"
MHP'nin teklifi kendisine aittir. Biz AK Parti olarak nasıl bir teklifle karşısına çıkarız, nereye kadar yaklaşırız, bunların hepsi arkadaşlarımızın çalışmasından sonra ortaya çıkacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: MHP'nin teklifi kendisine aittir. Biz AK Parti olarak nasıl bir teklifle karşısına çıkarız, nereye kadar yaklaşırız, bunların hepsi arkadaşlarımızın çalışmasından sonra ortaya çıkacak.https://t.co/o7MMj8BfF8 pic.twitter.com/lbjv7xl51n
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 7 Ekim 2018
Macaristan'dan döndükten sonra, bizim hukukçu arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalar da var, bu çalışmaların hepsini bütünleştireceğiz, kendilerinden brifing alacağım. Bu brifingler neticesinde nasıl bir yaklaşım ortaya koyacağız bunu açıklayacağız.
Kaynak: TRT Haber