Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hilton İstanbul Bomonti Hotel'de Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Genel Kurulu'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu DEİK'in genel kurulunun ülkemiz, milletimiz, iş adamlarımız ve siz değerli üyelerimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan diliyorum.
İş adamlarımızın DEİK çatısı altında gerçekleştirdiği faaliyetlerine destek oluyoruz.
Ülkemizde iş adamlarımızın meseleleriyle bu kadar yakından ilgilenen ve yurt dışı temaslarında kendilerini bu kadar önde tutan daha önce böyle bir Cumhurbaşkanı oldumu bilmiyorum. Yaptığım tespitlere göre yok. Üstelik iş adamlarımız arasında asla ayrımcılık da yapmadım.
"Üstelik iş adamları arasında asla ayrımcılık yapmadık"
Biz isimlerle, bu isimlerin meşrepleriyle, fikirleriyle, kökenleriyle, siyasi duruşlarıyla ilgilenmiyoruz. Onların sadece Türk iş adamı olması bizim için yeter sebeptir. Bizim için önemli olan önümüze getirilen konunun, ülkemiz için milletimiz için devletimiz için taşıdığı ehemmiyettir. Gerisine teferruat gözüyle bakıyoruz.
İş dünyamızda yakın iş birliği halinde geçirdiğimiz 15 yılda katettiğimiz mesafe ortadadır. Buradaki her bir arkadaşımın yaptıkları işlerin hacmi, şirketlerinin değeri 15 yıl öncesine göre onlarca kat artmıştır. Girişimcilerimiz ve yatırımcılarımız için dün ulaşılmaz gibi gözüken hedefler hamdolsun bugün sadece zaman ve planlama meselesi haline dönüşmüştür.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'yi 1 trilyon dolar dış ticaret, 2 trilyon dolar milli gelir düzeyine çıkartma hedefimiz var. https://t.co/P95G5Incta pic.twitter.com/5jW23Gs7bc
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 21 Nisan 2018
Nitekim ihracatımızın 36 milyar dolardan 160 milyar dolara çıkmasını bu gelişmenin, bu öz güvenin bir neticesi olarak görüyorum ama bizim hedeflerimiz çok daha büyük. Türkiye'yi 1 trilyon dolar dış ticaret, 2 trilyon dolar milli gelir düzeyine çıkartma hedefimiz var. Bu konuda iş dünyamızla eskilerin dediği gibi kavilleştik. İnşallah durmadan, yorulmadan, bıkmadan çalışacak ve 2023 hedeflerimize ulaşacağız.
"Türkiye tarihinin her döneminde cazibe odağı olmuştur"
Türkiye tarihinin her döneminde cazibe odağı olmuş önemini hiç yitirmemiş öyle bir coğrafyanın tam kalbinde yer almıştır. Sadece Avrupa ile Asya ve Afrika kıtalarını değil farklı medeniyetleri farklı kültürleri birleştiren bir konumda bulunuyoruz. Bu bakımdan ülkemizin ekonomik potansiyeli sadece kendi pazarımızla sınırlı değildir. Türkiye merkezli bir ticari girişim bir kaç saatlik uçuşla 30 trilyon milli gelire sahip 1,6 milyar insana ulaşma imkanını elde edebiliyor. Böyle bir ülkede yatırım yapmak kadar cazip birşey olabilir mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 2023 hedeflerimize ulaşmamız için Türkiye'nin mevcut büyüklüğünü 2 kat artırmamız gerekiyor.https://t.co/P95G5Incta pic.twitter.com/dPaqaMNbrh
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 21 Nisan 2018
"Proje bazlı teşvik sistemimizi başlattık"
Sadece 2006 yılından 2017 yılı sonuna kadar Türkiye'ye 180 milyor dolarlık uluslararası doğrudan yatırım gelmiştir. Ama bu da bize yetmiyor. Çünkü hedeflerimiz büyük. Yatırımları daha çok artırmamız gerekiyor. Kendi kaynaklarımızı sonuna kadar kullanacak. Uluslararası yatırımcıları da ülkemize daha çok çekeceğiz. Bu yönde geçtiğimiz haftalarda çok önemli bir adım attık. Proje bazlı teşvik sistemimizi yatırım bedeli 135 milyar lira olan 23 proje ile başlattık.
"Bu teşvik sistemiyle yatırımcılara cazip imkanlar sağlıyoruz"
İhracatımızda 6,3 milyar dolarlık artış, ithalatımızda 12,3 milyar dolarlık azalışa yol açmasını beklediğimiz bu yatırımlar sayesinde 34 bini doğrudan, 134 bini de dolaylı istihdam artışı sağlayacağız. Biliyorsunuz 2023 hedeflerimize ulaşmak için Türkiye'nin mevcut büyüklüğünü yaklaşık 2 kat daha artırmamız gerekiyor. Türkiye'nin bu hedefine ulaşabilmesi için aşması gereken teknik ve psikolojik birtakım engeller var. Yurt içinde ve yurt dışında ekonomimizle ilgili değerlendirmeler yapan kimi çevrelerin önümüze çıkardığı soru işaretlerini etkisiz hale getirmenin yolu; teknoloji ve sermaye konusunda yeni yaklaşımlar geliştirmekten geçiyor.
Yüksek teknoloji yatırımları bunların başında geliyor. Bu yatırımlar aynı zamanda yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin ithalatını azaltarak cari açığımızın iyileşmesine de önemli katkı sağlayacaktır.
"Tüm uluslararası yatırımcıları bu teşvikten faydalanmaya davet ediyorum"
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nden yenilenebilir enerji kaynaklarına, yerli otomobilden savunma sanayine kadar pek çok alanda başlattığımız hamlelerin gerisinde işte bu anlayış vardır. Yüksek teknoloji yatırımlarının çok büyük sermaye çok ciddi kapasite ve bunlarla birlikte yeni ihracat bağlantıları kurmak demek olduğunu elbette biliyoruz. Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi'ni bu ihtiyacı karşılamak üzere geliştirdik. Özellikle 100 milyon doları aşan büyük projeler için uygulayacağımız bu teşvik sistemiyle yatırımcılara gerçekten cazip imkanlar sağlıyoruz. Gümrük Vergisi muafiyetinden makine, teçhizat ve inşaat harcamalarının KDV istisnasına, Kurumlar Vergisi indirimlerine, personel desteğine, finansman katkısına, hatta kamu arazilerinin ücretsiz devrine kadar gerçekten çok önemli teşviklerle yatırımcıların karşısına çıkıyoruz. Sizler aracılığıyla tüm girişimcilerimizi, tüm uluslararası yatırımcıları bu teşviklerden faydalanmak üzere Ekonomi Bakanlığımızla temasa geçmeye davet ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugün yurt dışında yaklaşık 233 milyar dolar varlığı olan bir ülke konumundayız.https://t.co/P95G5Incta pic.twitter.com/mPUO20DmPA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 21 Nisan 2018
"Yurt dışında 233 milyar dolar varlığı olan bir ülkeyiz"
Türkiye hem siyasette hem de ekonomide kendisine bir adım yaklaşana birakınız üç beş adımı adeta koşarak giden bir ülkedir. Bugüne kadar ülkemizde yol yürüyüpte bundan pişman olan kimse yoktur. Özellikle yatırımcıların memnuniyetini gittiğimiz her yerde bizzat kendilerinden dinliyor ve görüyoruz. Buna karşılık son günlerde birileri ısrarla Türkiye'deki kimi firmaların ve iş adamlarının varlıklarını yurt dışına çıkardığı yönünde tecviratlar üretiyor. Biz bugüne kadar hep ülkemizde yapılan yatırımlar kadar kendi iş adamlarımızın yurt dışında gerçekleştirdiği yatırımlarla da iftihar ettik. Bugün yurt dışında yaklaşık 233 milyar dolar varlığı olan bir ülke durumundayız.
'Her kim para kaçırmaya tevessül ederse affetmeyiz'
Afrika'dan Balkanlar'a kadar gittiğimiz her yerde iş adamlarımızın yatırımlarını izliyor destekliyor teşvik ediyoruz. Küresel düzeyde iş yapan bunun için dünyanın dört bir yanında yatırıma girişen ticari markalarımızın her birine bayrak taşıyıcı kuruluşlarımız gözüyle bakıyoruz. Ekonomik büyüklüğümüz arttıkça küresel düzeydeki yatırım trafiğimiz de elbette hızlanacaktır. Bu konuda en küçük bir sorun yoktur. Ancak, her kim işini, ticaretini, yatırımlarını büyütmek, geliştirmek, yaygınlaştırmak için değil de para kaçırmak için böyle bir yola tevessül ediyorsa kimse kusura bakmasın onu da affetmeyiz.
"Netice alamayan arkadaşlarımız varsa işte ben buradayım"
Sadece bizim değil, 81 milyon vatandaşımızın eli, böylesi bir yola tevessül edenlerin hem bu dünyada hem de öteki dünyada yakasında olacaktır. Bu ülkenin ve bu milletin imkanlarıyla büyüyüp gelişen herkese yakışan, kazancını da aynı yolda kullanmaktır. Bir kez daha söylüyorum. Bu sözlerim yurt dışında yatırım yapanlara değil, yurt dışına varlık kaçıranlar varsa onlaradır. Böyle bir davranışın hiçbir makul geçerli izahı olamaz. Çünkü Türkiye'de hiç kimsenin çözülemeyecek sorunu yoktur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu ülkenin ve bu milletin imkanlarıyla büyüyüp gelişen herkese yakışan, kazancını da aynı yolda kullanmaktır. Bir kez daha söylüyorum. Bu sözlerim yurt dışında yatırım yapanlara değil, yurt dışına varlık kaçıranlar varsa onlaradır.https://t.co/P95G5Incta pic.twitter.com/5tiLFGJzWs
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 21 Nisan 2018
Cumhurbaşkanı olarak şahsen, kimliğine bakmaksızın iş adamlarımızın önünü açmanın hep gayreti içinde bulundum. Başbakanımız zaten iş dünyasıyla çok yakın ilişkileri olan bir arkadaşımız. Ekonomi bakanımız bizzat iş dünyasının içinden gelen bir arkadaşımız. Aynı şekilde diğer bakan ve bürokrat arkadaşlarımız daima iş dünyamıza destek olmayı şiyar etmiş bir kadrodur. Yatırım Destek AjansıInı sadece bunun için Başbakanlığım döneminde kurdum. Eğer bir şikayet varsa yatırım destek ajansı vasıtasıyla da bunların direk bana ulaşması mümkündür. Sistemde eksiklikler aksaklıklar, hatta yanlışlar elbette olabilir. Önemli olan bu tür sıkıntıların doğru kanallar üzerinden muhataplarına iletilmesidir. Şayet buna rağmen netice alamayan arkadaşlarımız varsa işte ben buradayım.
"Türkiye'nin en rahat ulaşılabilir Cumhurbaşkanı ben oldum"
Çok toplantılara katılıyorum. İlla makamda olması şart değil. Katıldığım toplantılarda dahi bu tür şikayeti olanlar şurada kapıda ayakta beni yakalasalar orada bile kendilerini dinler gereğini yaparız. Heralde Türkiye'nin en kolay en rahat ulaşılabilir Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhurbaşkanlığı tarihinde ben oldum. Çünkü hemen her gün farklı kesimlerin kamuya açık programlarına katılıyor bu vesileyle çok sayıda kişi ile görüşme konuşma imkanı buluyorum.
Çeşitli iş adamları başta olmak üzere iş dünyamızın temsilcisi durumundaki kuruluşlarla sık sık bir araya geliyorum. Sektörel bazda daha dar kapsamlı görüşmeleri de ihmal etmiyorum. Daha geçen gün TÜRSAB çatısı altında temsil edilen turizmcilerimiz geldiler, kendileriyle oldukça verimli bir görüşme yaptım. Hulaseten bu ülkede iş adamlarımızın dertlerini Cumhurbaşkanı düzeyine kadar her kademede anlatma, çözüm arama imkanları var.
"Burada mesele kazanmak değil kazanılan para ile ne yapıldığıdır"
Doğru iş için destek isteyen herkesin sonuna kadar yanında oldum ve olmaya da devam edeceğim. Bütün bunlara rağmen ülkesini ve devletini karalayarak yurt dışına gidenler çıkabiliyorsa orada başka problem var demektir.
İş yapmak, para kazanmak tesis ve imkan sahibi olmak belli bir noktaya kadar kişisel ihtiyaçlar içindir. Bu aşama geçildikten sonra atılan her adımın ise ülkeye ve millete karşı sorumluluk boyutu vardır. Sadece kazanmak daha çok kazanmak daha çok kazanmak gibi bir fasit dairenin içine giren iş adamı işte bu sorumluluğunun farkında değil demektir. Yanlış anlaşılmasın ama burada mesele para kazanmak değil, kazanılan parayla ne yapıldığıdır. Bunun üzerinde durmamız lazım. Ülkenin yatırıma ihtiyacı olduğu bir dönemde iş adamı parasını yastık edip üstünde uyumayı veya bu anlama gelecek alanlara yönelmeyi tercih ediyorsa, sorumluluklarının farkında olup olmadığını öncelikle bir düşünmesi lazım. Hele hele parasını alıp yurt dışına gidene zaten söyleyecek sözümüz kalmıyor.
Dünyanın hangi büyük ekonomisini incelerseniz inceleyin gerisinde en kritik dönemde ülkesinde en doğru alanda yatırım yapan insanların hikayelerini görürsünüz. Bugün hepsi dünya çapında yıldız olan otomotiv, elektronik, beyaz eşya, gıda, tekstil, petro kimya, metal, turizm markalarının her biri hep böyle dönemde ülkesine ve milletine katkıda bulunmak ideali ile yola çıkan girişimciler tarafından kurulmuştur.
Ben hep söyledim söylüyorum örneğin otomotiv sanayiinde Türkiye'nin bu güne kadar yerli ve milli otomobilini üretememesi kusura bakmayın girişimcilerimizin bu noktadaki hassasiyetinin ne noktada olduğunu çok açık net göstermektedir. İnşallah şimdi artık imza safhasına geldik. Arkadaşlarımız imzalarını atacak. Süratle de ortak şirket kurularak yola çıkılacaktır. Hayırlı uğurlu olur inşallah.
Biz tarihimizden ibret almayı yönetim anlayışımızın merkezine oturtmuş bir siyasi kadroyuz. Bunları gördükten sonra hiçbir iş adamımıza art niyetli yaklaşmamız söz konusu olamaz. Ülkemizin içinden geçtiği sürecin nezaketi tabii ki bizi çok dikkatli hareket etmeye mecbur bırakıyor. Son 4-5 yılda yaşadığımız hadiselerden sonra herhalde kimse bu dikkatli hareket tarzını bize çok görmesin. Bununla birlikte iş dünyamıza bakışımızdaki temel mantığı, yani ön açma ve destek olma anlayışını asla kaybetmedik.
Zaman zaman kulağımıza birilerinin Olağanüstü Hal uygulamasını bahane ederek iş dünyasının yatırım şevkini kırmaya çalıştığı yönünde şikayetler geliyor. Buradaki arkadaşlarımız başta olmak üzere, tüm iş dünyamıza sesleniyorum, Allah aşkına Olağanüstü Hal'in terörle mücadele dışında kullanılması bugüne kadar kesinlikle olmuş mudur?
"OHAL terörle mücadele için kullanılmış bir yoldur"
Buradaki arkadaşlarımız başta olmak üzere, tüm iş dünyamıza sesleniyorum. Allah aşkına Olağanüstü Hal'in terörle mücadele dışında kullanılması bugüne kadar kesinlikle olmuş mudur? 15 yıl önce biz geldiğimizde Türkiye'de Olağanüstü Hal vardı. Şöyle 20 yıl öncesine doğru gidin, grevlerin olduğu o günleri hatırlıyor musunuz? Acaba bu kadar grev neden oluyordu ve bu grevler karşısında Türk sanayisinin ne konuma geldiğini herhalde hatırlıyoruzdur. Ama o günden bugüne eğer bu Olağanüstü Hal olmamış olsaydı, bak işte burada kısa bir süre önce Bursa'da bu tür yollara tevessül etmek isteyenler oldu. Biz nereden istifade ettik? Olağanüstü Hal'den. Biz oradaki yatırımcılarımızın önünü kesmek isteyenlere neyle müdahale ettik? Olağanüstü Hal ile. Anında hemen oradaki grevi durdurduk. Bu terörle mücadele için kullanılmış bir yoldur. Bu bizim girişimcilerimiz, iş adamlarımız için kullanılmış bir yol değil ki. Ama bizim karşımıza, hele hele iş adamlarımız çıkıp da dernekleriyle vesaire 'Olağanüstü Hal kalkması gerekiyor.
"Kusura bakmasınlar gözünün yaşına bakmayız"
Sadece PKK'yı, DEAŞ'ı ve bunun yanında FETÖ gibi terör örgütlerini engelliyor, başka bir şeyi değil. Biz bu mücadelemizi yedinci kez değil, sekiz gerekiyorsa sekiz, dokuz gerekiyorsa dokuz, on gerekiyorsa on, ülkemizin huzuru için bunu yapmaya devam edeceğiz. Çünkü ülkemizin huzuru için buna ihtiyacımız var. Nerede ve ne sebeple olursa olsun her kim iş adamlarımızı bu tür bahanelerle sıkıştırıyor, tehdit ediyor, yönlendiriyorsa lütfen en yakınındaki yetkiliden başlamak üzere, gerekiyorsa şahsıma kadar bu durumu bildirsin, kim yapıyor bunu... Haksız ve mesnetsiz yere böyle bir davranışın içine giren hiç kimsenin adı, sanı, unvanı ne olursa olsun, kusura bakmasınlar gözünün yaşına bakmayız. Çünkü biz bundan çok ders aldık. Bu ülke bunun bedelini çok ağır ödedi. Hala biz bu bedelleri ödemek istemiyoruz.
Hukukun dışında iş yapmaya kalkan veya elindeki yetkileri ve sahip olduğu ilişkileri kumpas kurmak için kullananlardan hesap sormak, bu ülkenin yöneticileri olarak bizlerin boynunun borcudur. Bizim bu makamlarda bulunmamızın bir sebebi de ülkemizi ve milletimizi işte bu tür alçaklardan, bu tür tefecilerden korumaktır.
"Ana muhalefet ısrarla 'Hodri meydan.' diyor"
Erken seçim 24 Haziran tarihinde yapılacak. Seçimlerin normalde 2019'da yapılması planlanıyordu. Şimdi ise buna gitmek, benim için eğer koltuk hırsı olsaydı, burada bayağı kalacaktık. 17-18 ay daha bu makamda kalma imkanımız vardı. Fakat bakıyorum ki ana muhalefet ısrarla 'Hodri meydan.' diyor. İkide bir 'Hodri meydan.' diyor. Bu arada da bildiğiniz gibi Sayın Bahçeli'nin açıklamasından sonra arkadaşlarımı topladım, kendileriyle değerlendirmeyi yaptım. Arkadaşlarımın kanaatini de aldıktan sonra dedik ki 'Biz artık bu adımı atalım. Madem ana muhalefet (Hodri meydan) diyor bizim de ona söyleyeceğimiz tek şey var, buyur meydan.' Arkadaşlarımla değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra biz de kararımızı bu noktada verdik. Zaten Sayın Bahçeli ile ertesi gün bir görüşmemiz olacaktı. Bu vesileyle bu görüşmeyi de yapma fırsatını yakaladık. Bu görüşmemizde gerek yaz mevsimi, gerek okulların tatile girmesi, gerek bayram ertesi, bütün bu şartları da göz önünde bulundurarak, 24 Haziran'ın bu konuda en uygun tarih olacağını orada birlikte kararlaştırdık.
Şu anda da oluşan, temeli atılan Cumhur İttifakı'nın bir yerde yol haritasının hassas bir şekilde çalışması anlamına geliyordu. Yoksa 1,5 yıllık bir cumhurbaşkanlığı ve hükümet süremiz var. Ama bakın biz o kadar, bu işte o koltuğa hevesli de değiliz. Niye? Millet var burada. Gideriz millete, millet 'Devam.' derse devam ederiz, 'Yok başka bir tercih düşünüyoruz.' derse eyvallah ona da saygı duyarız. Ama burada bir şey var. Seçimin ardından devreye girecek yeni yönetim sistemimizle önümüzdeki sorunları çok daha hızlı ve kararlı bir şekilde çözme imkanına kavuşacağımızdan şüpheniz olmasın.
"İş dünyamızın içindeki pehlivanları da göreceğiz"
Seçimlerin ardından da iş dünyasıyla bir araya gelmeye, sorun ve çözüm hususlarını konuşmaya devam edeceğiz. Dışarıdan bu kabineye üyeler almamız mümkün olacak. Tabii burada iş dünyamızın içindeki pehlivanları da göreceğiz bakalım. 'Hadi gel sen bu kabinede görev al.' dediğimiz zaman bakalım görev alabilecekler mi? Bunları da göreceğiz. Olur ya 'Ben burada çok kazanıyorum, oraya gelemem.' diyenler de çıkabilir. Bakacağız. Çünkü iş hayatının içinde olan arkadaşlardan böyle bir kabinede istifade etmeyi, milletimiz bize 'Tekrar yürü.' derse görev telakki ederiz.
İnşallah yarının Türkiye'si de bugünden çok daha ileri bir noktada olacaktır. Bugünlere siz değerli girişimcilerimizle iş adamlarımızla birlikte geldik, bundan sonra da yine iş adamlarımızla birlikte yolumuza devam edeceğiz.
Kaynak: TRT Haber, AA